Bist 100
9079,97
0%
Bist 100
Dolar/TL
32,3875
0,1574%
Dolar/TL
Euro/TL
35,0335
-0,1872%
Euro/TL
Euro/Dolar
1,0783
-0,0751%
Euro/Dolar
Altın/Gram
2325,22
0,15%
Altın/Gram
Piyasaları
İncele
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

Post-Corona'da Kurum Kültürü

02 Temmuz 2020 | 09:45
Son Güncellenme: 27 Ekim 2022 | 15:52
Post-Corona'da Kurum Kültürü
Normalleşme sürecine yavaş yavaş adım attığımız şu günlerde üzerinde uzunca düşünmeme neden olan bir kavram karşıma çıkıyor. Post-Corona...
DR. IŞIL KESKİN ŞAHAN

İngilizce’de post-eki kelimelerin başına eklendiğinde kelimeye sonra, sonrası, sonucu olarak gibi anlamlar yükleyerek yeni kelimeler türetir. Post- eki aynı zamanda bir dönemi tanımlamak amacıyla da kullanılır. Örneğin: Modernizm...Post-modernizm.

Şimdilerde “korona sonrası” anlamında kullanılan post-corona, korona sonrası iş dünyası ve gündelik yaşam ile ilişkili bir süreci anlatmaya çalışır. Post- eki aynı zamanda düşünceye ve kültüre ait temel kavram ve perspektiflerin sorunsallaştırılmasıyla da ilgilenir.

Korona sonrası dönemin şirket kültürüne ilişkin yansımalarının neler olabileceği üzerinde düşünülmesi gereken konuların başında geliyor. Bu yansımaların dolaylı ve dolaysız etkilerini deneyimleyeceğimiz bir döneme giriyoruz.

Şirket kültürünü oluşturan enstrümanların insan kaynakları, satış ve pazarlama, hizmet satın alma, müşteri deneyimi gibi birçok sürece etkisi ve katkısı aşikâr. Peki, bu durum post-corona döneminde nasıl evirilecek? Bu duruma ilişkin pek çok tez ortaya konabilir.

Burada yer alan tezler kurum kültürü yapılanmasında düalist-karşıtlık- yaklaşımların daha baskın olabileceği öngörüsünü taşıyor.

Nasıl mı? Gelin birkaç olasılığa göz atalım:

1- Cesaretli, atılımcı temele dayanan şirket yapılarının içine kaygı ve güvensizlik virüsünün sızması

1980'lerde yükselişe başlayan yeni liberal piyasa ekonomisi “cesaret, bireycilik, rekabet” gibi paradigmaları yüceltirken iş dünyasının her alanında bu paradigmalarla uyum sağlayan bir şirket kültürünün şekillenmesine olanak sağlıyordu. Dönemin diğer temel paradigmaları arasında yer alan özgürce hareket edebilme, sahip olma, sermaye birikimini özendirme, sermaye birikimi yollarının açılması ise kapitalist ekonomik sistemin istediği iş yapış modellerini üretiyordu.

Bu “iş yapış modelleri” farklı araçlarla teşvik edilerek, zihinler, algılar, kurum kültürü bu çerçeveler eşliğinde inşa ediliyordu. Immanuel Wallerstein’ın Dünya Sistemi Kuramı kapitalizmin özelliklerini ters yüz eden bir yaklaşımla kapitalizmin savunduğu gibi serbestlikten yana olmadığını, kapitalist ekonomik yaklaşımın tam rekabetçi değil rekabetle tekelin uyum içinde olduğu, hem kar hem de zarar edebilen bir pazar arzusunda bulunduğunu vurgular.

Buradan hareketle, şirketler bir yandan yöneticilerine ve çalışanlarına cesaret, inovasyon, atılım gibi ilerici bir vizyon vermeye çalışırken diğer yandan temkinli, durağan, günü kurtarıcı, mevcut durumu koruma hedefli bir yaklaşımı da akıllarının bir kenarında tutmalarını öğütlüyor. Uzun vadede kaygı ve güven kaybıyla beslenen bir kurumsal kültür yaklaşımı ve dolayısıyla böylesi bir iş dünyası bizleri bekliyor olabilir mi?

2- Entelektüel Görünürlükten Dijital Görünürlüğe

Entelektüeller eski çağlarda uzmanlık alanları kapsamında teknik bilgileri geliştirmeye yönelik çalışmalar yaptılar (felsefe, tıp, fizik vb. alanlarda). Entelektüel dönem dendiğinde bilginin değerinin olduğu ve içinin dolu olduğu, çevreye “anlam kattığı”, “anlam ürettiği” bir dönemden söz edilir.

Görünürlük ise şirketlerin pazarlama, pazarlama iletişimi ve satış çalışmaları için son derece önemlidir. Tüm pazarlama yol haritaları, pazarlama araçları, pazarlama iletişimi çalışmaları ve medya planlamaları ile medya satın almaları hep bu eksenden ilerler.

Reklamlar aracılığı ile son kullanıcılara ulaşmak, dijital teknolojinin sunduğu sınırsız fırsatlarla sosyal medyada- sosyal ağlarda yer almak, Influencer’larla işleri iyice köpürterek zirve yapma gibi aksiyonlar görünürlüğün günümüze kadar gelen bazı araçları arasında yerini alıyor.

Görünürlüğün ana çatısını bilginin, emeğin, üretimin değerini, ürettiği anlamı ön plana koyan bir yaklaşım oluşturuyorsa ve bu şirket kültürü içinde yerini alıyorsa bu süreci yönetirken bizde daha çok keyif alacağız demektir. Dijital teknolojilerin sunduğu fırsatlarla ürün ve hizmetlerimizi daha çok kitleye ulaştırma fırsatlarını yakalıyoruz.

Peki, tam tersi olduğunda yani asıl amacın sadece ve sadece “daha çok kitleye ulaşmak” olduğu durumlarda ne olabilir? Şirketler kurumsal kültürden beslenen birçok dinamiğin zedelenebileceği, bu zedelenmenin hizmet ve ürünler üzerine “ucuz” ya da “bedava” gibi etiketler yapıştırabileceği tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar.

Örneğin: Pandemi döneminde çokça şahit olduğumuz bir durum oldu. Instagram, Youtube vb. üzerinden şirketlerin ve/veya bireylerin yaptıkları işe yönelik çok fazla sayıda yayına erişim fırsatımız bulundu. Bu pratikte hepimizin hoşuna gitti. Ancak, zaman ilerledikçe çok fazla ürün ve hizmet bombardımanıyla ve hatta enformasyon kirliliğiyle de karşı karşıya kaldık. İşte tam da bu noktada post-corona süreci bu mecraların daha akıllıca stratejilerle kullanmasına işaret ediyor.

Dijital görünürlük iyi anlaşılmadığında bizleri ne gibi tehlikeler bekliyor olabilir?

3- Dijital-ist Toplantı Kültürünün ve Görünmezliğin İnşası

Şirket içi görüşmeler, şirket içi toplantılar, şirketler arası görüşmeler, müşterilerle olan bağlantılar, hatta şirket içi ve dışı eğitimler korona döneminde Zoom, Microsoft Teams, Adobe Connect gibi dijital toplantı platformları üzerinden gerçekleşti. İyi de oldu. Süreçlerin daha kolay yönetilmesine, işlerin aksamamasına son derece destek olundu. Diğer yandan bir alışkanlığı da beraberinde getirmeye başladı.

Sinirbilimleri perspektifinden değerlendirecek olursak bir davranışın alışkanlığa dönüşmesi için en az 30-40 gün boyunca tekrar edilmesi gerekiyor. Bu durum en yalın anlatımla beyindeki sinir hücrelerinin ilgili bağlantılarını yeniden kurup yeni duruma göre şekillenmesi demek. Bu süreyi aştığımızı düşünürsek tercih etsek de etmesek de bundan sonrası için hepsi olmasa da bazı toplantıları ve eğitimleri dijital-ist bir yaklaşımla uzaktan gerçekleştirebileceğiz.

Dahası, dijital toplantı ve eğitim platformları “görünmez” olmanın yollarını da sunuyor. Toplantı ve eğitim sırasında dinleyici ve hatta sunumu yapan kişi video butonunu kapattığında “görünmez” olabiliyor. Karşında gerçekten dinleyen var mı, yok mu? bir belirsizlik hakim oluyor.

Belirsizlikten genel anlamda çekinen insanoğlu bu belirsizlik karşısında ne kadar rahat olabilecek diğer düşünülmesi gereken konular arasında yerini alıyor. Dijital-ist yaklaşımlı görünmezlik kültürü şirketlerin kurum kültürüne ne ölçüde sızabilir? Bunu zaman gösterecek.

Aslına bakarsak ne ütopik ne de distopik yaklaşımlar hakikatı yansıtmıyor. Ortalarda bir yerde salınıp duruyor. Bir dengesi olamıyor. Bana sorarsanız hakikatin en kısa ve özlü tanımı dengede olma, dengede kalma hali. Bundan dolayı, post-corona’da şirketlerin kurumsal kültür yapılanmaları tüm olasılıkları ve hassasiyetleri iyice düşünüp dengede kalabildiği sürece, zıtlıklara rağmen ve zıtlıklarla uyumlu, uzun soluklu, karlı şirketler olarak yollarına devam edecekler.
0

  • ALTIN GRAM - TL 2325,22 0,15%
  • ALTIN ONS 2233,04 1,74%
  • BIST 100 9079,97 0%
  • DOLAR/JAPON YENI 151,387 0,007%
  • DOLAR/KANADA DOLARI 1,35395 -0,00591%
  • DOLAR/RUS RUBLESI 92,5745 0,2664%
  • DOLAR/TURK LIRASI 32,3875 0,1574%
  • EURO/DOLAR 1,0783 -0,0751%
  • EURO/TURK LIRASI 35,0335 -0,1872%
  • STERLIN/DOLAR 1,26269 0,02773%
Günün En Çok Okunanları
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL