DOLAR
34,82
0,04%
DOLAR
EURO
36,77
-0,12%
EURO
GRAM ALTIN
2976,21
1,06%
GRAM ALTIN
BIST 100
10257,39
1,75%
BIST 100
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

“Yeşil dönüşüm için finansal kaynak oluşturacağız”

2030’a kadar yüzde 41 sera gazı emisyonu azaltımının sağlanması için çalıştıklarını belirten Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Özel sektörün düşük karbonlu teknolojilere geçişini teşvik etmeyi ve yeşil dönüşüm için bir finansal kaynak oluşturmayı hedefliyoruz” diyor.

25 Kasım 2024 | 19:56
“Yeşil dönüşüm için finansal kaynak oluşturacağız”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma Hedefleri” doğrultusunda iklim dostu ve yeşil dönüşüm eksenli bir yaklaşımla hareket ediyor.

10 - 23 Kasım 2024 tarihli sayıdan

Bir yandan ülkemizin önceliklerine odaklanırken, uluslararası yükümlülükleri yerine getiriyor. Bu kapsamda, Orta Vadeli Program’da öngörülen dijital dönüşüm ve yeşil finansman mekanizmalarına ulaşmak üzere gerekli hazırlıklar tamamlandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile yeşil dönüşüm çalışmalarını ve ülkemizin bu yöndeki hedeflerini konuştuk.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak yeşil dönüşüme yönelik hangi çalışmaları yapıyorsunuz?
Çalışmalarımızı iki ana temel üzerine kurduk: Birincisi dijital dönüşüm için akıllı şehirler vizyonumuz, ikincisi ise yeşil dönüşüm için çevre ve iklim değişikliği alanlarında yürüttüğümüz çalışmalar. 2030’a kadar yüzde 41 sera gazı emisyonu azaltımının sağlanması için çalışıyoruz. Bunun için enerji, sanayi, binalar, ulaştırma, atık, tarım ile arazi kullanım ve ormancılık sektörlerini kapsayan İklim Değişikliği Azaltım ve Uyum Stratejisi ve Eylem Planları’mızı hazırladık. Ülkemizin 2053 Uzun Dönemli İklim Stratejisi ile Türkiye Yeşil Taksonomisi çalışmalarımızı da tamamladık. Altyapı çalışmalarını tamamladığımız Emisyon Ticareti Sistemi (ETS) ile Türkiye’de karbon fiyatlandırma mekanizmaları aracılığıyla özel sektörün düşük karbonlu teknolojilere geçişini teşvik etmeyi ve yeşil dönüşüm için bir finansal kaynak oluşturmayı hedefliyoruz. 

İklim Kanunu’nun TBMM tarafından onaylanmasının ardından ETS’yi uygulamaya koyacağız. Yine sera gazı emisyonlarının takibi amacıyla 2015’te tesis bazlı olarak Çevrimiçi İzleme, Raporlama ve Doğrulama Sistemi’ni (MRV) kurduk. Bu sistemle güncel olarak yaklaşık 800 tesisin yıllık sera gazı emisyon verilerini düzenli bir şekilde takip ediyoruz. Ulusal ve uluslararası çalışmalar kapsamında ozon tabakasını incelten maddelere (OTİM) ilişkin başarılı bir şekilde uygulanan azaltım politikalarıyla 2024’te OTİM miktarını düşürdük. Artık 2025’te bunun ithalatına artık izin vermeyeceğiz. 2021’de Türkiye olarak Kigali Değişikliği’ni kabul ederek küresel ısınma potansiyeli yüksek 18 adet Hidroflorokarbon (HFC) sınıfı gazın üretim ve tüketiminin aşamalı olarak azaltılmasını ve bu gazların 2029’a kadar yüzde 10 azaltımını taahhüt ettik. Ülkemiz sanayisinin yeşil dönüşümü ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) konuları temelinde, farkındalığının ve kapasitesinin artırılması amacıyla 2024’te 14 farklı ilde eğitimler düzenlendik. Bu sayede 3 binden fazla sanayicimize ulaştık. 2025’te bu eğitimleri daha da yaygınlaştıracağız.

