DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, 2014'ten beri ilk defa gerçekleştirdikleri 435 milyon dolarlık seküritizasyon işlemiyle ekonomiye katkılarını güçlü şekilde sürdürdüklerini belirterek, "Bu işlemin, yurt dışı havale akımlarına dayalı seküritizasyon piyasasının da bir anlamda önünü açacağını ve bunların devamının da geleceğini öngörüyoruz." dedi.
DenizBank'ın uzun vadeli ve uygun maliyetli dış kaynak sağlamaya yönelik çalışmaları sonucunda, önemli kısmı çevre dostu ve sürdürülebilir projelerde kullanılmak üzere 435 milyon dolar tutarında seküritizasyon kredisi temin etmesine ilişkin çevrim içi basın toplantısı düzenlendi.
Etkinliğe, Uluslararası Finans Kurumu (IFC) Avrupa ve Orta Asya Finansal Kuruluşlar Grubu Başkanı Vittorio di Bello, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Başkan Yardımcısı Jürgen Rigterink, Credit Suisse Global Finansman ve Yapılandırılmış Finansman Ürünleri Başkanı Lawrence Fletcher ve Emirates NBD Capital Sermaye ve Sendikasyon Piyasaları Sorumlu Müdürü Hitesh Asarpota'nın yanı sıra çok sayıda basın mensubu katıldı.
Ateş, etkinlikte yaptığı konuşmada, ülke ekonomisine taze kaynak sağlamanın büyük önem taşıdığı bu dönemde, yurt dışından uzun vadeli ve uygun maliyetli kaynak getirmeye devam etmekten gurur duyduklarını söyledi.
2019 sonundan bu yana aldıkları toptan fonlama miktarının 3,5 milyar doları geçtiğini belirten Ateş, "Ülkemiz için bu gerçekten çok önemli bir rakamdır. Fonlama stratejimiz hem vadeyi uzatmak hem de ürün ve yatırımcı çeşitliliği sağlamak olarak özetlenebilir." dedi.
Ateş, Aralık 2019'da uluslararası piyasalardan toplanan 1,1 milyar dolar taleple o yıl içinde bir Türk bankası tarafından sağlanan en büyük taze finansmana imza attıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Kısa süre önce de bu kaynağın önemli bir bölümünü yüzde 115 oranı ile yeniledik. İlave olarak yatırım ve kalkınma bankalarıyla 250 milyon dolar tutarında 6 yıla varan vadelerde anlaşmalar yaparak belediyeleri ve küçük işletmeleri, tarım ve enerji verimliliği alanlarını destekledik. Şimdi de 2014 yılında beri ilk defa gerçekleştirdiğimiz 435 milyon dolarlık seküritizasyon işlemiyle ekonomimize katkımızı güçlü şekilde sürdürüyoruz. Bu işlemin yurt dışı havale akımlarına dayalı seküritizasyon piyasasının da bir anlamda önünü açacağını ve bunların devamının da geleceğini öngörüyoruz."
Hakan Ateş, ağırlıklı 5 yıl olmak üzere 7 yıla varan vadelerde dolar ve avro cinsinden sağlanan kaynağın, yatırımcı çeşitliliği ve maliyetiyle büyük önem taşıdığına dikkati çekerek, işlemin ortalama fiyatının libor + yüzde 3,28 olduğunu söyledi.
Seküritizasyon işleminin Amerika, Avrupa ve Asyalı yatırımcılar tarafından büyük ilgiyle karşılandığını anlatan Ateş, yatırımcıları arasında uluslararası yatırım ve kalkınma bankaları, kurumsal yatırımcılar ve ticari bankaların yer aldığını ifade etti.
Ateş, Credit Suisse ve Emirates NBD Capital koordinatörlüğünde gerçekleşen işlemin yapılandırılmasında Credit Suisse'nin lider banka görevini üstlendiğini, işleme toplamda 13 yatırımcının katıldığını belirtti.
Kredinin en büyük dilimlerinin, 150 milyon dolarla IFC ve 100 milyon dolarla EBRD tarafından sağlandığına değinen Ateş, şöyle devam etti:
"Bu kaynaklar ile sürdürülebilirlik politikamız kapsamında çevresel ve sosyal kalkınmaya dönük yatırımlara destek sağlamayı amaçlıyoruz. Ve biliyorsunuz sürdürülebilir kalkınma da ülkemizin olmaz olmaz hedefi ve gerçeği. Bu bağlamda kredinin büyük bölümünü enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanlarındaki yeşil projelere, finansmana erişimi kısıtlı olan kadın girişimcilere ve küçük çiftçilerimize kullandıracağız.
