Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin gelişmelerin izlendiği piyasalar için yine oldukça kritik bir haftadayız. Çünkü dün itibarıyla hem globalde hem de yurtiçinde ‘merkez bankası günleri’ başladı. Dün ABD Merkez Bankası FED faiz kararını açıkladı. Beklendiği gibi davranan ve bu açıdan piyasa görüşüne zıt bir içerik getirmeyen FED, çeyrek puanlık ilk faiz artışını yaptı. FED’in ardından bugün Türkiye, İngiltere ve Brezilya merkez bankalarının kararları izleyecek. Cuma günü ise Rusya Merkez Bankası’nın toplantısı gerçekleşecek. 2021’in son dört toplantısında 500 baz puan indirime giderek politika faizini yüzde 14’e çeken TCMB; ocak ve şubat ayı toplantılarını pas geçmişti. Bugünkü PPK için de genel beklenti faiz değişikliği olmayacağı yönünde. Bunun nedeni olarak ise TCMB’nin 2022 para politikasını liralaşma üzerine kurması gösteriliyor. Ancak PPK toplantısı öncesi TL’de kısmi bir değer kazancı görülmesi “Acaba sürpriz bir faiz artışı mı fiyatlanıyor?” sorusunu da gündeme getirdi. Politika faizinin sabit tutulması daha olası görülmekle sınırlı bir faiz artırımı ihtimalini de göz ardı edilmiyor. Ayrıca uzmanlar; dolar/TL’nin 15’i test etmesi sonrasında TCMB’nin ya da ekonomi yönetiminin bir adım atacağına yönelik piyasada seslerin yükselmeye başladığı uyarısında da bulunuyor.
Rusya-Ukrayna savaşının ve olası barış görüşmelerinin yakından takip edildiği piyasalarda; aynı zamanda dikkatler merkez bankalarına çevrilmiş durumda. Dün FED, olağan toplantısında beklentilere paralel olarak federal fonlama faizini yüzde 0-0,25 aralığından yüzde 0,25-0,50 aralığına çekti. FED böylece Kasım 2018 sonrasında ilk kez faiz artırmış oldu.
Alnus Yatırım Araştırma Müdürü Yunus Kaya, bu kararı ‘FED’in iki yıllık dönüşümü’ olarak özetliyor. COVİD-19’un ortaya çıkmasıyla FED’in 18 Mart 2020’deki toplantısını beklemeden acilen toplanarak 3 Mart 2020’de 50 baz puan ve yine acilen 15 Mart 2020’de 100 baz puan indirerek faizi sıfıra çektiğini aktarıyor. Sonrasında parasal genişleme hamleleri ile bilançoyu büyüttüğünü kaydeden Yunus Kaya, “Bunlar piyasalarda işe yaradı. Aşının da katkısıyla ekonomi canlandı, işsizlik azaldı” diyor. Aradan tam iki yıl geçti ve FED beklentilere paralel olarak 16 Mart 2022 olağan toplantısında faizi 25 baz puan artırarak dipten bir kademe artırmış oldu. Yunus Kaya; Powell’in enflasyon, istihdam ve faiz artırımları konusunda şahin bir bakış açısı sunduğunu ve 9 trilyon dolara yaklaşan bilanço küçültmesinin mayıs ayında başlayacağını da vurguluyor.
FED’in ardından bugün İngiltere, Türkiye ve Brezilya, cuma günü ise Rusya merkez bankalarının Para Politikası Kurulu (PPK) toplantıları gerçekleşecek. İngiltere ve Brezilya Merkez Bankası’nın yükselen enflasyon karşısında faiz artırımlarına devam etmesi bekleniyor. Rusya Merkez Bankası’nın rublede değer kaybını durdurmak için şok bir faiz artırımı daha yapabileceği kaydediliyor. TCMB ise 2022 yılı para politikasını liralaşma üzerine kurduğu için, genel olarak piyasalarda; hem bu toplantıda hem de yılsonuna kadarki diğer toplantılarda faiz değişikliği beklentisi yok. Ancak yine de sınırlı bir faiz artırımı ihtimalini de göz ardı edilmiyor.