Sanayiye dönük başka çalışmalarınız olacak mı?
2024 sonuna kadar yayımlamayı planladığımız Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği ile Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi ile sanayi tesislerinin çevresel performanslarının daha şeffaf bir şekilde izlenmesi ve değerlendirilebilmesini sağlayacağız. Vereceğimiz “Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi” ile bu belgeye sahip tesislerin yeşil finansman imkânlarına erişimi çok daha kolay hale gelecek.

Üretici açısından çevresel değerlerin korunması ve ekonomik verimliliğin teşvik edilmesi, piyasa gelişiminin çevresel hassasiyetle uyarlanması, tüketiciye çevreye duyarlı ürünü tercih etme imkânı sunmak üzere üreticilere yönelik Çevre Etiket Sistemi’ni hayata geçirdik. Türkiye’de 2018’de gönüllülük sistemiyle başlattığımız ürün ya da hizmetlerin çevreye duyarlı ve çevre dostu olduğunu gösteren Çevre Etiket Sistemi kapsamında 2024’te 16 firmaya, 595 ürünü için “Çevre Etiket Belgesi” verdik. Ayrıca sistemin yaygınlaştırılması kapsamında şu ana kadar toplamda 15 ürün ve hizmet grubunda çevre etiketi kriterlerini yayınlandık. Hedefimiz 2024 sonuna kadar 17 sektörde çevre etiketi kriterlerini yayımlamak.

İklim Kanunu çalışmalarınızdan da bahseder misiniz? 
Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesini bir çerçeveye oturtmak ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek amacıyla İklim Kanunu hazırlıyoruz. Kanun; emisyon azaltımı, uyum politikaları ve iklim finansmanı gibi alanlarda yol gösterici düzenlemeler getirerek Türkiye’nin 2053 yılı Net Sıfır Emisyon Hedefi doğrultusunda kapsamlı adımlar atmasını sağlayacak. Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğimizi, AB Mevzuatı’nın da üstünde çevresel açıdan korumacı bir yaklaşımla yeniledik. Sanayiden enerjiye, madenden ulaşıma, turizmden atık yönetimi ve tarıma kadar birçok önemli sektörde yapılacak çok daha fazla projeyi yönetmeliğin Ek-1 listesine alarak, ÇED Raporu hazırlanmasını zorunlu hale getirdik. Tüm kirletici kaynakların; hava, deniz, su ve toprak gibi tüm alıcı ortamların çevresel ölçümlerini yapıyoruz. Yeşil ve dijital dönüşüm çerçevesinde tüm bu çevresel izleme verilerini tek merkezden etkin olarak yönettiğimiz Sürekli İzleme Merkezimizi (SİM) 2018 yılında kurduk. Bu kapsamda; çevre denetimi yapıyor, çevreyi kirletenlere caydırıcı nitelikte cezalar yazıyor ve idari yaptırım uyguluyoruz. Hatta işletmenin faaliyetini durdurmasına kadar giden yaptırımlarımız var. İzlemeler gibi, çevre denetimlerinin de tek merkezden yönetilmesi için Sürekli Denetim Merkezi kurduk. Bakanlığımızca geliştirilen yerli ve milli olan NEFES yazılımlarını geliştirdik. NEFES yazılımı hava kalitesi değerleri tespit ediyoruz. İllerimizde de hava kalitesinin iyileştirilmesine esas emisyon stratejilerinin uygulama süreçleri gerçekleştiriyoruz.

