Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, "Et ithalatı bitmiştir, Türkiye'de et ithalatı gibi bir problem yoktur, Türkiye'nin böyle bir gündemi de yoktur. 50 bin ton olan 2018'deki et ithalatı, 2019'da 5 bin tona düşmüştür." dedi.
Pakdemirli, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının bütçesi üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin, dünyada tarım sektörünü en fazla destekleyen ilk 10 ülke arasına girdiğine işaret eden Pakdemirli, tarım sektörüne aktarılan yatırım ödeneklerinin gelecek yıllarda ülke ekonomisine katkısının görüleceğini söyledi.
Pakdemirli, AK Parti hükümetleri öncesinde tarımsal destek yerine müdahale alımları bulunduğunu anımsatırken, AK Parti hükümetleri sonrasında desteklerin genişletildiğini ve müdahale alımlarının kısıtlı şekilde gerçekleştiğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile de önemli tarım ürünlerinde regülatif şekilde çalışarak hem destek sağladıklarını hem de müdahale alımları yaptıklarını aktaran Pakdemirli, sözlerine şöyle devam etti:
"Sahadaki memnuniyet de bundan kaynaklanıyor. Aktif piyasa takibi yapıyoruz. 50 kadar ürünü çok sıkı takip ediyoruz. Aktif piyasa takibiyle üreticiyi korurken, tüketiciyi de kolluyoruz. Üretici hak ettiği fiyatı alacak, bunun sözünü verdik ve Allah'a şükür bugüne kadar da sözümüzü yerine getirdik. 'Sahada problemli ürün bırakmayacağız' demiştik ve bırakmadık da. Girdi maliyetleri artıyor mu, bu kaçınılmaz mı belli şartlar altında kaçınılmaz. Bu maliyetlerin üzerinde çiftçiyi, üreticiyi koruyacağız. Peki bunun ispatı nerede? Çok basit. Girdi fiyatları endeksi kabaca yüzde 7-8 civarında artmış ama tarım ÜFE'si yüzde 15 civarında artmış. Bunun tercümesi şu, çiftçinin geliri artmış."
Pakdemirli, tarımsal ürün ithalatına yönelik eleştirilere de yanıt vererek, şunları söyledi:
"Hasat zamanı ithalat falan yapmadık. Ben yapmam da yaptırmam da. Ama bugünkü şartlarda fiyatlar spekülatif artıyorsa, kurların yükselttiği dönemde fiyatlar artıyorsa tüketiciye fazla paraya bunu yedirmenin alemi yok. Oturup tekrar bu maliyetleri bir gözden geçirmek lazım. Tabii ki hasat zamanı bu tarz operasyonları yapmayalım.
Limonla ilgili Ticaret Bakanlığının alması gereken konuydu ama biz elimizi ateşin içine soktuk, niye soktuk, memleket için soktuk. Böyle bir pandemi döneminde de herkesin bir miktar elini taşın altına koyması gerekliydi. Benzer tedbirleri patateste, soğanda da aldık. Baktık bunlar bize hasata kadar yetmeyecek. Biz bunların ihracatına sınırlama getirelim dedik. Aktif ürün takibi, üretimin sıkı takibi ithalatın, ihracatın sıkı takibi yaptık. Pandemi döneminde fiyattan bağımsız en başta vatandaşı aç bırakmayacaksınız. 'Hiçbir eksik yaşatmayacağız' demiştik ve sözümüzü tuttuk. Fiyatlarda da çok aşırı yükselme ve düşme de yaşamadık. Yurt dışındaki marketlerin halini gördünüz."
Sektöre yönelik eleştirilerle çiftçinin moralinin bozulmamasını isteyen Pakdemirli, "Çiftçinin moralini yüksek tutacaksın. Çiftçi tarlasına ve tohumuna küsmezse Türkiye'de üretim devam eder. Devlet olarak biz iyi destek vereceğiz ama marifet iltifata tabidir. Bu sektörü her gün kötülersek 'bu iş bitti, yapılmaz artık' dersek bu sektördeki üreticinin hali ne olur? Her gün ithalat, ithalat deniyor. Bilançonun hep bir tarafı anlatılıyor. Saman meselesi, 2 bin ton saman ithalatını söylerken, 84 bin ton ihracatı neden söylemiyorsunuz? Bilançodan hep böyle cımbızla bir şeyler çekiliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Pakdemirli, Tarım Kanunu'na göre çiftçiye milli gelirin en az yüzde 1'i oranında destek verilmesi gerektiğine yönelik görüşler üzerine de Ziraat Bankası, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yatırımları ve verilen desteklerin söz konusu yüzde 1 oranına denk geldiğini söyledi.
Çiğ süt fiyatlarına yönelik eleştirilere de yanıt veren Pakdemirli, fiyatların artan maliyetlerle beraber belli bir noktaya geldiğini söyledi. Pakdemirli, 2 lira 30 kuruşluk çiğ süt tavsiye alım fiyatının süt üreticisinin para kazanacağı bir nokta olmadığını aktarırken, bu fiyatın 31 Aralık 2020'ye kadar geçerli olacağını bildirdi.
Pakdemirli, "Gıda Komitesi'nde bu fiyatın ocak ayına kadar geçerli olmasını konuştuk. Bunun idare etmesi için 40 kuruş destek planladık. Temmuz, ağustos, eylül aylarında 40 kuruş olarak ödeme yapılacak. Bununla beraber bu sıkıntılı dönemin geçirilmesi için TMO tarafından besicilere arpa ve mısırın 3 ay vadeli verilmesi konusunda kolaylık sağlandı. İnşallah ocak ayından itibaren süt üreticimizi daha memnun edecek ortama kavuşmayı hep birlikte hedefliyoruz. Kesim fiyatlarıyla ilgili de geçici bir sıkışıklık var. Ama geçen yıl 25 lira olan kesim fiyatını 37-38 lira seviyesine getiren Bakanlık da biziz." ifadelerini kullandı.
Pakdemirli, besilik hayvan ithalatının neden yapıldığı eleştirilerine de yanıt verirken, şunları kaydetti:
"Biz gelir gelmez 'bu hayvan ithalatını bitirelim' dedik. Ama hayvanın doğum periyodunu hesaplayınca 3-3,5 seneye ihtiyaç var. Biz de dedik ki: '2022'nin başından itibaren ithalat yapmayacağız.' Bununla ilgili de doğru adımlar attık. 2018'de 1 milyon 211 bin baş besilik getirilmiş, aynı zamanda 132 bin kesimlik baş getirilmiş. 2019'da biz bunu yarıya düşürdük. Yani 664 bine, 2020'de şu anda 208 bine düşmüş. 2021'de de aşağı yukarı 150 bin civarında hedefle bunu yürütmeyi düşünüyoruz. Bugün aslında buna ihtiyacımız yok ama doğru politikayla memleketi etsiz, besisiz bırakmamak için ve pandemi sürecinin etkilerinin daha devam edebileceğini hesaba katarak biraz sigortalı gidiyoruz. Et ithalatı bitmiştir, Türkiye'de et ithalatı gibi bir problem yoktur, Türkiye'nin böyle bir gündemi de yoktur. 50 bin ton olan 2018'deki et ithalatı, 2019'da 5 bin tona düşmüştür. Bu da sosyal sorumluluk projesi kapsamında kırsal kalkınmalarına destek olmak için iki ülkeye çeşitli ticari sebeplerle vermiş olduğumuz tavizlerden dolayı. Biri Sırbistan biri de Bosna. Bu sözleşmeler de zaten bitti."
Melen Barajı'nın Aralık 2022'de tamamlanmasını hedeflediklerini belirten Pakdemirli, "Bu barajımızda bazı problemler olduğu doğru ancak bugün itibarıyla kullanılamaz durumda da değil. Bölgenin deprem bölgesi olması sebebiyle daha sağlam olması kararı aldık. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor." dedi.
