Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu, bu yılın ilk faiz kararını bugün verecek. Kurul, son toplantıda politika faizini beklentileri de aşarak 200 baz puanlık artırıp yüzde 17 seviyesine taşımıştı. Peki 2021'in ilk PPK toplantısında faiz artırımı olacak mı? Ekonomistler ekonomist.com.tr için değerlendirdi:
Ceren Oral Balaban
coral@ekonomist.com.tr
Ünlü&Co-Daha Finansal Danışmanlık Müdürü Murat Akyol: Bu haftanın en önemli konu başlığını, perşembe günü gerçekleştirilecek olan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı oluşturuyor. Hatırlanacağı gibi, TCMB aralık ayında gerçekleştirdiği son PPK toplantısında ortalama piyasa beklentisini de aşarak politika faizini 200 baz puanlık artırımla yüzde 17 seviyesine taşımıştı. Dolayısıyla gerçekleşen enflasyon rakamlarına göre hesaplandığında mevcut durumda reel faiz yüzde 2,1 seviyesinde bulunuyor. Bunun da TL açısından makul sayılabilecek koruma sağladığını söylemek mümkün. Bu noktada, anket sonuçları da politika faizinde değişikliğe işaret etmiyor. Ancak enflasyonun henüz yıl içi zirve seviyeyi görmediğini düşünürsek faiz artırımı ihtimaline kapının tamamen kapalı olduğunu söylemek zor.
Gedik Yatırım Ekonomisti Serkan Gönençler: TCMB son PPK toplantısında iç talep koşulları, döviz kuru (birikimli maliyet etkileri), uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve fiyatlama davranışlarındaki bozulma gibi enflasyon görünümünü olumsuz etkileyen birçok faktöre değinerek enflasyona karşı temkinli bir tavır takınmıştı. TCMB’nin Ocak toplantısında ‘bekle-gör’ stratejisine bağlı kalarak faizleri sabit tutma stratejisini benimsemesini daha yüksek olasılık olarak görüyoruz. Bununla beraber yurtiçi yerleşiklerin devam eden döviz mevduat tutma tercihleri nedeniyle, sıkı para politikası duruşunu daha fazla vurgulamak üzere 50 baz puanlık sembolik bir faiz artışı yapma ihtimalini de tamamen göz ardı etmiyoruz.
Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan: Merkez Bankası’nın 21 Ocak PPK’sında politika faizinde bir değişikliğe gitmesini beklemiyoruz. Kasım ayının başından beri olan politika dönüşüm süreci içerisinde TL’nin ve döviz rezervlerinin istikrar kazanma sürecinde ise sıkı para politikası duruşunun öngörülebilir gelecekte süreceğini öngörüyoruz. Buna karşılık, bir önceki PPK’da beklenti üzerinde yapılan artış sonrasında varılan yüzde 17 noktasını mevcut koşullarda yeterince koruma sağlayan bir oran olarak görebiliriz. Yine de enflasyon riskleri devam edeceğinden ve aralık ayı seviyesinin üzerinde yerlerde yukarı eğilim göstermeye devam edeceğinden Merkez Bankası’nın ilerleyen toplantılarda bir faiz artışına daha gitme opsiyonu bulunduğunu düşünüyoruz. Bu PPK’da faiz artışı beklememekle birlikte, enflasyonla mücadele anlamında sıkı duruşun sürdürüleceği taahhüdünün politika açıklamasının ana teması olmasını bekliyoruz.
Enflasyonda yukarı yönlü riskler; geçmiş kur artışlarının fiyatlara geçiş etkisi, emtia fiyatları ve gıda enflasyonundan dolayı aktif kalmayı sürdürecek. Bu bakımdan, özellikle ilk çeyrekte enflasyon açısından zorlu bir dönem olacak. ÜFE-TÜFE makası açık ve aralık gerçekleşmesi de oldukça yüksek bir seviyedeydi. Merkez Bankası’nın enflasyonun tepe noktasına göre ilerleyen aylarda bir faiz artırımı daha yapma opsiyonu belki olabilir. Daha sonrasında, muhtemelen yılın ikinci yarısında gerçekleşebilecek olan dezenflasyon sürecinin başlaması ve devamlılığı Merkez Bankası’nın faizleri indirme kriteri olacak. Bu aşamaya gelene kadar ilk yarıda finansal koşulların mevcut sıkılıkta veya daha sıkı düzeyde olmasını bekleriz. Tabii salgının o dönem, ne durumda olacağını bilmiyoruz. Ekonomide canlanma sağlama adına, faizler mümkün olan en erken dönemde indirilmek istenecek ancak bunun gereğinden erken ve şartların oluşmadığı bir dönemde gerçekleştirilmesi ekonomiye yine enflasyon artışı başta olmak üzere toksik etkilerde bulunacak.
