Gümüş ve platin, değerli metaller arasında altının yükselişini bile geride bırakarak “somut varlıklara” yönelen güçlü bir hareketin öncüsü oldu. Insider'a göre bu yükseliş, jeopolitik endişelerin artmasıyla birlikte yatırımcıların artık “elle tutulur değeri” soyut finansal araçların önüne koyduğunu gösteriyor.
Değerli metallerde yılın 9 ayında sert yükselişler görüldü. Bu dönemde, ons bazında fiyatlar, altında yüzde 47, gümüşte yüzde 61,4, platinde yüzde 74, paladyumda yüzde 38 arttı.
Makaleye göre Macquarie Group stratejisti Thierry Wizman, yatırımcıların gümüşü artık Bitcoin gibi küresel enflasyona karşı kolay erişimli bir sığınak olarak gördüğünü söylüyor.
Saxo Bank emtia strateji direktörü Ole Hansen, bu paralel yükselişin yalnızca faiz beklentileri veya enflasyon endişeleriyle açıklanamayacağını belirtiyor. Ona göre bu, “gerçek değeri olan varlıklara dönüş” anlamına gelen daha derin bir eğilimin göstergesi.
Hansen’e göre, Batı’nın, pazarları, ödeme sistemlerini ve rezervleri bir silah olarak kullanması (örneğin 2022’de Rusya’ya uygulanan yaptırımlar gibi) geleneksel güvenli limanlar olan ABD doları ve Hazine tahvillerine duyulan güveni aşındırdı. Bu güven kaybı, hem kurumsal hem de devlet yatırımcılarını geleneksel finans sisteminin dışında güven arayışına itti.
Sonuç olarak, merkez bankalarının altın alımları rekor seviyelere ulaştı. Makaleye göre bu durum, talebin artık kısa vadeli spekülasyonlardan değil, kalıcı bir güven arayışından kaynaklandığını gösteriyor.
RİSKSİZ DEMEK ARTIK GÜVENLİ DEMEK DEĞİL
Insider'ın konuştuğu analistler, ABD Başkanı Trump’ın yeni ticaret tarifelerinin enflasyonu artırabileceğini ve ABD Merkez Bankası’nın bağımsızlığına dair endişelerin yükseldiğini belirtiyor. Ayrıca ABD’nin faiz ödemelerine savunma harcamalarından daha fazla bütçe ayırması, risksiz görülen varlıklara ilgiyi artırıyor.
Hansen, “Altının yükselişi eski finansal düzene olan güvenin azaldığının bir yansıması” diyor. Eskiden yatırımcılar ABD Hazine tahvillerini “küresel risksiz varlık” olarak görürdü. Ancak Hansen’e göre artık piyasa “risksiz” ve “güvenli” kavramlarını eş anlamlı olarak görmüyor.
Hansen, “Yatırımcılar politik ve finansal sistemleri iç içe geçmiş ve kırılgan olarak görmeye başlarsa, elde tutulur varlıkları elde tutma gerekçesi daha da güçlenir” diyor. Ona göre bu durum, “güven, egemenlik ve gerçek anlamda ‘güvende olmanın’ yeniden tanımlandığı bir dönüm noktasına” işaret ediyor. Hansen, “Piyasalar eski düzeni sorgulamakla kalmıyor; belki de şimdiden yeni düzeni fiyatlamaya başladı" diyor.