Focus Online'ın haberine göre Vin Baker, kariyerinin zirvesindeyken başarılı bir NBA oyuncusuydu ve üst üste dört kez All-Star seçildi. Ancak özellikle Seattle'daki son yıllarında ve Boston Celtics'te geçirdiği dönemde, kariyerini ciddi şekilde etkileyen alkol sorunlarıyla boğuştu. Hatta antrenmanlara sarhoş gelip tekrar eve gönderildiği durumlar bile oldu.
Habere göre Baker, 2006 yılında kariyerinin sona ermesinin ardından kötü yatırımlar ve bağımlılığı nedeniyle tüm servetini kaybetti. 100 milyon dolardan fazla para kaybetti.
Bu durum Baker'ın dibe vurmasına yol açtı.Evi haciz altına alındı ve satışa çıkarıldı. Ancak tam da o anda bir şey oldu. 2011 yılında uyguladığı son detoks tedavisi başarılı olmuş, Baker o tarihten bu yana alkole elini sürmemiş.
"Kendimi küçük düşmüş hissediyordum"
Focus Online'da yer alan habere göre; Vin Baker o günleri şöyle anlatıyor: "O zamanlar Vin Baker ismi kötü bir üne sahipti. Tüm o hikâyeler, tüm o söylentiler, tüm o kaybedilen paralar... Artık bunlarla mücadele edemiyordum. Kendimi küçük düşmüş hissediyordum. Alkol yüzünden çok fazla hata yapmış ve Tanrı'ya, savunduğum her şeye ve O'nun benim için istediklerine aykırı kararlar almıştım."
Starbucks CEO'su Schultz, Baker'a hayatta yeni bir şans verdi
Başarılı tedavisinin ardından Seattle Supersonics'in eski sahibi ve Starbucks'ın CEO'su Howard Schultz ona ikinci bir şans verdi. Schultz, Baker'ı 2000'li yılların başında takımında oyuncu olarak deneyimlemişti ve şimdi ona tamamen farklı bir rolde yeniden başlama fırsatı sundu. Eski NBA yıldızı, NBA formasını yeşil bir önlükle takas ederek her sabah saat 04.30'da Starbucks şubesini açtı.
"İyileştikten sonra çalışabileceğim ve kendimi kanıtlayabileceğim bir yere ihtiyacım vardı... hem gerçek hem de mecazi anlamda başa çıkmam gereken çok şey vardı ve Starbucks'ta bu yeri buldum."
Bu yeni fırsat, Baker'ın hayatını tam bir döngüye soktu. Bir kitap yazdı, NBA yorumcusu olarak çalıştı ve sonunda memleketine dönüş yolculuğunda Milwaukee Bucks'ta yardımcı antrenör oldu. 2021'de Bucks'ın şampiyonluk takımında yer aldı ve artık kendine "NBA Şampiyonu" diyebiliyor.