Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, kur korumalı mevduattan çıkışlara dair yaptığı açıklamada, "Kurun istikrara kavuştuğu, enflasyon ve faizlerin düştüğü ortamda kur korumalıda kendiliğinden çıkış olacak. Kur korumaya girişler de çıkışlar da fazla oluyor. Çıkışların büyük kısmı dövize çıkmıyor. İnsanlar ve firmalar ihtiyaçlarını karşılamak için kendi dövizini kullanmak zorunda kaldığı için kur korumalıdan çıkıyor. Herhangi bir risk görmüyoruz orada." dedi.
Kavcıoğlu, Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlenen yılın dördüncü Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı'nın ardından ekonomistlerin ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Kavcıoğlu, kur korumalı mevduattan çıkışlara yönelik soru üzerine de kurdaki istikrarla kur korumalı mevduat uygulamasının bir şekilde sonlanacağı noktaya doğru gidileceğini söyledi.
Bugüne kadar uygulamanın çok başarılı sürdüğüne dikkati çeken Kavcıoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'nin faiz oranları, sadece politika faizi değil, tahvil, DİBS, Hazine faizleri, kredi faizleri, mevduat faizleri hepsi politika faizine yakınsayarak son 5 yılın en düşük rakamları haline geldi. Kurla beraber sağlanan istikrarla beraber enflasyonun da geleceği yer yavaş yavaş görülmeye başlamıştır. Komple şekilde kurun istikrara kavuştuğu, enflasyon ve faizlerin düştüğü ortamda kur korumalıda kendiliğinden çıkış olacak. Kur korumaya girişler de çıkışlar da fazla oluyor. Çıkışların büyük kısmı dövize çıkmıyor. İnsanlar ve firmalar ihtiyaçlarını karşılamak için kendi dövizini kullanmak zorunda kaldığı için kur korumalıdan çıkıyor. Onun dışında daha iyi getiri bulacaksa borsa ya da tahvil gibi gayrimenkul neyse dövizin dışında alternatif araması, başka yatırımlara gitmesi önemli gelişme. Bu da kur korumalının ne kadar başarılı yürütüldüğünü gösteriyor. Kur korumalıdan çıkışı da bu şeklide görmek lazım. Herhangi bir risk görmüyoruz orada."
Başkan Kavcıoğlu, seçim sürecine kadar yürütülecek faiz politikasına ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi:
"Faiz noktasında PPK metinlerinde bir öngörü yapıyoruz. Onun dışında faizle ilgili öngörüde bulunmamız doğru değil. Ne ifade ettiysek o. Önümüzdeki dönemde aldığımız kararlara paralel indirimden bahsettik. Ondan sonrakini gelişmeler, piyasa, her şey belirler. Geçen yıl da belirli süre indirdik, belirli süre durduk. Piyasa şartları yanında araştırma ekibimiz gelişmeler konusunda her gün veri ağırlıklı olarak bizi besliyorlar, o çerçevede almamız gereken kararları alıyoruz. Ama şunun altını çizmek lazım. Enflasyonun indirilmesi noktasında biz talebi kısıtlayıcı kararlar yerine, üretimi artırıcı kararları almayı seçtik. Dolayısıyla faiz indirimlerini bu noktada görmek gerekiyor. PPK kararlarımız da bu söylediğim cümlenin eşliğinde şekillenmektedir."
Kur Korumalı Mevduat (KKM) Sistemi'ne aktarılan kaynağın sorulması üzerine Kavcıoğlu, bankanın gelir-gider kalemlerini yıl içinde açıklamadığını, yıl sonunda bütün kalemlerini bilançolarında yayınlayacaklarını söyledi. Kavcıoğlu, sadece KKM değil, rezerv kaynaklarının diğer kalemlerinin güçlendirilmesiyle ilgili ödedikleri komisyonlar olduğunu, hepsini bir arada değerlendirmek gerektiğini söyledi.
Bu konuda bir şeyin gizlenmesi ya da saklanmasının söz konusu olmadığını vurgulayan Kavcıoğlu, iki ay sonra bütün hesapların bankanın bilançosunda görüleceğini vurguladı.
"Bizim işimiz Türkiye'de fiyat istikrarını, likiditeyi, emisyonu sağlamak" diyen Kavcıoğlu, sistem içinde yıl sonunda bilançoyu şeffaf şekilde açıkladıklarını dile getirdi.