EBRD ile eskiye dayanan çok güçlü bir iş birliklerimiz bulunuyor. Türkiye'deki ilk işlemlerini 2009'da DenizBank ile yapmaları ve dünya çapındaki ilk tarım kredisini DenizBank’a vermiş olmaları yanında bugünkü seküritizasyon işlemimize de 100 milyon dolarla destek verdiler. Ayrıca belirtmek isterim ki, 2019'da Türkiye'de katıldıkları ilk banka sendikasyonu işlemiyle birlikte EBRD ile sahip değişikliğinden beri 330 milyon dolar yeni anlaşma imzaladık."
IFC'nin bu seküritizasyon kapsamında sağladığı 150 milyon doların, DenizBank'ın da stratejik önem atfettiği tarım sektöründe kullandırılacağını aktaran Ateş, EBRD'den bu işlemde aldıkları fonu da "TURSEFF 3-Sürdürebilir Enerji Finansman Programı" ve "TurWİB- İş Hayatında Kadın Programı" kapsamında iki ayrı amaç için kullandıracaklarını bildirdi.
Hakan Ateş ayrıca ENBD gibi kuvvetli bir grubun hissedarlığında Seküritizasyon Programı'na ek olarak Varlık Teminatlı Menkul Kıymet ve Orta Vadeli Tahvil İhraç (MTN) Programları aracılığıyla da Türkiye'ye yeni uzun vadeli kaynak sağlamaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.
EBRD Başkan Yardımcısı Rigterink de toplantıda yaptığı konuşmada, söz konusu seküritizasyon işlemine katkıda bulunmaktan memnuniyet duyduklarını dile getirerek, "Bu, birçok açıdan tarihi bir işlem. Öncelikle, Emirates NBD hissedarlığında DenizBank'ın seküritizasyon programına dönüşü niteliğinde. İkincisi, EBRD'nin kadın girişimcilere ve küçük ölçekli işletmelerin yenilenebilir enerji, kaynak verimliliği, atık azaltma ve su tasarrufu gibi alanlardaki yeşil yatırımlarına yönelik yeni finansman sağlamasına imkan veriyor. Son olarak da AB, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Kredi Garanti Fonu ile güçlerini birleştiren EBRD ve DenizBank, bu kaynak ile daha büyük bir etki yaratma şansı yakalayacak." ifadelerini kullandı.
Türk lirasının son dönemde gelişmekte olan ülke para birimlerine kıyasla en iyi performans gösteren para birimi olduğuna işaret eden Rigterink, "Bunun kısmi sebebi, yatırımcıların bunu öngörmüş olması ve bu da Türk ekonomisine olan güvenin çok büyük bir göstergesi." dedi.
IFC Avrupa ve Orta Asya Finansal Kuruluşlar Grubu Başkanı Bello ise DenizBank'a finansman sağlamaktan memnuniyet duyduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Sağladığımız finansmanla özellikle bu zorlu dönemde, Türkiye'de tarımla uğraşan küçük ve orta ölçekli işletmeleri desteklemekten, bir yandan işlerinin sürekliliğini sağlarken diğer yandan ülke ekonomisinin büyümesine katkı sunmaktan mutluluk duyuyoruz. DenizBank ile iş birliğimizi, bu vizyonla güçlendireceğimize inanıyorum. Ayrıca Türkiye'de finansmana erişimde zorluk yaşayan iş alanlarını ihtiyaç duydukları kaynaklarla buluşturmak üzere çalışmalarımız da devam edecek."
Credit Suisse Global Finansman ve Yapılandırılmış Finansman Ürünleri Başkanı Fletcher da "Credit Suisse olarak DenizBank’ı böyle kritik bir finansmanın koordinasyonu ve yapılandırılmasında desteklemekten memnuniyet duyuyoruz. Söz konusu işlem, yatırımcıların DenizBank’a, üst yönetimine ve hissedarı Emirates NBD’nin desteğine duyduğu güvenin önemli bir göstergesidir." dedi.
Emirates NBD Capital Sermaye ve Sendikasyon Piyasaları Sorumlu Müdürü Hitesh Asarpota ise koordinatör pozisyonunda bu işlemde yer almaktan büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, "Yurt dışı havale akımlarına dayalı seküritizasyon işlemlerinin, Türkiye’de bankalar için uzun dönemli dış kaynak sağlamak üzere her zaman değerli bir enstrüman olduğunu biliyoruz. DenizBank'ın son derece kapsamlı bir yatırımcı havuzundan sağladığı 435 milyon dolar kaynak, Bankanın güçlü yönetiminin ve kurumsal yatırımcılardan aldığı kuvvetli desteğin önemli bir göstergesidir." diye konuştu.
