Bu yıl 55’inci yılını kutlayan Saray Bisküvi, 2020’ye kadar her yıl yüzde 25 büyümeyi hedefliyor. 110 ülkeye ihracat yapan şirketin cirosu 300 milyon TL’ye ulaşıyor. Saray Bisküvi Genel Müdürü Ramazan Sümer, “Batıya açılarak Ortadoğu ve Körfez ülkelerindeki gücümüzü AB ve ABD pazarında da göstereceğiz. Iç pazarda ise dağıtım ağını geliştirerek satışlarımızı iki katına çıkaracağız” diyor.
ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr
Saray Bisküvi’nin temelleri, 1961 yılında Karaman’da Kamil Özdağ tarafından bir aile işletmesi olarak atıldı. Şirket, ilk ihracatını yaptığı 1987’den bu yana 400’ü aşan ürün çeşidiyle 110 ülkeye kendi markasıyla bisküvi, şeker ve lokum satıyor. Dünyanın devlet destekli ilk ve tek markalaşma programı olan Turquality Programı’na kabul edilen Saray, giderek bir aile şirketi olmaktan çıkıp profesyonel ellere teslim edilen küresel bir marka halini alıyor. Biz de şirketin 55 yıllık serüveninde gelinen son noktayı ve gelecek hedeflerini Saray Bisküvi Genel Müdürü Ramazan Sümer ile konuştuk.
2015’te Saray Bisküvi'nin cirosu ve ihracatı nasıl gerçekleşti?
Geçen yılı 300 milyon TL civarında ciroyla kapattık. Satışlarımızın yüzde 70 gibi büyük bir bölümü ihracat. 2016 hedeflerimizde biz bunu biraz daha büyüttük. İhracata yönelmemizin yanı sıra Türkiye pazarının da büyüklüğü göz ardı edilemez. Türkiye’de toplamda yaklaşık 800-850 bin tonluk üretim var. Sektör bazında baktığımızda Türkiye’de bu üretimin yarısını da tüketiyoruz. Dolayısıyla bu pazarı da değerlendirmek gerekiyor.
2016 yılında ciro ve ihracat beklentiniz nedir?
Stratejik planlama çalışmalarımız kapsamında 2020 yılına kadar bileşik büyüme oranımızı yüzde 25 olarak belirledik. Beş yıllık stratejik planımızda dış pazarlarda kârlı büyümeyi artırırken ciromuzdaki iç pazardan elde edilen payı yüzde 30’dan yüzde 45’e çıkarmayı ve dolayısıyla iç pazardaki payımızı önemli ölçüde yükseltmeyi hedefliyoruz. Bugün 120 ülkede tescilli olan markamız Saray’ın lezzetli, sağlıklı ve yenilikçi ürünleriyle hem iç pazarda hem de dış pazarda daha da büyümeye devam edeceğiz.
Yurtiçinde ağırlığınızı artırmak için neler yapıyorsunuz?
Distribütör yapımızı baştan dizayn ettik ve ilk önce satış ekibimizi oluşturduk. Distribütörlük vasıtasıyla dağıtım yapmak verimliliği artırıyor. Kanalların yapısına baktığınızda modern kanal ve geleneksel kanal diye pazarda doğal bir ayrım var. Modern kanalda direkt kendi ekipleriniz ile dağıtım yapıyorsunuz. Ancak geleneksel kanal diye adlandırdığımız şey çok daha farklı. Alternatif kanallar için distribütörlükler oluşturduk. Saray yılların markası ve 1961 yıllından beri Türkiye’de tanınan, bilinen ve sevilen bir marka. İhracat kârlı ve verimli bir operasyon olmasına rağmen yurtiçi pazarı da göz ardı edemeyiz.
Önümüzdeki dönem ihracatta hedef pazarlarınız hangileri?
Geçtiğimiz dönemde hedef pazar olarak Avrupa’yı seçerek Almanya, Hollanda, İngiltere, Danimarka ve İsveç’te daha fazla noktada ürünlerimizi tüketiciyle buluşturmak üzere stratejik ortaklıklar gerçekleştirdik. Önümüzdeki beş yıl için belirlediğimiz öncelikli hedef pazarlar içinde İngiltere, Almanya, Bosna, Romanya, Ürdün ve Azerbaycan yer alıyor. Bu yıl Brezilya, Güney Kore ve ABD gibi ülkelerde katıldığımız uluslararası önemli fuarlar sayesinde farklı ülkelerle de anlamlı işbirlikleri fırsatı yakalamış durumdayız.
