ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökalp, dünya bor rezervlerinin yüzde 73'üne sahip olan Türkiye'nin bu rezervleri hidrojen üretiminde kullanabileceğini söyledi.
ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Gökalp, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada yılda ortalama 70-100 milyon ton hidrojen üretildiğini ifade etti.
Hidrojenin kullanılması konusunda kamunun, özel şirketlerin devreye girmesine uygun ortamı sağlaması gerektiğini dile getiren Gökalp, "Türkiye'de hidrojenin sektörlerde kullanımı ve yaygınlaştırılması için finansman kurgusu öyle planlanmalı ki 10 sene sonra kamu desteğine gerek kalmasın. Örneğin, yeşil hidrojen üretimi için elektrolizör teknolojisine ihtiyacımız var. Türkiye bu teknolojiye bugün hakim değil, bir çözümünü bulmamız gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Küresel hidrojen üretiminin tamamının doğal gaz üzerinden üretilen "gri hidrojen" olduğuna dikkati çeken Gökalp, şöyle devam etti:
"Bu sektörlerde temiz hidrojene geçiş sağlanırsa hidrojen üretim fiyatları düşecek ve başka sektörlere yayılımı kolaylaşacak. Türkiye'de hidrojenin tanınması, mesela doğal gaz şebekelerine karıştırılabilmesi için yetkili kurumlar tarafından kanunen düzenleme yapılması gerekiyor. Doğal gaz piyasasını düzenleyen kanunla bunu yapmak imkansız. Üretim teknolojilerine yatırım yapmazsak hidrojenin önünü açamayız. Dünya bor rezervlerinin yüzde 73'üne sahip olan Türkiye, hidrojen üretimi konusunda zengin bor rezervlerini kullanabilir. Bor ve alüminyum gibi metallerin hidrolizi ile taşınabilir sistemlerde istenildiği zaman istenildiği kadar hidrojen üretimi sağlanabilir. Sanayi üretimini karbonsuzlaştırmada yeşil hidrojeni devreye sokmamız hidrojenin geleceği açısından önemli."
Gökalp, temiz teknolojilerle üretilen hidrojenin enerji, ulaştırma, sanayi sektörlerinde ve hanelerde kullanılabilen sürdürülebilir bir enerji taşıyıcısı olabileceğini ifade etti.
Türkiye'nin doğal gaz ithalatının dış ticaret açığında ciddi payı olduğuna işaret eden Gökalp, doğal gaz yerine farklı kaynakların kullanılmasının ithalatın ikamesi açısından önemli olduğunu söyledi.
Böyle bir stratejinin Türkiye'nin karbon ayak izini azaltmasına da katkı sağlayacağını vurgulayan Gökalp, "Hidrojen, ulaştırma alanında yakıt pillerini beslemek için kullanılabilir. Diğer bir yol hidrojeni nihai yakıt olarak değil, bir aracı malzeme olarak kullanmak. Hidrojen hanelerde, toplu çalışma yerlerinde kullanılabileceği gibi sanayide ısı, buhar ve elektrik üretimi için de kullanılabilir. Hidrojen zincirindeki güvenlik sorunu mevzuat ile düzenlenmezse hidrojen sınai kullanımın dışına çıkamaz." diye konuştu.
Öte yandan, SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından yapılan çalışmaya göre Türkiye'nin 1,6 milyon ton yeşil hidrojen potansiyeli bulunuyor.
Tamamı yenilenebilir elektrikten üretilecek yeşil hidrojenin, Türkiye'de fosil kaynaklı yakıtları en yoğun tüketen imalat sanayi, binalar, ulaşım ve doğal gaz sektörü gibi alanlarda yıllık enerji talebinin yüzde 5'ini karşılayabileceği öngörülüyor. Bu potansiyelin ortaya çıkarılması için en az 45 milyar dolarlık yatırım gerekiyor.
ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Gökalp, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada yılda ortalama 70-100 milyon ton hidrojen üretildiğini ifade etti.
Hidrojenin kullanılması konusunda kamunun, özel şirketlerin devreye girmesine uygun ortamı sağlaması gerektiğini dile getiren Gökalp, "Türkiye'de hidrojenin sektörlerde kullanımı ve yaygınlaştırılması için finansman kurgusu öyle planlanmalı ki 10 sene sonra kamu desteğine gerek kalmasın. Örneğin, yeşil hidrojen üretimi için elektrolizör teknolojisine ihtiyacımız var. Türkiye bu teknolojiye bugün hakim değil, bir çözümünü bulmamız gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Küresel hidrojen üretiminin tamamının doğal gaz üzerinden üretilen "gri hidrojen" olduğuna dikkati çeken Gökalp, şöyle devam etti:
"Bu sektörlerde temiz hidrojene geçiş sağlanırsa hidrojen üretim fiyatları düşecek ve başka sektörlere yayılımı kolaylaşacak. Türkiye'de hidrojenin tanınması, mesela doğal gaz şebekelerine karıştırılabilmesi için yetkili kurumlar tarafından kanunen düzenleme yapılması gerekiyor. Doğal gaz piyasasını düzenleyen kanunla bunu yapmak imkansız. Üretim teknolojilerine yatırım yapmazsak hidrojenin önünü açamayız. Dünya bor rezervlerinin yüzde 73'üne sahip olan Türkiye, hidrojen üretimi konusunda zengin bor rezervlerini kullanabilir. Bor ve alüminyum gibi metallerin hidrolizi ile taşınabilir sistemlerde istenildiği zaman istenildiği kadar hidrojen üretimi sağlanabilir. Sanayi üretimini karbonsuzlaştırmada yeşil hidrojeni devreye sokmamız hidrojenin geleceği açısından önemli."
Gökalp, temiz teknolojilerle üretilen hidrojenin enerji, ulaştırma, sanayi sektörlerinde ve hanelerde kullanılabilen sürdürülebilir bir enerji taşıyıcısı olabileceğini ifade etti.
Türkiye'nin doğal gaz ithalatının dış ticaret açığında ciddi payı olduğuna işaret eden Gökalp, doğal gaz yerine farklı kaynakların kullanılmasının ithalatın ikamesi açısından önemli olduğunu söyledi.
Böyle bir stratejinin Türkiye'nin karbon ayak izini azaltmasına da katkı sağlayacağını vurgulayan Gökalp, "Hidrojen, ulaştırma alanında yakıt pillerini beslemek için kullanılabilir. Diğer bir yol hidrojeni nihai yakıt olarak değil, bir aracı malzeme olarak kullanmak. Hidrojen hanelerde, toplu çalışma yerlerinde kullanılabileceği gibi sanayide ısı, buhar ve elektrik üretimi için de kullanılabilir. Hidrojen zincirindeki güvenlik sorunu mevzuat ile düzenlenmezse hidrojen sınai kullanımın dışına çıkamaz." diye konuştu.
Türkiye'nin 1,6 milyon ton yeşil hidrojen potansiyeli var
Öte yandan, SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından yapılan çalışmaya göre Türkiye'nin 1,6 milyon ton yeşil hidrojen potansiyeli bulunuyor.
Tamamı yenilenebilir elektrikten üretilecek yeşil hidrojenin, Türkiye'de fosil kaynaklı yakıtları en yoğun tüketen imalat sanayi, binalar, ulaşım ve doğal gaz sektörü gibi alanlarda yıllık enerji talebinin yüzde 5'ini karşılayabileceği öngörülüyor. Bu potansiyelin ortaya çıkarılması için en az 45 milyar dolarlık yatırım gerekiyor.