Ceren Oral Balaban
coral@ekonomist.com.tr
"Faiz artırımı ihtimaline kapının tamamen kapalı olduğunu söylemek zor"
Ünlü&Co-Daha Finansal Danışmanlık Müdürü Murat Akyol: Bu haftanın en önemli konu başlığını, perşembe günü gerçekleştirilecek olan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı oluşturuyor. Hatırlanacağı gibi, TCMB aralık ayında gerçekleştirdiği son PPK toplantısında ortalama piyasa beklentisini de aşarak politika faizini 200 baz puanlık artırımla yüzde 17 seviyesine taşımıştı. Dolayısıyla gerçekleşen enflasyon rakamlarına göre hesaplandığında mevcut durumda reel faiz yüzde 2,1 seviyesinde bulunuyor. Bunun da TL açısından makul sayılabilecek koruma sağladığını söylemek mümkün. Bu noktada, anket sonuçları da politika faizinde değişikliğe işaret etmiyor. Ancak enflasyonun henüz yıl içi zirve seviyeyi görmediğini düşünürsek faiz artırımı ihtimaline kapının tamamen kapalı olduğunu söylemek zor.
Yabancı ekonomistler TCMB faiz kararı beklentisini açıkladı
- Faizde beklenti ne? Ankete 34 ekonomist katıldı
"50 baz puanlık sembolik bir faiz artışı gelebilir"
Gedik Yatırım Ekonomisti Serkan Gönençler: TCMB son PPK toplantısında iç talep koşulları, döviz kuru (birikimli maliyet etkileri), uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve fiyatlama davranışlarındaki bozulma gibi enflasyon görünümünü olumsuz etkileyen birçok faktöre değinerek enflasyona karşı temkinli bir tavır takınmıştı. TCMB’nin Ocak toplantısında ‘bekle-gör’ stratejisine bağlı kalarak faizleri sabit tutma stratejisini benimsemesini daha yüksek olasılık olarak görüyoruz. Bununla beraber yurtiçi yerleşiklerin devam eden döviz mevduat tutma tercihleri nedeniyle, sıkı para politikası duruşunu daha fazla vurgulamak üzere 50 baz puanlık sembolik bir faiz artışı yapma ihtimalini de tamamen göz ardı etmiyoruz.
"Bu PPK’da faiz artışı beklemiyoruz"
Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan: Merkez Bankası’nın 21 Ocak PPK’sında politika faizinde bir değişikliğe gitmesini beklemiyoruz. Kasım ayının başından beri olan politika dönüşüm süreci içerisinde TL’nin ve döviz rezervlerinin istikrar kazanma sürecinde ise sıkı para politikası duruşunun öngörülebilir gelecekte süreceğini öngörüyoruz. Buna karşılık, bir önceki PPK’da beklenti üzerinde yapılan artış sonrasında varılan yüzde 17 noktasını mevcut koşullarda yeterince koruma sağlayan bir oran olarak görebiliriz. Yine de enflasyon riskleri devam edeceğinden ve aralık ayı seviyesinin üzerinde yerlerde yukarı eğilim göstermeye devam edeceğinden Merkez Bankası’nın ilerleyen toplantılarda bir faiz artışına daha gitme opsiyonu bulunduğunu düşünüyoruz. Bu PPK’da faiz artışı beklememekle birlikte, enflasyonla mücadele anlamında sıkı duruşun sürdürüleceği taahhüdünün politika açıklamasının ana teması olmasını bekliyoruz.
Enflasyonda yukarı yönlü riskler; geçmiş kur artışlarının fiyatlara geçiş etkisi, emtia fiyatları ve gıda enflasyonundan dolayı aktif kalmayı sürdürecek. Bu bakımdan, özellikle ilk çeyrekte enflasyon açısından zorlu bir dönem olacak. ÜFE-TÜFE makası açık ve aralık gerçekleşmesi de oldukça yüksek bir seviyedeydi. Merkez Bankası’nın enflasyonun tepe noktasına göre ilerleyen aylarda bir faiz artırımı daha yapma opsiyonu belki olabilir. Daha sonrasında, muhtemelen yılın ikinci yarısında gerçekleşebilecek olan dezenflasyon sürecinin başlaması ve devamlılığı Merkez Bankası’nın faizleri indirme kriteri olacak. Bu aşamaya gelene kadar ilk yarıda finansal koşulların mevcut sıkılıkta veya daha sıkı düzeyde olmasını bekleriz. Tabii salgının o dönem, ne durumda olacağını bilmiyoruz. Ekonomide canlanma sağlama adına, faizler mümkün olan en erken dönemde indirilmek istenecek ancak bunun gereğinden erken ve şartların oluşmadığı bir dönemde gerçekleştirilmesi ekonomiye yine enflasyon artışı başta olmak üzere toksik etkilerde bulunacak.