Capital ve Ekonomist dergilerinin düzenlediği ‘Sağlıkta Dijital Gelecek Zirvesi’nde sektörün geleceği masaya yatırıldı. T.C. Sağlık Bakan Yardımcısı Sayın Dr. Şuayip Birinci’nin de konuşmasıyla katıldığı zirvede, sağlık sektörünün önde gelen isimleri önemli değerlendirmelerde bulundular.
Capital ve Ekonomist dergilerinin düzenlediği ‘Sağlıkta Dijital Gelecek Zirvesi’ online ve herkese açık olarak gerçekleşti. Philips Türkiye ana sponsorluğunda, Abdi İbrahim İlaç destek sponsorluğunda gerçekleştirilen etkinlikte, sağlık sektörünün ana kategorilerinde dijitalleşmenin ve teknoloji kullanımının etkileri tartışıldı. T.C. Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci’nin de konuşmasıyla iştirak ettiği zirvede; Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak, Abdi İbrahim CEO’su Süha Taşpolatoğlu, Türkerler Holding İcra Kurulu Başkanı Murat Papila, Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti, Bulut Klinik Kurucusu Ali Hulusi Ölmez konuşmacı olarak kendi alanlarını değerlendirdi.
Sağlıkta Dijital Gelecek Zirvesi; Capital Dergisi Yayın Yönetmeni Ebru Fırat Tayman’ın sunumu ve Philips Ortadoğu, Türkiye ve Afrika CEO’su Vincenzo Ventricelli’nin açılış konuşmasıyla başladı.
Konuşmasında sağlığın üreten ve gelişen toplumların temelini oluşturduğunu, ekonomik ve sosyal başarının sürdürülebilir olmasını sağladığını vurgulayan Philips Ortadoğu, Türkiye ve Afrika CEO’su Vincenzo Ventricelli, şöyle konuştu:
“Bu konu bizim için çok önemli bir konu. Bu yıl bizim için gerçekten tarihi bir yıl. Çünkü mayıs sayında Philips’in 130. yılını kutluyoruz. Ve bu önemli olaya paralel olarak, 90 yılı aşkın süredir Türkiye’de faaliyet gösteriyor oluşumuzu da kutluyoruz. Bir ülkede yüz yıla aşkın bir süredir faaliyet göstermek, zengin tarihinizi paylaşmak ve sizlerle birlikte gelişmek anlamına geliyor. Türkiye’de hemen hemen her hanede bir Philips ürünü var ve herkesin Philips ile ilgili paylaşacak bir hikayesi bulunuyor. Bu hikayelerin bir parçası olmak bizim için bir gurur kaynağı. Philips yıllar içinde büyük bir dönüşüm yaşadı. Geniş bir yelpazede faaliyet gösteren bir şirket iken, sağlık teknolojilerinde global bir lider haline geldi. Bunun temelinde 2030 yılına kadar dünyada yılda 2,5 milyar insanın hayatını iyileştirme ve inovasyon yoluyla dünyayı daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yer haline getirme amacımız yer alıyor. Dijital dönüşüm yıllardır gündemde. Ama Covid-19 değişimi tetikledi. Hepimiz sağlık hizmetlerini yeniden düşünmeye, aktif şekilde yeniden şekillendirmeye ve olması gereken yapıya kavuşturmaya yönlendiren bir dönüm noktası haline geldi. Ancak teknoloji tek başına yeterli değil. Öğrendiğimiz bir şey varsa, o da güçlü yerel iş ortaklıkları kurmanın ve yeni iş modelleri geliştirmenin de aynı ölçüde önemli olduğudur.”
