BURCU TUVAY btuvay@ekonomist.com.tr
AYŞEGÜL SAKARYA PEHLİVAN asakarya@ekonomist.com.tr
68 dev zincirden 2600 yeni şube geliyor... Kapak haberimizde 68 markanın yatırım koşullarını, desteklerini ve düzenledikleri kampanyaları araştırdık.
Ekonomist’in 25 Mayıs - 7 Haziran 2025 tarihli sayısından
Franchise ekosistemi, Türkiye’de son 20 yılda yalnızca ekonomik büyümenin değil, aynı zamanda sosyal kalkınmanın da lokomotiflerinden biri haline geldi. Bugün Türkiye’de 3 bin 700’e yakın yerli ve yabancı marka franchise sistemiyle faaliyet gösteriyor. Bu markaların yaklaşık yüzde 30’u yurt dışı pazarlara açılarak ihracata katkı sunuyor. Franchise modeliyle çalışan işletme sayısı 50 binin üzerinde ve bu işletmelerde doğrudan 300 bin kişiyi aşan istihdam sağlanıyor. Dolaylı etkilerle birlikte bu sayı çok daha yüksek bir sosyal etki alanı oluşturuyor. Ekosistemin yıllık ticaret hacminin ise 55 milyar dolara yaklaştığı ifade ediliyor. Bu rakamlar, franchise sisteminin Türkiye’de sürdürülebilir, ölçeklenebilir ve girişimci dostu bir model olarak güçlü bir şekilde yerleştiğini gösteriyor.

İSTİHDAM ARTIYOR
Mevcut ekonomik dinamikler ve girişimcilik trendleri sürdürülebilir bir seyir izlediği takdirde, 2025 yılının sonunda Türkiye’de franchise ekosisteminin yıllık ticaret hacminin 60 milyar doları aşacağı öngörülüyor.
Franchise işletme sayısının 55 bine, bu işletmelerde istihdam edilen kişi sayısının ise 450 bine ulaşması bekleniyor. Franchise sistemleri, girişimcilere hazır bir iş modeli sunarken, markanın sunduğu destek ve kampanyalar sayesinde yatırımcının başarı şansını artırıyor. Eğitim programları, operasyonel rehberlik, pazarlama desteği ve personel eğitimi gibi hizmetler sayesinde yatırımcı, sektörel bilgiye ihtiyaç duymadan güçlü bir başlangıç yapabiliyor. Ayrıca, markanın ulusal düzeyde yürüttüğü reklam kampanyaları ve dönemsel promosyonlar, yatırımcının müşteri çekmesini kolaylaştırıyor. Lokasyon seçimi, mimari danışmanlık ve stok yönetimi gibi konularda sağlanan destekler, operasyonel hataları minimize ederken zaman ve maliyet avantajı da sağlıyor. Tüm bu unsurlar, yatırımcının riskini azaltarak işini sürdürülebilir ve kârlı hale getiriyor. Bu sayede franchise sistemi, bireysel girişimcilere göre çok daha güvenli ve avantajlı bir yol sunuyor. Kapak haberimizde 68 markanın yatırım koşulları ve franchise desteklerini araştırdık.

SAĞLIKLI YAŞAM TRENDİ
Ekosistemin büyümesini tetikleyen unsurlar arasında dijitalleşmenin yaygınlaşması, düşük yatırım maliyetli ve mikro franchise olarak tanımlanan yeni nesil modellerin artışı, kadın ve genç girişimcilerin gösterdiği yoğun ilgi ve Türk markalarının yurt dışı pazarlara açılımı olduğunu söyleyen UFRAD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, bu süreçte gerek eğitimler gerekse ulusal ve uluslararası organizasyonlarla girişimcilerin yanında olmaya devam edeceklerini belirtiyor.
2025 yılı itibarıyla franchise sisteminde özellikle sağlıklı yaşam ve fonksiyonel gıdaya odaklanan konseptlerin dikkat çekeceğini ifade eden Aydın, butik kahve zincirleri, mobil bakım ve servis hizmetleri, kişisel bakım ve güzellik merkezleri, dijital eğitim platformları ve akıllı perakende sistemlerinin öne çıkan alanlar arasında yer aldığına dikkat çekiyor. Pandemi sonrasında tüketicilerin hijyen, sağlık ve dijital kolaylık beklentilerinin davranışlarını kökten değiştirdiğine işaret eden Aydın, şöyle devam ediyor: “Bu değişim, franchise sisteminde de yenilikçi ve esnek iş modellerini beraberinde getirdi. Ayrıca mikro franchise dediğimiz, daha düşük yatırım bedeliyle kurulabilen ama yüksek geri dönüş sağlayan modeller, özellikle kadın girişimciler ve genç yatırımcılar arasında yaygınlaşıyor. Bu alanlar, büyüme potansiyeli açısından da oldukça cazip.”

