Yerli ve milli üretim sağlayacak tesis, mekanik buhar sıkıştırma teknolojisiyle enerji verimliliği sağlarken, tamamen güneş enerjisiyle çalışan, sıfır su tüketimi hedefleyen ve yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynakları kullanan çevreci altyapısıyla dikkati çekiyor.

İlaç sektörü için kritik öneme sahip farmasötik sodyum klorürün (API) Türkiye'de yerli ve milli kaynaklar kullanılarak üretimine önemli katkı sağlaması hedeflenen tesis, yüksek kapasitesinin yanı sıra bünyesinde ileri teknolojileri barındırıyor.

Çankırı ve Kırıkkale'deki kaya tuzu madenlerinden elde edilen ham tuz, söz konusu tesiste ilaç sektörünün ihtiyaç duyduğu en yüksek kalite standartlarında ve GMP (İyi Üretim Uygulamaları-Good Manufacturing Practice) regülasyonu çatısı altında işleniyor.

Birinci fazda yıllık 140 bin ton üretim kapasitesine sahip olan tesis, Avrupa'nın en gelişmiş üretim tesislerinden biri olma özelliğiyle de öne çıkıyor.

Şirket, bu tesisle "Türkiye'de ilk kez farmasötik dereceli tuz üretimini GMP standartlarına tam uyumla gerçekleştiren tesis" olma ünvanını kazandı.

"İhracat konusunda istikrarlı büyüme elde etmek en temel hedefimiz"
Safir Tuz Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özpınar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Safir Tuz'un ülke ekonomisine ve topluma değer katmak üzere 40 yıldır sektöre öncülük ettiğini söyledi.

Özpınar, "2018'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yatırım seferberliği çağrısı üzerine Kırıkkale'deki işletmemize yatırım kararı aldık. Türkiye'ye istihdam sağlamaya söz verdik ve bu yatırımla bu sözü yerine getirdik." dedi.

Üretimlerinin yarısını ihraç ettiklerini belirten Özpınar, yaklaşık 60 ülkeyle aktif olarak çalıştıklarını dile getirdi.
Özpınar, Avrupa'da, ihracat konusunda istikrarlı büyüme elde etmenin en temel hedefleri olduğunu söyledi.

Türkiye'de sağlık sektörünün giderek büyüdüğünü ve özellikle aktif farmasötik ham maddelere olan ihtiyacın katlanarak arttığını gördüklerini belirten Özpınar, "Biz bu boşluğu gördük ve bunu fırsata çevirmek istedik.

Türkiye'nin bu ham maddeye ulaşmada yüzde 100 ithalata bağımlı olduğunu. Türkiye'nin dışa bağımlılığını sonlandırmak için kendi üretim kapasitemizi değerlendirdik." diye konuştu.

Özpınar, kalite odaklı üretim anlayışları ve tesislerine entegre ettikleri demir yolu bağlantıları sayesinde sektörün en önemli unsuru olan lojistik konusunda rekabetçi olduklarını ifade etti.

"Bu tuzların saflık seviyesi yüzde 99,9'un üzerinde"
Özpınar, "Aktif formasötik tuz ile özellikle Afrika, Orta Doğu, Çin pazarı, Avrupa başta olmak üzere dünyada, raflara ve dünyanın ilaç üreticilerine ulaşmayı hedefleyeceğiz, buna inancımız tamdır." dedi.

Geleneksel tuz üretimindeki derin tecrübelerinin, güçlü altyapılarının, sahip oldukları kalite sistemlerinin kendilerini firmayı bir adım öteye taşıma noktasında cesaretlendirdiğini belirten Özpınar, aktif farmasötik tuzun, standart tuzdan farklı olarak son derece yüksek saflık derecesine sahip olduğunu dile getirdi.

Özpınar, bu tuzun özellikle enjeksiyonluk çözeltiler, serum ve göz damlaları gibi hassas formülasyonlarda kullanılmak üzere üretildiğini ifade etti.

Bu tuzların saflık seviyesinin yüzde 99,9'un üzerinde olduğuna, GMP ve farmakope standartlarına uygun olarak üretilmesi gerektiğine dikkati çeken Özpınar, bu belgeyi de aldıklarını ve üretime başladıklarını söyledi.

Özpınar, sağlık sektörünün bu tuzu ithal ettiğini dile getirerek, bu alandaki üretimle, ilaç sektörüne yerli ve milli ürün tedarikinin, güvenli, kaliteli ve sürdürülebilir ham madde tedariki sağlamanın amaçlandığını kaydetti.

Yurt dışına bağımlılığı "sıfır" hale getirdiklerini vurgulayan Özpınar, aktif formasötik tuz üretiminde Türkiye'nin tüm ihtiyacını karşılayabildiklerini, gelecekte kapasitelerini 3 kat artırıp bu ürünü ihraç edebileceklerini sözlerine ekledi.