T.C. Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci de konuşmasında kamunun sağlık politikalarındaki inovatif uygulamalarına ve dijital ajandasına değindi. Sağlık Bakanlığı olarak pandemiden uzun yıllar önce, 2004 yılında sağlık alanında dijital dönüşüme start verdiklerini anlatan Birinci, şunları söyledi:
“2007’de başlanılan veri toplama projesi uygulanmaya konsa da, projenin büyüklüğü nedeni ile o dönem istenen başarı sağlanamadı. Daha sonra 2014’te şöyle bir kavram üzerinden hareket ettik: Dedik ki öyle bir şey yapalım ki, kurduğumuz sistemden hasta faydalansın. Kendine ait verilere baksın. Daha sonra biz ona sanal asistanlar iletelim ve her zaman doktora ihtiyaç duymasın. Bir şekilde doktora yardımcı araçlarla işini kolaylaştırsın. İnsanın aslında 24 saatinde sağlıkla alakalı bir parça olsun. Bütün bunların yanında, sahadaki yöneticiden merkezdeki yöneticiye bu sağlık datasından kendine ait datalar üreterek onların da süreci daha kolay yürütmesini sağlamak istemiştik. Bu isteğimiz e-nabız projesinin kurgusunu ortaya çıkardı. Biz 2015’te e-nabız’ı açtığımızda, 1-1,5 aylık gibi kısa bir zamanda 3 milyonluk kullanıcısı oldu. Sistem böyle ciddi bir şekilde çalışmaya başlayınca, sahadan çok nitelikli geri bildirimler almaya başladık. Bugün baktığımızda 1900 tane sağlık kuruluşunun entegre olduğu, içinde milyarlarca görüntünün olduğu, 50 milyon MR görüntüsü, 65 milyon tomografi görüntüsünün ve raporunun olduğu inanılmaz büyük bir portala sahip olduk. Geldiğimiz noktada, e-nabız’dan geçmeyen hiçbir datanın parasını Sosyal Güvenlik Kurumu ödememeye başladı. Bu zaten bugün itibariyle 7-8 milyar TL’lik ciddi bir avantaj ortaya çıkarttı. Pandemi sürecinde de e-nabız’ın geniş data alanı sayesinde, ölümlerden hasta yataklarının efektif kullanımına ve tele-muayene süreçlerine kadar çok önemli kazanımlar elde ettik. Yaşadığımız süreçler ve elde ettiğimiz deneyimlerle belki de dünyadaki en iyi tele sağlık yönetmeliğini yazmak üzere olduğumuzu da söyleyebilirim. Çünkü bu pandemi süreci bize bir sürü şey öğretti.”
https://twitter.com/EkonomistDergi/status/1387308967722954753?s=20
Capital Dergisi Yazı İşleri Müdürü Şeyma Öncel Bayıksel’in moderatörlüğünde gerçekleşen “Sağlıkta Dijital Gelecek” panelinde ise, Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak, Abdi İbrahim CEO’su Süha Taşpolatoğlu, Türkerler Holding İcra Kurulu Başkanı Murat Papila, Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti ve Bulut Klinik Kurucusu Ali Hulusi Ölmez sektörün geleceğine dair yeni bir vizyon üzerine fikirlerini izleyicilerle paylaştı.
Panelde konuşan Philips Türkyie CEO’su Haluk Karabatak, Covid salgınıyla beraber sağlık hizmetlerine uzaktan erişimin ihtiyaç haline geldiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
“Teknolojideki bu dönüşümle standart hastanecilik, hasta, doktor ve ödeyici ile hastane ilişkisi de değişiyor. ABD’de yoğun bakım üniteleri yüzde 70 olarak uzaktan yönetiliyor. Türkiye’de de bu yolda ilerleniyor. Yoğum bakımlarda ölüm oranları da azalıyor böylece. Bugün hastanelerin datalarının toplanmasından öte, iş yapış biçimleri, tedavi ve yol haritası, mekanların değişiyor olması önemli konular. Hastaların tedavi için hastane ortamında olması gerekir mi? Bu artık önemli bir konu. Data yönetmekle dataların çözüme kavuşturulması ayrı konular. Türkiye bu konuda çok güçlü. Dataların hastalar için çözüme ulaştırılması değişimi de getiriyor. Buradaki temel dönüşüm de bu kanalda yaşanıyor. Yapay zeka destekli teknolojilerin geliştirilmesi dataların doğru kullanılarak medikal değeri olan verilerin, klinik çözümlere ulaştırılmasıyla artık bu yönde dönüşüme gitmek gerekiyor. Gelecekte sağlık alanında dört temel trend görüyoruz. Dünyanın artan nüfusu, yaşlanan nüfus, artan kronik hastalıklar ve sürdürülebilir sağlık sistemine sahip olmak önemli başlıklar. Covid bu noktada sağlığın geleceğini erkene çekti. Geleceğin sağlığında kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleri ve dijital ikiz konusu var. Bireylerin genetik ikizlerinin dijital ortamda yaratıldığını düşünün, önemli kronik hastalıkları önceden tahmin etme gücümüz olacak. Dolayısıyla ilaç sanayinin de bu veriye göre kendini dönüştürmesi ve ürünleri yapması gerekecek. Bir diğer önemli nokta hastaların hastane ortamına gerek duymadan ihtiyaçlarını sağlayabilmeleridir.