DÜŞÜK METREKARELİ KONSEPTLER
Son üç yılda en hızlı büyüyen franchise segmentlerinin yeme-içme sektörü, kişisel bakım ve güzellik hizmetleri, temizlik ve hijyen çözümleri ile e-ticaret altyapısı üzerine kurulu iş modellerinin oluşturduğunu vurgulayan Aydın, e-ticaretin yükselişinin ise tüm sektörleri dönüştürdüğünü, özellikle ‘dark kitchen’ (Sadece paket servisi yapan mutfaklar) ve abonelik sistemli hizmetlerini franchise ekosisteminin evrim geçirdiği alanlar olarak tanımlıyor.
Son dönemde öne çıkan bir diğer alan ise eğlence sektörü. Indoor aktiviteler sunan oyun parkları, temalı eğlence merkezleri ve sanal gerçeklik deneyim alanları gibi konseptler, özellikle genç nüfusun ilgisini çekiyor. E-spor salonları, dijital oyun kafeleri ve teknoloji odaklı sosyalleşme alanları da yatırımcılar için yeni nesil franchise fırsatları arasında yer alıyor. Ayrıca, niş hizmet modelleri arasında yer alan nail bar, makyaj stüdyoları ve özel kuaför salonları; görece düşük başlangıç sermayesiyle kurulabilmeleri ve yüksek kâr marjı sağlamaları nedeniyle öne çıkan alternatifler arasında yer alıyor.

YÜKSEK ENFLASYON ETKİSİ
Franchise sektöründe son dönemde dengeleri değiştiren bir diğer unsur da yüksek enflasyon ve artan maliyetler oldu. Bu süreçte franchise veren firmaları daha esnek ve yatırımcı dostu modeller geliştirmeye yönelttiğini söyleyen Aydın, “Bugün pek çok marka yatırım maliyetlerini düşürmek amacıyla modüler tasarımlar ve ‘kiosk’ gibi düşük metrekareli konseptler sunuyor. Ayrıca sabit royalty ücretleri yerine ciroya endeksli ödeme modelleri yaygınlaşıyor. Bazı markalar, ilk yıl royalty ücretlerini erteleyerek yatırımcıyı sisteme dahil etmeyi kolaylaştırıyor. Kira ve personel desteği gibi teşvikler de gündemde” diyor. Franchise giriş maliyetleri, sektöre ve markaya bağlı olarak büyük farklılıklar gösteriyor. 20 bin dolara bir kiosk kurmak da mümkün, 1 milyon dolara global bir markanın şubesi olmak da… The Franchise Office CEO’su Kerem Çiftçi, büyük bir restoran zincirlerinin çok daha maliyetli olabildiğini belirtiyor. Elbette yüksek enflasyon ve finansa ulaşımın zorlaşması buradaki tercihleri ve markaların stratejilerini de etkiliyor. Yüksek enflasyonun maliyetlerin artmasına ve kâr marjlarının daralmasına neden olabileceğini belirten Kerem Çiftçi, ayrıca kredi faiz oranlarının yüksek olması ve finansmana erişimde yaşanan zorlukların girişimcilerin sermaye bulmasını zorlaştırabileceğine dikkat çekiyor. Bu noktada şirketlerin verdiği eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin katkısına işaret eden Çiftçi, “Bazı şirketler, franchise giriş bedelinde indirimler, uzun vadeli ödeme planları veya düşük faizli kredi imkanları sunuyor. Pazarlama ve reklam desteği sayesinde ulusal veya bölgesel pazarlama kampanyalarına katılma imkânı sunarak marka bilinirliğini artırabiliyor. Operasyonel destekle stok yönetimi, personel eğitimi ve teknik destek gibi konularda yardımcı olunması girişimcilerin elini güçlendiriyor” diye konuşuyor.
Franchise modeline olan ilginin devam ettiğine dikkat çeken Medyafors A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Özhan Erem’e göre, ekosistemin istikrarlı bir şekilde büyüyeceği öngörülebilir, ancak bu büyümenin sağlıklı ve uzun vadeli olması esas hedef olmalı.

