ABD kendi ekonomisini olumsuz etkileyen ve küresel çapta enflasyonist baskı oluşturan yüksek petrol fiyatlarıyla mücadele kapsamında büyük petrol tüketicisi ülkelerin stratejik petrol rezervlerini satışa çıkarmaları konusunda uluslararası ortak bir hamle oluşturmaya çalışıyor.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına yönelik aşılama çalışmalarının ilerlemesiyle hızla toparlanma sürecine giden ülke ekonomileri küresel petrol talebini de artırdı. Petrol arzının artan talep karşısında yetersiz kalmasıyla petrol fiyatları son yılların en yüksek seviyelerini görürken birçok ülkede akaryakıt fiyatlarının da yükselmesine neden oldu.
Kovid-19 salgını kaynaklı arz darboğazları nedeniyle pek çok ürünün tedarikinde yaşanan sıkıntıyla birlikte yüksek seyreden enerji fiyatları, ABD gibi gelişmiş ülkelerde dahi enflasyonun tarihi yüksek seviyelere çıkmasına neden oluyor.
ABD'de son veriler, enflasyonun 31 yılın zirvesine çıktığını gösteriyor. Enerjiden gıdaya Amerikalıların yaşam maliyetinde yaşanan artış endişeleri artırıyor.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin'de de veriler fabrika çıkış fiyatlarının 26 yılın en yüksek hızıyla arttığını ve tüketici fiyatları enflasyonunu tahminlerin üzerine çıkardığını gösteriyor.
Söz konusu fiyat artışlarının ABD ekonomisini olumsuz etkilemesiyle eleştirilerin hedefinde kalan Başkan Joe Biden yönetimi ise bu durumdan sorumlu tuttuğu Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ile OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubuna defalarca üretimini artırma çağrısı yaptı.
OPEC+ grubunun ABD’nin bu çağrılarını cevapsız bırakması üzerine, Biden yönetimi bu sefer de stratejik petrol rezervlerinden satış planını gündeme getirdi. Ancak ABD'nin tek başına piyasaya süreceği petrolün artan fiyatları frenlemeye yetmeyeceğinin farkında olan Biden yönetimi, son olarak büyük petrol tüketicisi ülkelere her ülkenin kendi stratejik petrol rezervlerinden koordineli satış önerisinde bulundu.
ABD'nin bu talebi Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore ve İngiltere tarafından karşılık bulurken, söz konusu ülkelerin sağlayacağı katkının süre ve miktarına ilişkin belirsizlikler devam ediyor.
Dün Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya göre, ABD Enerji Bakanlığı 32 milyon varili kademeli olmak üzere stratejik petrol rezervinden toplam 50 milyon varillik ham petrolü piyasaya sunacak. Bakanlık, 32 milyon varilin önümüzdeki süreçte tekrar rezervlere ekleyerek bu miktarın stoklara döndürülmesini sağlayacak.
Bakanlık daha önce Kongre tarafından onaylanan ve gelecek birkaç ay içerisinde piyasaya sürülecek 18 milyon varilin satışını ise hızlandıracak.
ABD Enerji Enformasyon İdaresi verilerine göre, yaklaşık 714 milyon varille dünyanın en büyük stratejik petrol rezervi kapasitesine sahip ülkenin mevcut rezerv miktarı 12 Kasım itibarıyla yaklaşık 606,1 milyon varil seviyesinde bulunuyor.
Dünyanın en büyük petrol tüketicisi ABD, OPEC ülkelerinin uyguladığı petrol ambargosu sonrası 1973'te kurulan stratejik petrol rezervlerinden bugüne kadar tedarik zincirinde yaşanan çeşitli aksaklıklar nedeniyle toplam 19 kez satış yaptı.
Bunların arasında George H. W. Bush döneminde 1991'de Körfez krizi nedeniyle piyasaya sunulan yaklaşık 33 milyon varil ile 2011'de Başkan Barack Obama yönetimi tarafından Libya savaşı sırasında kullanılan yaklaşık 30 milyon varil ham petrol satışı öne çıkıyor.
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve petrol tüketicisi olan Çin de yüksek petrol fiyatlarının ülke ekonomisi üzerindeki etkisi konusunda ABD ile benzer endişeleri paylaşıyor.
Çin, ABD'nin ortak rezerv satışı hamlesine dahil olmakla birlikte piyasaya süreceği miktara ilişkin henüz bir açıklama yapmadı.
Yüksek hammadde maliyetlerinin yerel rafineriler üzerindeki baskısını hafifletmek için eylül ayında 7,4 milyon varillik ham petrol rezervini ilk defa açık artırma yoluyla piyasaya süren Çin, mevcut rezerv miktarına ilişkin bilgileri paylaşmıyor.
Toplam rezerv kapasitesinin 280 milyon varil seviyesinde olduğu tahmin edilen Çin'de, mevcut rezerv miktarının ise ülkenin 40-50 günlük petrol talebine eşdeğer olduğu tahmin ediliyor.
