Koronavirüs dünyanın ve Türkiye'nin bir numaralı gündem maddesi... Koronavirüse yakalananlar, doktorlar hijyen kurallarına, maske ve sosyal mesafenin önemine vurgu yapıyor... Peki, koronavirüs nasıl bir hastalık? Yakalananlar hastalığı nasıl fark etti, belirtileri nelerdi, hastalık sürecinde neler yaşadılar? İşte koronavirüsü yaşayanların anlattıkları:
İskenderun Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doktor Kemal İnce: Hastaların çoğunun 'Böyle bir virüs yok' diyerek yakalandığına tanıklık ettim. Hasta, virüse inanmıyor. Diyor ki 'Benim başım ağrıyor, çok ciddi kas ağrılarım var ama dün buz yedim, klimada kaldım' yani hiç virüse bulaştırmamaya çalışıyor. Halbuki bu virüsün şu an en önemli belirtisi baş ağrısı, yaygın ve çok şiddetli kas ağrıları, halsizlik, nadir de olsa tat ile koku duyusunun kaybolması ve ishal. Özellikle baş ve yaygın kas ağrısı varsa mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvursunlar. Hastanın illa pozitif olmasına gerek yok, biz burada hastalığa hemen tomografiyle bakıyoruz. Eğer akciğerde tutulma varsa derhal ilaç tedavisine başlıyoruz. Bazen hastalarda bütün semptomlar oluyor ama hasta negatif çıkıyor, klinik olarak Kovid-19. Biz bunu da tedavi ediyoruz.
Dr. İnce "Hastalığa yakalanan ve evde karantinada olması gereken bazı kişiler kurallara uymuyor, kendini iyi hissedip dışarıya çıkıyor. Vatandaşlarımızın mutlaka karantina sürecine uyması ve evinden dışarıya çıkmaması gerekiyor. En önemli hususlardan birisi budur. Bu hastalık hemen bitecek bir hastalık olarak gözükmüyor" diyor.
Şanlıurfa'da yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele ederken hastalığa yakalanan Harran Üniversitesi (HRÜ) Hastanesi Başhekimi Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Güzelçiçek: Yaklaşık bir ay önce şiddetli baş ağrısı ve halsizlik şikayeti sonrası Kovid-19 testi yaptırdım. Test pozitif çıktı. Kovid-19'un ülkemizde ve şehrimizde arttığı bu süreçte maalesef ben de salgına kapıldım. Hastanedeki bir hastayla temasım sonucu salgın bana bulaştı. İlk önce şiddetli bir baş ağrısı, halsizlik ve ağırlar başladı. Bu öyle bir baş ağrısı ki şu ana kadar tanımadığım, bilmediğim, hissetmediğim bir baş ağrısı. Başımı mengenenin arasında sıkıştırmışlar gibi acı çekiyordum. Korkunç halsizlik vardı ve kollarımı dahi kaldıramıyordum. Geceleri ise tarif edilemez kabuslar yaşıyordum. Birkaç gün uyuyamadım. Ağrı ve sızılarım nedeniyle geceleri tarif edemediğim kabuslarım oldu.