UZUN RAF ÖMÜRLÜ ÜRÜNLER
Kalıcı ihracatın bir devlet politikası olarak ele alınması ve üretim gücü olan tüketim ürünlerin franchise modeliyle yurt dışında mağazalaşması gerekliliğine işaret eden Erem, bu tür mağaza konseptlerinin oluşturulması aşamasında devlet teşvik ve desteklerinin önemine vurgu yapıyor. Düşük yatırım bütçesiyle kurulabilen, hızlı geri dönüş sağlayan ve küçük metrekareli işlerin öne çıktığını belirten Erem, enflasyonun, franchise modellerinde birçok yapısal değişikliği beraberinde getirdiğini söylüyor. Erem, markaların, yatırım maliyetlerini düşürmek adına daha küçük metrekareli, mobil ya da kiosk formatlara yönelmesi gerektiğini ancak bu alanda belediyelerle yaşanan izin süreçlerinin hâlâ önemli bir engel olduğunu ifade ediyor. En kritik ve gerekli başlıklardan birinin de merkezi satın alma sistemlerinin güçlenmesi olduğunu bildiren Erem “Raf ömrü uzun, lojistikte sorun çıkarmayan ürünler ön plana çıkarken; operasyonun sadeleştirilmesi, fire oranlarının düşürülmesi ve yine stok maliyetlerinin azaltılması da modeldeki değişimlerin başında geliyor” diye konuşuyor.

BAŞLANGIÇ MALİYETİNİ DÜŞÜREN ÇÖZÜMLER
Markalar eğitim, reklam, operasyon desteği gibi birçok konuda yatırımcıyı yalnız bırakmadığını söyleyen Erem, bazı girişimlere özel kampanyalarla başlangıç maliyetlerini düşüren çözümler de sunulduğunu vurguluyor. Erem, bu süreçte yatırımcının sabırlı davranması, iyi araştırma yapması ve mümkünse bir danışmandan profesyonel destek alarak karar vermesi yönünde önerilerde bulunuyor. Erem, bu yıl düzenlenecek Bayim Olur musun? Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı (Be My Franchise) hakkında şu bilgileri veriyor: “Bayim Olur musun? Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı (Be My Franchise), bu yıl 23’üncü kez 16-19 Ekim 2025 tarihleri arasında İstanbul Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenecek. Yüzlerce markanın yer alacağı fuar, yatırımcılarla birebir temas kurma açısından Türkiye’nin en güçlü platformu. Fuarda yalnızca markalar sergilenmiyor; girişimciler için birebir yönlendirme, danışmanlık ve sektör profesyonelleriyle tanışma imkânı da sunuluyor. Ayrıca fuara kaydolan on binlerce yatırımcı adayı, yıl boyunca sürecek dijital eşleştirme sistemimizle markalarla buluşturulacak.”

ÖNE ÇIKAN 7 İŞ MODELİ
- Fiziksel restoran yerine yalnızca çevrimiçi siparişe odaklanan dark kitchen (Hayalet mutfak), düşük maliyetli, hızlı kurulumlu ve özellikle genç girişimciler için cazip. Paket servis talebinin artması bu modeli büyütüyor.
- Smoothie barlar, glutensiz fırınlar, bitkisel bazlı gıda konseptleri gibi vegan, ketojenik, glutensiz veya sporcu dostu menüler sunan markalara talep artıyor.
- Mobil kuaför, oto yıkama, diyetisyen hizmetleri gibi araca dayalı hizmet veren iş modelleri dükkan maliyeti olmadan saha hizmeti sunulabiliyor.
- Küçük alanlarda kurulan kahve barları, otomatla desteklenen mini kahveciler, AVM dışı lokasyonlarda yaygınlaşma imkanı ve düşük yatırım gereksinimi ile yükselen bir trend olarak öne çıkıyor.
- Ebeveynlerin çocuk gelişimine olan ilgisi nedeniyle çocuklara yönelik STEM, robotik kodlama, yaratıcı drama gibi dijital eğitim merkezlerindeki franchise talebi artıyor.
- 15 dakikada manikür, lazer epilasyon kioskları, medikal cilt bakımı gibi zamandan tasarruf sağlayan hızlı güzellik hizmetleri şehirli kullanıcıya hitap ediyor.
- Yeşil girişimciliğe artan ilgi ve çevre bilinci, elektronik atık toplama noktaları, kıyafet geri dönüşüm kioskları, sıfır atık ürün mağazaları gibi geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik odaklı iş modelleri alanını büyütüyor.

