Ancak boş durmayıp başta Kundu-Lara bölgesi olmak üzere bazı destinasyonlarda turizmin nabzını tuttum ki çok ilginç bilgilerle döndüm. Birincisi, bu yıl turizmdeki hizmet ordusuna katılan elemanlar sırf Özbekistan, Türkistan, Kırgızistan gibi Türki Cumhuriyetlerinden değil; Endonezya’dan gelen kişilerden de oluşmuş. Kaldığım Nirvana gibi çevredeki birçok otel Endonezyalı elemanları çalıştırmaya başlamış. Otel sahiplerinin belirttiğine göre de bu ülkeden gelen turizmi iyi bilen yetişmiş elemanlar işletmelerin yüzünü güldürmüş. Bir diğer konu ise özellikle Kundu- Lara bölgesinin Las Vegas ile bir benzerliğini keşfetmem oldu. Nasıl mı? Anlatayım.
Ekonomist’in 8 - 21 Haziran 2025 tarihli sayısından
Seyahat sektörünün kazananları artık müşterilerine bir “anlam” sunabilenler oluyor. Çünkü tüketiciler değişti; gittiği lokasyonların ve konaklayacağı mekânların bir hikâyesi olsun istiyor. Bu yüzden tarihi ve otantik bir dokusu olan ya da sanatla içli dışlı otelleri seviyor. Hele ki yetenekli bir mimar, ya da tasarımcının imzasını taşıyorsa daha da çok…

HASAN SÖKMEN
LAS VEGAS’A GİTTİ, UFKU DEĞİŞTİ
Hasan Sökmen, ülkemizdeki mimari anlayışa yeni ufuklar açan, Ankaralı bir mimar. Kumarhaneler cenneti Las Vegas’tan etkilenerek başladığı temalı oteller zincirine şimdiye kadar birçok tanınmış markayı projelendirmiş bir yetenek. Topkapı Sarayı, Concorde uçağı, Titanik gemisi ve İstanbul silueti gibi pek çok temayı otele dönüştürmüş ilginç bir kişi. Ayrıca yurt dışında da pek çok projeye imza atması da onu uluslararası konuma taşıyan yönü. Gürcistan’da dünyanın yedi harikasından biri olan İskenderiye Feneri temasını hayata geçirmesi örneklerden biri. Hasan Sökmen’i daha iyi tanımak için de Ankara’ya dönünce ofisinde uzun uzadıya konuştuk.
İlk etapta da temalı otel fikrinin nasıl ortaya çıktığını sordum. Tek cümleyle “Yıllar önce Las Vegas’a yaptığım seyahat” yanıtını verdi. Biliyorsunuz, bu şehir çöl ortasında yoktan var edilmiş bir yerleşim birimi. ABD’de demiryolu ağının genişlemesi ile birlikte 1940’larda Las Vegas’ta Nevada Çölü’nde baraj yapılıyor. Barajda çalışan çok sayıda Amerikalı var ve çölün ortasında çalışmak çok zor. Amerikalılar da eğlencelerine çok düşkün insanlar. Bu barajda çalışan insanların eğlenmesi için o dönemde oraya bir bar yapılıyor. Daha sonra yeni eğlence yerleri, restoranlar ve marketler derken, Las Vegas ortaya çıkıyor. Baraj bittikten sonra da bu yapılan barlar hizmet vermeye devam ediyor. Ayrıca “Nasıl olsa çöl, kimse gitmez” diye kumarhane yapılması için de gerekli izinler veriliyor. Zamanla Las Vegas kumarhane merkezi oluyor. Çevresinde de zengin kentler olunca, Vegas büyüyor ve paranın oluk gibi aktığı bir yere dönüşüyor. Bu arada Vegas’ta örnek alınacak hiçbir yapı yok. Mimarın biri çıkıyor ve “Benim otelim örnek alınsın” diyerek bir otel yapıyor. Ardından da Yunan, İtalyan, Mısır mimarisinin özelliklerini yansıtan oteller birbiri ardına inşa edilmeye başlıyor. Sonuçta bu mimari tarz, akıma dönüşüyor ve kolları sıvayan her mimar bir öncekini geçmek için yeni bir tasarım gerçekleştiriyor. Hatırlatmakta fayda var, yapılan ilk otel de Las Vegas’ın ana caddesine adını veren Flamingo Otel...
TOPKAPI’YLA DOĞDU, MARDAN’LA ZİRVEYE OTURDU
Las Vegas’a gerçekleştirdiği seyahatten dönen Hasan Sökmen, o sıralar yeni bir otel projesi isteyen MNG Holding’in sahibi Mehmet Nazif Günal’a öneri götürmekte gecikmiyor. “Gelin Las Vegas’taki gibi temalı bir otel yapalım” diyor ve yatırımcı da bu teklife sıcak bakınca, Antalya Lara’nın ilk temalı oteli Topkapı Palace doğuyor. Onu dünyanın en hızlı uçağına benzeyen Concorde Otel, cruise gemisine benzeyen Titanic Otel, Yunan tapınağına benzeyen Kaya Artemis ve simgelerle İstanbul’u yansıtıldığı Mardan Palace takip ediyor. Geçen haftaki gidişimde gezme fırsatı yakaladığım ve şimdiki adı Titanic Mardan Palace olan tesis, bir bakıma küçük İstanbul gibi projelendirilmiş. Avrupa’nın en büyük havuzuna sahip ve ortasında Kız Kulesi bulunuyor. Havuzun Avrupa yakasını temsil eden kıyısındaki binalar, Ortaköy ve Arnavutköy, Asya yakasındaki binalar da Kuleli Askerî Lisesi ve klasik Türk evlerinin mimari özelliklerini taşıyor.
Hasan Sökmen, Mardan’ı yaratırken birtakım fiziki şartları da göz önüne almış. Onu da şöyle izah ediyor: “Otelin yapıldığı alan uzun bir alandı. Oteli ‘U’ şeklinde yaptım ve ortasına da büyük bir havuz koydum. Madem büyük bir havuz olacak; bir tarafı Anadolu yakası olsun, diğer tarafı da Avrupa yakası, ikisini Dolmabahçe’de birleştirelim diye düşündüm. Patrona fikrimi söyledim, kabul etti. Mardan Palace projesi böylelikle gerçekleşti ve üç yılda tamamlandı. Bu arada sadece Hasan Sökmen’in tasarladığı tematik oteller hizmete girmemiş. Bölgede kelebek şeklindeki Miracle Otel, Kremlin Sarayı şeklindeki Kremlin Palace gibi daha birçok örnek var.