Dünyanın üçüncü en büyük ekonomisi Japonya da ABD'nin ortak rezerv satışı planına dahil olmaya karar verdi.
Piyasaya sürülebilecek miktar konusunda ülkeden henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak Japonya Başbakanı Fumio Kishida söz konusu rezerv satışlarının hafta sonuna kadar yapılabileceğine işaret etti.
Japonya Milli Petrol, Gaz ve Metal Kurumuna göre, ülkenin petrol rezervi eylül sonu itibarıyla 145 günlük tüketimi karşılayabilecek seviyede ve bu miktar Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) minimum 90 günlük rezerv bulundurma şartını fazlasıyla karşılıyor.
1970'lerden bu yana acil durumlarda kullanılmak üzere petrol rezervi bulunduran Japon hükümeti, 1990'ların başındaki Körfez Savaşı'nın etkileri, Mart 2011'deki deprem ve tsunami felaketi ve aynı yılın haziran ayında, Libya iç savaşının tetiklediği petrol kıtlığına tepki olarak özel sektör rezervlerinin satışı da dahil olmak üzere, petrol rezervlerinden toplam beş kez satış yaptı.
Yaklaşık 26,5 milyon varil petrol rezervine sahip Hindistan, ABD'nin bu çağrısına stratejik petrol rezervlerinden 5 milyon varil ham petrolü piyasaya sunarak karşılık verecek.
Dün Hindistan Petrol Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, söz konusu rezerv satışı diğer ülkelerle eş zamanlı ve istişare içinde gerçekleştirilecek.
İngiltere ise stratejik petrol rezervlerinden 1,5 milyon varil petrolü kullanıma sunarak mütevazı bir katkı sağlayacak.
İngiltere hükümet sözcüsünün dün yaptığı açıklamaya göre, piyasaya sürülecek rezerv satışı gelecek haftalarda satın almak isteyen petrol şirketlerine sağlanacak.
Söz konusu satışın ardından, İngiltere IEA üyesi olarak kurumun en az 90 günlük net ithalat eşdeğerinde petrolü rezerv olarak tutma koşulunu hala karşılayabiliyor olacak.
ABD'nin ortak rezerv satışı hamlesine katılım sağlayacağını resmi olarak duyuran Güney Kore ise rezerv miktarı ve süresine ilişkin detayları ABD ve diğer ülkelerle istişareler sonrasında kararlaştıracak.
Kore Milli Petrol Şirketine göre, ülke ağustos ayı itibarıyla, ham petrol ithalatı yapmadan 106 günlük tüketimini karşılayabilecek yaklaşık 97 milyon varillik petrol rezervine sahip.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına yönelik aşılama çalışmalarının ilerlemesiyle hızla toparlanma sürecine giden ülke ekonomileri küresel petrol talebini de artırdı. Petrol arzının artan talep karşısında yetersiz kalmasıyla petrol fiyatları son yılların en yüksek seviyelerini görürken birçok ülkede akaryakıt fiyatlarının da yükselmesine neden oldu.
Kovid-19 salgını kaynaklı arz darboğazları nedeniyle pek çok ürünün tedarikinde yaşanan sıkıntıyla birlikte yüksek seyreden enerji fiyatları, ABD gibi gelişmiş ülkelerde dahi enflasyonun tarihi yüksek seviyelere çıkmasına neden oluyor.
ABD'de son veriler, enflasyonun 31 yılın zirvesine çıktığını gösteriyor. Enerjiden gıdaya Amerikalıların yaşam maliyetinde yaşanan artış endişeleri artırıyor.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin'de de veriler fabrika çıkış fiyatlarının 26 yılın en yüksek hızıyla arttığını ve tüketici fiyatları enflasyonunu tahminlerin üzerine çıkardığını gösteriyor.
Söz konusu fiyat artışlarının ABD ekonomisini olumsuz etkilemesiyle eleştirilerin hedefinde kalan Başkan Joe Biden yönetimi ise bu durumdan sorumlu tuttuğu Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ile OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubuna defalarca üretimini artırma çağrısı yaptı.
OPEC+ grubunun ABD’nin bu çağrılarını cevapsız bırakması üzerine, Biden yönetimi bu sefer de stratejik petrol rezervlerinden satış planını gündeme getirdi. Ancak ABD'nin tek başına piyasaya süreceği petrolün artan fiyatları frenlemeye yetmeyeceğinin farkında olan Biden yönetimi, son olarak büyük petrol tüketicisi ülkelere her ülkenin kendi stratejik petrol rezervlerinden koordineli satış önerisinde bulundu.
ABD'nin bu talebi Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore ve İngiltere tarafından karşılık bulurken, söz konusu ülkelerin sağlayacağı katkının süre ve miktarına ilişkin belirsizlikler devam ediyor.
Dün Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya göre, ABD Enerji Bakanlığı 32 milyon varili kademeli olmak üzere stratejik petrol rezervinden toplam 50 milyon varillik ham petrolü piyasaya sunacak. Bakanlık, 32 milyon varilin önümüzdeki süreçte tekrar rezervlere ekleyerek bu miktarın stoklara döndürülmesini sağlayacak.