Saray Bisküvi genel olarak Türkiye'nin doğusundaki ülkelerde bilinen bir marka. Bundan sonra Avrupa ve ABD pazarlarına ilişkin planlarınız var mı?
Avrupa’yı geçtiğimiz dönemde hedef pazar olarak belirlememizin ardından çok ciddi büyümeler yaptık. Özellikle Romanya’da, Bosna’da, İngiltere ve Almanya’da iyi durumdayız. Ayrıca, Hollanda, İngiltere, Danimarka ve İsveç’te daha fazla noktada ürünlerimizi tüketiciyle buluşturmak üzere stratejik ortaklıklar gerçekleştirdik. Amerika pazarı ile ilgili de çalışmalarımız devam ediyor, özellikle uluslararası anlamda önem taşıyan büyük fuarlara katılımımızla hem ürünlerimizi dünyanın dört bir yanından gelen fuar ziyaretçilerine tanıtıyor hem de güçlü işbirliklerine imza atıyoruz. Hedefimiz bir dünya markası olmak.
Özellikle AB pazarında üst segment tüketiciler için Saray ürünlerini daha tanınır hale getirmeyi düşünüyor musunuz?
Avrupa’da büyük oyuncular var. Yeni oyuncuların pazara yenilikçi ve farklı ürünlerle yaklaşması gerekiyor. Bizim de Avrupa’ya yönelik ciddi yatırımlarımız var. 2015 yılı içinde Almanya’nın en büyük dağıtımcılardan biri olan Yayla-Türk ile distribütörlük sözleşmemiz oldu. Hem Almanya içinde hem de bütün Avrupa’da dağıtım ağımızı kurmuş olduk ve şu anda ciddi yatırımlar yaparak Avrupa’daki pazar payımızı artırmaya çalışıyoruz. Yalnızca etnik pazarda değil, ulusal pazarda da etkin olmak istiyoruz. Burada ürettiğiniz petibörü Almanya’da veya Fransa’da satamazsınız. Çünkü bu insanların yerleşik bir bisküvi kültürü var. Avrupa’da yıllık kişi başı tüketim 15 kiloyken bizde 5-6 kilo civarında. Onlar bu kategoriyi, bu ürünü biliyorlar. O yüzden onların damak tadına hitap edebilecek yeni ürünler sunmak gerekiyor.
Uzun yıllar dünya devi Nestle’de yöneticilik yaptınız. Saray Bisküvi’ye geçişiniz nasıl oldu?
İş hayatına 1994 yılında Mis Süt ve Süt Ürünleri’nde Satış Geliştirme Uzmanı olarak başladım. 1995 yılının sonlarında Nestle Mis Süt’ü satın aldı ve ben Nestle’ye geçen birkaç kişiden biri oldum. Nestle’ye geçtikten kısa bir süre sonra Satış Şefi ve Satış İdare Müdürlüğü görevlerinde bulundum. 2006-2008 yılları arasında Nestle Profesyonel Grubu bünyesinde Satış Operasyon Müdürü olarak çalıştım. 2008- 2011 yılları arasında ise Nestle’de Doğu Afrika’dan sorumlu İş Geliştirme Ülke Müdürlüğü görevleri ile kariyerime devam ettim. 5 Ekim 2015 tarihinden itibaren de kariyerime Saray Bisküvi Genel Müdürü olarak devam ediyorum.
Saray Bisküvi'de son dönemde yönetimin profesyonel ellere bırakıldığını görüyoruz. Siz de buna örneksiniz. Kurumdaki bu değişim ve sorumluluk paylaşımından bahseder misiniz?
Saray Bisküvi, Karaman’da bir aile işletmesi olarak Kamil Özdağ tarafindan hayata geçirildi. Arkamızda 1959 yılından beri gelen güç, birikim ve çalışma tarzı var. Bunları günün şartlarına sektörde deneyimli profesyonel kadromuz ile birlikte uyarlıyoruz. Yurtiçinde ve yurtdışında farklı projelere imza atmış, liderlik ve yöneticilik pozisyonlarında deneyimli güçlü bir ekibimiz oluştu. Aile fertleri elbette kurumun sahibi ve işin başında. Dünya markası olma hedefiyle göreve getirdikleri profesyonellerle çok iyi ve sağlam bir bağ kurmuş olmaları, bizim için de büyük bir şans.
ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr
Saray Bisküvi’nin temelleri, 1961 yılında Karaman’da Kamil Özdağ tarafından bir aile işletmesi olarak atıldı. Şirket, ilk ihracatını yaptığı 1987’den bu yana 400’ü aşan ürün çeşidiyle 110 ülkeye kendi markasıyla bisküvi, şeker ve lokum satıyor. Dünyanın devlet destekli ilk ve tek markalaşma programı olan Turquality Programı’na kabul edilen Saray, giderek bir aile şirketi olmaktan çıkıp profesyonel ellere teslim edilen küresel bir marka halini alıyor. Biz de şirketin 55 yıllık serüveninde gelinen son noktayı ve gelecek hedeflerini Saray Bisküvi Genel Müdürü Ramazan Sümer ile konuştuk.
2015’te Saray Bisküvi'nin cirosu ve ihracatı nasıl gerçekleşti?
Geçen yılı 300 milyon TL civarında ciroyla kapattık. Satışlarımızın yüzde 70 gibi büyük bir bölümü ihracat. 2016 hedeflerimizde biz bunu biraz daha büyüttük. İhracata yönelmemizin yanı sıra Türkiye pazarının da büyüklüğü göz ardı edilemez. Türkiye’de toplamda yaklaşık 800-850 bin tonluk üretim var. Sektör bazında baktığımızda Türkiye’de bu üretimin yarısını da tüketiyoruz. Dolayısıyla bu pazarı da değerlendirmek gerekiyor.
2016 yılında ciro ve ihracat beklentiniz nedir?
Stratejik planlama çalışmalarımız kapsamında 2020 yılına kadar bileşik büyüme oranımızı yüzde 25 olarak belirledik. Beş yıllık stratejik planımızda dış pazarlarda kârlı büyümeyi artırırken ciromuzdaki iç pazardan elde edilen payı yüzde 30’dan yüzde 45’e çıkarmayı ve dolayısıyla iç pazardaki payımızı önemli ölçüde yükseltmeyi hedefliyoruz. Bugün 120 ülkede tescilli olan markamız Saray’ın lezzetli, sağlıklı ve yenilikçi ürünleriyle hem iç pazarda hem de dış pazarda daha da büyümeye devam edeceğiz.
Yurtiçinde ağırlığınızı artırmak için neler yapıyorsunuz?
Distribütör yapımızı baştan dizayn ettik ve ilk önce satış ekibimizi oluşturduk. Distribütörlük vasıtasıyla dağıtım yapmak verimliliği artırıyor. Kanalların yapısına baktığınızda modern kanal ve geleneksel kanal diye pazarda doğal bir ayrım var. Modern kanalda direkt kendi ekipleriniz ile dağıtım yapıyorsunuz. Ancak geleneksel kanal diye adlandırdığımız şey çok daha farklı. Alternatif kanallar için distribütörlükler oluşturduk. Saray yılların markası ve 1961 yıllından beri Türkiye’de tanınan, bilinen ve sevilen bir marka. İhracat kârlı ve verimli bir operasyon olmasına rağmen yurtiçi pazarı da göz ardı edemeyiz.
Önümüzdeki dönem ihracatta hedef pazarlarınız hangileri?
Geçtiğimiz dönemde hedef pazar olarak Avrupa’yı seçerek Almanya, Hollanda, İngiltere, Danimarka ve İsveç’te daha fazla noktada ürünlerimizi tüketiciyle buluşturmak üzere stratejik ortaklıklar gerçekleştirdik. Önümüzdeki beş yıl için belirlediğimiz öncelikli hedef pazarlar içinde İngiltere, Almanya, Bosna, Romanya, Ürdün ve Azerbaycan yer alıyor. Bu yıl Brezilya, Güney Kore ve ABD gibi ülkelerde katıldığımız uluslararası önemli fuarlar sayesinde farklı ülkelerle de anlamlı işbirlikleri fırsatı yakalamış durumdayız.
Saray Bisküvi genel olarak Türkiye'nin doğusundaki ülkelerde bilinen bir marka. Bundan sonra Avrupa ve ABD pazarlarına ilişkin planlarınız var mı?
Avrupa’yı geçtiğimiz dönemde hedef pazar olarak belirlememizin ardından çok ciddi büyümeler yaptık. Özellikle Romanya’da, Bosna’da, İngiltere ve Almanya’da iyi durumdayız. Ayrıca, Hollanda, İngiltere, Danimarka ve İsveç’te daha fazla noktada ürünlerimizi tüketiciyle buluşturmak üzere stratejik ortaklıklar gerçekleştirdik. Amerika pazarı ile ilgili de çalışmalarımız devam ediyor, özellikle uluslararası anlamda önem taşıyan büyük fuarlara katılımımızla hem ürünlerimizi dünyanın dört bir yanından gelen fuar ziyaretçilerine tanıtıyor hem de güçlü işbirliklerine imza atıyoruz. Hedefimiz bir dünya markası olmak.
Özellikle AB pazarında üst segment tüketiciler için Saray ürünlerini daha tanınır hale getirmeyi düşünüyor musunuz?
Avrupa’da büyük oyuncular var. Yeni oyuncuların pazara yenilikçi ve farklı ürünlerle yaklaşması gerekiyor. Bizim de Avrupa’ya yönelik ciddi yatırımlarımız var. 2015 yılı içinde Almanya’nın en büyük dağıtımcılardan biri olan Yayla-Türk ile distribütörlük sözleşmemiz oldu. Hem Almanya içinde hem de bütün Avrupa’da dağıtım ağımızı kurmuş olduk ve şu anda ciddi yatırımlar yaparak Avrupa’daki pazar payımızı artırmaya çalışıyoruz. Yalnızca etnik pazarda değil, ulusal pazarda da etkin olmak istiyoruz. Burada ürettiğiniz petibörü Almanya’da veya Fransa’da satamazsınız. Çünkü bu insanların yerleşik bir bisküvi kültürü var. Avrupa’da yıllık kişi başı tüketim 15 kiloyken bizde 5-6 kilo civarında. Onlar bu kategoriyi, bu ürünü biliyorlar. O yüzden onların damak tadına hitap edebilecek yeni ürünler sunmak gerekiyor.
Uzun yıllar dünya devi Nestle’de yöneticilik yaptınız. Saray Bisküvi’ye geçişiniz nasıl oldu?
İş hayatına 1994 yılında Mis Süt ve Süt Ürünleri’nde Satış Geliştirme Uzmanı olarak başladım. 1995 yılının sonlarında Nestle Mis Süt’ü satın aldı ve ben Nestle’ye geçen birkaç kişiden biri oldum. Nestle’ye geçtikten kısa bir süre sonra Satış Şefi ve Satış İdare Müdürlüğü görevlerinde bulundum. 2006-2008 yılları arasında Nestle Profesyonel Grubu bünyesinde Satış Operasyon Müdürü olarak çalıştım. 2008- 2011 yılları arasında ise Nestle’de Doğu Afrika’dan sorumlu İş Geliştirme Ülke Müdürlüğü görevleri ile kariyerime devam ettim. 5 Ekim 2015 tarihinden itibaren de kariyerime Saray Bisküvi Genel Müdürü olarak devam ediyorum.
Saray Bisküvi'de son dönemde yönetimin profesyonel ellere bırakıldığını görüyoruz. Siz de buna örneksiniz. Kurumdaki bu değişim ve sorumluluk paylaşımından bahseder misiniz?
Saray Bisküvi, Karaman’da bir aile işletmesi olarak Kamil Özdağ tarafindan hayata geçirildi. Arkamızda 1959 yılından beri gelen güç, birikim ve çalışma tarzı var. Bunları günün şartlarına sektörde deneyimli profesyonel kadromuz ile birlikte uyarlıyoruz. Yurtiçinde ve yurtdışında farklı projelere imza atmış, liderlik ve yöneticilik pozisyonlarında deneyimli güçlü bir ekibimiz oluştu. Aile fertleri elbette kurumun sahibi ve işin başında. Dünya markası olma hedefiyle göreve getirdikleri profesyonellerle çok iyi ve sağlam bir bağ kurmuş olmaları, bizim için de büyük bir şans.