https://twitter.com/EkonomistDergi/status/1387316146303602690?s=20
Panelde konuşan Abdi İbrahim İlaç CEO’su Süha Taşpolatoğlu, dijital dönüşümün çok hızlı geliştiğini ve erişimi kolaylaşan teknolojilerinin doğru kullanılıp kullanılmadığının sağlık sektöründe önemli endişelerden biri olduğunu söyledi. Taşpolatoğlu, sözlerini, şöyle sürdürdü:
“Bu bizi geliştiren ileri hamle yapmamızı sağlayan bir şey, fakat verimli olalım derken boşa yatırım yapma riski de var. Dolayısıyla dijital dönüşüm bizim için bir proje değil, bir süreç yönetimidir. İlaç sektörü üretim ve kalitesinde regüle ve çerçevesi net çizilmiş bir alandır. Bütün bunları dijitalleşme yatırımlarıyla sağlıyoruz. Üretim, planlama, satış tahmin analizi ve raporlamada yapay zeka ürünlerini iş zekası ürünleri ve sanal gerçeklik ürünlerini çok yaygın kullanıyoruz. Hangi ürüne ihtiyaç var, nereye yatırım yapalım, bu yatırımla şirkete ve dokunduğumuz hayatlara nasıl fayda sağlayacağız? Sorularını doğru yanıtlamaya uğraşıyoruz. Covid salgını şirketimizi ve sektörü dijitalleşme anlamında ciddi anlamda test etti. Bu süreçte talepler değişti. Üretimin devamlılığı için planlama ve raporlama tahminlerinin önemli olduğu bir dönem yaşadık. Bu sürece çok hızlı adapte olduk ve üretim faaliyetlerimize devam ettik. Vizyon 2025 stratejisiyle sektörün nereye gittiğini ve bizimde bu noktada neler yapmamız gerektiğini belirledik. İlaç endüstrisi ile sanayi-üniversite işbirliğinde anlayışın değişeceğini ön görüyoruz. İlaç endüstrisi tıp bilimleriyle ilgilenirken, artık mühendislik fakülteleriyle işbirliğide öne çıkıyor. Kişiselleştirilmiş tedavi önümüzdeki dönemde ana trend olacak. Bir takım vitaminleri kişiye özel yapma imkanı olacak. Bugün standart formüle edilmiş vitaminlerle ilerliyoruz. 3D printerlerin katkısıyla kişiye özel bir vitamin üretimi mümkün kılınacak. Biz de şirket olarak formülasyonlar geliştirmek üzere çalışıyoruz.”
Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti de panelde yaptığı konuşmada, pandemi sürecinde savaşın tam göbeğinde, olağanüstü özveri ve büyük bir yorgunlukla çalışmaya devam ettiklerini kaydederek, şöyle konuştu:
“Biz grup olarak iki önemli konu üzerinde çalıştık. Hastanelerimizde verilerin girişi ve bu datalara göre doktora yönlendirme haritasının yazılım olarak sunulması önemli bir dijitalleşme adımı oldu. Hastanelerde temiz veriyi tutmak çok mümkün olmuyor. Biz ise bütün verileri yapay zeka üzerinden çevirerek, doktora sunulması ve karar destek sistemini sunduk. Mesela yapay zeka ile kanser hastaları için reçetelenen kemoterapi ilacının kişinin biyolojik verisini, yaş ve kilosuna göre giriyoruz. Manuel veriler kimi zaman yanlış oluyordu. Yapay zeka ile yüzde 100 doğru sonuca ulaştık. Bu yazılımları hastane sistemlerine entegre ettiğimizde dijital imkanlar operasyonun içine de giriyor. Dijitalleşmenin hastaya yansıyan tarafı ise kendi hastanemizin mobil yazılımlarıyla randevuyu online alma, kişiselleştirilmiş check up sunumları ve doktorlarla online görüşmeler oldu. Burada önemli nokta, e-reçete, online takip ve görüşmelerin kabul edilmesi konusunda ödeyici konumda olan kurumların da oyunun bir parçası olmalı. Yurtdışında bunu iyi yapan örnekler var. Ödeyici şirketlerin işin içine girmesiyle burada çok daha önemli gelişmelerin olacağını düşünüyorum. Pandemide insanlar fiziki olarak hastaneye gelme sıkıntısı yaşıyorsa, evde temel hizmetleri verme konusu da mümkün. Türkiye’de yazılımları yapacak değerli kaynaklar var. Ayakta sağlık hizmetlerini hastane binasına gelmeden sunmanın yollarını bulmalıyız. Ödeyici firmaların olmadığı bir noktada ise ilerlemek güç. Bakanlık ve sigorta şirketleri bu işine içine girmeli.”