Bakan Pakdemirli, bakanlığın 2 yıl boyunca 10 bin 519 kişiyi işe aldığına işaret ederek, her meslek dalıyla alakalı taleplerinin olduğunu ve bunlar onaylandıkça kamuoyu ile paylaşacaklarını söyledi.
Tarımsal destekleme sistemiyle ilgili sorun olduğunu kabul edebileceklerini bildiren Pakdemirli, "Herhangi bir tarafını değiştirmeye kalktığınız zaman da özellikle o tarafıyla ilgili olanlardan bu konuda büyük ses geliyor. Bunu yavaş yapmakta fayda var diye düşünüyorum. Desteklerin geriden geliyor olmasının bir mantığı var. Ürüne desteği verdiğiniz için ürünü üretilmesinden dolayı desteği ödemeniz gerekiyor." diye konuştu.
Pakdemirli, kenevir konusunda da bir kanun değişikliğine ihtiyaç olduğunu belirterek, "Burada bir kafa karışıklığı var, bu da hızlı ilerlememize mani oluyor. Kenevir kısmında bu işin ilaç endüstrisi de olduğu zaman iş çok fizibil hale geliyor. Bu işin sanayisini de oluşturmak belli bir zaman alacak. 81 ilde endüstriyel keneviri ektirme konusunda bir sıkıntımız yok ama bir pazar bulunmasıyla ilgili problem var. Bu işin içinde diğer bakanlıkların da mutlaka olması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Pakdemirli, ormanların anayasanın güvencesi altında olduğunu da vurguladı.
Bakanlık olarak yangınlara müdahale için kendi uçak filolarını oluşturma düşüncelerinin olduğuna işaret eden Pakdemirli, "Envantere de uçak alacaksak bunlarının hizmetini Türk Hava Kurumundan alabiliriz. Bu konuda bir sıkıntımız yok." ifadelerini kullandı.
Gübre sektöründe üretimin azalmasına ilişkin bir soru üzerine Pakdemirli, 2008'de üretimin 2,96 milyon ton iken günümüzde 6,46 milyon tona geldiğini ifade etti.
Pakdemirli, kimyasal gübre kullanımının azaltılmasıyla ilgili de projeler yapıldığını dile getirerek, organik, mineralli ve mikrobiyal gübre çalışmalarının devam ettiğini anlattı.
Pakdemirli, başka bir soruyu yanıtlarken, yanan orman alanlarının hepsinin kayıt altına alındığını belirtti.
Son 30 yılın en kurak yılının yaşandığını vurgulayan Pekdemirli, şunları kaydetti:
"ABD'de bu sene 3 milyon 320 bin hektar, Kanada'da 275 bin hektar, İspanya'da 63 bin hektar, Türkiye'de 19 bin hektar alan yandı. Maalesef git gide daha kurak yıllar yaşayacağız. Bu konuda kendimizi her sene bir önceki seneye göre daha iyi hazırlamamız gerekiyor. Bu sene ilk defa teknolojik olarak İHA'ları devreye aldık. Özellikle bu yaz itibarıyla İHA'lar bizim için vazgeçilmez oldu. İHA özellikle gece vakti sevk ve idareyi sağlamada, bilgileri komuta kontrol merkezine iletmede kullandık. Bu araçları devreye almasaydık 3-4 misli alan yanabilirdi."
Türk tütününün kullanımına ilişkin bir soru üzerine Pakdemirli, yüzde 30 Türk tütünün kullanılması konusunun önemli olduğunu vurguladı.
Pakdemirli, yerli tütünün bugün kullanımının yüzde 12,5 olduğunu işaret ederek, "Bu konu önüme geldiğinde arkadaşlarla görüştüm. Yerli tütünün kullanımının arttırılmasını istedim, herkes ayağa kalktı 'sigaranın tadı bozuluyor' diye. Oyunun içinde oyunun kurallarını değiştiriyoruz. İşin bir tarafında uluslararası yatırımcılar var. Bunu da unutmamamız lazım." diye konuştu.
Komisyonda, Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Türkiye Su Enstitüsü ile Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu'nun 2021 yılı bütçeleri kabul edildi.