Bakanlık daha önce Kongre tarafından onaylanan ve gelecek birkaç ay içerisinde piyasaya sürülecek 18 milyon varilin satışını ise hızlandıracak.
ABD Enerji Enformasyon İdaresi verilerine göre, yaklaşık 714 milyon varille dünyanın en büyük stratejik petrol rezervi kapasitesine sahip ülkenin mevcut rezerv miktarı 12 Kasım itibarıyla yaklaşık 606,1 milyon varil seviyesinde bulunuyor.
Dünyanın en büyük petrol tüketicisi ABD, OPEC ülkelerinin uyguladığı petrol ambargosu sonrası 1973'te kurulan stratejik petrol rezervlerinden bugüne kadar tedarik zincirinde yaşanan çeşitli aksaklıklar nedeniyle toplam 19 kez satış yaptı.
Bunların arasında George H. W. Bush döneminde 1991'de Körfez krizi nedeniyle piyasaya sunulan yaklaşık 33 milyon varil ile 2011'de Başkan Barack Obama yönetimi tarafından Libya savaşı sırasında kullanılan yaklaşık 30 milyon varil ham petrol satışı öne çıkıyor.
Çin'in piyasaya süreceği miktar belirsiz
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve petrol tüketicisi olan Çin de yüksek petrol fiyatlarının ülke ekonomisi üzerindeki etkisi konusunda ABD ile benzer endişeleri paylaşıyor.
Çin, ABD'nin ortak rezerv satışı hamlesine dahil olmakla birlikte piyasaya süreceği miktara ilişkin henüz bir açıklama yapmadı.
Yüksek hammadde maliyetlerinin yerel rafineriler üzerindeki baskısını hafifletmek için eylül ayında 7,4 milyon varillik ham petrol rezervini ilk defa açık artırma yoluyla piyasaya süren Çin, mevcut rezerv miktarına ilişkin bilgileri paylaşmıyor.
Toplam rezerv kapasitesinin 280 milyon varil seviyesinde olduğu tahmin edilen Çin'de, mevcut rezerv miktarının ise ülkenin 40-50 günlük petrol talebine eşdeğer olduğu tahmin ediliyor.
Japonya rezerv satışlarını hafta sonuna kadar yapabilir
Dünyanın üçüncü en büyük ekonomisi Japonya da ABD'nin ortak rezerv satışı planına dahil olmaya karar verdi.
Piyasaya sürülebilecek miktar konusunda ülkeden henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak Japonya Başbakanı Fumio Kishida söz konusu rezerv satışlarının hafta sonuna kadar yapılabileceğine işaret etti.
Japonya Milli Petrol, Gaz ve Metal Kurumuna göre, ülkenin petrol rezervi eylül sonu itibarıyla 145 günlük tüketimi karşılayabilecek seviyede ve bu miktar Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) minimum 90 günlük rezerv bulundurma şartını fazlasıyla karşılıyor.
1970'lerden bu yana acil durumlarda kullanılmak üzere petrol rezervi bulunduran Japon hükümeti, 1990'ların başındaki Körfez Savaşı'nın etkileri, Mart 2011'deki deprem ve tsunami felaketi ve aynı yılın haziran ayında, Libya iç savaşının tetiklediği petrol kıtlığına tepki olarak özel sektör rezervlerinin satışı da dahil olmak üzere, petrol rezervlerinden toplam beş kez satış yaptı.
Hindistan 5 milyon varil ile katkı sağlayacak
Yaklaşık 26,5 milyon varil petrol rezervine sahip Hindistan, ABD'nin bu çağrısına stratejik petrol rezervlerinden 5 milyon varil ham petrolü piyasaya sunarak karşılık verecek.
Dün Hindistan Petrol Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, söz konusu rezerv satışı diğer ülkelerle eş zamanlı ve istişare içinde gerçekleştirilecek.
İngiltere’den 1,5 milyon varillik katkı
İngiltere ise stratejik petrol rezervlerinden 1,5 milyon varil petrolü kullanıma sunarak mütevazı bir katkı sağlayacak.
İngiltere hükümet sözcüsünün dün yaptığı açıklamaya göre, piyasaya sürülecek rezerv satışı gelecek haftalarda satın almak isteyen petrol şirketlerine sağlanacak.
Söz konusu satışın ardından, İngiltere IEA üyesi olarak kurumun en az 90 günlük net ithalat eşdeğerinde petrolü rezerv olarak tutma koşulunu hala karşılayabiliyor olacak.
ABD'nin ortak rezerv satışı hamlesine katılım sağlayacağını resmi olarak duyuran Güney Kore ise rezerv miktarı ve süresine ilişkin detayları ABD ve diğer ülkelerle istişareler sonrasında kararlaştıracak.
Kore Milli Petrol Şirketine göre, ülke ağustos ayı itibarıyla, ham petrol ithalatı yapmadan 106 günlük tüketimini karşılayabilecek yaklaşık 97 milyon varillik petrol rezervine sahip.