UÇAK ÜRETİMİNDEKİ SIKINTI BÜYÜMEYİ ENGELLİYOR
Corendon Airlines, 20’nci kuruluş yıldönümünü kutlarken, yurt içi ve dışından gelen turizm ve havacılık sektöründen davetlilerini Nirvana Cosmopolitan otelde ağırladı. Corendon’un Türkiye, Almanya, Hollanda, Belçika, Mısır, İngiltere, Avusturya gibi pek çok ülkeden iş ortakları, kamu kurumlarından, havacılık ve turizm sektörlerinden, iş, spor, siyaset ve medya dünyasından çok sayıda davetlisi vardı. Cosmos Theatre’da düzenlediği bir Gala Gecesi’yle de beş ayrı ülkeden gelen yıldız sanatçılarla gövde gösterisi yaptı. Gecenin açılış konuşmasını yapan Corendon Airlines Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer, yurt dışından gelen medya temsilcileri ile sabah uzun bir toplantı yaparken, şirketin kuruluş hikâyesini ve geçirdiği dönüşümü anlattı. Karaer, “Yirmi yıl önce ortağım Atılay ile çıktığımız bu yolculukta, amacımız sadece bir havayolu kurmak değil; insanlara güvenli, konforlu ve içten hizmet sunan bir tatil markası yaratmaktı. Bugün, 35 uçaklık filomuzla yılda 10 milyon yolcuya ulaşan ve sektöre katma değer sağlayan büyük bir aileye dönüştük” dedi. Benimse soru cevap kısmında önemli bir saptaması dikkatimi çekti. Önümüzdeki 4-5 yıl büyüme hedeflemediklerini anlatırken, aklıma ülkemiz ve dünyadaki ekonomik sıkıntılar geldi ki anlatmayı sürdürünce bambaşka bir gerekçeyi öğrendik.

BOEING VE AIRBUS TALEBE YETİŞEMİYOR
Dünyadaki iki büyük uçak üreticisi Boeing ve Airbus’ın taleplere yetişememesi filo büyümelerinin önündeki en büyük engel durumunda. Boeing’in üretimi, artan hükümet denetimi ve fabrika işçilerinin grevi nedeniyle olumsuz etkilendi. Amerikan havacılık devi, 2024 yılında Avrupalı rakibinin müşterilerine teslim ettiği ticari uçak sayısının yarısından daha azını teslim etti. Boeing’in üretimini yarıya düşürmesi, Airbus’un ise üretimini gerçekleştirdiği uçaklarındaki motor hatasını düzeltmekle uğraşması, ki şu ana kadar ürettiği 2 bin 250 adet uçağındaki motor arızını gidermekle kapasite kaybı yaşadığını söylemesi yeni siparişlere yetişememe sorununu beraberinde getirmiş. Tedarik zinciri kısıtlamaları nedeniyle Airbus, birkaç önemli uçak modeli için üretim hedeflerini yeniledi. Airbus’ın en çok satan modellerinden biri olan A320 ailesi, A350 ve A220 modelleri gibi üretim oranlarında düşüş görecek. Bu ayarlamaların, birçoğu artan hava yolculuğu talebini karşılamak için yeni uçakları sabırsızlıkla bekleyen küresel havayollarının teslimat programlarını etkilemesi bekleniyor. Üretimdeki gecikmeler, bazı havayollarını yeni teslimatları beklerken planlanandan daha uzun süre eski uçakları kullanmaya zorluyor. Bu nedenle yeni uçakların 4-5 yıl sonra teslim edilecek olması birçok uçak şirketi gibi Corendon’un da büyüme stratejini değiştirmiş. “Peki yolcu sayısını her yıl artıran Corendon bu sorunu nasıl aşıyor?” sorumuza ise Karaer şöyle cevap verdi: “Türkiye, Hollanda, Almanya, İngiltere gibi birçok ülkeden dünyanın önemli turizm destinasyonlarına uçarken filomuzu kiralayabildiğimiz uçaklarla takviye ediyoruz. Dünyanın dört bir yanındaki sezonu biten ülkelere uçan şirketlerin boşta kalan uçaklarını kiralıyoruz ki o bile zaman zaman talebimizi karşılayamıyor.”
Anlayacağınız uçak üreticilerinin talebi yeterince karşılayamaması Corendon’un da büyüme stratejisini kısıtlamış durumda.