https://twitter.com/EkonomistDergi/status/1387317660925452291?s=20
Türkerler Holding İcra Kurulu Başkanı Murat Papila ise, panelde yaptığı konuşmada, Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen ihaleyle Ankara Etlik, İzmir Bayraklı ve Kocaeli’nde üç şehir hastanesinin inşaat, donanım ve işletmesini aldıklarını belirtti. Bu projelere 2.23 milyar euro yatırım yapıldığını ifade eden Papila, şunları söyledi:
"Türkiye’nin güçlü inşaat şirketlerinden biri olarak finansman gücümüzün verdiği avantajla sağlıkta yatırıma yöneldik. Bu noktada Sağlık Bakanlığı’nın yatırımcılarla işbirliği bize güç verdi. Verdiğimiz kararın ne kadar doğru olduğunu diğer yatırımcıların ilgisini görünce ortaya çıktı. Bu yıl içinde üç hastanemiz de açılacak. Hastanelerimizde kampüs niteliğinde. Ankara’daki hastane 1 milyon 145 metrekare kapalı alan ve 3 bin 600 yatak kapasitesine sahip. 928 poliklinik odası var. Bu tesiste 100 bin kişilik hareket olacak. Burada sürecin aksamaması için dijital alt yapı gerekli. Hastane yönetim sistemimiz var. HBYS (Hastane Bilgi Yönetim Sistemi) sayesinde hastalıktan taburculuğa tüm sistemler bilgisayar üzerinden takip edilecek. Genel ve tıbbi destek konularında yardım masaları olacak. Uçtan uca kablosuz internet erişim sistemi olacak. Hasta yönlendirme hizmetimiz var. En hızlı erişim için yönlendirme sağlayacağız. Stok takibini izleyeceğiz. Performans ölçüm ve değerlendirme sistemleri sayesinde hepsini takip edeceğiz. Dijital hastane sayesinde teşhis ve tedavi daha hızlı olurken, iş gücü ekipman tasarrufu sağlanıyor. Sağlıkta yeni yatırımlara hevesliyiz. Sağlıkta dijitalleşme ve entegrasyon ile bu alanda yerli üretim yapabilecek şirketlere ihtiyaç var. Orta ölçekli işletmeler projelerle hastanelere hizmet vermek için çabalıyor. Önem verdiğimiz bir husus da bu alanda çalışan büyük yabancı firmaların hastanelerimizde hizmet vermek istemesi. Ortaklık teklifleri bile geliyor.”
Panelde konuşan Bulut Klinik Kurucusu Ali Hulusi Ölmez de , Bulut Klinik’in bir fikirden değil, bir ihtiyaçtan doğduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
“Üç açığı doldurma fikriyle yola çıktık. Doktor platformumuz bu noktada çok önemli. Türkiye’de bir çok klinikte verilerin raporlanması gibi konularda alt yapı yoktu. Doktorlarımızla hastaları biraraya getirecek bir sistem kurduk. Hastalar için telemedicine özelliklerini devreye aldık. Böylece dijital hastane ortaya çıktı. İnsanlar hasta olmadan algoritmalarla destek olan, doktorlardan görüş alma imkanı sunan, istediğinizde laboratuvar testleri yapabildiğiniz bir platform. Doktorları, diğer platformları rakip değil paydaş olarak görüyoruz. 4 binden fazla hekim bizi kullanıyor. Bulut Klinik kullanarak 1 milyon hastaya dokunuldu. Kuveyt Türk’ün iştiraki KT Portföy Yönetimi’nin kurucusu ve yöneticisi olduğu ve Kuveyt Türk ile Vakıf Katılım tarafından yatırım aldık. Yakın zamanda yeni haberlerimizi duyarsınız. Telemedicine pandemiyle popüler olsa da biz 2016’da bu alanda çalışmaya başladık. 8 milyon muayene yapılıyor ve yarı yarıya reçete veriliyor. Entegre telemedicine sistemi sağlıkta yükün yarısını alabilir. Sağlık kişiye özel olmalı. Kurguladığımız hastana sistemiyle bu mümkün. Kişisel sağlık bilgileriyle telemedicine’ı bir araya getiriyoruz. Türkiye gibi sağlık sistemi iyi olan bir yerde bizim sistemlere ihtiyaç varsa diğer coğrafyalarda daha fazla ihtiyaç vardır. Bu doğrultuda farklı ülkelerde de çalışmalarımız olacak. Sağlığın ve hizmetin kişiselleştirilmesi konusunda gelişmeler olmasını bekliyoruz.”
https://twitter.com/EkonomistDergi/status/1387322003099688961?s=20
Capital ve Ekonomist dergilerinin düzenlediği ‘Sağlıkta Dijital Gelecek Zirvesi’ online ve herkese açık olarak gerçekleşti. Philips Türkiye ana sponsorluğunda, Abdi İbrahim İlaç destek sponsorluğunda gerçekleştirilen etkinlikte, sağlık sektörünün ana kategorilerinde dijitalleşmenin ve teknoloji kullanımının etkileri tartışıldı. T.C. Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci’nin de konuşmasıyla iştirak ettiği zirvede; Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak, Abdi İbrahim CEO’su Süha Taşpolatoğlu, Türkerler Holding İcra Kurulu Başkanı Murat Papila, Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti, Bulut Klinik Kurucusu Ali Hulusi Ölmez konuşmacı olarak kendi alanlarını değerlendirdi.
Sağlıkta Dijital Gelecek Zirvesi; Capital Dergisi Yayın Yönetmeni Ebru Fırat Tayman’ın sunumu ve Philips Ortadoğu, Türkiye ve Afrika CEO’su Vincenzo Ventricelli’nin açılış konuşmasıyla başladı.
"COVID-19 DEĞİŞİMİ TETİKLEDİ"
Konuşmasında sağlığın üreten ve gelişen toplumların temelini oluşturduğunu, ekonomik ve sosyal başarının sürdürülebilir olmasını sağladığını vurgulayan Philips Ortadoğu, Türkiye ve Afrika CEO’su Vincenzo Ventricelli, şöyle konuştu:
“Bu konu bizim için çok önemli bir konu. Bu yıl bizim için gerçekten tarihi bir yıl. Çünkü mayıs sayında Philips’in 130. yılını kutluyoruz. Ve bu önemli olaya paralel olarak, 90 yılı aşkın süredir Türkiye’de faaliyet gösteriyor oluşumuzu da kutluyoruz. Bir ülkede yüz yıla aşkın bir süredir faaliyet göstermek, zengin tarihinizi paylaşmak ve sizlerle birlikte gelişmek anlamına geliyor. Türkiye’de hemen hemen her hanede bir Philips ürünü var ve herkesin Philips ile ilgili paylaşacak bir hikayesi bulunuyor. Bu hikayelerin bir parçası olmak bizim için bir gurur kaynağı. Philips yıllar içinde büyük bir dönüşüm yaşadı. Geniş bir yelpazede faaliyet gösteren bir şirket iken, sağlık teknolojilerinde global bir lider haline geldi. Bunun temelinde 2030 yılına kadar dünyada yılda 2,5 milyar insanın hayatını iyileştirme ve inovasyon yoluyla dünyayı daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yer haline getirme amacımız yer alıyor. Dijital dönüşüm yıllardır gündemde. Ama Covid-19 değişimi tetikledi. Hepimiz sağlık hizmetlerini yeniden düşünmeye, aktif şekilde yeniden şekillendirmeye ve olması gereken yapıya kavuşturmaya yönlendiren bir dönüm noktası haline geldi. Ancak teknoloji tek başına yeterli değil. Öğrendiğimiz bir şey varsa, o da güçlü yerel iş ortaklıkları kurmanın ve yeni iş modelleri geliştirmenin de aynı ölçüde önemli olduğudur.”
"E-NABIZ İLE BÜYÜK DÖNÜŞÜM SAĞLADIK"
T.C. Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci de konuşmasında kamunun sağlık politikalarındaki inovatif uygulamalarına ve dijital ajandasına değindi. Sağlık Bakanlığı olarak pandemiden uzun yıllar önce, 2004 yılında sağlık alanında dijital dönüşüme start verdiklerini anlatan Birinci, şunları söyledi:
“2007’de başlanılan veri toplama projesi uygulanmaya konsa da, projenin büyüklüğü nedeni ile o dönem istenen başarı sağlanamadı. Daha sonra 2014’te şöyle bir kavram üzerinden hareket ettik: Dedik ki öyle bir şey yapalım ki, kurduğumuz sistemden hasta faydalansın. Kendine ait verilere baksın. Daha sonra biz ona sanal asistanlar iletelim ve her zaman doktora ihtiyaç duymasın. Bir şekilde doktora yardımcı araçlarla işini kolaylaştırsın. İnsanın aslında 24 saatinde sağlıkla alakalı bir parça olsun. Bütün bunların yanında, sahadaki yöneticiden merkezdeki yöneticiye bu sağlık datasından kendine ait datalar üreterek onların da süreci daha kolay yürütmesini sağlamak istemiştik. Bu isteğimiz e-nabız projesinin kurgusunu ortaya çıkardı. Biz 2015’te e-nabız’ı açtığımızda, 1-1,5 aylık gibi kısa bir zamanda 3 milyonluk kullanıcısı oldu. Sistem böyle ciddi bir şekilde çalışmaya başlayınca, sahadan çok nitelikli geri bildirimler almaya başladık. Bugün baktığımızda 1900 tane sağlık kuruluşunun entegre olduğu, içinde milyarlarca görüntünün olduğu, 50 milyon MR görüntüsü, 65 milyon tomografi görüntüsünün ve raporunun olduğu inanılmaz büyük bir portala sahip olduk. Geldiğimiz noktada, e-nabız’dan geçmeyen hiçbir datanın parasını Sosyal Güvenlik Kurumu ödememeye başladı. Bu zaten bugün itibariyle 7-8 milyar TL’lik ciddi bir avantaj ortaya çıkarttı. Pandemi sürecinde de e-nabız’ın geniş data alanı sayesinde, ölümlerden hasta yataklarının efektif kullanımına ve tele-muayene süreçlerine kadar çok önemli kazanımlar elde ettik. Yaşadığımız süreçler ve elde ettiğimiz deneyimlerle belki de dünyadaki en iyi tele sağlık yönetmeliğini yazmak üzere olduğumuzu da söyleyebilirim. Çünkü bu pandemi süreci bize bir sürü şey öğretti.”
