DR. ORHAN KARACA
[email protected]
TGE, koronavirüs krizinin etkisinin yoğun olarak hissedildiği nisan ayında, Ocak 2004'ten başlayan tarihinin en düşük seviyesine inmişti.
Mayıs ayında bunun üzerine yüzde 8,5'lik artış yaşanması biraz tartışma yarattı. Bize kalırsa mayıs ayında yaşanan artışın çok da abartılacak bir tarafı yok.
TGE'nin değeri hala bu endeksteki dip seviyelere işaret eden 60'ın altında bulunuyor. TGE, ekonominin resesyona girdiği 2018'in sonbahar aylarından beri bu dip seviyelerde geziyor.
Buradan daha aşağılara inmesi ise zor görünüyor. Güven endeksleri 0 ile 200 arasında değerler alır. Yani bu endekslerde en üst değer 100 değil 200'dür. Yorum yapılırken galiba bu unutuluyor.
Bu endekslerdeki 50-60 arasındaki değerler anket yapılan her 100 birimden sadece 25-30'unun iyimser, 70-75'inin ise kötümser olduğunu ifade eder.
İster toplumdaki siyasi kutuplaşmadan isterseniz de gelir dağılımından yola çıkın, bu anketlere her zaman iyimser yanıt verebilecek yüzde 25-30'luk bir kitlenin mevcut olabileceği sonucuna varmanız ise zor olmasa gerek.
Koronavirüs krizinin etkisiyle geleceğe yönelik belirsizliğin çok yoğun olduğu nisan ayında yüzde 27,4 (54,9/200) ile dibe vuran bu kitlenin oranının, hükümetin aldığı bazı önlemler sonrasında mayıs ayında 2,3 puanlık yükselişle yüzde 29,7'ye (59,5/200) çıkması ise bizce çok şaşırtıcı değil.