Bu süreçte bu hastalığın psikolojik etkisi çok fazla. İnsanın sevdiklerinden ve yakınlarından, çalıştığı arkadaşlarından, iş ortamından ayrı kalması ayrı bir zorluk ve sıkıntı yaşatmakta. Gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Özellikle bu süreçte çalışma arkadaşlarımın da yanında olamamanın acısını da çektim. Deyim yerindeyse bedenim evde karantinadaydı fakat ruhum hastanede çalışma arkadaşlarımla beraberdi. Çünkü bu süreçte sağlık ordusunu yalnız bırakmak uygun olmazdı.Sağlık çalışanlarımız yani sağlık ordumuz mart ayından bu yana çok yoğun şekilde çaba harcıyor. Hepimiz gerçekten bu süreçte çok yorulduk. Bu süreçte haftanın 2 günü kendi sağlık çalışanlarımıza ve Kovid-19 testleri pozitif olan hastalarımıza psikolojik destek veriyoruz. Tedbirlere uyarsak buradaki vaka sayısı azalır. Bizler çok aktif ve dinamik bir şekilde devam ederiz. Vatandaşlarımız da tedbirlere uyma konusunda azami çaba harcasınlar"
Van'ın Başkale ilçesinde koronavirüsü yendikten sonra evlenen diş hekimi Dilek Didem ve acil servis doktoru Ramazan Sinsiner:
Doktor Ramazan Sinsiner süreci şöyle anlatıyor: "Sağlık açısından çok büyük sıkıntılar yaşamadım. Psikolojik açıdan çok yıprandım. 26 gün boyunca evden çıkmadan yaşamak zorunda kaldık. Nikah günümüze 2 gün kala böyle bir haber aldık. Çok üzüldük ve ertelemek zorunda kaldık. Sürecin tamamlanmasıyla hem işimizin başına geçtik hem de nikahımızı kıydık. Maskeleri çene altında, dirseğe, kafasına takan insanlar görüyoruz. Maskeyi takmazsanız ciddi sıkıntılar yaşayabilir, başka maskeler takmak zorunda kalabilirsiniz"
Diş hekimi Dilek Didem Sinsiner ise çok zor bir süreç atlattıklarını belirtti: Nikah gününü daha önce almıştık ancak karantina başlayınca iptal oldu. Karantina biter bitmez tekrar tarih alarak evlendik. Bu hastalıkta önlem almak çok önemli. İnsanların hastanede bile maske takmadığını görüyoruz ama bunlar insan hayatını ilgilendiriyor. Bazı insanlar kolay atlatabiliyor ancak onların bulaştırdığı insanlar hayatını kaybedebilir. Bunun sorumluluğunu almak kolay değil.
İstanbul'da koronavirüs teşhisi sonrası 2 ay tedavi gören 48 yaşındaki Nedim Kulaoğlu: İlk önce öksürük şikayeti yaşadım ve soğuk algınlığına yakalandığımı düşündüm. Kaslarımda dayanılmaz bir ağrı hissedince hastaneye gittim ve testler sonucu virüse yakalandığım tespit edildi. Evde karantinadayken yüksek ateş şikayetimin olması üzerine ambulansla hastaneye kaldırıldım. Normal serviste 4 gün yattım, durumum kötüye gidince yoğun bakıma alındım. Ateşim çok yüksekti, nefes alamama sıkıntım vardı. Yoğun bakımda hava hortumunu burnunuza takıyorlar. Hava hortumunu burnundan çıkardılar mı kesinlikle nefes alamıyorsun. Bir dakika bile duramıyorsun nefessiz.
16 SAAT YÜZ ÜSTÜ YATMAK GERÇEKTEN ZOR
Yoğun bakımda ağrın var. Belli bir saatte doktor, hemşire geliyor ve ondan sonra kimse yok. Allah ile baş başasın, yüzde 50 ölmeyi bekliyorsun, yüzde 50 kurtulmayı bekliyorsun.'Allah'ım canımı al, artık kurtulayım' diyorsun. Çünkü nefes alamıyorsun artık. Tamamen bitmişsin, o açıdan çok zor. Dışarıdaki insanlar bunun bu kadar zor olduğunu bilse bırak gezmeyi, işe gitmeyi, kafalarını dahi camdan dışarı çıkarmazlar. Bir de 24 saatte ne kadar dayanabilirsen 16 saat, 18 saat yüz üstü yatırıyorlar. Yüz üstü yatmak gerçekten çok zor.
Kulaoğlu yoğun bakımda uyanıkken çok zor anlar yaşadığını anlatıyor: "Adam orada entübe olmuş yatıyor. 5 dakika sonra bakıyorum, çarşafları almışlar, toplamışlar. Adamı götürmüşler, ölmüş"
Küçük çocuğum var 2,5 yaşında. Bir film izlemiştim, savaş filmi. Çocuk dolaba saklanıyordu. Annesini ve babasını vurdular. Çocuk dolapta anahtar deliğinden annesinin ve babasının öldüğünü izledi. Ben de aynen çocuğumu anahtar deliğinden izledim. Evin içerisinde sağa sola gidiyordu. Orada olduğumu kesinlikle çocuğuma söylemedim. O beni görmedi. Sarılma olmadı. Çocuğuma 'ben buradayım' gibi kesinlikle bir kelime dahi söylemedim. Çünkü orada olduğumu hissederse, orada olduğumu anlarsa benim yanıma gelmek isteyecek. Kapıyı açmıyorum zaten devamlı kapı kilitli duruyordu. Çok zor bir süreçten geçtim. Koronavirüse yakalanmadan önce alkol, sigara kullanmıyordum, 5 ila 10 kilometre koşabiliyordum. Şimdi ise bedenimin yüzde 60'ın kullanabiliyorum, iyileşmeme rağmen hızlı bir şekilde yürümeye başladığımda bile nefesim kesiliyor.
