Fransa merkezli Nexans, elektrik üretimi, dağıtımı ve kullanımı olmak üzere üç ana alanda kablo sistemleri ve ilgili hizmetlerin tasarımını ve üretimini gerçekleştiren bir şirket. 41 ülkedeki 92 fabrikasında 28 bin 500 kişilik ekibiyle faaliyet gösteren şirket, 8,5 milyar Euro’luk bir ciroya sahip. Şirket, 1968 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet gösteriyor. 300 milyon Euro ciroya sahip olan Nexans Türkiye, Türkiye operasyonlarını sadece bir ‘üretim üssü’ olarak değil, aynı zamanda küresel pazarlara teknoloji ve değer sunan bir merkez olarak konumlandırıyor.
Ekonomist’in 03 - 16 Ağustos 2025 tarihli sayısından
Türkiye’nin, Nexans’ın globaldeki en önemli üretim tesisinden ikisine ev sahipliği yaptığını söyleyen Nexans Ortadoğu ve Afrika Bölge Başkanı Atilla Kurtiş, “Türkiye, şirketin 120 yıllık global tarihinin yaklaşık 60 yılına tanıklık etmiş köklü bir yapıya sahip. Bugün Nexans Türkiye de dahil olmak üzere, Ortadoğu ve Afrika bölgelerinden sorumluyum. Üç farklı kıta ve dokuz fabrikada yaklaşık 2 bin kişilik bir ekibin liderliğini üstleniyorum” diyor.
YEREL PAZARDA YÜZDE 30 PAY
Tuzla ve Denizli’deki fabrikalara toplam 17 milyon Euro yatırıma soyunan Nexans, tesis alanlarını yüzde 20 oranında büyütüp, ‘yeşil fabrika’ konseptini sahipleniyor. Bu yatırımla birlikte yeni nesil teknolojilerle donatılmış doğa dostu tesislere ulaşarak yıllık karbon miktarını da 900 ton kadar azaltmayı planlayan şirket, 2050 yılına kadar da ‘net sıfır’ emisyon hedefini ilan etmiş durumda.
Yeni yatırım planları çerçevesinde kapasite artışı, dijitalleşme ve üretim akışının yalınlaştırılmasını hedefleyen şirket, bu stratejiyle kablo üretiminde sadece ton bazlı artış değil, ürünlerin katma değerinde yükselme de sağlamış bulunuyor. Öyle ki bugün Tuzla’da aylık bin ton, Denizli’de ise 3 bin 850 tonluk üretim yapılıyor. Türkiye operasyonlarının, Nexans global cirosuna katkısının yüzde 4 seviyesinde olduğunu, ihracat değeri ve uzmanlığıyla bu oranın çok ötesinde bir etki yarattığını vurgulayan Kurtiş, Nexans Türkiye’nin yenilikçi ürünlerini 50 ülkeye ihraç ettiğini belirtiyor. Yaklaşık 160 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini ifade eden Kurtiş, “Kablo sektöründeki iki büyük oyuncudan biriyiz. Nexans olarak özellikle yangın güvenliği kablolarında yerel pazarda yüzde 30’un üzerinde paya sahibiz. Bu segmentte Türkiye ihracatının yaklaşık yarısını tek başına gerçekleştiriyoruz. Başlıca ihracat pazarlarımız ise İngiltere, İrlanda ve Almanya” diyor.
YANGINLARA KARŞI YÜKSEK GÜVENLİK
Nexans Türkiye’nin önem verdiği alanlardan biri de son dönemde orman yangınları ile bir kez daha gündeme gelen yangın güvenliği yüksek kablolar. Denizli fabrikası bu alanda bir ‘mükemmeliyet merkezi’ olarak konumlandırılmış durumda. Ürettiği özel compound (bileşik) malzemelerle yalnızca Türkiye değil, Nexans’ın diğer global fabrikalarına da tedarik sağlıyor. Bu kablolar, alev geciktirici, toksik gaz üretmeyen ve yangının yayılmasına önleyen yapısıyla veri merkezlerinden metrolara, endüstriyel tesislerden enerji santrallerine kadar kritik yapılarda tercih ediliyor. Nexans Türkiye, bu ürün grubunda ihracatın yaklaşık yüzde 50’sini tek başına gerçekleştiriyor. “Kablodan tasarruf olmaz. Bu ürünler binanın en hayati güvenlik ekipmanlarından biridir” diyen Kurtiş, kablonun artık sadece bir iletim aracı değil, aynı zamanda bir güvenlik çözümü olduğunun altını çiziyor. Şirket, 2019 yılında korkunç bir yangınla harap olan ve geçtiğimiz günlerde yeniden açılan Paris’in simge yapılarından Notre Dame Katedrali’ne 200 kilometrelik yangın güvenliği kabloları bağışlamış.