Pakdemirli, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının bütçesi üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin, dünyada tarım sektörünü en fazla destekleyen ilk 10 ülke arasına girdiğine işaret eden Pakdemirli, tarım sektörüne aktarılan yatırım ödeneklerinin gelecek yıllarda ülke ekonomisine katkısının görüleceğini söyledi.
Pakdemirli, AK Parti hükümetleri öncesinde tarımsal destek yerine müdahale alımları bulunduğunu anımsatırken, AK Parti hükümetleri sonrasında desteklerin genişletildiğini ve müdahale alımlarının kısıtlı şekilde gerçekleştiğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile de önemli tarım ürünlerinde regülatif şekilde çalışarak hem destek sağladıklarını hem de müdahale alımları yaptıklarını aktaran Pakdemirli, sözlerine şöyle devam etti:
"Sahadaki memnuniyet de bundan kaynaklanıyor. Aktif piyasa takibi yapıyoruz. 50 kadar ürünü çok sıkı takip ediyoruz. Aktif piyasa takibiyle üreticiyi korurken, tüketiciyi de kolluyoruz. Üretici hak ettiği fiyatı alacak, bunun sözünü verdik ve Allah'a şükür bugüne kadar da sözümüzü yerine getirdik. 'Sahada problemli ürün bırakmayacağız' demiştik ve bırakmadık da. Girdi maliyetleri artıyor mu, bu kaçınılmaz mı belli şartlar altında kaçınılmaz. Bu maliyetlerin üzerinde çiftçiyi, üreticiyi koruyacağız. Peki bunun ispatı nerede? Çok basit. Girdi fiyatları endeksi kabaca yüzde 7-8 civarında artmış ama tarım ÜFE'si yüzde 15 civarında artmış. Bunun tercümesi şu, çiftçinin geliri artmış."
"Hasat zamanı ithalat yaptırmam"
Pakdemirli, tarımsal ürün ithalatına yönelik eleştirilere de yanıt vererek, şunları söyledi:
"Hasat zamanı ithalat falan yapmadık. Ben yapmam da yaptırmam da. Ama bugünkü şartlarda fiyatlar spekülatif artıyorsa, kurların yükselttiği dönemde fiyatlar artıyorsa tüketiciye fazla paraya bunu yedirmenin alemi yok. Oturup tekrar bu maliyetleri bir gözden geçirmek lazım. Tabii ki hasat zamanı bu tarz operasyonları yapmayalım.
Limonla ilgili Ticaret Bakanlığının alması gereken konuydu ama biz elimizi ateşin içine soktuk, niye soktuk, memleket için soktuk. Böyle bir pandemi döneminde de herkesin bir miktar elini taşın altına koyması gerekliydi. Benzer tedbirleri patateste, soğanda da aldık. Baktık bunlar bize hasata kadar yetmeyecek. Biz bunların ihracatına sınırlama getirelim dedik. Aktif ürün takibi, üretimin sıkı takibi ithalatın, ihracatın sıkı takibi yaptık. Pandemi döneminde fiyattan bağımsız en başta vatandaşı aç bırakmayacaksınız. 'Hiçbir eksik yaşatmayacağız' demiştik ve sözümüzü tuttuk. Fiyatlarda da çok aşırı yükselme ve düşme de yaşamadık. Yurt dışındaki marketlerin halini gördünüz."
Sektöre yönelik eleştirilerle çiftçinin moralinin bozulmamasını isteyen Pakdemirli, "Çiftçinin moralini yüksek tutacaksın. Çiftçi tarlasına ve tohumuna küsmezse Türkiye'de üretim devam eder. Devlet olarak biz iyi destek vereceğiz ama marifet iltifata tabidir. Bu sektörü her gün kötülersek 'bu iş bitti, yapılmaz artık' dersek bu sektördeki üreticinin hali ne olur? Her gün ithalat, ithalat deniyor. Bilançonun hep bir tarafı anlatılıyor. Saman meselesi, 2 bin ton saman ithalatını söylerken, 84 bin ton ihracatı neden söylemiyorsunuz? Bilançodan hep böyle cımbızla bir şeyler çekiliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Pakdemirli, Tarım Kanunu'na göre çiftçiye milli gelirin en az yüzde 1'i oranında destek verilmesi gerektiğine yönelik görüşler üzerine de Ziraat Bankası, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yatırımları ve verilen desteklerin söz konusu yüzde 1 oranına denk geldiğini söyledi.
Çiğ süt fiyatlarına yönelik eleştirilere de yanıt veren Pakdemirli, fiyatların artan maliyetlerle beraber belli bir noktaya geldiğini söyledi. Pakdemirli, 2 lira 30 kuruşluk çiğ süt tavsiye alım fiyatının süt üreticisinin para kazanacağı bir nokta olmadığını aktarırken, bu fiyatın 31 Aralık 2020'ye kadar geçerli olacağını bildirdi.
Pakdemirli, "Gıda Komitesi'nde bu fiyatın ocak ayına kadar geçerli olmasını konuştuk. Bunun idare etmesi için 40 kuruş destek planladık. Temmuz, ağustos, eylül aylarında 40 kuruş olarak ödeme yapılacak. Bununla beraber bu sıkıntılı dönemin geçirilmesi için TMO tarafından besicilere arpa ve mısırın 3 ay vadeli verilmesi konusunda kolaylık sağlandı. İnşallah ocak ayından itibaren süt üreticimizi daha memnun edecek ortama kavuşmayı hep birlikte hedefliyoruz. Kesim fiyatlarıyla ilgili de geçici bir sıkışıklık var. Ama geçen yıl 25 lira olan kesim fiyatını 37-38 lira seviyesine getiren Bakanlık da biziz." ifadelerini kullandı.
"Besilik hayvan ithalatına ihtiyaç yok"
Pakdemirli, besilik hayvan ithalatının neden yapıldığı eleştirilerine de yanıt verirken, şunları kaydetti:
"Biz gelir gelmez 'bu hayvan ithalatını bitirelim' dedik. Ama hayvanın doğum periyodunu hesaplayınca 3-3,5 seneye ihtiyaç var. Biz de dedik ki: '2022'nin başından itibaren ithalat yapmayacağız.' Bununla ilgili de doğru adımlar attık. 2018'de 1 milyon 211 bin baş besilik getirilmiş, aynı zamanda 132 bin kesimlik baş getirilmiş. 2019'da biz bunu yarıya düşürdük. Yani 664 bine, 2020'de şu anda 208 bine düşmüş. 2021'de de aşağı yukarı 150 bin civarında hedefle bunu yürütmeyi düşünüyoruz. Bugün aslında buna ihtiyacımız yok ama doğru politikayla memleketi etsiz, besisiz bırakmamak için ve pandemi sürecinin etkilerinin daha devam edebileceğini hesaba katarak biraz sigortalı gidiyoruz. Et ithalatı bitmiştir, Türkiye'de et ithalatı gibi bir problem yoktur, Türkiye'nin böyle bir gündemi de yoktur. 50 bin ton olan 2018'deki et ithalatı, 2019'da 5 bin tona düşmüştür. Bu da sosyal sorumluluk projesi kapsamında kırsal kalkınmalarına destek olmak için iki ülkeye çeşitli ticari sebeplerle vermiş olduğumuz tavizlerden dolayı. Biri Sırbistan biri de Bosna. Bu sözleşmeler de zaten bitti."
"Melen Barajı Aralık 2022'de tamamlanacak"
Melen Barajı'nın Aralık 2022'de tamamlanmasını hedeflediklerini belirten Pakdemirli, "Bu barajımızda bazı problemler olduğu doğru ancak bugün itibarıyla kullanılamaz durumda da değil. Bölgenin deprem bölgesi olması sebebiyle daha sağlam olması kararı aldık. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor." dedi.
Bakan Pakdemirli, bakanlığın 2 yıl boyunca 10 bin 519 kişiyi işe aldığına işaret ederek, her meslek dalıyla alakalı taleplerinin olduğunu ve bunlar onaylandıkça kamuoyu ile paylaşacaklarını söyledi.
