Cumhurbaşkanı Erdoğan kur ve enflasyon sorununun üstesinden geleceklerini belirterek, "Üretim tarafında, istihdamda, ihracatta gayet iyi durumdayız. Döviz kurunun mevcut durumu, göstergelerimizi olumsuz etkilese de rekabet gücümüzü koruyacak seviyededir" dedi. Erdoğan, uygulanan ekonomi programının gayet tutarlı, ilmi, ülke ve dünya gerçeklerine uygun olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Merkez Ofisi Açılışı ve Ustalara Saygı Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, bütün başlattıkları altyapı yatırımı seferberliği ile genişlettikleri hak ve özgürlük ikliminin, iş dünyasının hem gücünü hem cesaretini artırdığını belirterek, şunları söyledi:
"Böylece ülkemizi yüzde 1'in altında büyüme oranından aldık, 2003-2021 yılları arasında yılda ortalama yüzde 5,4 büyüyen bir konuma çıkardık. Ülkemizin toplam yatırım miktarını 70 milyar liradan aldık, 2 trilyon lira seviyesine yükselttik. Milli gelirimizi 238 milyar dolardan aldık, 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdik. Esasen milli gelirimizin bugün 1,2 trilyon dolar seviyesine ulaşması gerekiyordu. Gezi olaylarından beri maruz kaldığımız tüm saldırıların ayrılmaz bir boyutunu oluşturan ekonomik tuzakların döviz kuru üzerinde yol açtığı dalgalanmalar sebebiyle geçtiğimiz yılı 803 milyar dolarla kapattık. İnşallah önümüzdeki dönemde bu göstergede de ülkemizi hak ettiği yere çıkartacağız."
Satın alma gücü paritesine göre milli gelir hesabında Türkiye'yi dünyada 11. sıraya çıkarmayı başardıklarını aktaran Erdoğan, "Önce satın almada, sonra genel milli gelir hesabında dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeden bize durmak, duraksamak, bir anı bile boşa geçirmek haramdır." ifadesini kullandı.
Bugün salgının ve Ukrayna-Rusya savaşının etkisiyle küresel enerji ve gıda başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarında çok dengesiz artışların yaşandığı bir dönemden geçildiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu artışlar tüm dünyada yakın zamanda görülmemiş ölçüde fiyat dalgalanmalarına, enflasyona, stok eğilimlerine yol açmaktadır. Küresel ekonomiyle entegre bir yapıya sahip Türkiye, bu etkileri geçmişindeki acı hatıraları ve halen tam çözemediğimiz kronik sorunları sebebiyle çok daha ağır şekilde hissetmektedir. Biz bu tablo içinde 2018 yılında bir yol ayrımına geldik. Ya ülkemizi küresel finans sisteminin anaforuna kurban edip istihdamı ve büyümeyi feda edecektik ya da kendi programımızla hedeflerimize doğru yürümeyi sürdürecektik. Ancak biz ikinci yolu yani istihdamı ve büyümeyi koruyarak hedeflerimize ilerlemeyi tercih ettik. Elbette bu tercihin ağır bedelleri oldu. Ancak gelişmiş ülkelerin yaşadığı sıkıntıların boyutlarını gördükçe tercihimizin ne kadar isabetli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. "
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada, kur ve enflasyon sorununun üstesinden geleceklerini, bu süreçte en büyük kazanımın ise yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı koruyarak iş dünyasından çalışanlara kadar hiçbir insanın çöküşüne izin vermemeleri olduğunu söyledi.
Küresel ekonomik krizin büyümesine rağmen Türkiye'nin giderek parlayan yıldızıyla potansiyelini daha etkin, verimli ve yaygın kullanabilme imkanlarını hayata geçirdiğini ifade eden Erdoğan, "İnşallah bir yandan insanlarımızın günlük hayatlarını olumsuz yönde etkileyen hayat pahalılığının önüne geçecek tedbirleri alarak diğer yandan her kesimin gelirlerini yükselterek refah düzeyindeki gerilemeyi süratle telafi edeceğiz. Bu konuda iş dünyamızdan da destek bekliyoruz. Kesinlikle kötümser senaryolara göre pozisyon alarak akıl ve etik dışı fiyatlamalara yönelmek yerine, makul, mantıklı, sürdürülebilir politikalarla ülkemizi bu kısır döngüden kısa sürede çıkartabiliriz." diye konuştu.