Kavcıoğlu, enflasyonun, TCMB'nin de hükümetin de odaklandığı en önemli sorunlarının başında geldiğine dikkati çekerek, bu noktada tüm kurumların, paydaşların, bakanlıkların çok yoğun bir şekilde, büyük bir koordinasyonla enflasyonu aşağı indirmek için önemli tedbirler, kararlar alarak yoluna devam ettiğini anlattı. Enflasyon oluşumunu dünyadaki gelişmelere de bakarak değerlendirmek gerektiğini vurgulayan Kavcıoğlu, şöyle konuştu:
"Enflasyonu düşürmede tabii ki kendimizi çok başarılı sayamayız ama enflasyonun şu an yönetilmesi ve aşağı getirilmesi noktasında aldığımız kararlar ve uyguladığımız politikalar inşallah bizi başarılı kılacak. Bunun farkındayız, özellikle gelir noktasında vatandaşımız, bütün kesimler için enflasyon varsa sorun vardır, burada başarıyı konuşmak da doğru değil. Böyle bir yaklaşımımız da söz konusu değil ama başarılı olmak için vatandaşımızın bu sıkıntılarını çok yakından takip ediyoruz, biliyoruz, hissediyoruz. En kısa sürede bunu çözerek vatandaşımızın daha müreffeh hissetmesini sağlayacak tedbirlerimizi alıyoruz, bunun sonucunu kısa sürede göreceğiz. Biz başarılı olacağımıza inanıyoruz, çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Şu an yaşanan gelişmeler bunu göstermektedir. Halkımız da rahat olsun, sizler de rahat olun, enflasyon istediğimiz noktaya hızlı bir şekilde gelecek."
Kavcıoğlu, dolar ve avro kurundaki hareketliliğin serbest piyasa koşulları içinde oluştuğuna dikkati çekerek, dünyada da dolar karşısında artan ya da azalan para birimlerinin görüldüğünü, "örtülü dolar kuru çıpalanması" gibi bir durumun söz konusu olmadığını söyledi.
Serbest piyasa koşulları içinde Türkiye'nin son dönemde aldığı ekonomik, makroihtiyati tedbirlerin, rezerv gelişmelerinin hepsinin kurun daha istikrarlı bir şekilde seyretmesini sağladığını ifade eden Kavcıoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Piyasa şartları, dövize olan arz-talep bunu dengeliyor. Bunu şu an sağlamış durumdayız. Kurda, dolar ve avroda aynı şey paralel şekilde devam edecektir. Son günlerde avrodaki dalgalanma, diğer ülkelerde de aynı şekilde gelişiyor. Serbest piyasa içinde ülkelerin kendi rezerv güçlerine, kendi piyasalarındaki arz-talep dengesine göre oluşan bir durum. Türkiye de bu güçlü ülkelerden birisi."
Kavcıoğlu, dış ticaret açığına ilişkin de Türkiye'nin artık enerji fiyatları dışarıda bırakıldığında cari fazla veren bir ülke konumunda olduğunu bildirdi. Enerji fiyatları açısından dünyada cari açık noktasında sıkıntı yaşandığının görüldüğüne dikkati çeken Kavcıoğlu, "Türkiye'nin bu ülkelerden ari olarak artık son yıllarda uyguladığı ekonomi politikalarının özellikle Türkiye Ekonomi Modeli'nin sonuçlarını görüyoruz. Türkiye artık (enerji hariç) cari fazla vererek tüm diğer bileşenleri bununla dengeleyen ülke konumunda. Bu durum, enflasyonla ilgili istikrarı da sağlayacak durumdur." ifadelerini kullandı.
Kavcıoğlu, bir soru üzerine, net hata noksan rakamlarının sadece bu yıl fazla vermediğini, geçmiş yıllarda da aynı seviyelerin ya da daha yüksek değerlerin görüldüğünü dile getirdi. Bunu tek bir nedene bağlamanın doğru olmadığını vurgulayan Kavcıoğlu, en önemli nedenlerden birinin turizm rakamların sonradan güncellenerek doğruya yakınsanmasının, net hata noksanın yıl içinde yüksek oluşmasına neden olduğunu anlattı.
Bunu daha da azaltmak için Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile ortak çalışmaları olduğunu belirten Kavcıoğlu, "Turizm gelirlerinde anket usulüyle çalışmaların daha verimli ve etkin şekilde yapılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Onda da şu an itibarıyla 5 milyar dolara yakın bir düzeltme söz konusu. Net hata noksan artışında bu yıl bir şey aramaya gerek yoktur. Gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda çoğu ülke net hata noksanda çok yüksek. Biraz dünya ile bakarak karşılaştırırsanız, öyle her şeyin altında bir şey aramaya gerek yok diye düşünüyorum." diye konuştu.