Siirt'te immün plazma yöntemiyle tedavi gören ve yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) yenen 43 yaşındaki sağlık çalışanı Turgut Kaya: Kimse bize bir şey olmaz demesin. Çekilen tomografi sonuçlarımda akciğerimde lekeler bulundu ve hastaneye yatırıldım. Daha sonra sonuçlarım pozitif çıktı. Bir hafta normal serviste yattım, durumum ağırlaştı ve yoğun bakıma alındım. Yoğun bakım sürecinde daha da ağırlaşıp entübe edildim. Bu süreçte ailem olsun sevenlerim ve çevrem gerçekten ağır bir depresyon yaşadı. O sırada yoğun bakımda entübe olarak yatıyordum, her şeyden habersiz. Bu süreçte entübe durumdayken plazma tedavisiyle Türkiye'de ilk iyileşenlerden biriydim.
Amasya'da yeni tip koronavirüse yakalanan ve hastanede 25 günden fazla yatarak tedavi gören aile hekimi Muzaffer Aşık: Soranlara şöyle tarif ediyorum. Sürekli birisi boğazınızı sıkmış, siz nefes almaya çalışıyorsunuz gibi oluyor. Yani hiçbir engel yok, nefes almak istiyorum ama ağzımın içinde dönüyor sürekli aldığım nefes. Akciğerlerim bu hastalıktan dolayı dolu olduğu için nefesi içime çekemiyordum o dönemde. Yani su dolu bir balonun içine üflediğiniz zaman, balon dolu olduğu için şişmiyor. Bu şekilde bir mekanizma var akciğerlerle ilgili."
Sakarya'da Kovid-19 teşhisi konulduktan sonra evde ilaç tedavisiyle iyileşen 22 yaşındaki ikiz kardeşler Tunahan ve Batuhan Ayvaz: Tunahan Ayvaz,"Ateşimi ilk ölçtüğümde 39,1, sonra ölçtüğümde 38,5 ve 37,5'e indi. O zaman şüphelendim. Yatakta dönerken çok zorlanıyordum. Döndüğüm an sanki biri vücudumu kesiyormuş gibi hissediyordum, o ağrı bir süre sürdü. Halsizlik devam etti, 10 dakika hareket ettiğimde hemen bir yatma ihtiyacı duyuyordum. Çok ağır bir süreç yaşamadım zaten doktorlar genç olduğum ve kronik bir hastalığım bulunmadığından dolayı hafif atlatacağımı söylemişlerdi, grip şeklinde.Ortak alanlardan kaçmamız, maskesiz hiçbir adım atmamamız gerekiyor. 14 gün karantina sıkıntılı bir süreç çünkü ailen de izole ediliyor. Temasla geçtiği için sığınacağın liman, nazının geçeceği kimse olmuyor. Çok dikkatli olalım" diyor.
Batuhan Ayvaz ise şöyle anlatıyor süreci: Yatakta yer değiştirmek istemiyordum, komodinde telefon duruyordu 2-3 gün ona uzanamadım, elimi kaldırdığım zaman 5 dakika ağrısını çekiyordum. Nefes almak gibi sıkıntım olmadı, solunum cihazına bağlanmadığım için çok şükrettim. 'Başkasına bulaştırdım mı, etrafımdaki insanlara zarar verdim mi?' düşüncesi oldu. Karantina insanı çok yoruyor. Yemeğin kapına bırakılıyor, lavaboya giderken çift kat maske takıyorsun, sen orayı kullandıktan sonra oranın temizlenmesi gerekiyor, gerçekten çok zor bir süreç. Gençler hafif atlatıyor olabilir ama o süreç insanın psikolojisini bozuyor, psikolojik olarak çok etkileniyorsun. Balkona çıkmanın, ayakkabını giyip yürümenin özgürlük olduğunu hissediyorsun. Kimse 'Ben gencim, yaşlıyım.' dememeli, herkes sosyal mesafesine dikkat etmeli, kesinlikle ama kesinlikle maske takmalı, kapalı alanları bol bol havalandırmalı.