TCMB, faiz indirim döngüsüne 2021 Eylül’de başladı. Ağustos ayı toplantısında politika faizini yüzde 19 düzeyinde sabit tutan TCMB; eylül ayı toplantısında politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 18 seviyesine çekti. Ekim ayındaki PPK’da beklentilerin üzerinde 200 baz puan indirime gidilerek politika faizi yüzde 16’ya indirildi. Kasım ayında 100 baz puan indirimle yüzde 15’e düşen politika faizi, son olarak 2021’in son toplantısının yapıldığı 16 Aralık 2021’deki PPK’da 100 baz puan düşüşle yüzde 14’e indirdi. Böylece 2021’in son dört toplantısında politika faizinde yapılan toplam indirim 500 baz puana ulaştı.
2022 Ocak ve Şubat toplantılarında piyasa beklentilerine paralel olarak politika faizi yüzde 14 seviyesinde sabit tutuldu. Bugünkü toplantıya ilişkin genel beklenti de faizlerde bir değişim olmayacağı yönünde. Ancak 10 Mart’ta 14,84 seviyesine kadar çıkan dolar/TL’nin, sonrasında düşüşe geçerek salı günü 14,63’lere kadar gerilmesi, akıllara “Acaba sürpriz bir faiz artışı mı fiyatlanıyor?” sorusunu da getirdi.
İş Yatırım ekonomistleri; PPK toplantısı öncesi TL’de görülen değer kazancını sürpriz bir faiz artışı yapılacağının işareti olarak okumuyor. Öyle ki kurum ekonomistleri; Rus işgalinin başlamasından beri en çok değer kaybeden Doğu Avrupa para birimleri arasında yer alan TL’nin barış görüşmeleriyle güçlenmesinin normal karşılanması gerektiğini de kaydediyor. İş Yatırım; “Son üç gündür piyasada dolaşan 250-300 baz puan faiz artışı söylentilerini gerçekçi bulmuyoruz” diye de ekliyor.
ÜNLÜ & Co Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü Gökhan Uskuay; dolar/TL’nin 15’i test etmesi sonrasında TCMB’nin ya da ekonomi yönetiminin bir adım atacağına yönelik piyasada seslerin yükselmeye başladığını söylüyor. Uskuay; “15 Mart gün içerisinde kurun 14,50’ye geri çekilmesi, iki yıllık tahvil faizi yükselirken 10 yıllık tahvil faizinde düşüş; piyasada yükselen seslerin, perşembe günkü TCMB toplantısı öncesinde fiyatlara az olsa da girdiğini gösteriyor” diyor. Ancak Gökhan Uskuay; Kabine Toplantısı’nda ekonomiye yönelik bir adım atılmamış olmasının aslında bu beklentilerin karşılanamayacağına dair önemli bir işaret olabileceğine de dikkat çekiyor. TCMB’nin kur ve enflasyonda yaşanan yükselişe rağmen faizi sabit tutacağını öngören Gökhan Uskuay; dolar/TL’nin TCMB faiz kararı açıklanana kadar 14,52-15,00 aralığında hareket etmesini bekliyor.
Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan ve Gedik Yatırım Ekonomisti Serkan Gönençler’den yarınki toplantıya ilişkin beklentilerini aldık.
Enver Erkan/Tera Yatırım Başekonomisti:
ENFLASYONİST BASKILAR DAHA DA ARTACAK: TCMB’nin enflasyon perspektifine bağımlı bir hareket düzleminde olmaması ve politika faiz oranlarında da çok farklı nedenlere bağlı düşük bir bandı tercih etmesi nedeniyle yarınki PPK’ya ilişkin herhangi bir beklenti içerisinde değiliz. Küresel savaş etkenleri dünyada enflasyonist baskıları körüklüyor. Emtia ve petrol fiyatlarından gelen etkiler ise benzer baskıları Türkiye’de de artıracak. Buna rağmen TCMB’den ekonomi hedeflerinin sağlanmasına da zorluk oluşturacak bu dinamiklere şu aşamada bir cevap beklemiyoruz.