EKOSİSTEMİN ÖNÜNDEKİ 4 ZORLUK
- Girişimcilerin en büyük problemi finansmana erişim. Mevcut faiz oranları ve kredi kısıtlamaları yatırım kararlarını geciktiriyor.
- Büyük şehirlerdeki yüksek kira maliyetleri de fizibiliteyi zorlaştırıyor.
- Nitelikli iş gücüne erişim ve personel sirkülasyonu da sektörün kanayan yarası haline geldi.
- Kayıt dışı uygulamalar, standart eksikliği ve denetim yetersizliği de bazı yatırımcıların mağduriyetine yol açabiliyor.

SELİN KISACIK CUSHMAN & WAKEFIELD I TR INTERNATIONAL PERAKENDE ARACILIK HİZMETLERİ YÖNETİCİS
“Bölgesel teşvikler başladı”
“Franchise yatırımlarında maliyetler, seçilen iş modeline ve markanın bilinirliğine göre oldukça geniş bir aralıkta değişiyor. Örneğin, basit bir kahve kiosk’unun yalnızca dekorasyon maliyeti 1 milyon TL’yi aşabilirken, mutfaklı yeme-içme konseptleri ya da bilinen kahve zincirleri için toplam yatırım 20 ila 30 milyon TL’ye kadar çıkabiliyor. Master franchise düzeyinde ise büyük uluslararası markalar, ilgili bölgede markayı büyütmek ve operasyonları yürütmek üzere, toplamda 5–10 milyon dolar arasında sermaye talep edebiliyor. Bu maliyetleri belirleyen başlıca unsurlar arasında lokasyonun büyüklüğü, iç mimari ve dekorasyon ihtiyaçları, ekipman donanımı, franchise giriş bedeli, royalty ve pazarlama ücretleri ile personel ve hammadde giderleri yer alıyor. 2024 yılı itibarıyla yaşanan yüksek enflasyonun özellikle personel ve girdi maliyetlerinin artmasına neden oldu. Finansmana erişimdeki zorluklar ve artan kredi maliyetleri de girişimciler üzerinde baskı yarattı. Buna karşılık, franchise markaları yatırımcıları çekebilmek için esnek ödeme planları, bölgesel teşvikler, deneme süreci içeren franchise paketleri ve kapsamlı pazarlama desteği gibi uygulamalara yöneldi.”
YURT DIŞINDA NEREDE FIRSAT VAR?
Türk franchise markaları son yıllarda yurt dışında ciddi bir başarı elde etti. Özellikle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Azerbaycan, Kazakistan, Fas ve Özbekistan gibi ülkeler Türk markalarının master franchise yöntemiyle büyüdüğü öncü pazarlar olarak öne çıkıyor. Bu ülkelerde Türk markalarına duyulan güven ve kültürel yakınlık sayesinde girişimlerin başarı oranı oldukça yüksek olarak ifade ediliyor. Aynı zamanda Balkanlar ve Türk Cumhuriyetleri’nde de Türk markalarına yönelik ciddi bir ilgi söz konusu. Avrupa ve Kuzey Amerika ise daha rekabetçi ve regülasyonların sıkı olduğu pazarlar olarak belirtiliyor. Bu bölgelerde başarılı olmak için güçlü bir hukuki yapı, yerel iş ortakları ve kültürel adaptasyon stratejilerinin gerekliliği vurgulanıyor.

