Modern gastronomi, yalnızca lezzetten ibaret değil. Şefler artık yemek yaparken bir hikâye anlatıyor, tabaklar ise yalnızca karnı değil zihin ve ruh da doyuruyor. Unilever Food Solutions’ın ‘2025 Geleceğin Menüleri Trend Raporu’ işte bu yeni dönemin ruhunu yakalayan bir çalışma.
Üçüncü kez yayınlanan rapor, 21 ülkede 300 milyonun üzerinde çevrim içi arama, sosyal medya analizleri ve dünya genelinden bin 600’den fazla şefin içgörüsüyle hazırlanmış. Bu yılki tema: Harekete Geçiren Lezzetler…
Rapor, gastronominin kültürel sınırları nasıl aştığını, sokaktan fine dining’e, geçmişten geleceğe uzanan lezzet yolculuğunu ‘Sokak Lezzetlerine Şef Dokunuşu, Sınır Tanımayan Mutfaklar, Köklere Dönüş ve Yeni Nesil Yemek Deneyimi’ olmak üzere dört ana trend başlığında ele alıyor.
‘YEMEĞİN ANLAMI DEĞİŞTİ’
Unilever Food Solutions Türkiye Genel Müdürü Yılmaz Tokgöz’e göre, ev dışı tüketim sektörü hiç olmadığı kadar hızlı ve köklü bir dönüşüm içinde.
“Eskiden menüler kalori, fiyat ve doygunluk ekseninde hazırlanırdı. Şimdi misafir, bu tabağın ardındaki hikâyeyi, sürdürülebilir olup olmadığını, hangi bölgeden hangi malzemeyle yapıldığını bilmek istiyor” diye anlatan Tokgöz, bu dönüşümün şefleri sadece lezzet değil, duygu ve değer yaratan hikâyeler kurgulamaya yönelttiğini belirtiyor. Bu bağlamda, ‘Geleceğin Menüleri Raporu’ yalnızca gastronomi trendlerini değil, şeflerin duygusal ve kültürel üretim alanlarını da analiz ediyor.
2025’İN ÖNE ÇIKAN DÖRT TRENDİ
Raporda yer alan dört temel eğilim, gastronomideki yapısal değişimi özetliyor:
*Sokak Lezzetlerine Şef Dokunuşu: Bu trend, sokak lezzetlerini yüksek kaliteli malzemeler ve rafine teknikler kullanarak bir üst seviyeye taşımaya odaklanırken, aynı zamanda sokak lezzetlerinin samimi cazibesini ve keşif duygusunu da koruyor. Böylece, sokak yemeği kültürünün rahat ve dinamik atmosferini sunmaya devam ederken daha yüksek kalitede bir yemek deneyimi de ortaya çıkıyor. Bu trend, özellikle dünya mutfağından ilham alan hem erişilebilir hem de heyecan verici lezzetler arayan modern yemekseverlere hitap ediyor.
*Sınır Tanımayan Mutfaklar: Bu yemek trendi, farklı yemek geleneklerini uyumlu ve yenilikçi deneyimlere dönüştürüyor. Bu hareket, küreselleşme ve göçün yanı sıra çok kültürlü köklerini onurlandırmayı amaçlayan yeni nesil şefler tarafından yönlendiriliyor. Şefler, farklı mutfak etkilerinin nasıl bir araya getirilebileceğini yeniden tasarlayarak, yenilikçiliğin ötesine geçen benzersiz ve otantik yemekler yaratıyor.
*Köklere Dönüş: Daha az bilinen yöresel mutfakları takdir eden ve yeniden canlandıran bu trend, yerel malzemelere ve kültürel mirasa kök salmış pişirme tekniklerine hak ettikleri değeri veriyor. Bu akım, geçmişi korurken ileriye doğru hareket etmenin ve her yemeğin özünde otantikliğin kalmasının önemini vurguluyor. Çoğu zaman bir bölge içinde doğup zamanla daha geniş bir kitleye ulaşan bu trendin başarılı olabilmesi için lezzetlerin özünü korumak gerekiyor.
*Yeni Nesil Yemek Deneyimi: Yemek deneyimi, artık sıradan kişiselleştirmelerin ötesine geçerek misafirlerin yemeğin hazırlanışına ve şekillendirilmesine dahil olabildiği daha etkileşimli ve kişisel deneyimlere dönüşüyor. Yeni nesil yemek deneyimi trendi, yemeği birden çok duyuya hitap eden ve kapsayıcı bir hâle getirerek benzersiz ve fark yaratan özel deneyimler sunmaya odaklanıyor.
DİJİTALLEŞME VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Gastronomideki bu dönüşümün sadece mutfakla sınırlı kalmadığını; dijitalleşmenin, veri kullanımının ve sürdürülebilir üretimin artık her işletmenin ajandasında olduğunu da vurgulayan Tokgöz, “Dijitalleşme sadece sipariş süreçlerini değil, karbon ayak izini azaltmaktan menü planlamasına kadar birçok alanı dönüştürüyor. Bu dönüşüm, yalnızca büyük zincirler için değil, mahalle esnafı için de geçerli hale geldi. İklim dostu malzemelerin öne çıktığı tabaklar, yerel üreticiyi destekleyen tarifler ya da atıksız pişirme teknikleri artık trend değil, yeni norm haline geliyor. Sektör bu dönüşümü yakalayabilirse sadece ticari değil, kültürel ve çevresel açıdan da sürdürülebilir hale gelir” diye anlatıyor.
Unilever Food Solutions, bu kapsamda şeflere hem içerik hem de teknoloji desteği sunuyor. Tokgöz’e göre geleceğin menüsü sadece tabakta değil; tedarik zincirinden servise, dijital etkileşimden geri bildirime kadar her noktada etkili olacak bir yapı sunmalı.
Öte yandan yemek deneyimi artık sıradan kişiselleştirmelerin ötesine geçerek misafirlerin yemeğin hazırlanışına ve şekillendirilmesine dahil olabildiği daha etkileşimli ve kişisel deneyimlere dönüşüyor. Yeni nesil yemek deneyimi trendinin, yemeği birden çok duyuya hitap eden, kapsayıcı bir hâle getirerek benzersiz ve fark yaratan özel deneyimler sunmaya odaklandığına da değinen Tokgöz, “Geleceğin Menüleri Trend Raporu’nda Zaaf İstanbul’un Kurucusu ve Şefi Aras Çetin’in AI ile oluşturduğu bir Köfte&Patates reçetesi yer alıyor örneğin. Çetin, kendi tecrübesi ve teknoloji tek tabakta bütünleştirerek yeni nesil yemek deneyimine farklı bir boyut kazandırıyor” diyor.
ANADOLU’DAN DÜNYAYA AÇILAN REÇETELER
Raporun Türkiye ayağında ise dikkat çekici bir başka vurgu var: Yerelleşmenin evrenselliği… UFS Türkiye Şef Lideri Osman Bahadır’ın liderliğinde hazırlanan reçeteler; Aras Çetin, Cem Ekşi, Bora Korkmaz gibi deneyimli şeflerin yorumlarıyla destekleniyor. Anadolu mutfağının rafine bir yorumla yeniden yazıldığı bu bölüm, global trendlerin yerel yansımalarını yansıtıyor.
