DOLAR
34,95
0,17%
DOLAR
EURO
36,76
0,37%
EURO
GRAM ALTIN
2976,55
-0,98%
GRAM ALTIN
BIST 100
10125,46
0,66%
BIST 100
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

Şirketlerde işletme sermayesi yönetiminin tam zamanı!

27 Ekim 2022 | 15:52
Şirketlerde işletme sermayesi yönetiminin tam zamanı!
İşletmelerde yönetimden beklenen aktif ve pasif yönetimi dediğimiz olgu basitçe; alış-borçlanma-üretim-depolama-satış-tahsilat sürecinin başarılı bir şekilde yönetilmesidir. İşletme sermayesi; işletmenin cari varlıklarıdır.
Prof. Dr. Volkan Demir
Galatasaray Üniversitesi İİBF,
İşletme Bölümü, Muhasebe-Finansman
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
vdemir@gsu.edu.tr

Yani; nakitleri, kredi kartından satışların bankada bekleyen tutarları, alacakları, stokları en basit işletme sermayesi örnekleri olarak sayılabilir. Net işletme sermeyesi ise; bu cari varlıklarından 12 ay içerisinde ödenecek borçların çıkarılmasıdır.

Bir işletmenin net işletme sermayesinin güçlü olması, cari varlıklarının gücüne ve 12 ay içerisinde ödeyeceği borçların tutarına bağlıdır. İşletme sermayesi, işletmelerin günlük faaliyetlerini sürdürmeleri için gerekli olan varlıklar ile 12 ay (normal faaliyet dönemi kabul edildiğinden) içerisinde nakde dönüşebilecek varlıkların genel adıdır.

Ülkemizde işletmelerin nakde en kısa sürede dönmelerini sağlayacak satış politikaları kuramamaları ya da rekabetin rüzgarına aldanıp müşterilerine vadeler açmaları aslında işletme sermayesinin müşterilerine kullandırılmasıdır. Bu durum “ne olursa olsun satalım” felsefesine sahip olan işletmelerde ortak özelliktir ve bu tür işletmelerin satışlarını ve cirolarını artırarak iflasa kadar gittikleri sıklıkla görülebilmektedir.

İşletmelerin özellikle de yeni girişimcilerin işletme sermayesi sorunları ile karşı karşıya kalmamaları için işleri ile ilgili iyi bir fizibilite yapmaları ve en azından önündeki 12 ayın nakit bütçesini oluşturarak faaliyetlerine başlamaları finansal başarı için önemlidir.

Ülkemizde işletmelerin işletme sermayesi konusunu çok iyi biçimde yönetebildiklerini söylemek oldukça güçtür. Özellikle sürekli bir şekilde işletme sermayesine ihtiyaç duyan işletmelerin nakit akışlarını -istisna olan şirketler dışında- çok doğru planlayabildikleri söylenemez.

Neden işletmeler işletme sermayesi yönetimi konusunda pek başarılı sayılamaz?

Bunları sıralayacak olursak;

  • İşe başlarken öz kaynağın bilinçli ya da bilinçsiz olarak düşük tutulması,

  • Plan ve programsız yatırım kararları,

  • Rekabetin büyüsüne kapılıp gereğinden fazla müşteri finansmanına yönelmek (devamlı vade açmak)

  • Özellikle aile işletmelerinde bir aile anayasasının olmayışı ve işletmede oluşan nakit varlıkların kazançmış gibi plansız bir şekilde kişisel ihtiyaçlar için işletme dışına çıkarılmasıdır.


Nakit ve nakit benzerleri, stoklar ve ticari alacaklar hesaplarının toplam değerini ifade eden işletme sermayesi, dönen varlıkların çoğunluğunu oluşturmakta ve dönen varlıklardan en yüksek faydayı kazanmayı amaçlamaktadır.