2025 ve sonrasında hedeflenen çalışmalar ve projeler nelerdir?
Sürekli İzleme Merkezi’nin mevcut kapasitesinin artırılması ve Yapay Zekâ ile Tahminleme Modülleri’nin oluşturulması çalışmaları sürüyor. 12. Kalkınma Planı’nda ve bakanlığımızın 2024-2028 Stratejik Planı’nda Türkiye Çevre Etiketi Sistemi’nin yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi yer alıyor. Bu kapsamda hedefimiz, 2028’e kadar en az 27 ürün/hizmet grubunda çevre etiketi kriterleri yayımlamak. Atık su arıtma tesislerini, enerji nötr hatta enerji pozitif ve doğal kaynak üreten biyorafineri tesislerine dönüştürülmesini planlıyoruz. Döngüsel Ekonomi kapsamında “Türkiye’deki Kentsel Atık Su Arıtma Tesislerinin Biyorafinerilere Dönüşüm Potansiyelinin Belirlenmesi Projesi” ile ülkemizde atık su arıtma tesislerinin; atık suyun yeniden kullanımını sağlayan, güneş ve rüzgar enerjisinden yararlanan, atıksudan hidrolik enerji ve ham madde, arıtma çamurundan biyogaz elde ederek ekonomik kaynak üreten ve yeşil teknoloji ürünü olan biyorafineri tesislerine dönüştürülmesi hedefi doğrultusunda çalışmalar yapacağız.

2024’te Atık Su Arıtma Tesisi Ulusal Tasarım Kriterlerinin Belirlenmesi Projesi’ni başlattık. 2025 ve sonrası dönem için hedeflediğimiz çalışmaların başında karbon odaklı yutak alanların oluşturulması ve şehirlerin karbon nötr hale getirilmesi hedefiyle uyumlu projeler geliyor. Bu projeler arasında Karbon Odaklı Yutak Alanların Oluşturulması ve Karbon Nötr Şehirler öne çıkıyor. İklim değişikliğiyle mücadele edilmesi, ekosistemlerin korunması ve biyolojik çeşitliliğin artırılması hedeflenen bu proje ile doğal ve yerel bitki türleriyle yeni karbon yutak alanları oluşturacağız. Önümüzdeki dönemde geliştireceğimiz çalışmalarda; Arazi Tahribatının Dengelenmesi (ATD) yaklaşımının ülkemizde yaygınlaştırılması, Havza Bazlı Çölleşme Eylem Planları ile risk ve tehlike haritaların güncellenmesiyle eylem planlarının belirlenerek izlenmesini, karbon yutak alanların envanter, uygulama, sertifikasyon ve yönetimi gibi çalışmalar önceliğimiz olacak. İklim finansmanında, 2025’te başlayacak iki adet uluslararası hibe destekli projemizle özellikle taksonominin uygulanması ve ülkemizin iklim finansmanı stratejisinin hazırlanmasına öncelik verilecek. Taksonomide, kamu, finans sektörü ve reel sektör paydaşlarımızın ihtiyaçlarını ve beklentilerini gözeten bir uygulama süreci planlanıyor. İklim finansmanı stratejimizle, net sıfır hedefimize ulaşmak ve iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirecek uyum önlemleri için gereken finansmanın miktarı ve temini çalışmaları yürütülecektir.

İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine yönelik ne gibi tedbirler alınabilir?
Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamış olduğu en üst iklim hedefi; 2053 Net Sıfır Emisyon Ve Yeşil Kalkınma” hedefidir. Bu vizyon doğrultusunda; yeşil ve dijital dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri çerçevesinde çevre sorunlarını kaliteli ve güvenilir bulgularla teşhis etmek, iklim değişikliğinin etkileri ve alınan tedbirlerin etkinliğini belirlemek için yeni nesil bilgi işlem teknolojilerini kullanarak hava, deniz, havza, sanayi kaynaklı kirleticilerin izlenmesi çalışmalarını Sürekli İzleme Merkezi (SİM) ile takip ediyoruz.

