Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) tohum, fide, fidan, süs bitkileri üretim ve dağıtımını kapsayan yedi alt birlikten oluşan bir yapı. Sektör, yaklaşık 4 milyar dolarlık yıllık iş hacmine sahip bir iş alanını temsil ediyor. 2019 yılında 286,4 milyon dolarlık ihracat yapan sektör, aynı dönemde 228,4 milyon dolar ithalat yaptı ve 58 milyon dolar dış ticaret fazlası verdi. 2018 yılından sonra 2019 yılında da sektör dış ticaret fazlası vermeyi başardı.
MANİSA MURADİYE FİDANLIĞI VW’YE VERİLECEK
Türkiye’de topraklarımızın yüzde 30’u ekilebilir seviyede. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu oran yüzde 50’lerdeydi. Ancak verimli arazilerimizi sanayiye terk ettikçe ekilebilir alanları kaybediyoruz. Bu alanı büyütemiyoruz, ancak var olan arazileri korumak ve birim başına verimliliği artıracak şekilde yerli, milli tohum çalışmalarına hız vermek önceliğimiz olmalı. Ancak arazilerin korunması konusunda hala sorunlar yaşıyoruz. Son olarak Manisa’daki Muradiye Fidanlığı'nın da bulunduğu Hazine arazisi üzerine Volkswagen fabrikasının kurulcak. Bu yıl arazide fidan üretimi yapılmadı. Buraya fabrika kurulmasını doğru bulmuyoruz. Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına izin verilirse yarın işleyecek arazi bulamayacağız. O zaman ne tohumu ne de girdi maliyetlerini konuşmaya gerek kalmayacak.
SÜS BİTKİLERİ AĞIR DARBE ALDI
Son dönemde tohumculuk sektörü tarımın diğer alt sektörlerine oranla çok daha başarılı bir performans çiziyor. Sadece tohumda dış ticaret açığı veriyoruz. 2019’da 168,4 milyon dolar ihracat yaptık sadece 15 milyon dolarlık açığımız var. Bunu da hızla kapatıp artıya geçeğiz. 2019 yılında ithalatının iki katı kadar, 80,4 milyon dolarlık ihracat yapan süs bitkileri sektörü, küresel salgın sürecinde çok büyük darbe yedi. Nisan ve mayıs ayları tam hasat zamanımızdı. Siparişler durdu, gümrük kapıları kapandı. Yaklaşık olarak 1 milyar TL’lik çiçek çöpe gitti. 500 bin kişi bu işten ekmek yiyor. Kamu kurumları tarafından süs bitkileri talebini canlandıracak acil önlemlerin alınması gerekiyor.
YERLİ ÜRETİM DESTEKLENMELİ
Uluslararası raporlarda 55 ülkede 135 milyon kişinin gıda güvencesi açısından kriz düzeyinde ya da daha kötü durumda olduğu, Covid-19 salgınının da etkisiyle daha ciddi sıkıntılar yaşanabileceğini vurgulanıyor. Salgın nedeniyle tarımsal üretim ve gıda tedarikinin zorlaşması ve daha pahalı hale gelmesi söz konusu. Küresel düzeyde ‘gıda milliyetçiliği’ olarak adlandırılabilecek şekilde ülkelerin kendi stoklarını muhafaza etmelerine öncelik verdikleri görülüyor. Ülkemizde gıda güvencesi açısından kıtlık düzeyinde bir sorun yaşanmaz. Ancak belirsizlikler her alanda olduğu gibi tarımda da riskleri arttırır. Tarım ve Orman Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlar, salgının tarım ve gıdada olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik gerekli tedbirleri almaya devam ediyor. Burada önemli olan çiftçilerimizin daha çok gelir elde etmesini sağlayacak politikaların uygulanması, desteklerin artması ve çiftçilerimizin ürünlerinin değerinde satılacağını bilmesi.
İSRAİL’İN PAYI BİNDE 8
İthalatta en çok ürün aldığımız yerler; Kanada, ABD, Hollanda gibi ülkeler, ancak her yıl bu ülkeler değişiyor. İsrail bu sıralama içerisinde yer almıyor. Tohumculukta yurt dışına bağımlı olduğumuzu, milli tohumculuğumuzun olmadığını, İsrail'e mahkum olduğumuzu söylüyorlar, ancak bunun gerçekle hiçbir ilgisi yok.1,5 milyar dolarlık bir üretim kıymeti olan tohumculuk sektöründe 2019 senesinde 183 milyon dolarlık bir ithalatımız oldu. Bu ithalatın içerisinde İsrail'in payı 12 milyon dolarda kaldı. Pazarın binde 8'i kadar bir İsrail ithalatı var. Anlatıldığı gibi yurt dışı, İsrail bağımlılığı söz konusu değil.