BAKIR TEL HIRSIZLIĞINA ÇÖZÜM
Nexans’ın yeni odak kavramı ise elektrifikasyon. Güneş ve rüzgâr santraller gibi elektriğin üretildiği noktalardan başlayarak, iletim hatları ve şehir içi dağıtımına kadar uzanan tüm altyapıyı kapsayan bu süreç, Nexans’ın iş modelinin merkezine oturmuş durumda. Türkiye’de de bu vizyon doğrultusunda, solar enerji ve hızlı tren projelerinde kullanılan özel kablolar üretiliyor. TCDD’nin en önemli tedarikçilerinden biri de olan Nexans Türkiye, hızlı tren projelerinde sinyalizasyon kablolarının güvenliği için geliştirdiği özel izleme sistemleriyle de dikkat çekiyor. Özellikle tren raylarında kullanılan bakır telli kabloların hırsızlık riski ile karşı karşıya olduğunu, bunu önlemek için yaptıkları çalışmaların sonuç verdiğini söyleyen Kurtiş, şunları anlatıyor:
“Tren raylarının döşendiği yerlerde kabloların çalınmasının önüne geçmek pek mümkün olmuyor. Çalınan bakır kablolar nedeniyle projeler yarım kalıyor. Bu durumda yüklenici şirketler çalınan kısmı tespit etmek için geçen zaman nedeniyle gecikmeler yaşıyor, bu da yüklü tazminatlar ödemeleri sonucunu doğruyor. Bundan yola çıkarak yoğun AR-GE çalışmalarımız sonunda tren hatlarında kablo hırsızlığını önlemeye yönelik bir dijital sinyal izleme sistemi geliştirdik. Tuzla fabrikamızda geliştirilen bu teknoloji sayesinde, kablo hattındaki bir kopukluk anında tespit ediliyor. Bu sorunu yaşayan diğer ülkeler de bizden bu teknolojiyi transfer etti. Böylece sistem; Brezilya ve Fransa gibi ülkelerde de kullanılmaya başlandı.”
STRATEJİK SEGMENTLERDE BÜYÜYOR
Atilla Kurtiş’in liderliğinde bir dönüşüm sürecinden geçen Nexans Türkiye, ürün çeşitliliğini 8 bin 800’den bin 600’e düşürmüş bulunuyor. Bu sadeleşme, karmaşıklığı azaltarak verimlilik kazancı sağlayarak şirkete her yıl yaklaşık yüzde 20 oranında büyüme getiriyor. Bu oranın sektörün ortalama yüzde 5’lik büyüme hızının çok üzerinde olduğuna dikkat çeken Kurtiş, “Elektrifikasyon, solar enerji altyapısı, veri merkezi çözümleri ve yangın güvenliği gibi stratejik segmentlerde konumlanıyoruz. Sadece ürün değil ‘değer önerisi’ sunmayı hedefliyoruz. Ürünü satıp bırakmakla olmaz. Uygulayıcının ve son kullanıcının derdine derman olmadığınız sürece kalıcı olamazsınız” diye ekliyor.
“Türkiye, üretimde Çin’den sonra ikinci”
“Türkiye, 230 kablo üreticisi ile Çin’den sonra en fazla üreticinin olduğu ülke konumunda. Üçlü priz vs. değil kablo anlamında Türkiye üretimde güçlü bir ülke ve 3,4 milyar dolarlık kablo ihracatı var. Ana pazarı İngiltere. Türkiye’de kablo pazarının hacmi 1,1 milyar dolar. Bağlantı ekipmanları olarak bakarsak yarım milyar dolarlık da bir ithalat var.”
“AB ve ABD’de fırsat var”
“Dünyadaki elektrifikasyon süreci 2030 ve sonrasında daha da hızlanacak. Türkiye’nin şebekesi daha genç. 20 yaşlarında. Dünyada şebeke yaşı ortalama 35 yıl olarak alınıyor. Avrupa ve ABD’de şebeke epey yaşlı. Farkındalar ve altyapıya çok ciddi yatırım yapıyorlar.”