2011’den itibaren üçer yıllık periyotla düzenli olarak tüm denizlerimizde 425 noktada sürdürülen Ulusal Denizlerde Bütünleşik Kirlilik İzleme Programı (DEN-İZ) kapsamında elde edilen 12 yıllık düzenli veri seti ile 2025 sonunda deniz suyu sıcaklığı, yüzey suyu sıcaklıkları, deniz seviyesi, kıyı toprak kaybı, asidifikasyon, hava sıcaklığının atmosferik özellikleri gibi fiziksel parametreler üzerinden değerlendirilerek İklim Değişikliğinin Türkiye Denizleri Üzerindeki Etkilerine Yönelik Tematik Rapor hazırlıyoruz.

Yine ileri arıtma teknikleri ile arıtılmış atık suyunu yeniden kullanan kuruluşlara, yeniden kullanım oranına göre enerji giderlerinin yüzde 100’üne kadar indirim uygulanmasına yönelik düzenleme yaptık. Ayrıca, Arıtılmış Kentsel Atık Suyun Farklı Alternatiflerle Yeniden Kullanımı projesi ile Türkiye için “Atık suyun Yeniden Kullanımı Master Planı” nı hazırlayacağız. Yine, Akdeniz’in Deniz Ortamı ve Kıyı Bölgesinin Korunması Sözleşmesi’nin (Barselona Sözleşmesi) Antalya’da gerçekleştirilen COP22’de, Türkiye Akdeniz’de iklim istikrarını sağlamaya yönelik İklim Değişikliği Bölgesel Faaliyet Merkezi (CC/RAC) kurulması niyeti deklare edilmişti. COP23 süresince yapılan müzakerelerde, Türkiye’de CC/RAC kurulması kararı taraf ülkelerce onaylandı. Bu sayede Türkiye’de bir BM ofisi kurulacak ve Akdeniz Bölgesi’nde iklim değişikliği ile ilgili politikalarda aktif rol alınacak. Bu merkezin kurulması, iklim değişikliği ile mücadelede kamu ve özel sektör arasındaki iş birliğini güçlendirecek, özel sektörün inovatif çözümler üretmesi ve kamu kurumlarının düzenleyici rolü ile birlikte daha etkili politikalar geliştireceğiz. Ortak çalışmalar, Akdeniz’in iklim istikrarına katkıda bulunurken, sürdürülebilir kalkınmaya da ivme kazandıracaktır. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı uyum sağlamak amacıyla 2024-2030 İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında 11 sektörde, 129 eylem ve 40 strateji belirledik. Bu sektörler: Kent, Su Kaynakları Yönetimi, Tarım ve Gıda Güvencesi, Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri, Halk Sağlığı, Enerji, Sanayi, Turizm ve Kültürel Miras, Ulaşım ve İletişim, Sosyal Kalkınma ve Afet Risk Azaltma’dır.

Akıllı şehirlere dönüşüm için neler yapılabilir?
Akıllı şehirlere geçişte, atık yönetim sistemlerimizi dijitalleştirip, akıllı uygulamaları kullanarak daha verimli bir atık yönetimi sağlamayı hedefliyoruz. Bu sayede hem çevreyi koruyacak hem de iklim dostu şehirler kurmuş olacağız. 2024-2030 Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı ile Türkiye genelinde akıllı şehir çözümlerinin yaygınlaştırılmasını amaçlıyoruz. Bu planımız ile akıllı şehir teknolojileri ile iklim değişikliğiyle mücadele, şehirlerin dirençlilik seviyelerinin artırılması, yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi gibi konular önceliğimizdir.

Özellikle Sıfır Atık Projesi’nin akıllı şehir uygulamalarıyla entegre edilmesi, kentsel sürdürülebilirliği destekleyen önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Ayrıca, ‘Ulusal Akıllı Şehir Açık Veri Platformu’ gibi araçlarla veriye dayalı yönetim anlayışının sürdürülebilirliği destekliyor ve şehir içi ulaşım uygulamalarını yaygınlaştırıyoruz. Güncel akıllı şehir teknolojileri için ‘Akıllı Şehir Teknoloji Radarı’ oluşturduk ve ulaşım analiz platformları ile trafik yoğunluğu ve kaza oranlarının azaltılması için akıllı çalışmalar yaptık. Son olarak, akıllı şehir dönüşümünü destekleyen uluslararası iş birlikleri de geliştirilmekte olup akıllı okul, akıllı hastane, akıllı havaalanı ve akıllı kamu binaları gibi sektörel akıllı uygulamaların yaygınlaştırılması hedefliyoruz. Türkiye’nin bu dönüşüm sürecindeki başarılı şehirlerinin uluslararası platformlarda tanıtılması ve bu şehirlerin markalaşması da uzun vadeli hedeflerimiz arasında.