Çok klasik bir söz olmasına rağmen özellikle günün gerçeklerini ifade etmesi bakımından önemli gördüğü için "Unutmayın hepimiz aynı gemideyiz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şayet Türkiye gemisi hasar görür, su alır, tehlike geçirirse bunun sonuçlarını bilaistisna hep beraber yaşayacak, görecek, ödeyeceğiz. Biz, tüm dikkatimizi ve enerjimizi, ülkemizin önündeki aydınlık geleceğe yöneltmiş durumdayız. Her ne kadar fırsatçı ve tetikçi kesimler, Türkiye gemisinin daha çok yara alması için ellerinden geleni yapıyor olsa da aslında umutlu olmak için önümüzde yeteri kadar veri mevcuttur. Üretim tarafında, istihdamda, ihracatta gayet iyi durumdayız. Döviz kurunun mevcut durumu, göstergelerimizi olumsuz etkilese de rekabet gücümüzü koruyacak seviyededir. Cari açıktaki ve bütçe dengelerindeki bozulmanın sebebi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kimi kalemlerde 5 kat kimi kalemlerde 10 kat artan enerji giderleridir. Nitekim Kore'den Japonya'ya ve Avrupa Birliği'ne kadar normalde cari fazla veren ülkelerin tamamında benzer sıkıntılar yaşanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Tarımda bereketli bir yıl beklediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerjide yerli ve milli kaynakları zaten harekete geçirdiklerini, gaza daha da bastıklarını kaydetti.
Sanayinin, dünyanın yeni üretim merkezi olma yolunda adım adım ilerlediğini, turizmde güzel bir sezonun yaşanacağının işaretlerinin gelmeye başladığını belirten Erdoğan, "Bugün bakanımla da onları görüştük. 'İyi konumdayız, inşallah hedefi yakalıyoruz.' dedi. İstihdamda küçük oynamalara rağmen hamdolsun sosyal kırılmalara sebep olacak herhangi bir riskle karşı karşıya değiliz. Ülkemizi, içimizdeki mandacı iktisatçıları kullanarak soyamayan küresel kuruluşların çaldıkları felaket çanlarına zerre kadar önem vermiyoruz. Bunlar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağladığı dinamizm ve istikrar sayesinde artık ülkemizi diledikleri gibi yönlendiremeyenlerin feveranlarıdır. İçimizdeki bazı kesimlerin ruh hali de Milli Mücadele öncesi umudunu manda ve işgale bağlayan zavallıların durumlarına benzemektedir. İnşallah bu manda heveslileri 1923'te başaramadılar, 2023'te de başaramayacaklar. Siz dünyaya kendi ülkesinden değil Londra ve New York'tan bakmak dışında hiçbir vasıfları olmayanların hezeyanlarına aldırmayın." ifadelerini kullandı.
Uygulanan ekonomi programının gayet tutarlı, ilmi, ülke ve dünya gerçeklerine uygun olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dünyanın hiçbir yerinde ilişkisi kalmayan gösterge, faiz, enflasyon dayatmasını tek kurtuluş reçetesi gibi önümüze getirip duranların bir kısmı zırcahildir, bir kısmı ise alenen haindir. Biz çareyi üretimde, istihdamda, ihracatta arıyoruz ve bu yolda kararlılıkla devam edeceğiz. Çünkü biz ülkemizin gücünü ve imkanlarını biliyoruz. Çünkü biz ne yaptığımızı biliyoruz. Çünkü biz bunun sonunda ülkemizi nereye çıkartacağımızı biliyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolunda bizimle birlikte olan herkes tarihe, bu büyük şerefin bir parçası olarak ismini altın harflerle yazdıracaktır. Siyasetten ekonomiye kadar her alandaki mandacı zihniyet mensuplarının tarihimizdeki yerleri ise birer kara leke olacaktır."
Aynı mandacı zihniyetin ekonomik tartışmalar yanında, Suriye'den Akdeniz ve Ege ihtilaflarına, Karabağ'dan NATO meselesine kadar her konuda yansımalarını görmenin mümkün olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendi ülkesinin ve milletinin yanında yer almak yerine emperyalist güçlere kuyruk sallamayı, sinyal vermeyi siyaset sanan bu zihniyeti milletimizin ferasetine havale ediyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Merkez Ofisi Açılışı ve Ustalara Saygı Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, bütün başlattıkları altyapı yatırımı seferberliği ile genişlettikleri hak ve özgürlük ikliminin, iş dünyasının hem gücünü hem cesaretini artırdığını belirterek, şunları söyledi:
"Böylece ülkemizi yüzde 1'in altında büyüme oranından aldık, 2003-2021 yılları arasında yılda ortalama yüzde 5,4 büyüyen bir konuma çıkardık. Ülkemizin toplam yatırım miktarını 70 milyar liradan aldık, 2 trilyon lira seviyesine yükselttik. Milli gelirimizi 238 milyar dolardan aldık, 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdik. Esasen milli gelirimizin bugün 1,2 trilyon dolar seviyesine ulaşması gerekiyordu. Gezi olaylarından beri maruz kaldığımız tüm saldırıların ayrılmaz bir boyutunu oluşturan ekonomik tuzakların döviz kuru üzerinde yol açtığı dalgalanmalar sebebiyle geçtiğimiz yılı 803 milyar dolarla kapattık. İnşallah önümüzdeki dönemde bu göstergede de ülkemizi hak ettiği yere çıkartacağız."
Satın alma gücü paritesine göre milli gelir hesabında Türkiye'yi dünyada 11. sıraya çıkarmayı başardıklarını aktaran Erdoğan, "Önce satın almada, sonra genel milli gelir hesabında dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeden bize durmak, duraksamak, bir anı bile boşa geçirmek haramdır." ifadesini kullandı.
Bugün salgının ve Ukrayna-Rusya savaşının etkisiyle küresel enerji ve gıda başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarında çok dengesiz artışların yaşandığı bir dönemden geçildiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu artışlar tüm dünyada yakın zamanda görülmemiş ölçüde fiyat dalgalanmalarına, enflasyona, stok eğilimlerine yol açmaktadır. Küresel ekonomiyle entegre bir yapıya sahip Türkiye, bu etkileri geçmişindeki acı hatıraları ve halen tam çözemediğimiz kronik sorunları sebebiyle çok daha ağır şekilde hissetmektedir. Biz bu tablo içinde 2018 yılında bir yol ayrımına geldik. Ya ülkemizi küresel finans sisteminin anaforuna kurban edip istihdamı ve büyümeyi feda edecektik ya da kendi programımızla hedeflerimize doğru yürümeyi sürdürecektik. Ancak biz ikinci yolu yani istihdamı ve büyümeyi koruyarak hedeflerimize ilerlemeyi tercih ettik. Elbette bu tercihin ağır bedelleri oldu. Ancak gelişmiş ülkelerin yaşadığı sıkıntıların boyutlarını gördükçe tercihimizin ne kadar isabetli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. "
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada, kur ve enflasyon sorununun üstesinden geleceklerini, bu süreçte en büyük kazanımın ise yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı koruyarak iş dünyasından çalışanlara kadar hiçbir insanın çöküşüne izin vermemeleri olduğunu söyledi.
Küresel ekonomik krizin büyümesine rağmen Türkiye'nin giderek parlayan yıldızıyla potansiyelini daha etkin, verimli ve yaygın kullanabilme imkanlarını hayata geçirdiğini ifade eden Erdoğan, "İnşallah bir yandan insanlarımızın günlük hayatlarını olumsuz yönde etkileyen hayat pahalılığının önüne geçecek tedbirleri alarak diğer yandan her kesimin gelirlerini yükselterek refah düzeyindeki gerilemeyi süratle telafi edeceğiz. Bu konuda iş dünyamızdan da destek bekliyoruz. Kesinlikle kötümser senaryolara göre pozisyon alarak akıl ve etik dışı fiyatlamalara yönelmek yerine, makul, mantıklı, sürdürülebilir politikalarla ülkemizi bu kısır döngüden kısa sürede çıkartabiliriz." diye konuştu.
"Döviz kuru, göstergelerimizi olumsuz etkilese de rekabet gücümüzü koruyacak seviyede"
Çok klasik bir söz olmasına rağmen özellikle günün gerçeklerini ifade etmesi bakımından önemli gördüğü için "Unutmayın hepimiz aynı gemideyiz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şayet Türkiye gemisi hasar görür, su alır, tehlike geçirirse bunun sonuçlarını bilaistisna hep beraber yaşayacak, görecek, ödeyeceğiz. Biz, tüm dikkatimizi ve enerjimizi, ülkemizin önündeki aydınlık geleceğe yöneltmiş durumdayız. Her ne kadar fırsatçı ve tetikçi kesimler, Türkiye gemisinin daha çok yara alması için ellerinden geleni yapıyor olsa da aslında umutlu olmak için önümüzde yeteri kadar veri mevcuttur. Üretim tarafında, istihdamda, ihracatta gayet iyi durumdayız. Döviz kurunun mevcut durumu, göstergelerimizi olumsuz etkilese de rekabet gücümüzü koruyacak seviyededir. Cari açıktaki ve bütçe dengelerindeki bozulmanın sebebi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kimi kalemlerde 5 kat kimi kalemlerde 10 kat artan enerji giderleridir. Nitekim Kore'den Japonya'ya ve Avrupa Birliği'ne kadar normalde cari fazla veren ülkelerin tamamında benzer sıkıntılar yaşanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Tarımda bereketli bir yıl beklediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerjide yerli ve milli kaynakları zaten harekete geçirdiklerini, gaza daha da bastıklarını kaydetti.
Sanayinin, dünyanın yeni üretim merkezi olma yolunda adım adım ilerlediğini, turizmde güzel bir sezonun yaşanacağının işaretlerinin gelmeye başladığını belirten Erdoğan, "Bugün bakanımla da onları görüştük. 'İyi konumdayız, inşallah hedefi yakalıyoruz.' dedi. İstihdamda küçük oynamalara rağmen hamdolsun sosyal kırılmalara sebep olacak herhangi bir riskle karşı karşıya değiliz. Ülkemizi, içimizdeki mandacı iktisatçıları kullanarak soyamayan küresel kuruluşların çaldıkları felaket çanlarına zerre kadar önem vermiyoruz. Bunlar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağladığı dinamizm ve istikrar sayesinde artık ülkemizi diledikleri gibi yönlendiremeyenlerin feveranlarıdır. İçimizdeki bazı kesimlerin ruh hali de Milli Mücadele öncesi umudunu manda ve işgale bağlayan zavallıların durumlarına benzemektedir. İnşallah bu manda heveslileri 1923'te başaramadılar, 2023'te de başaramayacaklar. Siz dünyaya kendi ülkesinden değil Londra ve New York'tan bakmak dışında hiçbir vasıfları olmayanların hezeyanlarına aldırmayın." ifadelerini kullandı.
"Uygulanan ekonomi programının gayet tutarlı"
Uygulanan ekonomi programının gayet tutarlı, ilmi, ülke ve dünya gerçeklerine uygun olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dünyanın hiçbir yerinde ilişkisi kalmayan gösterge, faiz, enflasyon dayatmasını tek kurtuluş reçetesi gibi önümüze getirip duranların bir kısmı zırcahildir, bir kısmı ise alenen haindir. Biz çareyi üretimde, istihdamda, ihracatta arıyoruz ve bu yolda kararlılıkla devam edeceğiz. Çünkü biz ülkemizin gücünü ve imkanlarını biliyoruz. Çünkü biz ne yaptığımızı biliyoruz. Çünkü biz bunun sonunda ülkemizi nereye çıkartacağımızı biliyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolunda bizimle birlikte olan herkes tarihe, bu büyük şerefin bir parçası olarak ismini altın harflerle yazdıracaktır. Siyasetten ekonomiye kadar her alandaki mandacı zihniyet mensuplarının tarihimizdeki yerleri ise birer kara leke olacaktır."
Aynı mandacı zihniyetin ekonomik tartışmalar yanında, Suriye'den Akdeniz ve Ege ihtilaflarına, Karabağ'dan NATO meselesine kadar her konuda yansımalarını görmenin mümkün olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendi ülkesinin ve milletinin yanında yer almak yerine emperyalist güçlere kuyruk sallamayı, sinyal vermeyi siyaset sanan bu zihniyeti milletimizin ferasetine havale ediyoruz." dedi.