REEL FAİZ, GOÜ’LER ARASINDA EN DÜŞÜK ORAN: Enflasyon; yüzde 54,4 ile 20 yılın en yüksek seviyesinde ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgali enflasyonu daha da yüksek tutacak. Reel faiz oranı, gelişmekte olan piyasalar arasında açık ara en düşük oran. Ancak TCMB; ekonomik büyüme için daha düşük faiz oranlarını benimseyen ve politika tepkisi altında daha yüksek enflasyon eğilimi göstermemesine neden olan bir çizgiye çekildi. Küresel finansal risklerin ağırlıklı olarak fiyat istikrarı riskleri ve sürdürülemez negatif reel faiz pozisyonu nedeniyle arttığı bir ortamda, TCMB’nin bu seviyesini sürdürülebilir bulmuyoruz. Ayrıca piyasa koşullarının para politikasını sıkılaştırmaya yönelik daha zorlu dinamikleri içereceğini de düşünüyoruz.
ORTODOKS POLİTİKAYA GEÇİŞ SİNYALİ YOK: 17 Mart’ta TCMB’den herhangi bir hareket beklemiyor olsak da fiyat istikrarı faktörünün yakın gelecekte finansal ürünler ve maliye politikası kontrol mekanizması çerçevesinde yürütüleceğini anlıyoruz. Bu nedenle TCMB kararlarının da ekonomik olmayan faktörlerin ve olağan çerçevenin dışında olduğunu düşünüyor ve yakın gelecekte ortodoks bir politikaya geçiş için sinyal alamıyoruz. Hükümetin ve ekonomi yönetiminin, 2022 ve sonrası dönem için ele almayı düşündüğü ve daha yüksek ihracat, cari işlemler dengesinde fazlaya geçmek ve döviz girişi yönünden fiyat istikrarını sağlamaya yönelik büyümeci politikanın dış etkiler nedeniyle hedeflere ilerlemesi zor gözüküyor. Bu nedenle, cari işlemler dengesine ilişkin fazla konseptinin yüksek enerji fiyatları ve azalacak ihracat ve hizmet gelirleri üzerinden geçerli olamayacağına dair güncel durumun dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Aynı zamanda finansman tarafını bozacak risk dengeleri gibi faktörler rezerv kullanımı gibi kaynaklara yönelimi artıracak.
Serkan Gönençler/Gedik Yatırım Ekonomisti:
FAİZ ARTIŞ İHTİMALİ DE KONUŞULUYOR: TCMB’nin mart ayı PPK toplantısına ilişkin piyasadaki genel beklenti (biz de dahil olmak üzere), ekonomi yönetiminin önceki açıklamalarına paralel olarak politika faizinin yüzde 14 seviyesinde tutulmaya devam edileceği şeklinde. Bununla beraber, bu beklentinin önceki iki toplantı gibi bir kesinlik taşımadığını, piyasada 200 ila 650 baz puan arası bir faiz artırımı ihtimalinin de konuşulduğunu belirtmek gerek. TÜFE enflasyonunun artan emtia fiyatlarının ve TL’deki değer kayıplarının da etkisiyle yüzde 65-70 seviyelerine yönelmesinin beklendiği bir ortamda, politika faizinde yapılabilecek bu seviyelerdeki bir artışın enflasyonu ve kurları kontrol etme konusunda çok fazla yardımcı olmasını (veya bu amacı taşıdığını) düşünmüyoruz.