Bankaların sistematik olarak oluşabilecek risklerinin BDDK ve Merkez Bankası tarafından sıkı bir şekilde takip edildiğini vurgulayan Kavcıoğlu, şunları kaydetti:
"Şu an bankacılık sektörünü herhangi bir sistemik, likidite, operasyonel veya faiz riski anlamında çok yakından takip ediyoruz. Şu an Türkiye'nin bankacılık sektörü dünyada ve Avrupa'da en güçlü sektörlerden birisi. Türkiye'nin reel sektörünün gücü bankacılık sektörüne de yansıyor. Bu rasyolara sahip bir bankacılık sektörü için herhangi bir riski konuşmamız söz konusu bile değil ama tabii bu riskler hem BDDK hem bizim hem de bankaların zorunlu olarak oluşturulduğu birimleri tarafından zaten anlık olarak izleniyor. Böyle bir risk olduğunda anlık olarak tedbirler alınır. Bize intikal etmiş bir risk de yok, konuşulmasını da doğru bulmuyorum."
Dijital paraya ilişkin bir soru üzerine Kavcıoğlu, dünya genelindeki birçok merkez bankasının bu konuda çalışmaları bulunduğunu ancak Türkiye'nin daha iyi bir noktada olduğunu söyledi.
HAVELSAN, ASELSAN ve TÜBİTAK ile bu konuda çok önemli bir çalışma yürüttüklerine işaret eden Kavcıoğlu, "Dijital para konusunda pilot aşamasına geldik sayılır. Yıl sonundan önce pilot uygulamasına başlayacağız. Tabii bunun getirisi çok önemli ama çoğu gelişmiş ülkelerdeki merkez bankaları bile çok uzun süredir bu konuda çalışıyor, daha pilot aşamasına bile gelemediklerini görüyoruz. Dolayısıyla bizim çalışmalarımızın çok daha ileri safhada olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim." diye konuştu.
Kavcıoğlu, bankaların karlılık oranlarına ilişkin bir soru üzerine de sadece karlılığa bakmanın doğru olmadığını, bu anlamda KOBİ mevcudiyetinde de 10 kat artış kaydedildiğini dile getirdi.
Yılın başından bu yana çok yüksek bir kredi artışı gerçekleştiğine dikkati çeken Kavcıoğlu, üretimi destekleyen politikalar noktasında bankacılık sektörünün üzerine düşeni yaptığını ve yapmaya devam edeceğini belirtti.
Rusya ile ilişkilerden dolayı ABD'nin Türkiye'ye yönelik bir çekincesi olduğuna ve bir mektup gönderdiğine ilişkin iddiaların hatırlatılması üzerine Kavcıoğlu, "Ültimatom, tehdit gibi konular söz konusu değil. Türkiye güçlü ve bağımsız bir ülke. Türkiye'nin bu konuda uyguladığı çok net bir politika var. Biz de o politika ışığında üzerimize düşeni yapıyoruz. Dolayısıyla bu konuda bir sıkıntı yok." ifadelerini kullandı.
Kavcıoğlu, Merkez Bankasının rezervlerine yönelik bir soruya karşılık yılbaşından bu yana dünya genelindeki merkez bankalarının rezervlerinin 1 trilyon doların üzerinde düşüş gösterdiğini söyledi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası rezervlerinin ise bu süreçte arttığını dile getiren Kavcıoğlu, şöyle devam etti:
"Bunda altının da payı var. Altındaki artış çok değil ama biz hem yastık altındaki altının ekonomiye kazandırılması noktasında Merkez Bankası olarak önemli kararlar aldık. Bunların etkisiyle Merkez Bankasının altın rezervleri önemli derecede artıyor. Berat Albayrak döneminde alınan kararlarla yurt dışındaki altınların getirilmesi ve yastık altı altınların ekonomiye kazandırılması kararlarının sonucu olarak rezervlerimiz önemli noktaya geldi. Biz de bu politikaları, yanına ilave katkılar yaparak sürdürmeye çalışıyoruz, daha da artacak. Türkiye'nin çok önemli bir altın potansiyeli var, yastık altı var. Dolayısıyla bunun artık ekonomiye katılması noktasında Merkez Bankası olarak diğer kurumlarla önemli çalışmalar yapıyoruz."
