Merkez Bankası, 2001 yılından bu yana, reel ve finansal sektörlerdeki karar alıcı ve uzman kişilerin temel ekonomik göstergelerle ilgili beklentilerini derlediği aylık bir anket düzenliyor.
DR. ORHAN KARACA
[email protected]
Beklenti Anketi adı verilen bu anketin kasım ayı versiyonunun en çarpıcı sonucu enflasyon beklentilerindeki yükseliş oldu. Geçen ay yüzde 9,9 olan bu yıl sonuna ilişkin yıllık Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) enflasyonu beklentisi yüzde 10,7’ye fırladı.
12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 8,5’ten yüzde 8,7’ye yükselirken, 24 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 8’den yüzde 8,3’e çıktı.
2017’ye yüzde 8,5 dolayında bir yıl sonu enflasyon beklentisiyle girmiştik. Bu beklenti yılın ilk aylarında hızla yükselmiş ama yaz aylarından itibaren yüzde 9,5 dolayına oturmuştu. Ancak son üç ayda yıl sonu enflasyon beklentisi yeniden yükselişe geçti. Benzer durum 12 ve 24 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri için de geçerli.
YÜKSELİŞİN NEDENLERİ
Enflasyon beklentilerindeki bu yükselişin bir nedenini gerçekleşen enflasyonun da yeniden yükselişe geçmesi oluşturuyor. Yaz aylarında hızla gerileyip yüzde 10’un hafif altına kadar inen enflasyon ağustos ayından bu yana yeniden yükseliyor. Temmuz ayında yüzde 9,8 olan enflasyon ekim ayında yüzde
11,9’u buldu. Muhtemelen kasım ayında yüzde 12’nin de üzerine çıkacak. Bu yükseliş Merkez Bankası’nı bile enflasyon tahminlerini yükseltmek zorunda bıraktı. Merkez Bankası, kasım ayının ilk gününde yayınladığı 2017’nin dördüncü ve son Enflasyon Raporu’nda, 2017 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 8,7’den yüzde 9,8’e, 2018 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 6,4’ten yüzde 7’ye, 2019 yıl sonu enflasyon tahminini ise yüzde 5'ten yüzde 6'ya çıkardı.
Enflasyon beklentilerindeki yükselişin bir başka nedenini de kurların son üç aydır yönünü yeniden yukarıya dönmesi oluşturuyor. Kurlarda adeta tarih tekerrür ediyor. Geçen yılın sonlarında yaşadığımız yükselişin bir benzeri de şu sıralarda yaşanıyor.
Daha eylül ayı ortalarında 3,50 TL’nin altında olan dolar kuru şu sıralarda 3,90 TL’ye yakın seyrediyor. Eylül ayı ortalarında 4,10 TL dolayında bulunan Euro kuru da şu sıralarda 4,50 TL’nin üzerinde bulunuyor. Kurlardaki yükselişin çok geçmeden fiyatlara yansıyacağı (pass-through effect) bilindiği için de enflasyon beklentileri haliyle yükseliyor.
BAZ ETKİSİ YANAR MI?
Bu filmi daha geçen yıl yaşadık. Geçen yıl döviz kurlarında eylül ayı sonlarında başlayan yükseliş aralık ayından itibaren TÜFE enflasyonuna yansımaya başlamıştı. Bu yıl enflasyon kurlar yükselişe geçmeden önce de “baz etkisi” nedeniyle yükselişte olduğu için bu yansımanın başlayıp başlamadığını tam olarak tespit etmek zor.
Durumu daha net olarak baz etkisinin olumlu tarafa döneceği aralık ayında göreceğiz. Muhtemelen aralık ayında enflasyonda baz etkisinin gerektirdiğinden daha yavaş bir düşüş çıkacak. Hatta durum daha vahim bir hal alırsa bu yavaş düşüş bile gerçekleşmeyebilir.
Oysa Merkez Bankası 2018 yılında enflasyonda düşüş umudunu büyük ölçüde yılın ilk aylarında görülecek olan olumlu baz etkisine bağlamış durumda. Pek çok kurum ve kişi de yine bu olumlu baz etkisi sayesinde 2018’in ilk aylarında enflasyonun yeniden tek haneye inmesini bekliyor.
Eğer bu olumlu baz etkisi kurlardaki yükseliş yüzünden yanarsa bu umutlar suya düşecek. Böyle bir durumda çift haneli enflasyon daha uzun bir süre bizimle kalabilecek. Esasında Merkez Bankası gerçekten sıkı bir para politikası uygulayarak buna engel olabilir. Ancak pek de bu yönde bir irade göstermiyor.
2000'li yıllarda enflasyonu tek haneye düşüren efsanevi Merkez Bankası ekibinden Prof. Dr. Fatih Özatay’ın geçen çarşamba günü Dünya Gazetesi'ndeki köşesinde dikkat çektiği gibi, bunun yerine “şapkadan tavşan çıkararak” durumu idare etmeye çalışıyor.