Ekonomist Dergisi Haber Müdürü Talip Yılmaz’ın da katıldığı toplantıda değerlendirmelerde bulunan TÜRKTOB Başkanı Savaş Akcan, Covid-19 küresel salgınının getirdiği endişelere dikkat çekerek, tarımda çözümün milli tohumdan geçtiği vurgusunu yaptı. Savaş Akcan ile birlikte alt birlik başkanlarının da katıldığı toplantıda Akcan başlıklar halinde şu mesajları verdi:
MANİSA MURADİYE FİDANLIĞI VW’YE VERİLECEK
Türkiye’de topraklarımızın yüzde 30’u ekilebilir seviyede. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu oran yüzde 50’lerdeydi. Ancak verimli arazilerimizi sanayiye terk ettikçe ekilebilir alanları kaybediyoruz. Bu alanı büyütemiyoruz, ancak var olan arazileri korumak ve birim başına verimliliği artıracak şekilde yerli, milli tohum çalışmalarına hız vermek önceliğimiz olmalı. Ancak arazilerin korunması konusunda hala sorunlar yaşıyoruz. Son olarak Manisa’daki Muradiye Fidanlığı'nın da bulunduğu Hazine arazisi üzerine Volkswagen fabrikasının kurulcak. Bu yıl arazide fidan üretimi yapılmadı. Buraya fabrika kurulmasını doğru bulmuyoruz. Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına izin verilirse yarın işleyecek arazi bulamayacağız. O zaman ne tohumu ne de girdi maliyetlerini konuşmaya gerek kalmayacak.
SÜS BİTKİLERİ AĞIR DARBE ALDI
Son dönemde tohumculuk sektörü tarımın diğer alt sektörlerine oranla çok daha başarılı bir performans çiziyor. Sadece tohumda dış ticaret açığı veriyoruz. 2019’da 168,4 milyon dolar ihracat yaptık sadece 15 milyon dolarlık açığımız var. Bunu da hızla kapatıp artıya geçeğiz. 2019 yılında ithalatının iki katı kadar, 80,4 milyon dolarlık ihracat yapan süs bitkileri sektörü, küresel salgın sürecinde çok büyük darbe yedi. Nisan ve mayıs ayları tam hasat zamanımızdı. Siparişler durdu, gümrük kapıları kapandı. Yaklaşık olarak 1 milyar TL’lik çiçek çöpe gitti. 500 bin kişi bu işten ekmek yiyor. Kamu kurumları tarafından süs bitkileri talebini canlandıracak acil önlemlerin alınması gerekiyor.
YERLİ ÜRETİM DESTEKLENMELİ
Uluslararası raporlarda 55 ülkede 135 milyon kişinin gıda güvencesi açısından kriz düzeyinde ya da daha kötü durumda olduğu, Covid-19 salgınının da etkisiyle daha ciddi sıkıntılar yaşanabileceğini vurgulanıyor. Salgın nedeniyle tarımsal üretim ve gıda tedarikinin zorlaşması ve daha pahalı hale gelmesi söz konusu. Küresel düzeyde ‘gıda milliyetçiliği’ olarak adlandırılabilecek şekilde ülkelerin kendi stoklarını muhafaza etmelerine öncelik verdikleri görülüyor. Ülkemizde gıda güvencesi açısından kıtlık düzeyinde bir sorun yaşanmaz. Ancak belirsizlikler her alanda olduğu gibi tarımda da riskleri arttırır. Tarım ve Orman Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlar, salgının tarım ve gıdada olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik gerekli tedbirleri almaya devam ediyor. Burada önemli olan çiftçilerimizin daha çok gelir elde etmesini sağlayacak politikaların uygulanması, desteklerin artması ve çiftçilerimizin ürünlerinin değerinde satılacağını bilmesi.
İSRAİL’İN PAYI BİNDE 8
İthalatta en çok ürün aldığımız yerler; Kanada, ABD, Hollanda gibi ülkeler, ancak her yıl bu ülkeler değişiyor. İsrail bu sıralama içerisinde yer almıyor. Tohumculukta yurt dışına bağımlı olduğumuzu, milli tohumculuğumuzun olmadığını, İsrail'e mahkum olduğumuzu söylüyorlar, ancak bunun gerçekle hiçbir ilgisi yok.1,5 milyar dolarlık bir üretim kıymeti olan tohumculuk sektöründe 2019 senesinde 183 milyon dolarlık bir ithalatımız oldu. Bu ithalatın içerisinde İsrail'in payı 12 milyon dolarda kaldı. Pazarın binde 8'i kadar bir İsrail ithalatı var. Anlatıldığı gibi yurt dışı, İsrail bağımlılığı söz konusu değil.