Kavcıoğlu, Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlenen yılın dördüncü Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı'nın ardından ekonomistlerin ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"Kur korumalıdan çıkışlarda risk görmüyoruz"
Kavcıoğlu, kur korumalı mevduattan çıkışlara yönelik soru üzerine de kurdaki istikrarla kur korumalı mevduat uygulamasının bir şekilde sonlanacağı noktaya doğru gidileceğini söyledi.
Bugüne kadar uygulamanın çok başarılı sürdüğüne dikkati çeken Kavcıoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'nin faiz oranları, sadece politika faizi değil, tahvil, DİBS, Hazine faizleri, kredi faizleri, mevduat faizleri hepsi politika faizine yakınsayarak son 5 yılın en düşük rakamları haline geldi. Kurla beraber sağlanan istikrarla beraber enflasyonun da geleceği yer yavaş yavaş görülmeye başlamıştır. Komple şekilde kurun istikrara kavuştuğu, enflasyon ve faizlerin düştüğü ortamda kur korumalıda kendiliğinden çıkış olacak. Kur korumaya girişler de çıkışlar da fazla oluyor. Çıkışların büyük kısmı dövize çıkmıyor. İnsanlar ve firmalar ihtiyaçlarını karşılamak için kendi dövizini kullanmak zorunda kaldığı için kur korumalıdan çıkıyor. Onun dışında daha iyi getiri bulacaksa borsa ya da tahvil gibi gayrimenkul neyse dövizin dışında alternatif araması, başka yatırımlara gitmesi önemli gelişme. Bu da kur korumalının ne kadar başarılı yürütüldüğünü gösteriyor. Kur korumalıdan çıkışı da bu şeklide görmek lazım. Herhangi bir risk görmüyoruz orada."
Faiz açıklaması
Başkan Kavcıoğlu, seçim sürecine kadar yürütülecek faiz politikasına ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi:
"Faiz noktasında PPK metinlerinde bir öngörü yapıyoruz. Onun dışında faizle ilgili öngörüde bulunmamız doğru değil. Ne ifade ettiysek o. Önümüzdeki dönemde aldığımız kararlara paralel indirimden bahsettik. Ondan sonrakini gelişmeler, piyasa, her şey belirler. Geçen yıl da belirli süre indirdik, belirli süre durduk. Piyasa şartları yanında araştırma ekibimiz gelişmeler konusunda her gün veri ağırlıklı olarak bizi besliyorlar, o çerçevede almamız gereken kararları alıyoruz. Ama şunun altını çizmek lazım. Enflasyonun indirilmesi noktasında biz talebi kısıtlayıcı kararlar yerine, üretimi artırıcı kararları almayı seçtik. Dolayısıyla faiz indirimlerini bu noktada görmek gerekiyor. PPK kararlarımız da bu söylediğim cümlenin eşliğinde şekillenmektedir."
Kur Korumalı Mevduat (KKM) Sistemi'ne aktarılan kaynağın sorulması üzerine Kavcıoğlu, bankanın gelir-gider kalemlerini yıl içinde açıklamadığını, yıl sonunda bütün kalemlerini bilançolarında yayınlayacaklarını söyledi. Kavcıoğlu, sadece KKM değil, rezerv kaynaklarının diğer kalemlerinin güçlendirilmesiyle ilgili ödedikleri komisyonlar olduğunu, hepsini bir arada değerlendirmek gerektiğini söyledi.
Bu konuda bir şeyin gizlenmesi ya da saklanmasının söz konusu olmadığını vurgulayan Kavcıoğlu, iki ay sonra bütün hesapların bankanın bilançosunda görüleceğini vurguladı.
"Bizim işimiz Türkiye'de fiyat istikrarını, likiditeyi, emisyonu sağlamak" diyen Kavcıoğlu, sistem içinde yıl sonunda bilançoyu şeffaf şekilde açıkladıklarını dile getirdi.