Ülkemizdeki birçok işletmenin duran varlık yatırımlarından çok kısa vadeli yatırımlara sahip olduğu ve borçlarını bu kalemlerle karşıladığı düşünüldüğünde işletme sermayesi yönetiminin ülke ekonomisinin istikrarının sağlanmasında da çok önemli bir rol oynadığı söylenebilir.

Ülkemiz işletmelerinin özellikle de KOBi’lerimizin sermaye yapılarının çok güçlü olmayışı ve işletme sermayeleri ile ayakta kalmaya çalışmaktadırlar.

Bankacılık ve finans sektörü de işletmelerin işletme sermayesi ihtiyaçları için ürünler sunmaya yönelmektedir. Zayıf bir işletme sermayesi yönetimi, yüksek kar marjlarına sahip büyük ve köklü işletmelerin bile iflas etmesine neden olabilmriski denir) süreklilikleri tehlikeye düşer.

NAKİT YÖNETİMİ

İşletmelerin kriz dönemlerinde satışları artırmak için yaptıkları en büyük hatalardan biri, kredili satışların vadesini artırmaktır. Halbuki uzatılan vadeler, müşterilerin geri ödememe riskini artırır, paranın yani borcun zaman değerini azaltıp fırsat maliyetlerine neden olur.

Müşterilerinin uzun bir süre ödeme yapmasını bekleyen işletmeler bir noktadan sonra nakit sıkıntısı çekmeye başlar ve vadesi gelen yükümlülüklerini ödeyebilmek için borçlanma yoluna başvurur. Özellikle kriz nedeniyle bazı müşterilerinin de batmasıyla zaten alacaklarının tamamını tahsil edemeyen işletmeler bir de faiz ödeme yükümlülüğüne girer.

Aşırı borçlanmadan dolayı kredi çekemez, tedarikçilerinden mal alamaz ve üretim yapamaz hale gelir. Nakit akışlarının aksaması ya da azalması şirketin değerini ve itibarını düşürür. Her zaman çok satmak iyi olmayabilir.

STOK YÖNETİMİ

Talebi karşılamak için gereken optimal stok düzeyinin belirlenmesi, stok yönetiminin birincil koşuludur. Stokların bozulmaması, modasının geçmemesi ve müşteri ihtiyacını karşılaması için doğru stok kalemleri doğru yerde ve doğru zamanda hazır bulunmalıdır. Kriz dönemlerinde satışların düşmesinden dolayı stok miktarları da doğal olarak şişmektedir.

Büyük işletmeler, kriz dönemlerinde normal stok devir hızlarına nispeten daha kolay ulaşıp stok ve sermaye maliyetlerini kontrol altına alabilmektedir.Ancak stok yönetim sistemi olmayan işletmeler stok maliyetlerine ek olarak hurda maliyetlerine de katlanmak mecburiyetindedir.

İşletmede entegre stok yönetim sisteminin kurulması, stoktaki ürünlerin birim maliyetinin izlenmesine olanak sağlar. Bu sistemlerin sunduğu en etkili çözümlerden biri ürün bazlı birim maliyet takibi yapabilmektir.

İşletmeler bu sayede stoklarını nakde çevirmek için her ürüne farklı indirim oranları uygulayabilir, stok devir hızı ve karlılığı düşük ürünleri hızlıca tespit edip ürün gamlarından çıkarabilir ve ürünlerin depolanma modellerini iyileştirerek depolama maliyetlerini azaltabilir.

ALACAK YÖNETİMİ

Vadeli satışlardan doğan alacakların dönen varlıklardaki payı kriz zamanlarında giderek daha çok artmaktadır. Tahsil edilemeyecek satışlar yapmayı önlemek için müşterilerinin borç ödeme alışkanlıklarının, piyasadaki güvenilirliğinin ve varsa kredi notunun önceden araştırılması alacak yönetimi sürecinin ilk adımıdır.

Bunun için işletmeler müşterileri hakkında bankalardan, ticaret yaptığı diğer işletmelerden veya mümkünse kredi derecelendirme kuruluşlarından referans talep edebilir ya da finans uzmanlarına başvurarak finansal tablolarını inceleyebilir.

