Smart city, savunma sanayi, siber güvenlik ve fintech alanlarında çalışan Asis Elektronik, 2018'de 150 milyon TL olan cirosunu bu yıl ikiye katlayacak. Asis Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Özyürek, ihracatin payını da yüzde 20'den yüzde 50'ye çıkaracaklarını söylüyor.
ÖZLEM BAY YILMAZ
[email protected]
Asis Elektronik, 2007'de akıllı bilet sistemleri ile başlayan yolculuğuna bugün farklı alanlarda da devam ediyor. 'Smart city' çatısı altında akıllı bilet sistemleri, otomasyon sistemleri, araç takip sistemleri, kartlı geçiş sistemleri ve kişi sayma sistemleri üzerine ürün geliştiren şirket, bu alanlarda belediyelerle çalışıyor.
Yurtdışında Atina, Hindistan ve Sofya'da projeler yürütüyor. Savunma sanayi alanında ise kara araçlarına yönelik elektronik çözümlerin yanı sıra iki iddialı drone modeli var. Şirketin siber güvenlik ve fintech alanlarında da faaliyetleri bulunuyor.
Asis Elektronik İcra ve Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Özyürek, yerli ve milli ürünler geliştirmeye odaklandıklarını söylüyor. Özyürek, sorularımızı şöyle yanıtladı:
Şirketin cirosu nedir? Kaç kişiyi istihdam ediyorsunuz?
2016 yılında 70 milyon TL olan ciromuzu geçen yıl 150 milyon TL'ye çıkardık. Bu yıl ise 300 milyon TL ciro hedefliyoruz. 451 çalışanımız var. Bunların 150si mühendis. İzmir, Ankara, İstanbul ve Saraybosna olmak üzere dört yerde ofislerimiz var.
Dünyada 'smart city' diye bir konsept var. Siz de bu alanda faaliyet gösteriyorsunuz. Smart city kavramını biraz açar mısınız ?
Biz 'smart city' işini bir şirkete ayırdık. Şehirler kalabalıklaşıyor. Kalabalıklaşmadan kaynaklanan ulaşım, güvenlik, çevre gibi bir sürü yeni ihtiyaç ortaya çıkıyor. 'Smart city' denilen şey, gelişen teknolojiyle buralardaki hayatı kolaylaştırmak. Yani bu hava kirliliği de olabilir, trafik yoğunluğu da, güvenlik kemaraları da, yangın alarmı da…
Bizim smart city alanında Türkiye'de şu an elektronik ücret toplama sistemlerinde yüzde 40'lık pazar payımız var. 16'sı büyükşehir olmak üzere 63 noktada bu işi yapıyoruz. Şehirlere bütün servisleri biz veriyoruz. Mesela Samsun Belediyesi'nden işi alıyoruz ve bütün operasyonu biz yönetiyoruz. Bu işi yaparken başka ürünler de geliştirmeye başladık.
Ne gibi ürünler bunlar?
Mesela kontrollü geçiş sistemleriyle ilgili yazılımlar ve donanımlar geliştirmeye başladık. Kişi sayma sistemleri ve güvenlik sistemiyle ilgili yazılım ve donanımlar geliştiriyoruz.
Çeşitli yerlere kameralar kuruyoruz, arkada yapay zeka ile çalışan programlar yüzü tanıyor. Otobüslerde birtakım tartışmalar ve tacizler oluyor, kazalar gerçekleşiyor. 'Black box' denilen araç içi güvenlik sistemi geliştirdik. Uçaklardaki kara kutu gibi bir şey. Araç içerisindeki beyin diyebiliriz.
Genelde kamu ile mi çalışıyorsunuz?
Ağırlıklı olarak belediyelerle çalışıyoruz. Yurtdışında da Portekiz, Türkmenistan, Kamerun, Pakistan, Kosova, Hindistan, Uganda, Fildişi Sahili, Bulgaristan ve Yunanistan'da faaliyetlerimiz var. Mesela Atina'da metroda kullanılan cihazlar bizim.
Hindistan'da ise Mumbai, Koçi, Amritsar ve İndore olmak üzere dört şehirde bizim cihazlarımız ve yazılımlarımız kullanılıyor. Hindistan olağanüstü bir pazar, burayı çok önemsiyoruz. Şu anda da Mumbai metrosunun teknoloji kısmını üstlendik.
Yurtdışında aldığınız yeni projeler var mı?
Sofya'da tren, otobüs ve metro olmak üzere üç farklı grupta bin 100 adet araç var. Bu araçların birbirine bağlanması ve oradaki cihazların yönetilmesi işinin ihalesine girdik ve kazandık. Konsorsiyum ortaklığıyla Sofya Belediyesi ile çalışıyoruz.
Hedef pazarlarınız nereler?
Özellikle ücret toplama sistemlerinde Türkiye'de belli bir noktaya geldik. Burada pazar payımızı korumayı, girmediğimiz şehirlere de girmeyi hedefliyoruz. Yeni ürünlerle penatrasyonu artırmayı planlıyoruz. Yurtdışında ise Kuzey Afrika'dan başlayan, Arap Yarımadası ve Hindistan'ı kapsayan, ardından Çin'e kadar olan bölge bizim hedef pazarımız.
İhracat hedefiniz nedir?
Son iki yıldır ciromuzun yüzde 20'sini ihracat oluşturuyor. 2020'de ise ciromuzun yüzde 50'sini yurtdışından yapmayı planlıyoruz. Özellikle Hindistan'a odaklanacağız.
Savunma sanayi alanında neler yapıyorsunuz?
Ankara'da ODTÜ Teknokent içinde ve İzmir'de olmak üzere iki ofisimiz var. Kara araçları ile ilgili geliştirdiğimiz ürünler bulunuyor. Birtakım elekt-romekanik ürünler geliştiriyoruz. Mesela araçlarda lastikler gittiği zemine göre farklı hava basıncına ihtiyaç duyuyor. Bunun içerden otomatik bir yöntemle yapılması lazım. CTIS (Central Tear Infusion System) denilen bir sistem var.
BMC'ye bunları yabancılar satıyordu. Ancak biz Konya'da bir alt yüklenici ile beraber bu ürünü geliştirdik. Bu ürünle fuarlara katılacağız. Büyük ilgi görmesini bekliyoruz. Öte yandan bu araçlar için 360 derece görüntüleme sistemleri de geliştirdik. Araç içi konuşma sistemleri gibi sistemler de geliştiriyoruz.
Başka ne gibi ürünleriniz var?
İki drone grubuna odaklanmış durumdayız. Biri Songar. Sahada oyun değiştirici bir ürün. Dünyada savunma sanayiinde daha önce lanse edilmemiş bir ürün. Askerlerimizin kaybını önleyecek. Bu yılın sonuna kadar Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) envanterine girecek. Dünyadan da son derece yüksek ilgi var. İkinci drone grubumuz Salgur. Bunlar küçük görev drone'ları. İçlerinde yüz, ses tarama, görüntü işleme sistemleri var.
“ZEMANA’YI DÜNYA ŞİRKETİ YAPACAĞIZ”
“Teknoloji ve güvenlik ana iş kollarımızdan biri. Türkiye’nin bir siber güvenlik şirketi olmayı hedefliyoruz. Bu iş kolumuzda ‘Zemana’ diye bir antivirüs programımız var. 400 binin üzerinde indirmesi bulunuyor. Saraybosna ve Ankara’da ofislerimiz var.
Zemana’yı önümüzdeki beş yıl içinde dünya şirketi yapmayı hedefliyoruz. Dünyada Deep Fake Technologies denilen yeni bir trend var. Bu teknoloji bir biyometrik fotoğrafınızla size istediğiniz herhangi bir dizide başrol oynatabiliyor.
Ama bunun kötü kullanımları da var. Zemana ile bunu belirleyecek sistemler geliştiriyoruz. Bu sisteme girince görüntünün sahte olduğu ortaya çıkacak. Bu şu anda dünyada gelişmiş bir ürün değil. Biz yıl sonunda bu ürünü bitirmeyi planlıyoruz.”