Kavcıoğlu, enflasyonun, TCMB'nin de hükümetin de odaklandığı en önemli sorunlarının başında geldiğine dikkati çekerek, bu noktada tüm kurumların, paydaşların, bakanlıkların çok yoğun bir şekilde, büyük bir koordinasyonla enflasyonu aşağı indirmek için önemli tedbirler, kararlar alarak yoluna devam ettiğini anlattı. Enflasyon oluşumunu dünyadaki gelişmelere de bakarak değerlendirmek gerektiğini vurgulayan Kavcıoğlu, şöyle konuştu:
"Enflasyonu düşürmede tabii ki kendimizi çok başarılı sayamayız ama enflasyonun şu an yönetilmesi ve aşağı getirilmesi noktasında aldığımız kararlar ve uyguladığımız politikalar inşallah bizi başarılı kılacak. Bunun farkındayız, özellikle gelir noktasında vatandaşımız, bütün kesimler için enflasyon varsa sorun vardır, burada başarıyı konuşmak da doğru değil. Böyle bir yaklaşımımız da söz konusu değil ama başarılı olmak için vatandaşımızın bu sıkıntılarını çok yakından takip ediyoruz, biliyoruz, hissediyoruz. En kısa sürede bunu çözerek vatandaşımızın daha müreffeh hissetmesini sağlayacak tedbirlerimizi alıyoruz, bunun sonucunu kısa sürede göreceğiz. Biz başarılı olacağımıza inanıyoruz, çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Şu an yaşanan gelişmeler bunu göstermektedir. Halkımız da rahat olsun, sizler de rahat olun, enflasyon istediğimiz noktaya hızlı bir şekilde gelecek."
"Kurlar serbest piyasa koşulları içinde oluşuyor"
Kavcıoğlu, dolar ve avro kurundaki hareketliliğin serbest piyasa koşulları içinde oluştuğuna dikkati çekerek, dünyada da dolar karşısında artan ya da azalan para birimlerinin görüldüğünü, "örtülü dolar kuru çıpalanması" gibi bir durumun söz konusu olmadığını söyledi.
Serbest piyasa koşulları içinde Türkiye'nin son dönemde aldığı ekonomik, makroihtiyati tedbirlerin, rezerv gelişmelerinin hepsinin kurun daha istikrarlı bir şekilde seyretmesini sağladığını ifade eden Kavcıoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Piyasa şartları, dövize olan arz-talep bunu dengeliyor. Bunu şu an sağlamış durumdayız. Kurda, dolar ve avroda aynı şey paralel şekilde devam edecektir. Son günlerde avrodaki dalgalanma, diğer ülkelerde de aynı şekilde gelişiyor. Serbest piyasa içinde ülkelerin kendi rezerv güçlerine, kendi piyasalarındaki arz-talep dengesine göre oluşan bir durum. Türkiye de bu güçlü ülkelerden birisi."
Kavcıoğlu, dış ticaret açığına ilişkin de Türkiye'nin artık enerji fiyatları dışarıda bırakıldığında cari fazla veren bir ülke konumunda olduğunu bildirdi. Enerji fiyatları açısından dünyada cari açık noktasında sıkıntı yaşandığının görüldüğüne dikkati çeken Kavcıoğlu, "Türkiye'nin bu ülkelerden ari olarak artık son yıllarda uyguladığı ekonomi politikalarının özellikle Türkiye Ekonomi Modeli'nin sonuçlarını görüyoruz. Türkiye artık (enerji hariç) cari fazla vererek tüm diğer bileşenleri bununla dengeleyen ülke konumunda. Bu durum, enflasyonla ilgili istikrarı da sağlayacak durumdur." ifadelerini kullandı.
"Net hata noksan artışında bir şey aramaya gerek yok"
Kavcıoğlu, bir soru üzerine, net hata noksan rakamlarının sadece bu yıl fazla vermediğini, geçmiş yıllarda da aynı seviyelerin ya da daha yüksek değerlerin görüldüğünü dile getirdi. Bunu tek bir nedene bağlamanın doğru olmadığını vurgulayan Kavcıoğlu, en önemli nedenlerden birinin turizm rakamların sonradan güncellenerek doğruya yakınsanmasının, net hata noksanın yıl içinde yüksek oluşmasına neden olduğunu anlattı.
Bunu daha da azaltmak için Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile ortak çalışmaları olduğunu belirten Kavcıoğlu, "Turizm gelirlerinde anket usulüyle çalışmaların daha verimli ve etkin şekilde yapılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Onda da şu an itibarıyla 5 milyar dolara yakın bir düzeltme söz konusu. Net hata noksan artışında bu yıl bir şey aramaya gerek yoktur. Gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda çoğu ülke net hata noksanda çok yüksek. Biraz dünya ile bakarak karşılaştırırsanız, öyle her şeyin altında bir şey aramaya gerek yok diye düşünüyorum." diye konuştu.
Bankaların sistematik olarak oluşabilecek risklerinin BDDK ve Merkez Bankası tarafından sıkı bir şekilde takip edildiğini vurgulayan Kavcıoğlu, şunları kaydetti:
"Şu an bankacılık sektörünü herhangi bir sistemik, likidite, operasyonel veya faiz riski anlamında çok yakından takip ediyoruz. Şu an Türkiye'nin bankacılık sektörü dünyada ve Avrupa'da en güçlü sektörlerden birisi. Türkiye'nin reel sektörünün gücü bankacılık sektörüne de yansıyor. Bu rasyolara sahip bir bankacılık sektörü için herhangi bir riski konuşmamız söz konusu bile değil ama tabii bu riskler hem BDDK hem bizim hem de bankaların zorunlu olarak oluşturulduğu birimleri tarafından zaten anlık olarak izleniyor. Böyle bir risk olduğunda anlık olarak tedbirler alınır. Bize intikal etmiş bir risk de yok, konuşulmasını da doğru bulmuyorum."
"Dijital para konusunda pilot aşamasına geldik"
Dijital paraya ilişkin bir soru üzerine Kavcıoğlu, dünya genelindeki birçok merkez bankasının bu konuda çalışmaları bulunduğunu ancak Türkiye'nin daha iyi bir noktada olduğunu söyledi.
HAVELSAN, ASELSAN ve TÜBİTAK ile bu konuda çok önemli bir çalışma yürüttüklerine işaret eden Kavcıoğlu, "Dijital para konusunda pilot aşamasına geldik sayılır. Yıl sonundan önce pilot uygulamasına başlayacağız. Tabii bunun getirisi çok önemli ama çoğu gelişmiş ülkelerdeki merkez bankaları bile çok uzun süredir bu konuda çalışıyor, daha pilot aşamasına bile gelemediklerini görüyoruz. Dolayısıyla bizim çalışmalarımızın çok daha ileri safhada olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim." diye konuştu.
Kavcıoğlu, bankaların karlılık oranlarına ilişkin bir soru üzerine de sadece karlılığa bakmanın doğru olmadığını, bu anlamda KOBİ mevcudiyetinde de 10 kat artış kaydedildiğini dile getirdi.
Yılın başından bu yana çok yüksek bir kredi artışı gerçekleştiğine dikkati çeken Kavcıoğlu, üretimi destekleyen politikalar noktasında bankacılık sektörünün üzerine düşeni yaptığını ve yapmaya devam edeceğini belirtti.
"Altın rezervlerimiz önemli noktaya geldi"
Rusya ile ilişkilerden dolayı ABD'nin Türkiye'ye yönelik bir çekincesi olduğuna ve bir mektup gönderdiğine ilişkin iddiaların hatırlatılması üzerine Kavcıoğlu, "Ültimatom, tehdit gibi konular söz konusu değil. Türkiye güçlü ve bağımsız bir ülke. Türkiye'nin bu konuda uyguladığı çok net bir politika var. Biz de o politika ışığında üzerimize düşeni yapıyoruz. Dolayısıyla bu konuda bir sıkıntı yok." ifadelerini kullandı.
Kavcıoğlu, Merkez Bankasının rezervlerine yönelik bir soruya karşılık yılbaşından bu yana dünya genelindeki merkez bankalarının rezervlerinin 1 trilyon doların üzerinde düşüş gösterdiğini söyledi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası rezervlerinin ise bu süreçte arttığını dile getiren Kavcıoğlu, şöyle devam etti:
"Bunda altının da payı var. Altındaki artış çok değil ama biz hem yastık altındaki altının ekonomiye kazandırılması noktasında Merkez Bankası olarak önemli kararlar aldık. Bunların etkisiyle Merkez Bankasının altın rezervleri önemli derecede artıyor. Berat Albayrak döneminde alınan kararlarla yurt dışındaki altınların getirilmesi ve yastık altı altınların ekonomiye kazandırılması kararlarının sonucu olarak rezervlerimiz önemli noktaya geldi. Biz de bu politikaları, yanına ilave katkılar yaparak sürdürmeye çalışıyoruz, daha da artacak. Türkiye'nin çok önemli bir altın potansiyeli var, yastık altı var. Dolayısıyla bunun artık ekonomiye katılması noktasında Merkez Bankası olarak diğer kurumlarla önemli çalışmalar yapıyoruz."