DenizBank'ın uzun vadeli ve uygun maliyetli dış kaynak sağlamaya yönelik çalışmaları sonucunda, önemli kısmı çevre dostu ve sürdürülebilir projelerde kullanılmak üzere 435 milyon dolar tutarında seküritizasyon kredisi temin etmesine ilişkin çevrim içi basın toplantısı düzenlendi.
Etkinliğe, Uluslararası Finans Kurumu (IFC) Avrupa ve Orta Asya Finansal Kuruluşlar Grubu Başkanı Vittorio di Bello, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Başkan Yardımcısı Jürgen Rigterink, Credit Suisse Global Finansman ve Yapılandırılmış Finansman Ürünleri Başkanı Lawrence Fletcher ve Emirates NBD Capital Sermaye ve Sendikasyon Piyasaları Sorumlu Müdürü Hitesh Asarpota'nın yanı sıra çok sayıda basın mensubu katıldı.
Ateş, etkinlikte yaptığı konuşmada, ülke ekonomisine taze kaynak sağlamanın büyük önem taşıdığı bu dönemde, yurt dışından uzun vadeli ve uygun maliyetli kaynak getirmeye devam etmekten gurur duyduklarını söyledi.
2019 sonundan bu yana aldıkları toptan fonlama miktarının 3,5 milyar doları geçtiğini belirten Ateş, "Ülkemiz için bu gerçekten çok önemli bir rakamdır. Fonlama stratejimiz hem vadeyi uzatmak hem de ürün ve yatırımcı çeşitliliği sağlamak olarak özetlenebilir." dedi.
Ateş, Aralık 2019'da uluslararası piyasalardan toplanan 1,1 milyar dolar taleple o yıl içinde bir Türk bankası tarafından sağlanan en büyük taze finansmana imza attıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Kısa süre önce de bu kaynağın önemli bir bölümünü yüzde 115 oranı ile yeniledik. İlave olarak yatırım ve kalkınma bankalarıyla 250 milyon dolar tutarında 6 yıla varan vadelerde anlaşmalar yaparak belediyeleri ve küçük işletmeleri, tarım ve enerji verimliliği alanlarını destekledik. Şimdi de 2014 yılında beri ilk defa gerçekleştirdiğimiz 435 milyon dolarlık seküritizasyon işlemiyle ekonomimize katkımızı güçlü şekilde sürdürüyoruz. Bu işlemin yurt dışı havale akımlarına dayalı seküritizasyon piyasasının da bir anlamda önünü açacağını ve bunların devamının da geleceğini öngörüyoruz."
"İşlemin ortalama fiyatı libor + yüzde 3,28 oldu"
Hakan Ateş, ağırlıklı 5 yıl olmak üzere 7 yıla varan vadelerde dolar ve avro cinsinden sağlanan kaynağın, yatırımcı çeşitliliği ve maliyetiyle büyük önem taşıdığına dikkati çekerek, işlemin ortalama fiyatının libor + yüzde 3,28 olduğunu söyledi.
Seküritizasyon işleminin Amerika, Avrupa ve Asyalı yatırımcılar tarafından büyük ilgiyle karşılandığını anlatan Ateş, yatırımcıları arasında uluslararası yatırım ve kalkınma bankaları, kurumsal yatırımcılar ve ticari bankaların yer aldığını ifade etti.
Ateş, Credit Suisse ve Emirates NBD Capital koordinatörlüğünde gerçekleşen işlemin yapılandırılmasında Credit Suisse'nin lider banka görevini üstlendiğini, işleme toplamda 13 yatırımcının katıldığını belirtti.
Kredinin en büyük dilimlerinin, 150 milyon dolarla IFC ve 100 milyon dolarla EBRD tarafından sağlandığına değinen Ateş, şöyle devam etti:
"Bu kaynaklar ile sürdürülebilirlik politikamız kapsamında çevresel ve sosyal kalkınmaya dönük yatırımlara destek sağlamayı amaçlıyoruz. Ve biliyorsunuz sürdürülebilir kalkınma da ülkemizin olmaz olmaz hedefi ve gerçeği. Bu bağlamda kredinin büyük bölümünü enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanlarındaki yeşil projelere, finansmana erişimi kısıtlı olan kadın girişimcilere ve küçük çiftçilerimize kullandıracağız.