Sakarya'da, Kovid-19 teşhisi konulduktan sonra hastanede ve evde uygulanan ilaç tedavisiyle iyileşen 83 yaşındaki Binnaz Demir: Torunuma Kovid-19 teşhisi konulunca bana da test yapıldı. Torunuma hastalık bulaştığı için çok üzüldüm.Pozitif çıkınca kendimi düşünmedim, çocuğu düşündüm. Ona bir şey olacak diye korktum. Hastalık sürecinde öksürük, halsizlik, iştahsızlık, tat ve koku kaybı şikayetlerim oldu. İnsanlar çok tedbirli davransın, hele maskeyi hiç çıkarmasınlar.En çok torunuma üzüldüm çünkü Almanya'ya dönmesi gerekiyordu, okulu vardı. Ölenleri görünce kendimi diri tuttum. İnşallah geçireceğim ben bunu diye çok gayret gösterdim.
'BÖYLE BİR VİRÜS YOK' DEYİP YAKALANANLAR VAR
İskenderun Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doktor Kemal İnce: Hastaların çoğunun 'Böyle bir virüs yok' diyerek yakalandığına tanıklık ettim. Hasta, virüse inanmıyor. Diyor ki 'Benim başım ağrıyor, çok ciddi kas ağrılarım var ama dün buz yedim, klimada kaldım' yani hiç virüse bulaştırmamaya çalışıyor. Halbuki bu virüsün şu an en önemli belirtisi baş ağrısı, yaygın ve çok şiddetli kas ağrıları, halsizlik, nadir de olsa tat ile koku duyusunun kaybolması ve ishal. Özellikle baş ve yaygın kas ağrısı varsa mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvursunlar. Hastanın illa pozitif olmasına gerek yok, biz burada hastalığa hemen tomografiyle bakıyoruz. Eğer akciğerde tutulma varsa derhal ilaç tedavisine başlıyoruz. Bazen hastalarda bütün semptomlar oluyor ama hasta negatif çıkıyor, klinik olarak Kovid-19. Biz bunu da tedavi ediyoruz.
BAŞIM MENGENEYLE SIKIŞMIŞ GİBİYDİ
Şanlıurfa'da yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele ederken hastalığa yakalanan Harran Üniversitesi (HRÜ) Hastanesi Başhekimi Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Güzelçiçek: Yaklaşık bir ay önce şiddetli baş ağrısı ve halsizlik şikayeti sonrası Kovid-19 testi yaptırdım. Test pozitif çıktı. Kovid-19'un ülkemizde ve şehrimizde arttığı bu süreçte maalesef ben de salgına kapıldım. Hastanedeki bir hastayla temasım sonucu salgın bana bulaştı. İlk önce şiddetli bir baş ağrısı, halsizlik ve ağırlar başladı. Bu öyle bir baş ağrısı ki şu ana kadar tanımadığım, bilmediğim, hissetmediğim bir baş ağrısı. Başımı mengenenin arasında sıkıştırmışlar gibi acı çekiyordum. Korkunç halsizlik vardı ve kollarımı dahi kaldıramıyordum. Geceleri ise tarif edilemez kabuslar yaşıyordum. Birkaç gün uyuyamadım. Ağrı ve sızılarım nedeniyle geceleri tarif edemediğim kabuslarım oldu.
