Anayasa Mahkemesi (AYM), iş arkadaşı ile yaptığı yazışmalar gerekçe gösterilerek iş akdi feshedilen kişinin başvurusunda özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine hükmetti.
Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlanan karara göre, özel bir şirkette çalışan başvurucunun, bir iş arkadaşı ile yaptığı cep telefonu yazışmalarının işveren tarafından incelenmesi sonucu, yazışma içerikleri gerekçe gösterilerek iş akdi feshedildi.
Feshin haksız olduğunu ileri süren başvurucu, işe iade davası açtı ancak mahkemece davanın reddine karar verildi. Bunun üzerine başvurucu, özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddia ederek AYM'ye bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verdi.
AYM'nin kararında, "Demokratik bir toplumda iletişimin denetlenmesi ve kişisel verilerin işlenmesi süreci şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmeli ve bunun bir gereği olarak da süreçle ilgili olarak çalışanlar işveren tarafından önceden bilgilendirilmelidir." hükmüne yer verildi.
Çalışanın temel hak ve hürriyetlerine işveren tarafından yapılan müdahalenin, ulaşılmak istenen amaçla ilgili ve bu amacı gerçekleştirmeye elverişli olması gerektiğine işaret edilen kararda, "Amacı aşacak şekilde sınırlama ya da müdahaleye izin verilmemelidir." ifadeleri yer aldı.
Başvurucunun, cep telefonundaki yazışmalarının incelenmesinin özel hayat alanına ve haberleşme hürriyetine haksız bir müdahale oluşturmasına rağmen açtığı işe iade istemli davasında bu yönde bir tespit yapılmadığı kaydedilen kararda, yazışmalarının, işveren tarafından hukuka aykırı yöntemlerle elde edildiğini iddia ettiği vurgulandı.
"İşverenin işçinin kullanımına sunulan iletişim araçlarını denetlemesine ilişkin olarak 4857 sayılı Kanun'da özel bir düzenleme olmadığı görülmüştür." tespitine yer verilen kararda, başvuru konusu olayda başvurucu ile iş arkadaşı arasındaki mesajlaşmaların işveren ve çalışanları hakkında özel görüşler içerdiği, içeriğinde bazı küçük düşürücü ifadelerin bulunduğu belirtildi.
Yüksek Mahkemenin daha önce de benzer başvurularda ihlal kararları verdiğine işaret edilen kararda, şunlar kaydedildi:
"Mesajlaşma programlarının kişisel olarak da kullanılabileceği gözetildiğinde bir başkasına ait olan cep telefonunun denetlenmesinin ve başvurucuya ait mesajların ele geçirilmesinin başvurucunun özel hayatının ve haberleşmesinin gizliliğinin korunması konusundaki makul beklentisine aykırı olduğu açıktır. Mahkemece bir başkasına ait cep telefonunda yer alan yazışmaların ne suretle denetlendiğine, mesaj içeriklerinin feshe dayanak alınmasının gerekli olup olmadığına ve başvurucunun özel hayatı ile haberleşmesine olan etkisine yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
Açıklanan gerekçelerle özel hukuk iş ilişkilerinden doğan uyuşmazlığı karara bağlayan derece mahkemeleri tarafından yukarıda belirtilen anayasal güvenceleri gözeten özenli bir yargılama yapılarak pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği anlaşıldığından başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."
Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlanan karara göre, özel bir şirkette çalışan başvurucunun, bir iş arkadaşı ile yaptığı cep telefonu yazışmalarının işveren tarafından incelenmesi sonucu, yazışma içerikleri gerekçe gösterilerek iş akdi feshedildi.
Feshin haksız olduğunu ileri süren başvurucu, işe iade davası açtı ancak mahkemece davanın reddine karar verildi. Bunun üzerine başvurucu, özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddia ederek AYM'ye bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verdi.
Kararın gerekçesinden
AYM'nin kararında, "Demokratik bir toplumda iletişimin denetlenmesi ve kişisel verilerin işlenmesi süreci şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmeli ve bunun bir gereği olarak da süreçle ilgili olarak çalışanlar işveren tarafından önceden bilgilendirilmelidir." hükmüne yer verildi.
Çalışanın temel hak ve hürriyetlerine işveren tarafından yapılan müdahalenin, ulaşılmak istenen amaçla ilgili ve bu amacı gerçekleştirmeye elverişli olması gerektiğine işaret edilen kararda, "Amacı aşacak şekilde sınırlama ya da müdahaleye izin verilmemelidir." ifadeleri yer aldı.
Başvurucunun, cep telefonundaki yazışmalarının incelenmesinin özel hayat alanına ve haberleşme hürriyetine haksız bir müdahale oluşturmasına rağmen açtığı işe iade istemli davasında bu yönde bir tespit yapılmadığı kaydedilen kararda, yazışmalarının, işveren tarafından hukuka aykırı yöntemlerle elde edildiğini iddia ettiği vurgulandı.
"İşverenin işçinin kullanımına sunulan iletişim araçlarını denetlemesine ilişkin olarak 4857 sayılı Kanun'da özel bir düzenleme olmadığı görülmüştür." tespitine yer verilen kararda, başvuru konusu olayda başvurucu ile iş arkadaşı arasındaki mesajlaşmaların işveren ve çalışanları hakkında özel görüşler içerdiği, içeriğinde bazı küçük düşürücü ifadelerin bulunduğu belirtildi.
Yüksek Mahkemenin daha önce de benzer başvurularda ihlal kararları verdiğine işaret edilen kararda, şunlar kaydedildi:
"Mesajlaşma programlarının kişisel olarak da kullanılabileceği gözetildiğinde bir başkasına ait olan cep telefonunun denetlenmesinin ve başvurucuya ait mesajların ele geçirilmesinin başvurucunun özel hayatının ve haberleşmesinin gizliliğinin korunması konusundaki makul beklentisine aykırı olduğu açıktır. Mahkemece bir başkasına ait cep telefonunda yer alan yazışmaların ne suretle denetlendiğine, mesaj içeriklerinin feshe dayanak alınmasının gerekli olup olmadığına ve başvurucunun özel hayatı ile haberleşmesine olan etkisine yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
Açıklanan gerekçelerle özel hukuk iş ilişkilerinden doğan uyuşmazlığı karara bağlayan derece mahkemeleri tarafından yukarıda belirtilen anayasal güvenceleri gözeten özenli bir yargılama yapılarak pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği anlaşıldığından başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."