30 MİLYAR TL’LİK MALİYET: Dolar/TL’nin 13,50 seviyelerinden kısa sürede 15,00 seviyelerine yaklaşması, kur korumalı mevduat (KKM) ürünü üzerinden Hazine ve TCMB üzerinde ek yükler doğuruyor. Mevcut kur seviyelerinde Hazine ve TCMB üzerinde oluşan maliyeti de yaklaşık 30 milyar TL olarak hesaplıyoruz. Buna göre, TCMB’nin olası bir faiz artırımı kararı arkasındaki temel motivasyon, ileride KKM kaynaklı oluşabilecek maliyetleri sınırlandırmak olabilir. Bu nedenle, politika faizinin sabit tutulmasını daha olası görmekle beraber, sınırlı bir faiz artırımı ihtimalini de göz ardı etmiyoruz.
Rusya-Ukrayna savaşının ve olası barış görüşmelerinin yakından takip edildiği piyasalarda; aynı zamanda dikkatler merkez bankalarına çevrilmiş durumda. Dün FED, olağan toplantısında beklentilere paralel olarak federal fonlama faizini yüzde 0-0,25 aralığından yüzde 0,25-0,50 aralığına çekti. FED böylece Kasım 2018 sonrasında ilk kez faiz artırmış oldu.
Alnus Yatırım Araştırma Müdürü Yunus Kaya, bu kararı ‘FED’in iki yıllık dönüşümü’ olarak özetliyor. COVİD-19’un ortaya çıkmasıyla FED’in 18 Mart 2020’deki toplantısını beklemeden acilen toplanarak 3 Mart 2020’de 50 baz puan ve yine acilen 15 Mart 2020’de 100 baz puan indirerek faizi sıfıra çektiğini aktarıyor. Sonrasında parasal genişleme hamleleri ile bilançoyu büyüttüğünü kaydeden Yunus Kaya, “Bunlar piyasalarda işe yaradı. Aşının da katkısıyla ekonomi canlandı, işsizlik azaldı” diyor. Aradan tam iki yıl geçti ve FED beklentilere paralel olarak 16 Mart 2022 olağan toplantısında faizi 25 baz puan artırarak dipten bir kademe artırmış oldu. Yunus Kaya; Powell’in enflasyon, istihdam ve faiz artırımları konusunda şahin bir bakış açısı sunduğunu ve 9 trilyon dolara yaklaşan bilanço küçültmesinin mayıs ayında başlayacağını da vurguluyor.
SINIRLI BİR ARTIŞ GELİR Mİ?
FED’in ardından bugün İngiltere, Türkiye ve Brezilya, cuma günü ise Rusya merkez bankalarının Para Politikası Kurulu (PPK) toplantıları gerçekleşecek. İngiltere ve Brezilya Merkez Bankası’nın yükselen enflasyon karşısında faiz artırımlarına devam etmesi bekleniyor. Rusya Merkez Bankası’nın rublede değer kaybını durdurmak için şok bir faiz artırımı daha yapabileceği kaydediliyor. TCMB ise 2022 yılı para politikasını liralaşma üzerine kurduğu için, genel olarak piyasalarda; hem bu toplantıda hem de yılsonuna kadarki diğer toplantılarda faiz değişikliği beklentisi yok. Ancak yine de sınırlı bir faiz artırımı ihtimalini de göz ardı edilmiyor.
İNDİRİMLER 2021 EYLÜL’DE BAŞLADI
TCMB, faiz indirim döngüsüne 2021 Eylül’de başladı. Ağustos ayı toplantısında politika faizini yüzde 19 düzeyinde sabit tutan TCMB; eylül ayı toplantısında politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 18 seviyesine çekti. Ekim ayındaki PPK’da beklentilerin üzerinde 200 baz puan indirime gidilerek politika faizi yüzde 16’ya indirildi. Kasım ayında 100 baz puan indirimle yüzde 15’e düşen politika faizi, son olarak 2021’in son toplantısının yapıldığı 16 Aralık 2021’deki PPK’da 100 baz puan düşüşle yüzde 14’e indirdi. Böylece 2021’in son dört toplantısında politika faizinde yapılan toplam indirim 500 baz puana ulaştı.
“SÜRPRİZ FAİZ ARTIŞI MI FİYATLANIYOR?”
2022 Ocak ve Şubat toplantılarında piyasa beklentilerine paralel olarak politika faizi yüzde 14 seviyesinde sabit tutuldu. Bugünkü toplantıya ilişkin genel beklenti de faizlerde bir değişim olmayacağı yönünde. Ancak 10 Mart’ta 14,84 seviyesine kadar çıkan dolar/TL’nin, sonrasında düşüşe geçerek salı günü 14,63’lere kadar gerilmesi, akıllara “Acaba sürpriz bir faiz artışı mı fiyatlanıyor?” sorusunu da getirdi.
İş Yatırım ekonomistleri; PPK toplantısı öncesi TL’de görülen değer kazancını sürpriz bir faiz artışı yapılacağının işareti olarak okumuyor. Öyle ki kurum ekonomistleri; Rus işgalinin başlamasından beri en çok değer kaybeden Doğu Avrupa para birimleri arasında yer alan TL’nin barış görüşmeleriyle güçlenmesinin normal karşılanması gerektiğini de kaydediyor. İş Yatırım; “Son üç gündür piyasada dolaşan 250-300 baz puan faiz artışı söylentilerini gerçekçi bulmuyoruz” diye de ekliyor.
KABİNE TOPLANTISI İŞARET OLABİLİR
ÜNLÜ & Co Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü Gökhan Uskuay; dolar/TL’nin 15’i test etmesi sonrasında TCMB’nin ya da ekonomi yönetiminin bir adım atacağına yönelik piyasada seslerin yükselmeye başladığını söylüyor. Uskuay; “15 Mart gün içerisinde kurun 14,50’ye geri çekilmesi, iki yıllık tahvil faizi yükselirken 10 yıllık tahvil faizinde düşüş; piyasada yükselen seslerin, perşembe günkü TCMB toplantısı öncesinde fiyatlara az olsa da girdiğini gösteriyor” diyor. Ancak Gökhan Uskuay; Kabine Toplantısı’nda ekonomiye yönelik bir adım atılmamış olmasının aslında bu beklentilerin karşılanamayacağına dair önemli bir işaret olabileceğine de dikkat çekiyor. TCMB’nin kur ve enflasyonda yaşanan yükselişe rağmen faizi sabit tutacağını öngören Gökhan Uskuay; dolar/TL’nin TCMB faiz kararı açıklanana kadar 14,52-15,00 aralığında hareket etmesini bekliyor.
Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan ve Gedik Yatırım Ekonomisti Serkan Gönençler’den yarınki toplantıya ilişkin beklentilerini aldık.
“PPK’YA İLİŞKİN HERHANGİ BİR BEKLENTİ İÇERİSİNDE DEĞİLİZ”
Enver Erkan/Tera Yatırım Başekonomisti:
ENFLASYONİST BASKILAR DAHA DA ARTACAK: TCMB’nin enflasyon perspektifine bağımlı bir hareket düzleminde olmaması ve politika faiz oranlarında da çok farklı nedenlere bağlı düşük bir bandı tercih etmesi nedeniyle yarınki PPK’ya ilişkin herhangi bir beklenti içerisinde değiliz. Küresel savaş etkenleri dünyada enflasyonist baskıları körüklüyor. Emtia ve petrol fiyatlarından gelen etkiler ise benzer baskıları Türkiye’de de artıracak. Buna rağmen TCMB’den ekonomi hedeflerinin sağlanmasına da zorluk oluşturacak bu dinamiklere şu aşamada bir cevap beklemiyoruz.