WYNDHAM HOTELS & RESORTS
Otelcilikte franchise modeliyle büyüyor
Konaklama sektörü, franchise modelinin en yüksek verimlilik sağladığı sektörler arasında yer alıyor. Hem yeni bir otel geliştiren hem de mevcut işletmelerini global bir markayla birlikte büyütmek isteyen otel sahipleri, franchise modeli sayesinde açılıştan operasyonlara kadar otelciliğin her alanında dünya çapında bir uzmanlıktan destek alabiliyor. 95’ten fazla ülkedeki yaklaşık 9 bin 300 oteliyle dünyanın franchise veren en büyük otel şirketi Wyndham Hotels & Resorts, aynı zamanda Türkiye’deki 120’den fazla oteliyle tesis sayısı bazında ülkemizdeki en büyük uluslararası otel şirketi olma konumuna sahip. Wyndham Hotels & Resorts’un global portföyünde 25 marka yer alıyor. Wyndham Hotels & Resorts Türkiye Geliştirme Başkanı Murat Özel, şirketin franchise yaklaşımını şu sözlerle anlatıyor: “Wyndham’ın avantajını, otel sahiplerini başarıya ulaştıracak şekilde tasarlanmış, birinci sınıf pazarlama, dağıtım ve diğer kaynakların bir birleşimi olarak tanımlıyoruz. Otel sahipleri, sektör lideri tedarikçilerin sunduğu yeni nesil otel ve gelir yönetimi sistemleri gibi yenilikçi teknolojilerin yanı sıra dünya genelinde 115 milyondan fazla üyesi bulunan sadakat programımız Wyndham Rewards’a da erişim sahibi oluyor.”
Türkiye’de güçlü ve giderek büyüyen bir ekiplerinin bulunduğunu belirten Özel, otel sahiplerinin ihtiyaçlarını ön plana alan esnek bir franchise anlayışıyla iş ortaklarına operasyonlar, mimari ve pazarlama gibi otelciliğin her disiplininde uzman desteği sağladıklarını aktarıyor. Konaklama sektöründe dünya genelinde yükselen bir diğer trend ise markalı rezidanslar. Bu segmentte de büyük bir potansiyel bulunduğunu belirten Özel, “Geçmişte yalnızca lüks bir ürün olarak görülen markalı rezidanslar hızla orta segmente de yayılıyor. Markalarımız altında işletilen konutlu projeler Gürcistan gibi çevre pazarlarda büyük başarı elde etti. Bu fırsatları değerlendirmek isteyen yatırımcıların sayısının Türkiye’de de giderek arttığını görüyoruz” diyor.

TAB GIDA
Dezenformasyonla mücadele ediyor
Yaklaşık 31 yıl önce gıda sektörüne adım atan TAB Gıda, bünyesinde yer alan Burger King, Sbarro, Popeyes, Arby’s, Subway, Usta Dönerci ve Usta Pideci markalarıyla bugün Türkiye’nin önemli restoran operatörleri arasında yer alıyor. Türkiye genelinde 800’den fazla Burger King, 140’dan fazla Sbarro, 400’den fazla Popeyes, 140’dan fazla Arby’s, 120’den fazla Subway, 165’den fazla Usta Dönerci ve 60’dan fazla Usta Pideci restoranıyla hizmet veren şirket, önemli bir projeye imza attı. TAB Gıda’nın güven ve şeffaflık platformu Ne Yediğini Bil, çağımızın en büyük sorunlarından biri olan dezenformasyona karşı reklam filmi hazırladı. “Her Duyduğuna İnanma!” sloganıyla hazırlanan üç filmlik seri, TAB Gıda’nın bünyesindeki markalara dair bilgilerin şeffaf bir şekilde paylaşıldığını yaratıcı bir dille ortaya koyarken, tüketicileri bilgilerin kaynağını sorgulamaya ve doğrunun izinden gitmeye teşvik ediyor.
Platform, TAB Gıda’nın güçlü ve yerli üretime dayalı ekosistemini odağına alıyor. Bu doğrultuda hazırlanan filmler; Burger King’in yüzde 100 dana etinden üretilen katkısız Whopper’ından, TAB Gıda’nın restoranlarında kullanılan yerli üretim patateslere kadar uzanan üretim ve tedarik sürecindeki şeffaflık ve kalite anlayışını eğlenceli bir dille aktarıyor. Ne Yediğini Bil platformunda sunulan içerikler, TAB Gıda bünyesindeki markaların üretim süreçlerinden ürün bileşenlerine kadar tüm detayları yalın ve anlaşılır bir şekilde gözler önüne seriyor. Tüketiciler, www.neyediginibil.com adresi üzerinden diledikleri zaman en güncel ve doğru bilgilere kolayca ulaşabiliyor. Dijital mecralarda yayına giren reklam filmi, TAB Gıda’nın kalite ve şeffaflık ilkelerini daha geniş kitlelerle buluşturmayı amaçlıyor. Ne Yediğini Bil, doğru bilgi sunma misyonunu sürdürürken; güvene dayalı, açık iletişimini görsel dünya ile de pekiştiriyor.