EBRD ile eskiye dayanan çok güçlü bir iş birliklerimiz bulunuyor. Türkiye'deki ilk işlemlerini 2009'da DenizBank ile yapmaları ve dünya çapındaki ilk tarım kredisini DenizBank’a vermiş olmaları yanında bugünkü seküritizasyon işlemimize de 100 milyon dolarla destek verdiler. Ayrıca belirtmek isterim ki, 2019'da Türkiye'de katıldıkları ilk banka sendikasyonu işlemiyle birlikte EBRD ile sahip değişikliğinden beri 330 milyon dolar yeni anlaşma imzaladık."
IFC'nin bu seküritizasyon kapsamında sağladığı 150 milyon doların, DenizBank'ın da stratejik önem atfettiği tarım sektöründe kullandırılacağını aktaran Ateş, EBRD'den bu işlemde aldıkları fonu da "TURSEFF 3-Sürdürebilir Enerji Finansman Programı" ve "TurWİB- İş Hayatında Kadın Programı" kapsamında iki ayrı amaç için kullandıracaklarını bildirdi.
Hakan Ateş ayrıca ENBD gibi kuvvetli bir grubun hissedarlığında Seküritizasyon Programı'na ek olarak Varlık Teminatlı Menkul Kıymet ve Orta Vadeli Tahvil İhraç (MTN) Programları aracılığıyla da Türkiye'ye yeni uzun vadeli kaynak sağlamaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.
"Seküritizasyon işlemi, birçok açıdan tarihi"
EBRD Başkan Yardımcısı Rigterink de toplantıda yaptığı konuşmada, söz konusu seküritizasyon işlemine katkıda bulunmaktan memnuniyet duyduklarını dile getirerek, "Bu, birçok açıdan tarihi bir işlem. Öncelikle, Emirates NBD hissedarlığında DenizBank'ın seküritizasyon programına dönüşü niteliğinde. İkincisi, EBRD'nin kadın girişimcilere ve küçük ölçekli işletmelerin yenilenebilir enerji, kaynak verimliliği, atık azaltma ve su tasarrufu gibi alanlardaki yeşil yatırımlarına yönelik yeni finansman sağlamasına imkan veriyor. Son olarak da AB, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Kredi Garanti Fonu ile güçlerini birleştiren EBRD ve DenizBank, bu kaynak ile daha büyük bir etki yaratma şansı yakalayacak." ifadelerini kullandı.
Türk lirasının son dönemde gelişmekte olan ülke para birimlerine kıyasla en iyi performans gösteren para birimi olduğuna işaret eden Rigterink, "Bunun kısmi sebebi, yatırımcıların bunu öngörmüş olması ve bu da Türk ekonomisine olan güvenin çok büyük bir göstergesi." dedi.
"Türkiye ekonomisinin büyümesine katkı sunmaktan mutluluk duyuyoruz"
IFC Avrupa ve Orta Asya Finansal Kuruluşlar Grubu Başkanı Bello ise DenizBank'a finansman sağlamaktan memnuniyet duyduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Sağladığımız finansmanla özellikle bu zorlu dönemde, Türkiye'de tarımla uğraşan küçük ve orta ölçekli işletmeleri desteklemekten, bir yandan işlerinin sürekliliğini sağlarken diğer yandan ülke ekonomisinin büyümesine katkı sunmaktan mutluluk duyuyoruz. DenizBank ile iş birliğimizi, bu vizyonla güçlendireceğimize inanıyorum. Ayrıca Türkiye'de finansmana erişimde zorluk yaşayan iş alanlarını ihtiyaç duydukları kaynaklarla buluşturmak üzere çalışmalarımız da devam edecek."
Credit Suisse Global Finansman ve Yapılandırılmış Finansman Ürünleri Başkanı Fletcher da "Credit Suisse olarak DenizBank’ı böyle kritik bir finansmanın koordinasyonu ve yapılandırılmasında desteklemekten memnuniyet duyuyoruz. Söz konusu işlem, yatırımcıların DenizBank’a, üst yönetimine ve hissedarı Emirates NBD’nin desteğine duyduğu güvenin önemli bir göstergesidir." dedi.
Emirates NBD Capital Sermaye ve Sendikasyon Piyasaları Sorumlu Müdürü Hitesh Asarpota ise koordinatör pozisyonunda bu işlemde yer almaktan büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, "Yurt dışı havale akımlarına dayalı seküritizasyon işlemlerinin, Türkiye’de bankalar için uzun dönemli dış kaynak sağlamak üzere her zaman değerli bir enstrüman olduğunu biliyoruz. DenizBank'ın son derece kapsamlı bir yatırımcı havuzundan sağladığı 435 milyon dolar kaynak, Bankanın güçlü yönetiminin ve kurumsal yatırımcılardan aldığı kuvvetli desteğin önemli bir göstergesidir." diye konuştu.