REEL FAİZ, GOÜ’LER ARASINDA EN DÜŞÜK ORAN: Enflasyon; yüzde 54,4 ile 20 yılın en yüksek seviyesinde ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgali enflasyonu daha da yüksek tutacak. Reel faiz oranı, gelişmekte olan piyasalar arasında açık ara en düşük oran. Ancak TCMB; ekonomik büyüme için daha düşük faiz oranlarını benimseyen ve politika tepkisi altında daha yüksek enflasyon eğilimi göstermemesine neden olan bir çizgiye çekildi. Küresel finansal risklerin ağırlıklı olarak fiyat istikrarı riskleri ve sürdürülemez negatif reel faiz pozisyonu nedeniyle arttığı bir ortamda, TCMB’nin bu seviyesini sürdürülebilir bulmuyoruz. Ayrıca piyasa koşullarının para politikasını sıkılaştırmaya yönelik daha zorlu dinamikleri içereceğini de düşünüyoruz.
ORTODOKS POLİTİKAYA GEÇİŞ SİNYALİ YOK: 17 Mart’ta TCMB’den herhangi bir hareket beklemiyor olsak da fiyat istikrarı faktörünün yakın gelecekte finansal ürünler ve maliye politikası kontrol mekanizması çerçevesinde yürütüleceğini anlıyoruz. Bu nedenle TCMB kararlarının da ekonomik olmayan faktörlerin ve olağan çerçevenin dışında olduğunu düşünüyor ve yakın gelecekte ortodoks bir politikaya geçiş için sinyal alamıyoruz. Hükümetin ve ekonomi yönetiminin, 2022 ve sonrası dönem için ele almayı düşündüğü ve daha yüksek ihracat, cari işlemler dengesinde fazlaya geçmek ve döviz girişi yönünden fiyat istikrarını sağlamaya yönelik büyümeci politikanın dış etkiler nedeniyle hedeflere ilerlemesi zor gözüküyor. Bu nedenle, cari işlemler dengesine ilişkin fazla konseptinin yüksek enerji fiyatları ve azalacak ihracat ve hizmet gelirleri üzerinden geçerli olamayacağına dair güncel durumun dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Aynı zamanda finansman tarafını bozacak risk dengeleri gibi faktörler rezerv kullanımı gibi kaynaklara yönelimi artıracak.
“OLASI FAİZ ARTIŞI ENFLASYONU VE KURLARI KONTROL ETMEYE FAZLA YARDIMCI OLAMAZ”
Serkan Gönençler/Gedik Yatırım Ekonomisti:
FAİZ ARTIŞ İHTİMALİ DE KONUŞULUYOR: TCMB’nin mart ayı PPK toplantısına ilişkin piyasadaki genel beklenti (biz de dahil olmak üzere), ekonomi yönetiminin önceki açıklamalarına paralel olarak politika faizinin yüzde 14 seviyesinde tutulmaya devam edileceği şeklinde. Bununla beraber, bu beklentinin önceki iki toplantı gibi bir kesinlik taşımadığını, piyasada 200 ila 650 baz puan arası bir faiz artırımı ihtimalinin de konuşulduğunu belirtmek gerek. TÜFE enflasyonunun artan emtia fiyatlarının ve TL’deki değer kayıplarının da etkisiyle yüzde 65-70 seviyelerine yönelmesinin beklendiği bir ortamda, politika faizinde yapılabilecek bu seviyelerdeki bir artışın enflasyonu ve kurları kontrol etme konusunda çok fazla yardımcı olmasını (veya bu amacı taşıdığını) düşünmüyoruz.
30 MİLYAR TL’LİK MALİYET: Dolar/TL’nin 13,50 seviyelerinden kısa sürede 15,00 seviyelerine yaklaşması, kur korumalı mevduat (KKM) ürünü üzerinden Hazine ve TCMB üzerinde ek yükler doğuruyor. Mevcut kur seviyelerinde Hazine ve TCMB üzerinde oluşan maliyeti de yaklaşık 30 milyar TL olarak hesaplıyoruz. Buna göre, TCMB’nin olası bir faiz artırımı kararı arkasındaki temel motivasyon, ileride KKM kaynaklı oluşabilecek maliyetleri sınırlandırmak olabilir. Bu nedenle, politika faizinin sabit tutulmasını daha olası görmekle beraber, sınırlı bir faiz artırımı ihtimalini de göz ardı etmiyoruz.