PASAPORT PİZZA
“Avrupa’da sağlam bir yapı ile büyüyeceğiz”
Yaklaşık 27 yıl önce İzmir’in Pasaport semtinde kurulan Pasaport Pizza, tamamı yerli sermaye ile faaliyet gösteren ve bugün Türkiye genelinde 300 bayisiyle hizmet sunan bir hızlı servis restoran zinciri. 2025 yılı sonu itibarıyla franchise bayi sayısını 365’e ulaştırmayı hedefleyen şirket, belirlediği stratejik bölgelerde sürdürülebilir büyümeyi esas alarak bayilik ağımızı genişletmeye devam ediyor. Gelişen tüketici ihtiyaçları ve değişen piyasa dinamikleri doğrultusunda, mevcut konseptlerini güçlendirmeye ve yeni konseptler geliştirmeye yönelik çalışmalarına devam eden şirket, bu kapsamda, salon kapasitesi sınırlı bayilerde alan verimliliğini artırmaya yönelik mimari ve operasyonel iyileştirmeler yapmayı, lojistik altyapısını daha geniş ve etkin bir yapıya kavuşturmayı, ayrıca pazar analizlerini yapay zekâ ve bilişim teknolojileriyle daha isabetli şekilde gerçekleştirmeyi planlıyor.
Pasaport Pizza Genel Müdürü Mükremin Özdemir, lokasyon seçiminden mimari projelendirmeye, personel eğitiminden operasyonel denetime kadar tüm süreçlerde yatırımcıların yanında olduklarını söylüyor. Diğer taraftan şirket, tavuk ve burger odaklı alt markası This Chicken için Türkiye genelinde fiziki mağaza sayısını artırmaya yönelik yatırımlar yapıyor. Şirket, Türkiye’nin yanı sıra yurt dışı pazarlarda da büyüme hedefi var. Çeşitli ülkelerde master franchise görüşmeleri yürüttüklerini söyleyen Pasaport Pizza Genel Müdürü Mükremin Özdemir, “Özellikle Avrupa’da sağlam bir yapı ile büyümeyi planlıyoruz ve İngiltere’de altyapısını oluşturduğumuz bir proje üzerinde çalışıyoruz. Fransa’da da benzer bir yapı oluşturma fikrini değerlendiriyoruz” diyor. Şirket, ayrıca, ilk etapta Bulgaristan olmak üzere Balkanlar’da da master franchise sistemi ile büyüme konusunda görüşmeleri yürütüyor.

ALTIN EMLAK
Global açılım devam ediyor
1997 yılında tamamı yerli sermaye ile kurulan Altın Emlak Global, geçen yıl başlattığı yurt dışı hamlesini güçlendirmeye hazırlanıyor. Hollanda, Almanya ve Kuzey Kıbrıs’taki yapılanmasının ardından; Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkmenistan’da temsilciliklerini açan şirket, kısa bir süre önce Dubai’ye adım attı. Altın Emlak Global olarak şirketi Türkiye ile sınırlandırmadıklarını söyleyen Altın Emlak Global Genel Müdürü Olcay Selvi, “Nitelikli ve sistemli gayrimenkul danışmanlık hizmetini tüm dünyayla buluşturmayı amaçlıyoruz. Dolayısıyla bu vizyon kapsamında hedefimiz dünyanın her ülkesinde yer almak. Halen birçok ülke için temsilcilik ve master franchise görüşmelerimiz devam ediyor. Böylece iki yönlü bir süreç geliştirmeyi planlıyoruz. Hem ülkemize yatırım çekmeyi hem de yurt içindeki girişimcilerimizi yurt dışında da yatırım yapmak için yönlendirmeyi ve bu yolda onlara rehberlik etmeyi amaçlıyoruz” diyor.
Şirketin 2025 yılı hedefi ise bu global ağı daha da genişleterek Avrupa ve dünya genelindeki şube sayısını en az iki katına çıkartmak. Şu an aktif olarak yaklaşık 150 ofisle hizmet veren şirket, 2025 yılı sonuna kadar bu rakamı 175’e çıkartmayı hedefliyor. Altın Emlak Global franchise sistemine giriş bedelleri lokasyona göre değişiklik gösteriyor ve bu rakam 400 bin TL ile 500 bin TL arasında belirleniyor. Royalty bedeli almayan marka, bunun yerine sabit bir sistem bedeli uyguluyor. Bu bedel de yine lokasyon bazlı olarak 25 bin TL ile 35 bin TL arasında değişiyor. Girişimcilere; gelişmiş CRM ve teknolojik altyapı desteği, sürekli hukuk danışmanlığı, profesyonel sosyal medya yönetimi desteği, yıl boyu süren eğitim programlarıyla destek olan şirket, ayrıca kadın girişimcilere özel olarak yüzde 25 indirimli franchise giriş kampanyasını yıl boyunca devam ettirecek.

