Koronavirüs salgını perakende dünyasında yeni bir dönemin kapılarını açıyor. Yeni nesil perakende analitiği ve teknolojileri şirketi REM People'ın CEO'su Bülent Peker'e göre önümüzdeki dönemde sektöre online satış, stok stratejisi, yerel ürünlere talep artışı, ambalajlı ürünlere yönelim gibi konular damgasını vuracak.
Burca Tuvay
Dünyayı saran Koronavirüs salgını tüm sektörleri olduğu gibi perakendeyi de yeniden şekillendiriyor. Bu süreçte öne çıkan sektörlerden biri gıda perakendesi sektörü oldu. Başta gıda olmak üzere birçok hızlı tüketim ürününde talep patlaması yaşanırken toplumdaki endişe sebebiyle market rafları hızlı bir şekilde boşalmaya başladı.
Aniden ortaya çıkan bu talebe karşı üreticilerin, perakendecilerin ve diğer tedarik zinciri unsurlarının hızlıca reaksiyon verdiğini söyleyen REM People'ın Kurucusu ve CEO'su Bülent Peker, "Sonraki aşamada ise alışverişin ağırlıklı olarak organize perakende kanalına ve online kanala kaydığını gözlemliyoruz" diyor.
Bülent Peker, sektördeki değişimine ve geleceğine dönük sorularımızı yanıtladı.
Perakende sektörü son yıllarda nasıl bir dönüşüm içinde?
Perakende dünyası son yıllarda zaten büyük bir dönüşüm sürecindeydi. Sektör online ticaretin yanında fiziksel olarak da dönüşüm geçirdi. Dünyada 22 trilyon dolarlık büyüklüğe sahip perakende sektöründe her pazarın kendine ait bir özelliği var.
Özellikle perakende kanallarının gelişmesi ve teknolojiyle birlikte Türkiye'de de pazar gelişim gösterdi. Geleneksel kanal yani bakkal ve küçük marketlerin yerini son 20 yılda modern kanallar yani zincir marketler aldı. Dünyada rekabetin artması, hammaddeye erişimin kolaylaşması, lojistik imkanların artması gibi gelişmelerle ürün çeşitliliği arttı.
Koronavirüs salgını perakende sektörünü nasıl etkiledi?
Türkiye, Koronavirüs salgının etkilerini her geçen gün daha fazla hissetmeye başladı. Salgının Türkiye'yi etkisi altına almaya başladığı ilk fazda, perakende sektöründe önemli değişiklikler oldu. Başta gıda olmak üzere birçok hızlı tüketim ürününde talep patlaması yaşandı.
Toplumda oluşan endişe ve yaşamsal kaygılar sebebiyle market rafları hızlı bir şekilde boşaldı. Aniden ortaya çıkan bu talebe karşı üreticiler, perakendeciler ve diğer tedarik zinciri unsurlarının hızlıca reaksiyon vermesiyle durum kısa zamanda normale döndü. Bu süreçte alışverişin ağırlıklı olarak organize perakende kanalına ve online kanala kaydığını gözlemliyoruz.
En büyük satış kaybı hangi kanalda oldu?
Bakkal, büfe ve tekil marketlerden oluşan geleneksel kanalda ise ciddi bir satış kaybı söz konusu. Öyle ki; salgının ortaya çıkmasından sonraki ilk üç haftada Türkiye genelinde yaklaşık 20 bin geleneksel kanal, satış noktası faaliyetlerine kısmen veya tamamen ara verdi, durdu. Bu sürecin uzaması sayının artmasını da beraberinde getirecektir.
Diğer taraftan perakendenin gıda dışı alanları bu krizden çok daha derin etkilenen kesim oldu. Özellikle tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon, tüketici elektroniği gibi sektörlerdeki mağazalarda işler tamamen durma noktasına geldi. Tüm bu süreçten müspet yönde en fazla etkilenen kanal ise hiç şüphesiz online ticaret kanalı oldu. e-Ticaret sitelerinde yaşanan talep artışı ve özellikle D2C olarak tabir edilen Getir & Banabi gibi iş modelleri, kısa zaman içerisinde gerek müşteri sayısı gerekse ciro açısından önemli büyümeler kat ettiler.
Salgın sonrası perakende dünyasını nasıl bir gelecek bekliyor?
Koronavirüs pandemisi sonrasında perakende dünyasını da büyük bir değişim bekliyor. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çin'de Koronavirüs sonrası birçok üretici karantina nedeniyle kapandı. Koronavirüs sonrası üretimle ilgili birçok alanda Çin pazarı liderliğini korusa bile bazı yerel alternatiflerine yani rakiplerine karşı güç kaybedeceğine kesin gözle bakılıyor.