Tarımsal destekleme sistemiyle ilgili sorun olduğunu kabul edebileceklerini bildiren Pakdemirli, "Herhangi bir tarafını değiştirmeye kalktığınız zaman da özellikle o tarafıyla ilgili olanlardan bu konuda büyük ses geliyor. Bunu yavaş yapmakta fayda var diye düşünüyorum. Desteklerin geriden geliyor olmasının bir mantığı var. Ürüne desteği verdiğiniz için ürünü üretilmesinden dolayı desteği ödemeniz gerekiyor." diye konuştu.
Pakdemirli, kenevir konusunda da bir kanun değişikliğine ihtiyaç olduğunu belirterek, "Burada bir kafa karışıklığı var, bu da hızlı ilerlememize mani oluyor. Kenevir kısmında bu işin ilaç endüstrisi de olduğu zaman iş çok fizibil hale geliyor. Bu işin sanayisini de oluşturmak belli bir zaman alacak. 81 ilde endüstriyel keneviri ektirme konusunda bir sıkıntımız yok ama bir pazar bulunmasıyla ilgili problem var. Bu işin içinde diğer bakanlıkların da mutlaka olması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Pakdemirli, ormanların anayasanın güvencesi altında olduğunu da vurguladı.
Bakanlık olarak yangınlara müdahale için kendi uçak filolarını oluşturma düşüncelerinin olduğuna işaret eden Pakdemirli, "Envantere de uçak alacaksak bunlarının hizmetini Türk Hava Kurumundan alabiliriz. Bu konuda bir sıkıntımız yok." ifadelerini kullandı.
"Türkiye'de 19 bin hektar alan yandı"
Gübre sektöründe üretimin azalmasına ilişkin bir soru üzerine Pakdemirli, 2008'de üretimin 2,96 milyon ton iken günümüzde 6,46 milyon tona geldiğini ifade etti.
Pakdemirli, kimyasal gübre kullanımının azaltılmasıyla ilgili de projeler yapıldığını dile getirerek, organik, mineralli ve mikrobiyal gübre çalışmalarının devam ettiğini anlattı.
Pakdemirli, başka bir soruyu yanıtlarken, yanan orman alanlarının hepsinin kayıt altına alındığını belirtti.
Son 30 yılın en kurak yılının yaşandığını vurgulayan Pekdemirli, şunları kaydetti:
"ABD'de bu sene 3 milyon 320 bin hektar, Kanada'da 275 bin hektar, İspanya'da 63 bin hektar, Türkiye'de 19 bin hektar alan yandı. Maalesef git gide daha kurak yıllar yaşayacağız. Bu konuda kendimizi her sene bir önceki seneye göre daha iyi hazırlamamız gerekiyor. Bu sene ilk defa teknolojik olarak İHA'ları devreye aldık. Özellikle bu yaz itibarıyla İHA'lar bizim için vazgeçilmez oldu. İHA özellikle gece vakti sevk ve idareyi sağlamada, bilgileri komuta kontrol merkezine iletmede kullandık. Bu araçları devreye almasaydık 3-4 misli alan yanabilirdi."
"Yüzde 30 Türk tütünü kullanılması önemli konu"
Türk tütününün kullanımına ilişkin bir soru üzerine Pakdemirli, yüzde 30 Türk tütünün kullanılması konusunun önemli olduğunu vurguladı.
Pakdemirli, yerli tütünün bugün kullanımının yüzde 12,5 olduğunu işaret ederek, "Bu konu önüme geldiğinde arkadaşlarla görüştüm. Yerli tütünün kullanımının arttırılmasını istedim, herkes ayağa kalktı 'sigaranın tadı bozuluyor' diye. Oyunun içinde oyunun kurallarını değiştiriyoruz. İşin bir tarafında uluslararası yatırımcılar var. Bunu da unutmamamız lazım." diye konuştu.
Komisyonda, Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Türkiye Su Enstitüsü ile Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu'nun 2021 yılı bütçeleri kabul edildi.