GÖZYAŞLARIMA HAKİM OLAMIYORDUM
Bu süreçte bu hastalığın psikolojik etkisi çok fazla. İnsanın sevdiklerinden ve yakınlarından, çalıştığı arkadaşlarından, iş ortamından ayrı kalması ayrı bir zorluk ve sıkıntı yaşatmakta. Gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Özellikle bu süreçte çalışma arkadaşlarımın da yanında olamamanın acısını da çektim. Deyim yerindeyse bedenim evde karantinadaydı fakat ruhum hastanede çalışma arkadaşlarımla beraberdi. Çünkü bu süreçte sağlık ordusunu yalnız bırakmak uygun olmazdı.Sağlık çalışanlarımız yani sağlık ordumuz mart ayından bu yana çok yoğun şekilde çaba harcıyor. Hepimiz gerçekten bu süreçte çok yorulduk. Bu süreçte haftanın 2 günü kendi sağlık çalışanlarımıza ve Kovid-19 testleri pozitif olan hastalarımıza psikolojik destek veriyoruz. Tedbirlere uyarsak buradaki vaka sayısı azalır. Bizler çok aktif ve dinamik bir şekilde devam ederiz. Vatandaşlarımız da tedbirlere uyma konusunda azami çaba harcasınlar"
KORONAVİRÜSÜ YENİP EVLENDİLER
Van'ın Başkale ilçesinde koronavirüsü yendikten sonra evlenen diş hekimi Dilek Didem ve acil servis doktoru Ramazan Sinsiner:Doktor Ramazan Sinsiner süreci şöyle anlatıyor: "Sağlık açısından çok büyük sıkıntılar yaşamadım. Psikolojik açıdan çok yıprandım. 26 gün boyunca evden çıkmadan yaşamak zorunda kaldık. Nikah günümüze 2 gün kala böyle bir haber aldık. Çok üzüldük ve ertelemek zorunda kaldık. Sürecin tamamlanmasıyla hem işimizin başına geçtik hem de nikahımızı kıydık. Maskeleri çene altında, dirseğe, kafasına takan insanlar görüyoruz. Maskeyi takmazsanız ciddi sıkıntılar yaşayabilir, başka maskeler takmak zorunda kalabilirsiniz"
Diş hekimi Dilek Didem Sinsiner ise çok zor bir süreç atlattıklarını belirtti: Nikah gününü daha önce almıştık ancak karantina başlayınca iptal oldu. Karantina biter bitmez tekrar tarih alarak evlendik. Bu hastalıkta önlem almak çok önemli. İnsanların hastanede bile maske takmadığını görüyoruz ama bunlar insan hayatını ilgilendiriyor. Bazı insanlar kolay atlatabiliyor ancak onların bulaştırdığı insanlar hayatını kaybedebilir. Bunun sorumluluğunu almak kolay değil.
DAYANILMAZ BİR ACIYDI
İstanbul'da koronavirüs teşhisi sonrası 2 ay tedavi gören 48 yaşındaki Nedim Kulaoğlu: İlk önce öksürük şikayeti yaşadım ve soğuk algınlığına yakalandığımı düşündüm. Kaslarımda dayanılmaz bir ağrı hissedince hastaneye gittim ve testler sonucu virüse yakalandığım tespit edildi. Evde karantinadayken yüksek ateş şikayetimin olması üzerine ambulansla hastaneye kaldırıldım. Normal serviste 4 gün yattım, durumum kötüye gidince yoğun bakıma alındım. Ateşim çok yüksekti, nefes alamama sıkıntım vardı. Yoğun bakımda hava hortumunu burnunuza takıyorlar. Hava hortumunu burnundan çıkardılar mı kesinlikle nefes alamıyorsun. Bir dakika bile duramıyorsun nefessiz.
16 SAAT YÜZ ÜSTÜ YATMAK GERÇEKTEN ZOR
Yoğun bakımda ağrın var. Belli bir saatte doktor, hemşire geliyor ve ondan sonra kimse yok. Allah ile baş başasın, yüzde 50 ölmeyi bekliyorsun, yüzde 50 kurtulmayı bekliyorsun.'Allah'ım canımı al, artık kurtulayım' diyorsun. Çünkü nefes alamıyorsun artık. Tamamen bitmişsin, o açıdan çok zor. Dışarıdaki insanlar bunun bu kadar zor olduğunu bilse bırak gezmeyi, işe gitmeyi, kafalarını dahi camdan dışarı çıkarmazlar. Bir de 24 saatte ne kadar dayanabilirsen 16 saat, 18 saat yüz üstü yatırıyorlar. Yüz üstü yatmak gerçekten çok zor.