Bu dönemde en çok merak edilenlerden biri şirketlerin stok politikası. Bu yönde nasıl bir değişim olacak?
Şimdiye kadar perakendeciler 'tam zamanında' ürün politikasını izliyordu. Yani ihtiyaca göre en düşük stokla çalışıyordu. Ancak karantinalar bu sistemin işe yaramadığını gösterdi. Artık kurumlar, belirsizliklere karşı envanterlerini yeniden ayarlayacak ve daha fazla stok tutacaklar.
Öte yandan uluslararası nakliye ve seyahat kısıtlamaları, insanlar gibi ürünlerin de bir noktadan diğerine ulaşmasını engelliyor. Bu durum bağlantılı küresel bir ekonomide büyük sıkıntılar yaratabiliyor. Koronavirüs sonrasında ürünlerin satılacağı ülke içinde üretilmesine dikkat edilmesi bekleniyor.
Dijitalleşme perakendenin her alanına sızıyor. Bu trendi farklı yerlerde de görecek miyiz?
Tüm iş dünyasında olduğu gibi perakendede de dijitalleşme artacak. Dünyada hemen hemen her yerde büyük toplantıların yılın ikinci yarısına kadar erteleneceği bir gerçek. Ancak şirketlerin satış ziyaretleri, küçük top-
lantılar, seminerler ve sunumlar, dijital iletişim kanallarına kaymaya devam edecek.
Koronavirüs salgını bitse bile uzaktan çalışma ve dijital platformlarda gerçekleşen toplantılar artık hayatın daha büyük bir parçası haline gelecek. Bu dönem evden çalışmanın gerçekten mümkün olup olmadığını ya da verimliliğini tüm şirketlere göstermek üzere. Salgın sonrası dönemde birçok şirket ofis alanlarına yapılan yatırımların ne kadar anlamlı olduğunu sorgulamaya devam edecek.
Sizin şirketlere önerileriniz nelerdir?
İçinde bulunduğumuz durumu da göz önünde bulundurarak kurumlara değişime açık olmayı öneriyoruz. Koronavirüs pandemisi son 100 yılın en önemli olayları arasında yerini aldı ve tarihi değiştirdi. Bundan sonraki süreçte başta devletler olmak üzere, birçok kamu ve özel kurumun benzer olaylara karşı acil eylem ve alternatif kaynak yönetim planının olması gerekecek.
Dijital dönüşümün günümüzde bir zorunluluk olduğunun farkındayız. Verileri hızlı toplamak ve doğru analiz etmek, kurumlar için verimlilik artışı yakalamanın en doğru yolu olacak. Dijital dönüşümü kurumlarda ana faaliyet alanında başlatmalarını öneriyoruz. Yani en iyi bildiği konuda dijital dönüşümü başlatmalılar.
Bu süreçte kurumlara sizin nasıl bir katkınız oluyor?
REM People, sahadan edindiği tüm bilgileri ve raporları analiz ederek ilgili yöneticilere önerilerden oluşan raporlar sunuyor. Üst yönetim bulunurluk, raf payları, teşhir ürünlerinin konumlanması, fiyat takibi ve rakip fiyat takibini de içeren bilgilere her an ulaşıp stratejilerini iyileştirebiliyor.
REM People, sunduğu hizmetle birlikte iş ortaklarına sektörüne göre yüzde 18-25 oranında ciro artışı sağlıyor. Söz konusu dijital dönüşümle kurumların iş yapma biçimlerini değiştiriyor ve daha hızlı karar verebilmelerini sağlıyor.
TÜKETİCİ NASIL DAVRANIYOR?
ONLINE TİCARET ÖNE ÇIKIYOR
Perakendede olumlu yönde en fazla etkilenen kanal online ticaret kanalı. e-Ticaret sitelerinde yaşanan talep artışı ve Getir & Banabi gibi iş modelleri hızla büyüdü. Bu trendin devam etmesini bekliyoruz.
MARKA SADAKATİ AZALDI
Tüketiciler yoğun bir ürün arzıyla karşı karşıya olduğu için davranışları da değişiklik gösteriyor. Müşterilerin belirli markalara olan sadakati azaldı. FMCG'de yani tüketici ürünlerinde marka sadakati yüzde 5'e geriledi. Hala en yüksek sadakat, teknoloji ürünlerine yönelik olsa da her geçen gün azalıyor.
2-3 SANİYEDE KARAR VERİYORLAR
Tüketiciler ürünü almaya gittiğinde 2-3 saniye içinde karar veriyor. Tüketiciler rafı en güçlü ve büyük olan markayı, güçlü marka olarak algılayıp tercih ediyor.