https://twitter.com/EkonomistDergi/status/1387308967722954753?s=20
SAĞLIKTA DİJİTALLEŞME KONUŞULDU
Capital Dergisi Yazı İşleri Müdürü Şeyma Öncel Bayıksel’in moderatörlüğünde gerçekleşen “Sağlıkta Dijital Gelecek” panelinde ise, Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak, Abdi İbrahim CEO’su Süha Taşpolatoğlu, Türkerler Holding İcra Kurulu Başkanı Murat Papila, Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti ve Bulut Klinik Kurucusu Ali Hulusi Ölmez sektörün geleceğine dair yeni bir vizyon üzerine fikirlerini izleyicilerle paylaştı.
"SAĞLIK YAZILIM ÜRETİMİNDE DÜNYA LİDERİYİZ"
Panelde konuşan Philips Türkyie CEO’su Haluk Karabatak, Covid salgınıyla beraber sağlık hizmetlerine uzaktan erişimin ihtiyaç haline geldiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
“Teknolojideki bu dönüşümle standart hastanecilik, hasta, doktor ve ödeyici ile hastane ilişkisi de değişiyor. ABD’de yoğun bakım üniteleri yüzde 70 olarak uzaktan yönetiliyor. Türkiye’de de bu yolda ilerleniyor. Yoğum bakımlarda ölüm oranları da azalıyor böylece. Bugün hastanelerin datalarının toplanmasından öte, iş yapış biçimleri, tedavi ve yol haritası, mekanların değişiyor olması önemli konular. Hastaların tedavi için hastane ortamında olması gerekir mi? Bu artık önemli bir konu. Data yönetmekle dataların çözüme kavuşturulması ayrı konular. Türkiye bu konuda çok güçlü. Dataların hastalar için çözüme ulaştırılması değişimi de getiriyor. Buradaki temel dönüşüm de bu kanalda yaşanıyor. Yapay zeka destekli teknolojilerin geliştirilmesi dataların doğru kullanılarak medikal değeri olan verilerin, klinik çözümlere ulaştırılmasıyla artık bu yönde dönüşüme gitmek gerekiyor. Gelecekte sağlık alanında dört temel trend görüyoruz. Dünyanın artan nüfusu, yaşlanan nüfus, artan kronik hastalıklar ve sürdürülebilir sağlık sistemine sahip olmak önemli başlıklar. Covid bu noktada sağlığın geleceğini erkene çekti. Geleceğin sağlığında kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleri ve dijital ikiz konusu var. Bireylerin genetik ikizlerinin dijital ortamda yaratıldığını düşünün, önemli kronik hastalıkları önceden tahmin etme gücümüz olacak. Dolayısıyla ilaç sanayinin de bu veriye göre kendini dönüştürmesi ve ürünleri yapması gerekecek. Bir diğer önemli nokta hastaların hastane ortamına gerek duymadan ihtiyaçlarını sağlayabilmeleridir.
https://twitter.com/EkonomistDergi/status/1387316146303602690?s=20
"KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ TEDAVİLER ÖNE ÇIKACAK"
Panelde konuşan Abdi İbrahim İlaç CEO’su Süha Taşpolatoğlu, dijital dönüşümün çok hızlı geliştiğini ve erişimi kolaylaşan teknolojilerinin doğru kullanılıp kullanılmadığının sağlık sektöründe önemli endişelerden biri olduğunu söyledi. Taşpolatoğlu, sözlerini, şöyle sürdürdü:
“Bu bizi geliştiren ileri hamle yapmamızı sağlayan bir şey, fakat verimli olalım derken boşa yatırım yapma riski de var. Dolayısıyla dijital dönüşüm bizim için bir proje değil, bir süreç yönetimidir. İlaç sektörü üretim ve kalitesinde regüle ve çerçevesi net çizilmiş bir alandır. Bütün bunları dijitalleşme yatırımlarıyla sağlıyoruz. Üretim, planlama, satış tahmin analizi ve raporlamada yapay zeka ürünlerini iş zekası ürünleri ve sanal gerçeklik ürünlerini çok yaygın kullanıyoruz. Hangi ürüne ihtiyaç var, nereye yatırım yapalım, bu yatırımla şirkete ve dokunduğumuz hayatlara nasıl fayda sağlayacağız? Sorularını doğru yanıtlamaya uğraşıyoruz. Covid salgını şirketimizi ve sektörü dijitalleşme anlamında ciddi anlamda test etti. Bu süreçte talepler değişti. Üretimin devamlılığı için planlama ve raporlama tahminlerinin önemli olduğu bir dönem yaşadık. Bu sürece çok hızlı adapte olduk ve üretim faaliyetlerimize devam ettik. Vizyon 2025 stratejisiyle sektörün nereye gittiğini ve bizimde bu noktada neler yapmamız gerektiğini belirledik. İlaç endüstrisi ile sanayi-üniversite işbirliğinde anlayışın değişeceğini ön görüyoruz. İlaç endüstrisi tıp bilimleriyle ilgilenirken, artık mühendislik fakülteleriyle işbirliğide öne çıkıyor. Kişiselleştirilmiş tedavi önümüzdeki dönemde ana trend olacak. Bir takım vitaminleri kişiye özel yapma imkanı olacak. Bugün standart formüle edilmiş vitaminlerle ilerliyoruz. 3D printerlerin katkısıyla kişiye özel bir vitamin üretimi mümkün kılınacak. Biz de şirket olarak formülasyonlar geliştirmek üzere çalışıyoruz.”
"ÖDEYİCİ KURUMLAR OYUNUN PARÇASI OLMALI"
Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti de panelde yaptığı konuşmada, pandemi sürecinde savaşın tam göbeğinde, olağanüstü özveri ve büyük bir yorgunlukla çalışmaya devam ettiklerini kaydederek, şöyle konuştu:
“Biz grup olarak iki önemli konu üzerinde çalıştık. Hastanelerimizde verilerin girişi ve bu datalara göre doktora yönlendirme haritasının yazılım olarak sunulması önemli bir dijitalleşme adımı oldu. Hastanelerde temiz veriyi tutmak çok mümkün olmuyor. Biz ise bütün verileri yapay zeka üzerinden çevirerek, doktora sunulması ve karar destek sistemini sunduk. Mesela yapay zeka ile kanser hastaları için reçetelenen kemoterapi ilacının kişinin biyolojik verisini, yaş ve kilosuna göre giriyoruz. Manuel veriler kimi zaman yanlış oluyordu. Yapay zeka ile yüzde 100 doğru sonuca ulaştık. Bu yazılımları hastane sistemlerine entegre ettiğimizde dijital imkanlar operasyonun içine de giriyor. Dijitalleşmenin hastaya yansıyan tarafı ise kendi hastanemizin mobil yazılımlarıyla randevuyu online alma, kişiselleştirilmiş check up sunumları ve doktorlarla online görüşmeler oldu. Burada önemli nokta, e-reçete, online takip ve görüşmelerin kabul edilmesi konusunda ödeyici konumda olan kurumların da oyunun bir parçası olmalı. Yurtdışında bunu iyi yapan örnekler var. Ödeyici şirketlerin işin içine girmesiyle burada çok daha önemli gelişmelerin olacağını düşünüyorum. Pandemide insanlar fiziki olarak hastaneye gelme sıkıntısı yaşıyorsa, evde temel hizmetleri verme konusu da mümkün. Türkiye’de yazılımları yapacak değerli kaynaklar var. Ayakta sağlık hizmetlerini hastane binasına gelmeden sunmanın yollarını bulmalıyız. Ödeyici firmaların olmadığı bir noktada ise ilerlemek güç. Bakanlık ve sigorta şirketleri bu işine içine girmeli.”
https://twitter.com/EkonomistDergi/status/1387317660925452291?s=20
"SAĞLIKTA YENİ YATIRIMLARA HEVESLİYİZ"
Türkerler Holding İcra Kurulu Başkanı Murat Papila ise, panelde yaptığı konuşmada, Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen ihaleyle Ankara Etlik, İzmir Bayraklı ve Kocaeli’nde üç şehir hastanesinin inşaat, donanım ve işletmesini aldıklarını belirtti. Bu projelere 2.23 milyar euro yatırım yapıldığını ifade eden Papila, şunları söyledi:
"Türkiye’nin güçlü inşaat şirketlerinden biri olarak finansman gücümüzün verdiği avantajla sağlıkta yatırıma yöneldik. Bu noktada Sağlık Bakanlığı’nın yatırımcılarla işbirliği bize güç verdi. Verdiğimiz kararın ne kadar doğru olduğunu diğer yatırımcıların ilgisini görünce ortaya çıktı. Bu yıl içinde üç hastanemiz de açılacak. Hastanelerimizde kampüs niteliğinde. Ankara’daki hastane 1 milyon 145 metrekare kapalı alan ve 3 bin 600 yatak kapasitesine sahip. 928 poliklinik odası var. Bu tesiste 100 bin kişilik hareket olacak. Burada sürecin aksamaması için dijital alt yapı gerekli. Hastane yönetim sistemimiz var. HBYS (Hastane Bilgi Yönetim Sistemi) sayesinde hastalıktan taburculuğa tüm sistemler bilgisayar üzerinden takip edilecek. Genel ve tıbbi destek konularında yardım masaları olacak. Uçtan uca kablosuz internet erişim sistemi olacak. Hasta yönlendirme hizmetimiz var. En hızlı erişim için yönlendirme sağlayacağız. Stok takibini izleyeceğiz. Performans ölçüm ve değerlendirme sistemleri sayesinde hepsini takip edeceğiz. Dijital hastane sayesinde teşhis ve tedavi daha hızlı olurken, iş gücü ekipman tasarrufu sağlanıyor. Sağlıkta yeni yatırımlara hevesliyiz. Sağlıkta dijitalleşme ve entegrasyon ile bu alanda yerli üretim yapabilecek şirketlere ihtiyaç var. Orta ölçekli işletmeler projelerle hastanelere hizmet vermek için çabalıyor. Önem verdiğimiz bir husus da bu alanda çalışan büyük yabancı firmaların hastanelerimizde hizmet vermek istemesi. Ortaklık teklifleri bile geliyor.”
"TELEMEDICINE İLE FARKLI ÜLKELERE GİRECEĞİZ"
Panelde konuşan Bulut Klinik Kurucusu Ali Hulusi Ölmez de , Bulut Klinik’in bir fikirden değil, bir ihtiyaçtan doğduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
“Üç açığı doldurma fikriyle yola çıktık. Doktor platformumuz bu noktada çok önemli. Türkiye’de bir çok klinikte verilerin raporlanması gibi konularda alt yapı yoktu. Doktorlarımızla hastaları biraraya getirecek bir sistem kurduk. Hastalar için telemedicine özelliklerini devreye aldık. Böylece dijital hastane ortaya çıktı. İnsanlar hasta olmadan algoritmalarla destek olan, doktorlardan görüş alma imkanı sunan, istediğinizde laboratuvar testleri yapabildiğiniz bir platform. Doktorları, diğer platformları rakip değil paydaş olarak görüyoruz. 4 binden fazla hekim bizi kullanıyor. Bulut Klinik kullanarak 1 milyon hastaya dokunuldu. Kuveyt Türk’ün iştiraki KT Portföy Yönetimi’nin kurucusu ve yöneticisi olduğu ve Kuveyt Türk ile Vakıf Katılım tarafından yatırım aldık. Yakın zamanda yeni haberlerimizi duyarsınız. Telemedicine pandemiyle popüler olsa da biz 2016’da bu alanda çalışmaya başladık. 8 milyon muayene yapılıyor ve yarı yarıya reçete veriliyor. Entegre telemedicine sistemi sağlıkta yükün yarısını alabilir. Sağlık kişiye özel olmalı. Kurguladığımız hastana sistemiyle bu mümkün. Kişisel sağlık bilgileriyle telemedicine’ı bir araya getiriyoruz. Türkiye gibi sağlık sistemi iyi olan bir yerde bizim sistemlere ihtiyaç varsa diğer coğrafyalarda daha fazla ihtiyaç vardır. Bu doğrultuda farklı ülkelerde de çalışmalarımız olacak. Sağlığın ve hizmetin kişiselleştirilmesi konusunda gelişmeler olmasını bekliyoruz.”
https://twitter.com/EkonomistDergi/status/1387322003099688961?s=20