Satışlar mutlaka yazılı sözleşmelere dayanmalıdır ve sözleşmede tüm hükümler açık ve detaylı bir şekilde belirtilmelidir. Kriz dönemlerinde internet üzerinden satış yapan işletmeler fiziki satış yapan işletmelere göre alacak yönetimlerini daha etkin bir şekilde yürütebilmektedir.

Çünkü bu sayede işletmeler hem ücreti anında tahsil edebilmekte hem de e-fatura düzenleyerek faturaların kargoyla iletilme süresinden tasarruf yapabilmektedir.

Ayrıca alacakların yaşlandırma yöntemiyle düzenli periyotlarda izlenmesi, geri ödeme takibi için en etkili yöntemlerden biridir. Böylece borcunu vadesinde ödeyen müşterilerle daha iyi ticari ilişkiler geliştirilebilir ve daha avantajlı satış fırsatları sunulabilir.

Diğer yandan vadesini geçiren müşterilerden ödeme yapmaları talep edilebilir, yapmayanlar için hukuki yollara başvurulabilir. Temerrüde düşüp borçlarını ödeyemeyen müşterilerin işletmelerin nakde sıkışmalarına neden olmasının yanı sıra muhasebesel olarak da karın düşmesine neden olduğu unutulmamalıdır. Alacakların doğrudan ilişkili olduğu unsur satışlardır.

Maalesef birçok işletme piyasanın büyüsüne kapılıp, “ne olursa olsun satış yapalım” stratejisini uygulayarak, alacak vadelerini aşmakta ve sonuçta uzun vadeli alacakların tahsili zorlaşmaktadır. Bu durum bazen “şirketimiz büyüdü” gibi ifadelerle sadece cirodaki büyümenin yorumlanmasına neden olmakta ancak şirketin sürekliliği için tehlike oluşturabilmektedir.

Uzun vadeli ve teminata dayanmayan alacakları artırarak satışları büyütmek, şirkete işletme sermayesi ihtiyacı doğruracaktır. Şirketin sermaye yapısı kuvvetli değilse ve karşılığı likit değilse satışların yarattığı alacakları kısa vadeli finansal kredilerle fonlamak gerekecek, bu da şirkete nakdi ve gayrinakdi kredi limiti sorunu ve finansman giderinden kaynaklanan kar yapamama sorununu beraberinde getirecektir.

Küresel finans piyasalarındaki dalgalanmalar işletmelerin tedarik zincirlerinde ciddi bir baskı yaratmaktadır. Ekonominin daraldığı ve belirsizlik nedeniyle geleceğin öngörülemediği dönemlerde likidite, işletmelerin hayatta kalmalarını sağlayan en önemli araçtır.

Proaktif bir işletme sermayesi yönetimi ürün ve müşteri portföyünü iyileştirilerek işletmeye katma değer yaratır ve işletme varlıklarının kaybedilmesini önler.

Korunan varlıkların başka yatırımlarda değerlenmesini mümkün kılar ve risklere rağmen işletme karlılığının sürdürülebilir olmasına olanak tanır. Sonuç olarak nakit akış döngüsünü sistematikleştir, sermaye maliyeti azaltılarak işletme değeri artar.
0

  • ALTIN GRAM - TL 2976,55 -0,98%
  • ALTIN ONS 2648,82 -1,16%
  • BIST 100 10125,46 0,66%
  • DOLAR/JAPON YENI 153,659 0,65%
  • DOLAR/KANADA DOLARI 1,42361 0,0724%
  • DOLAR/RUS RUBLESI 104,5 -0,1932%
  • DOLAR/TURK LIRASI 34,9519 0,1703%
  • EURO/DOLAR 1,0504 0,3482%
  • EURO/TURK LIRASI 36,7644 0,3705%
  • STERLIN/DOLAR 1,26194 -0,39033%
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL