DR. ORHAN KARACA
[email protected]
Türkiye ekonomisi 2018'in son çeyreğinde resesyona girmiş ve bu resesyon 2019'un ilk iki çeyreğinde de sürmüştü.
Üçüncü çeyrekte ise yüzde 1 gibi düşük bir büyümeyle de olsa resesyondan çıkmıştı. Dördüncü çeyrekte hızlı bir büyüme gelince 2019 yılı da az da büyümeyle kapandı.
Hatırlarsanız geçen hafta bu sayfalarda öncü göstergelere bakarak dördüncü çeyrekte ekonominin iç talebe dayalı olarak yüzde 5-6 arasında büyümüş olabileceğini söylemiştik.
2019 yılının tamamındaki büyümenin ise yüzde 0,6-0,9 arasında çıkabileceğini ifade etmiştik. Hem dördüncü çeyrekteki hem de 2019'un tamamındaki büyüme bu tahmin aralığımızın üst sınırında gerçekleşti.
STOKLARIN ETKİSİ
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerinin ayrıntılarına bakıldığında, dördüncü çeyrekteki büyümenin gerçekten de iç talepten kaynaklandığı görülüyor.
Üstelik bu iç talep artışının çok önemli bir bölümünün de stoklardaki yükselişin sonucu olduğu dikkati çekiyor. Bizim hesaplarımıza göre dördüncü çeyrekte stok değişiminin büyümeye katkısı 6,5 puanı buldu.
Yani stoklardaki artış olmasa dördüncü çeyrekte büyüme değil yüzde 0,5 küçülme yaşanacaktı. Stoklardaki bu artışın iki nedeni olabilir.
Birincisi, iç talepteki artışa hazırlıksız yakalanan şirketler, resesyon sırasında eriyen hammadde ve ara malı stoklarını yerine koymaya çalışmışa benziyor.
Dördüncü çeyrekte ithalatta yaşanan büyük artış da bunu destekliyor. İkincisi, iç talepteki artışın 2020 yılında da devam edeceğini düşünen şirketlerin mamul mal stoklarını da artırmış olmaları mümkün görünüyor.
Stoklardaki artıştan sonra dördüncü çeyrekte büyümeye en büyük katkıyı hanehalkı tüketimi yaptı. Bu dönemde faiz indirimleriyle gaz verilen hanehalkı tüketimi yüzde 6,8 arttı ve buradan büyümeye 3,9 puanlık katkı geldi.
Dördüncü çeyrekte yüzde 2,7 artan kamu harcamalarının ise büyümeye 0,4 puanlık katkı verdiğini hesaplıyoruz. Buna karşılık yatırımlarda 2018'in üçüncü çeyrek döneminde başlayan düşüş kıl payı farkla da olsa 2019'un dördüncü çeyreğinde de sürdü.
Bu dönemde yatırım harcamaları yüzde 0,6 düşerken bu durum büyümeden 0,2 puan götürdü. Resesyon sırasında iyi bir performans göstererek ekonomideki küçülmenin derinleşmesine engel olan mal ve hizmet ihracatı ise dördüncü çeyrekte biraz daha yavaşladı.
Dördüncü çeyrekte mal ve hizmet ihracatı sadece yüzde 4,4 arttı ve büyümeye 1 puanlık katkı yaptı. Öte yandan mal ve hizmet ithalatı ise yüzde 29,3'lük büyük bir artış göstererek büyümeden 5,8 puan çaldı.
2020'DE NE OLUR?
Hükümet 2020'de ekonomik büyümenin yüzde 5 olmasını hedefliyor. Ancak ekonomik kamuoyundaki beklentiler 2020 için yüzde 3 dolayında büyümeye işaret ediyor.
Maalesef 2020 yılı kamuoyundaki beklentilerden bile daha düşük bir büyümeye işaret eden bir tabloyla başladı. Çin'den başlayıp dünyaya yayılan koronavirüs salgını zaten düşüşte olan küresel ticareti biraz daha aşağı çekeceğe benziyor.
Bu durum ihracatımıza olumsuz yansıyarak dış talebin büyümeye katkısını daha da düşürebilir. Öte yandan zaten sürdürülmesi zor görünen iç talepteki canlanmayı da küresel gelişmeler ve Suriye'deki gerginlik nedeniyle döviz kurlarının tekrar yükselişe geçmesi tehdit etmeye başladı. Bu durum 2020 yılı için umutlu olmayı zorlaştırıyor.