TTO BODY SHOP
Dermokozmetikte yeni markayla büyüyecek
Jeomed, 2002 yılından bu yana dermokozmetik ve sağlık ürünleri alanında faaliyet gösteriyor. 12 bin metrekareyi aşan üretim tesisiyle, doğal içeriklerle formüle edilmiş yüksek etkili dermokozmetik ürünler geliştiren şirket, Türkiye’nin ilk ve tek yerli lens solüsyonu üreticisi olmanın yanı sıra, 50’den fazla ülkeye ihracat yapıyor. TTO markası altında, dermatoloji ve oftalmoloji alanlarında hekimlerin en çok önerdiği ürünleri geliştiriyor. TTO Body Shop markasıyla mağazalaşmak için hareket geçen şirket, sektöre yeni bir soluk getirmeyi hedefliyor. 2025 sonuna kadar yaklaşık 30 adet franchise şube açmayı hedefleyen markanın franchise giriş bedeli ortalama 100 bin dolar. 50 metrekare üzerindeki mağazalar için ilave alan başına bin 500 dolar ek ücret uygulanıyor. Franchise giriş bedeli içerisinde mağaza dekorasyonu, mimari tasarım ve uygulamanın firma tarafından karşılandığını söyleyen Jeomed İlaç ve Sağlık Ürünleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Polat, “Yatırımcıya anahtar teslim, lüks ve modern mağaza sunuluyor. Ayrıca reklam, tanıtım materyali, ürün numuneleri, mağaza içi görseller, sosyal medya desteği gibi tüm pazarlama faaliyetlerini merkezi olarak yürütüyor; mağazalara yönelik kampanyaların finansmanını üstleniyoruz” diyor.
Girişimcilere yüzde 50 ile yüzde 100 arasında değişen kâr marjları sunan şirketin şubeler için aylık ortalama ciro hedefi en az 3 milyon TL. Süleyman Polat, bu hedeflerin doğru lokasyon ve yönetimle rahatlıkla ulaşılabilir bir seviyede olduğuna dikkat çekiyor. Şirket, ilk etapta İstanbul, İzmir, Bursa, Antalya ve Adana illerinde franchise vermeyi hedefliyor. TTO Body Shop konseptiyle, sağlıkla güzelliği buluşturdukları bir yapıyı Türkiye geneline yaymayı hedeflediklerini belirten Polat, “Yatırımcılarımıza sunduğumuz yüksek kar marjı, güçlü bilimsel altyapı, uluslararası geçerliliğe sahip ürün portföyü ve modern mağaza konseptimizle sektörde örnek bir model oluşturuyoruz” diyor.