Kulaoğlu yoğun bakımda uyanıkken çok zor anlar yaşadığını anlatıyor: "Adam orada entübe olmuş yatıyor. 5 dakika sonra bakıyorum, çarşafları almışlar, toplamışlar. Adamı götürmüşler, ölmüş"ÇOCUĞUMU ANAHTAR DELİĞİNDEN İZLEDİM
Küçük çocuğum var 2,5 yaşında. Bir film izlemiştim, savaş filmi. Çocuk dolaba saklanıyordu. Annesini ve babasını vurdular. Çocuk dolapta anahtar deliğinden annesinin ve babasının öldüğünü izledi. Ben de aynen çocuğumu anahtar deliğinden izledim. Evin içerisinde sağa sola gidiyordu. Orada olduğumu kesinlikle çocuğuma söylemedim. O beni görmedi. Sarılma olmadı. Çocuğuma 'ben buradayım' gibi kesinlikle bir kelime dahi söylemedim. Çünkü orada olduğumu hissederse, orada olduğumu anlarsa benim yanıma gelmek isteyecek. Kapıyı açmıyorum zaten devamlı kapı kilitli duruyordu. Çok zor bir süreçten geçtim. Koronavirüse yakalanmadan önce alkol, sigara kullanmıyordum, 5 ila 10 kilometre koşabiliyordum. Şimdi ise bedenimin yüzde 60'ın kullanabiliyorum, iyileşmeme rağmen hızlı bir şekilde yürümeye başladığımda bile nefesim kesiliyor.
KİMSE BANA BİR ŞEY OLMAZ DEMESİN
BİRİ BOĞAZINI SIKIYORMUŞ GİBİ HİSSEDİYORSUNUZ
Amasya'da yeni tip koronavirüse yakalanan ve hastanede 25 günden fazla yatarak tedavi gören aile hekimi Muzaffer Aşık: Soranlara şöyle tarif ediyorum. Sürekli birisi boğazınızı sıkmış, siz nefes almaya çalışıyorsunuz gibi oluyor. Yani hiçbir engel yok, nefes almak istiyorum ama ağzımın içinde dönüyor sürekli aldığım nefes. Akciğerlerim bu hastalıktan dolayı dolu olduğu için nefesi içime çekemiyordum o dönemde. Yani su dolu bir balonun içine üflediğiniz zaman, balon dolu olduğu için şişmiyor. Bu şekilde bir mekanizma var akciğerlerle ilgili."İKİZ KARDEŞLER KORONAVİRÜSÜ YENDİ
Sakarya'da Kovid-19 teşhisi konulduktan sonra evde ilaç tedavisiyle iyileşen 22 yaşındaki ikiz kardeşler Tunahan ve Batuhan Ayvaz: Tunahan Ayvaz,"Ateşimi ilk ölçtüğümde 39,1, sonra ölçtüğümde 38,5 ve 37,5'e indi. O zaman şüphelendim. Yatakta dönerken çok zorlanıyordum. Döndüğüm an sanki biri vücudumu kesiyormuş gibi hissediyordum, o ağrı bir süre sürdü. Halsizlik devam etti, 10 dakika hareket ettiğimde hemen bir yatma ihtiyacı duyuyordum. Çok ağır bir süreç yaşamadım zaten doktorlar genç olduğum ve kronik bir hastalığım bulunmadığından dolayı hafif atlatacağımı söylemişlerdi, grip şeklinde.Ortak alanlardan kaçmamız, maskesiz hiçbir adım atmamamız gerekiyor. 14 gün karantina sıkıntılı bir süreç çünkü ailen de izole ediliyor. Temasla geçtiği için sığınacağın liman, nazının geçeceği kimse olmuyor. Çok dikkatli olalım" diyor.
Batuhan Ayvaz ise şöyle anlatıyor süreci: Yatakta yer değiştirmek istemiyordum, komodinde telefon duruyordu 2-3 gün ona uzanamadım, elimi kaldırdığım zaman 5 dakika ağrısını çekiyordum. Nefes almak gibi sıkıntım olmadı, solunum cihazına bağlanmadığım için çok şükrettim. 'Başkasına bulaştırdım mı, etrafımdaki insanlara zarar verdim mi?' düşüncesi oldu. Karantina insanı çok yoruyor. Yemeğin kapına bırakılıyor, lavaboya giderken çift kat maske takıyorsun, sen orayı kullandıktan sonra oranın temizlenmesi gerekiyor, gerçekten çok zor bir süreç. Gençler hafif atlatıyor olabilir ama o süreç insanın psikolojisini bozuyor, psikolojik olarak çok etkileniyorsun. Balkona çıkmanın, ayakkabını giyip yürümenin özgürlük olduğunu hissediyorsun. Kimse 'Ben gencim, yaşlıyım.' dememeli, herkes sosyal mesafesine dikkat etmeli, kesinlikle ama kesinlikle maske takmalı, kapalı alanları bol bol havalandırmalı.TORUNUNDA KORONAVİRÜS ÇIKINCA TEST YAPILDI