PAKETLİ ÜRÜNLERE YÖNELİYORLAR
Tüketiciler daha güvenli olduğunu düşünerek söz konusu dönemde paketli ürünlere daha fazla ilgi gösteriyor. Gelecekte bu doğrultuda markalar bu alana daha fazla yatırım yapabilir.
Burca Tuvay
btuvay@ekonomist.com.tr
Dünyayı saran Koronavirüs salgını tüm sektörleri olduğu gibi perakendeyi de yeniden şekillendiriyor. Bu süreçte öne çıkan sektörlerden biri gıda perakendesi sektörü oldu. Başta gıda olmak üzere birçok hızlı tüketim ürününde talep patlaması yaşanırken toplumdaki endişe sebebiyle market rafları hızlı bir şekilde boşalmaya başladı.
Aniden ortaya çıkan bu talebe karşı üreticilerin, perakendecilerin ve diğer tedarik zinciri unsurlarının hızlıca reaksiyon verdiğini söyleyen REM People'ın Kurucusu ve CEO'su Bülent Peker, "Sonraki aşamada ise alışverişin ağırlıklı olarak organize perakende kanalına ve online kanala kaydığını gözlemliyoruz" diyor.
Bülent Peker, sektördeki değişimine ve geleceğine dönük sorularımızı yanıtladı.
Perakende sektörü son yıllarda nasıl bir dönüşüm içinde?
Perakende dünyası son yıllarda zaten büyük bir dönüşüm sürecindeydi. Sektör online ticaretin yanında fiziksel olarak da dönüşüm geçirdi. Dünyada 22 trilyon dolarlık büyüklüğe sahip perakende sektöründe her pazarın kendine ait bir özelliği var.
Özellikle perakende kanallarının gelişmesi ve teknolojiyle birlikte Türkiye'de de pazar gelişim gösterdi. Geleneksel kanal yani bakkal ve küçük marketlerin yerini son 20 yılda modern kanallar yani zincir marketler aldı. Dünyada rekabetin artması, hammaddeye erişimin kolaylaşması, lojistik imkanların artması gibi gelişmelerle ürün çeşitliliği arttı.
Koronavirüs salgını perakende sektörünü nasıl etkiledi?
Türkiye, Koronavirüs salgının etkilerini her geçen gün daha fazla hissetmeye başladı. Salgının Türkiye'yi etkisi altına almaya başladığı ilk fazda, perakende sektöründe önemli değişiklikler oldu. Başta gıda olmak üzere birçok hızlı tüketim ürününde talep patlaması yaşandı.
Toplumda oluşan endişe ve yaşamsal kaygılar sebebiyle market rafları hızlı bir şekilde boşaldı. Aniden ortaya çıkan bu talebe karşı üreticiler, perakendeciler ve diğer tedarik zinciri unsurlarının hızlıca reaksiyon vermesiyle durum kısa zamanda normale döndü. Bu süreçte alışverişin ağırlıklı olarak organize perakende kanalına ve online kanala kaydığını gözlemliyoruz.
En büyük satış kaybı hangi kanalda oldu?
Bakkal, büfe ve tekil marketlerden oluşan geleneksel kanalda ise ciddi bir satış kaybı söz konusu. Öyle ki; salgının ortaya çıkmasından sonraki ilk üç haftada Türkiye genelinde yaklaşık 20 bin geleneksel kanal, satış noktası faaliyetlerine kısmen veya tamamen ara verdi, durdu. Bu sürecin uzaması sayının artmasını da beraberinde getirecektir.
Diğer taraftan perakendenin gıda dışı alanları bu krizden çok daha derin etkilenen kesim oldu. Özellikle tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon, tüketici elektroniği gibi sektörlerdeki mağazalarda işler tamamen durma noktasına geldi. Tüm bu süreçten müspet yönde en fazla etkilenen kanal ise hiç şüphesiz online ticaret kanalı oldu. e-Ticaret sitelerinde yaşanan talep artışı ve özellikle D2C olarak tabir edilen Getir & Banabi gibi iş modelleri, kısa zaman içerisinde gerek müşteri sayısı gerekse ciro açısından önemli büyümeler kat ettiler.
Salgın sonrası perakende dünyasını nasıl bir gelecek bekliyor?
Koronavirüs pandemisi sonrasında perakende dünyasını da büyük bir değişim bekliyor. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çin'de Koronavirüs sonrası birçok üretici karantina nedeniyle kapandı. Koronavirüs sonrası üretimle ilgili birçok alanda Çin pazarı liderliğini korusa bile bazı yerel alternatiflerine yani rakiplerine karşı güç kaybedeceğine kesin gözle bakılıyor.
Bu dönemde en çok merak edilenlerden biri şirketlerin stok politikası. Bu yönde nasıl bir değişim olacak?
Şimdiye kadar perakendeciler 'tam zamanında' ürün politikasını izliyordu. Yani ihtiyaca göre en düşük stokla çalışıyordu. Ancak karantinalar bu sistemin işe yaramadığını gösterdi. Artık kurumlar, belirsizliklere karşı envanterlerini yeniden ayarlayacak ve daha fazla stok tutacaklar.
Öte yandan uluslararası nakliye ve seyahat kısıtlamaları, insanlar gibi ürünlerin de bir noktadan diğerine ulaşmasını engelliyor. Bu durum bağlantılı küresel bir ekonomide büyük sıkıntılar yaratabiliyor. Koronavirüs sonrasında ürünlerin satılacağı ülke içinde üretilmesine dikkat edilmesi bekleniyor.
Dijitalleşme perakendenin her alanına sızıyor. Bu trendi farklı yerlerde de görecek miyiz?
Tüm iş dünyasında olduğu gibi perakendede de dijitalleşme artacak. Dünyada hemen hemen her yerde büyük toplantıların yılın ikinci yarısına kadar erteleneceği bir gerçek. Ancak şirketlerin satış ziyaretleri, küçük top-
lantılar, seminerler ve sunumlar, dijital iletişim kanallarına kaymaya devam edecek.
Koronavirüs salgını bitse bile uzaktan çalışma ve dijital platformlarda gerçekleşen toplantılar artık hayatın daha büyük bir parçası haline gelecek. Bu dönem evden çalışmanın gerçekten mümkün olup olmadığını ya da verimliliğini tüm şirketlere göstermek üzere. Salgın sonrası dönemde birçok şirket ofis alanlarına yapılan yatırımların ne kadar anlamlı olduğunu sorgulamaya devam edecek.
Sizin şirketlere önerileriniz nelerdir?
İçinde bulunduğumuz durumu da göz önünde bulundurarak kurumlara değişime açık olmayı öneriyoruz. Koronavirüs pandemisi son 100 yılın en önemli olayları arasında yerini aldı ve tarihi değiştirdi. Bundan sonraki süreçte başta devletler olmak üzere, birçok kamu ve özel kurumun benzer olaylara karşı acil eylem ve alternatif kaynak yönetim planının olması gerekecek.
Dijital dönüşümün günümüzde bir zorunluluk olduğunun farkındayız. Verileri hızlı toplamak ve doğru analiz etmek, kurumlar için verimlilik artışı yakalamanın en doğru yolu olacak. Dijital dönüşümü kurumlarda ana faaliyet alanında başlatmalarını öneriyoruz. Yani en iyi bildiği konuda dijital dönüşümü başlatmalılar.
Bu süreçte kurumlara sizin nasıl bir katkınız oluyor?
REM People, sahadan edindiği tüm bilgileri ve raporları analiz ederek ilgili yöneticilere önerilerden oluşan raporlar sunuyor. Üst yönetim bulunurluk, raf payları, teşhir ürünlerinin konumlanması, fiyat takibi ve rakip fiyat takibini de içeren bilgilere her an ulaşıp stratejilerini iyileştirebiliyor.
REM People, sunduğu hizmetle birlikte iş ortaklarına sektörüne göre yüzde 18-25 oranında ciro artışı sağlıyor. Söz konusu dijital dönüşümle kurumların iş yapma biçimlerini değiştiriyor ve daha hızlı karar verebilmelerini sağlıyor.
TÜKETİCİ NASIL DAVRANIYOR?
ONLINE TİCARET ÖNE ÇIKIYOR
Perakendede olumlu yönde en fazla etkilenen kanal online ticaret kanalı. e-Ticaret sitelerinde yaşanan talep artışı ve Getir & Banabi gibi iş modelleri hızla büyüdü. Bu trendin devam etmesini bekliyoruz.
MARKA SADAKATİ AZALDI
Tüketiciler yoğun bir ürün arzıyla karşı karşıya olduğu için davranışları da değişiklik gösteriyor. Müşterilerin belirli markalara olan sadakati azaldı. FMCG'de yani tüketici ürünlerinde marka sadakati yüzde 5'e geriledi. Hala en yüksek sadakat, teknoloji ürünlerine yönelik olsa da her geçen gün azalıyor.
2-3 SANİYEDE KARAR VERİYORLAR
Tüketiciler ürünü almaya gittiğinde 2-3 saniye içinde karar veriyor. Tüketiciler rafı en güçlü ve büyük olan markayı, güçlü marka olarak algılayıp tercih ediyor.
PAKETLİ ÜRÜNLERE YÖNELİYORLAR
Tüketiciler daha güvenli olduğunu düşünerek söz konusu dönemde paketli ürünlere daha fazla ilgi gösteriyor. Gelecekte bu doğrultuda markalar bu alana daha fazla yatırım yapabilir.