BURSA KEBAP EVİ
13 ülkeye ulaştı
Helvacı Group tarafından 2010 yılında satın alındıktan sonra yeniden yapılanarak büyüme yolculuğuna hız veren Bursa Kebap Evi, bugün Türkiye dâhil 13 ülkede 150 şubesiyle hizmet veriyor. Geleneksel lezzetleri modern sunumla buluşturan ‘casual dinning’ restoran modeliyle sektörde fark yaratan şirket, franchise yapılanması sayesinde yurt dışında da yatırımcıların güvenini kazanarak istikrarlı bir büyüme ivmesi yakaladı. Şirket, bu yıl açılışını planladığı Kuzey Makedonya, Azerbaycan ve Katar şubeleriyle birlikte 13 ülkeye ulaşmayı hedefliyor. Londra, Mannheim, Dubai, Katar Doha ve Toronto gibi dünyanın önemli marka şehirlerinde şubeler açan Bursa Kebap Evi, devlet tarafından desteklenen sayılı markalardan biri olarak Turquality programına dahil edildi. Bursa Kebap Evi CEO’su Hüseyin Genç, bu destekle birlikte, global pazarlarda daha güçlü ve istikrarlı adımlar attıklarını belirtiyor. 2025 yılında ürün ve menü geliştirme, dijitalleşme ve yurt dışı büyüme konusuna odaklanmayı planlayan şirket, yapay zeka destekli sistemleriyle şikayet yönetimini daha etkin hale getirirken, sadakat uygulamaları ve veri temelli pazarlama araçlarıyla müşteri deneyimini kişiselleştirmeyi hedefliyor. Tüm bu projelerin yanı sıra franchise yatırımcılara piyasa koşullarına göre yatırımı düşük, getirisi yüksek kazançlı bir iş fırsatı sunduklarını söyleyen Genç, “Gıda sektöründeki dalgalanmalara ve maliyet değişkenliğine rağmen, operasyonel verimlilik ve güçlü tedarik zinciri yönetimi sayesinde şubelerimiz istikrarlı bir performans sergiliyor” diyor. Genç, bu sayede franchise yatırımcıların, yaptıkları yatırımı ortalama 18 ila 24 ay içinde geri kazanabildiğini vurguluyor. Lokasyon, şube yönetimi, kadro kalitesi ve yerel rekabet gibi faktörler kârlılığı doğrudan etkileyen unsurlar arasında yer alsa da Bursa Kebap Evi markası altında faaliyet gösteren girişimciler, marka bilinirliği, sürekli pazarlama desteği ve merkezden sağlanan operasyonel standartlar sayesinde kısa sürede yatırım geri dönüşü sağlayabiliyor.

MEDYAFORS A.Ş
30 binden fazla ziyaretçi ağırlayacak
Medyafors Fuarcılık 23 yıldır yalnızca franchising alanında uzmanlaşmış, Türkiye’nin bu alandaki en köklü organizasyonu olarak faaliyet gösteriyor. Her yıl İstanbul’da düzenlenen ve markalarla yatırımcıları buluşturan “Bayim Olur musun? Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı (Be My Franchise)” bu yıl 16-19 Ekim 2025 tarihinde İstanbul, Yenikapı Avrasya Fuar Merkezi’nde kapılarını açacak. Bu yıl 200’e yakın markanın fuarda yer alacağını söyleyen Medyafors A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Özhan Erem, 30 binden fazla ziyaretçiyi ağırlamayı hedeflediklerini belirtiyor. Türkiye’de sadece franchising’e odaklanan tek organizasyon olduklarını vurgulayan Erem, “Yatırımcılara fiziki fuar süresince ve sonrasında birebir danışmanlık sunuyoruz. 78 binden fazla yatırımcı adayının bulunduğu veri tabanımızla markalara özel eşleştirmeler yapabiliyoruz” diyor.
Sektörel olarak kafeler dahil, gıdanın her zamanki gibi önde olduğunu ancak bu yıl gayrimenkul, sağlık, güzellik, eğitim ve mobil hizmetlerin dikkat çekici bir yükseliş içinde olduğunu ifade eden Erem, düşük metrekareli, yüksek verim odaklı konseptlerin ilgi gördüğünü kaydediyor. Yabancı yatırımcının ilgisinin arttığını söyleyen Erem, sözlerine şöyle devam ediyor: “Fuarı ziyaret ücretsiz ancak dijital kayıt şart. Ayrıca fuar alanında oluşturduğumuz Yatırımcı Koordinasyon Masası ile arzu eden girişimcilere bütçelerine en uygun markaları eşleştiriyor, ücretsiz danışmanlık veriyoruz. Bazı markalar da fuara özel franchise bedelinde indirim sağlıyor ya da franchise bedeli almıyor. Fuar sonrası başlayan bir yıllık dijital eşleştirme sistemimizi daha da profesyonelleştiriyoruz.”