“59,9 milyon ton atığı geri dönüştürdük”
“Kaynaklarımızı tasarruflu kullanmanın önem kazandığı günümüzde atıkları en aza indirirken ‘al-kullan-at’ modelinden, ‘önle-azalt-yeniden kullan-geri dönüştür’ yaklaşımıyla uzun vadeli döngüsel ekonomiye geçiş önem kazandı. Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerinde yürüttüğümüz Sıfır Atık Projemiz ile geri kazanım oranımız 2017’de yüzde 13 iken 2023’te yüzde 35’e çıkardık, toplamda 59,9 milyon ton atığı geri dönüştürdük. 185 milyar TL ülke ekonomisine katkı sağladık. Ayrıca 498 milyon ağacın kesilmesinin ve 5,9 milyon ton sera gazı salımının önüne geçtik. 2024 itibarıyla Sıfır Atık Projesi kapsamında 193 bin bina ve yerleşkede sıfır atık yönetim sistemini kurduk. 81 ilimizin Sıfır Atık Yönetim Sistemi Planı’nı hazırladık. Sıfır atığın bir yaşam biçimi haline gelmesi için eğitim çalışmaları yaptık, bu kapsamda 22 milyon kişiye Sıfır Atık eğitimi verdik.”

“Arıtılmış atık su tarımda kullanılacak”
“2018’de yüzde 1,2 olan arıtılmış atık suların yeniden kullanım oranını yüzde 5,5’e çıkardık. 2030’da da yüzde 15’e çıkarmayı hedefliyoruz. Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğine ilave ettiğimiz hüküm ile büyükşehir belediyeleri ve il belediyelerine, kentsel atık su arıtma tesislerinde arıtılan toplam atık suyun en az yüzde 10’unun tarımsal sulamada ve rekreasyonel amaçla kullanımının yanı sıra endüstriyel, çevresel ve diğer alanlarda yeniden kullanım potansiyelini ve gerekli yatırım ihtiyacını belirlemek amacıyla bir yıl içerisinde fizibilite raporlarını hazırlamaları ve Bakanlığımıza sunma zorunluluğu getirdik. Hazırlanan fizibilite raporlarına Bakanlığımızca uygun görüş verilmesini müteakip söz konusu yatırımların yapılması için il belediyelerine üç yıl, büyükşehir belediyelerine iki yıl süre verdik. Arıtılmış atık suyun yeniden kullanıma hazır hale getirilmesi için harcanacak enerji giderlerinde indirim sağlanıp işletme maliyetinin önemli bir kısmını Bakanlığımızca karşılayacağız. Belediyelerin ve atık su arıtma tesislerinin inşasında veya işletilmesinde, kamu-özel iş birliğinin bir alternatif olarak kullanılabilmesi amacıyla çalışmalar yürütüyoruz.”

0


  • ALTIN GRAM - TL 2976,21 1,06%
  • ALTIN ONS 2658,48 1%
  • BIST 100 10257,39 1,75%
  • DOLAR/JAPON YENI 151,287 0,824%
  • DOLAR/KANADA DOLARI 1,41699 0,13781%
  • DOLAR/RUS RUBLESI 100 0,2232%
  • DOLAR/TURK LIRASI 34,8211 0,0391%
  • EURO/DOLAR 1,0549 -0,1103%
  • EURO/TURK LIRASI 36,7675 -0,1188%
  • STERLIN/DOLAR 1,27474 0,06123%
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL