Hükümet, ortaya koyduğu yeni ekonomi yönetimi ile içeride ve dışarıda her fırsatta Türkiye'nin cari fazla veren dinamik bir ekonomiye geçeceği vaadinde bulunuyor. Türk Lirası'nın (TL) değer kaybı ve düşük faiz politikasının da cari fazlaya ulaşmak amacına hizmet edeceği iddia ediliyor.
Son olarak geçen hafta Londra'da yatırımcılarla bir araya gelen Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de bir kez daha bu yönde açıklamalar yaptı ve yakın dönemde herhangi bir faiz artırımı beklenmemesi gerektiğini net bir dille ifade etti.
KREDİ NOTU DİPLERE DOĞRU
Bakan Nebati'nin bu açıklamalarından birkaç saat sonra Fitch Ratings, Türkiye'nin kredi notunu 'BB-'den 'B+'ya indirdi, görünümünü ise 'negatif' olarak teyit etti. 'B+' not seviyesi, 'yüksek derecede spekülatif' olarak sınıflanan bölgede bulunuyor.
Böylece, diğer bir uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P gibi Fitch de Türkiye'nin notunu yatırım yapılabilir seviyenin dört kademe altına çekmiş oldu. Moody's ise Türkiye'nin notunu, yatırım yapılabilir seviyenin beş kademe altında olan B2 seviyesine düşürmüştü.
Not görünümündeki bu aşırı bozulma, elbette ekonomi politikalarındaki tutarsızlıklardan besleniyor. Üstelik atılan adımlar bırakın cari fazla verilmesini, cari açığın giderek genişlemesine yol açıyor. Tüm söylemlere rağmen, hem iç hem de dış etkenler nedeniyle dış ticaret açığı da cari açık da son yılların rekor seviyelerine ulaşmış durumda.
Geçen sayımızda bu köşeden yer verdiğimiz Ocak 2022 dış ticaret verilerinde, dış ticaret açığının geçen yıla göre yüzde 241 artarak, 10,4 milyar dolarla rekor seviyesini gördüğüne işaret etmiştik.
Geçen hafta açıklanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Aralık ayına ilişkin ödemeler dengesi istatistiklerine göre ise, aralıkta cari açık 3,84 milyar dolarla son 1,5 yılın en yüksek seviyesine çıktı. 2021'in tamamında ise 14,88 milyar dolarlık açık kaydedildi.
Elbette pandeminin damga vurduğu yıl olan 2020 ile kıyaslandığında cari açıkta yıllık bazda yaklaşık 20 milyar dolarlık bir düzelme var. Ancak bu düzelmenin sanayi üretimindeki artıştan ziyade, turizm sektörünün tekrar devreye girmesi ile alakası var.
Dolayısıyla Bakan Nebati tarafından 'heteredoks' olarak tanımlanan mevcut ekonomi politikalarının şimdiye kadar beklenen sonuçlardan uzak olduğunu kayda geçmiş olalım.
