DR. ORHAN KARACA
[email protected]
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2016’nın son çeyrek dönemine ve yılın tamamına ilişkin milli gelir verilerini bu hafta açıklayacak. 2016’nın son çeyreğine ilişkin öncü göstergeler, bu dönemdeki ekonomik büyümenin yüzde 2-3 arasında çıkabileceğini gösteriyor. 2016’nın son çeyreğindeki ekonomik büyüme bu düzeyde çıkarsa, yılın tamamındaki büyüme ise yüzde 2-2,5 arasında olacak.
Bize bu sonucu veren öncü göstergelerdeki gelişmeleri şöyle özetleyebiliriz:
• Daha önce ekonomik büyümenin seyrini dört temel öncü göstergeye (sanayi üretimi, reel perakende satışlar, altın hariç reel ihracat, altın hariç reel ithalat) bakarak takip etmeye çalışıyorduk. Ancak TÜİK’in aralık ayında yayınlamaya başladığı yeni milli gelir serisindeki büyüme ile bu göstergeler arasındaki korelasyonun eski serideki büyümeye göre daha düşük olduğunu görünce, bu kez öncü göstergeleri biraz değiştirdik ve sayısını da artırdık.
sanayinin sinyali
• Ekonomik büyümeye ilişkin klasik öncü göstergemizi hala sanayi üretimindeki değişim oluşturuyor. Çünkü sanayi üretimindeki değişim ile ekonomik büyüme arasında hala yeterince güçlü bir korelasyon var. Nitekim üçüncü çeyrekte sanayi üretimi önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,1 gerileyince ekonominin genelinde de yıllık bazda yüzde 1,8’lik küçülme yaşanmıştı. Sanayi üretimi dördüncü çeyrekte ise biraz toparlandı ve yüzde 2 artış gösterdi. Bu gelişme aynı dönemde ekonominin genelinde de yeniden büyüme yaşanmış olabileceğine işaret ediyor. Ancak bu büyüme çok yüksek de çıkmayacak gibi görünüyor.
• Türkiye’de milli gelirin en önemli bileşenini hanehalkı tüketimi oluşturuyor. Hanehalkı tüketiminin seyrini anlamak için daha önce sadece reel perakende satışlara bakıyorduk. Bu kez buna reel tüketim malı ithalatını ve reel ETTE Tüketim Endeksi’ni de ekledik. Halen Merkez Bankası’nda danışman olarak görev yapan Ercan Türkkan’ın her ay hesaplayıp http://www.ette.gen.tr sitesinde yayınladığı ETTE Tüketim Endeksi, kredi ve banka kartlarıyla yapılan alışverişlere dayanıyor.
Ekonominin küçüldüğü üçüncü çeyrekte hane halkı tüketimi yüzde 3,2 düşmüştü. O dönemde bu üç göstergede de düşüş yaşanmıştı. Dördüncü çeyrekte ise reel perakende satışlardaki düşüşün biraz daha derinleştiği ama reel tüketim malı ithalatı ile reel ETTE Tüketim Endeksi’nde artış yaşandığı görülüyor. Fazla kalabalık olmasın diye tabloda yer vermedik ama tüketim harcamalarında son çeyrekte nasıl bir değişim olduğunu anlayabilmek için esasında otomobil satışları ile beyaz eşya satışlarına da göz attık.
Üçüncü çeyrekte yüzde 12,8 düşen otomobil satışları dördüncü çeyrekte yüzde 18,9 arttı. Üçüncü çeyrekte sadece yüzde 0,3 olan beyaz eşya satışlarındaki artış ise dördüncü çeyrekte yüzde 11,2’ye çıktı. Tüm bunlar dördüncü çeyrekte hane halkı tüketiminde yeniden artış yaşanmış olabileceğine işaret ediyor. Bu da sanayi üretiminden gelen ekonominin bu dönemde yeniden büyümeye başlamış olabileceği sinyalini destekliyor.
YATIRIMLAR NE DURUMDA?
• Milli gelirin önemli bir bileşeni de yatırım harcamaları. Üçüncü çeyrekte yatırımlarda yüzde 0,6 düşüş yaşanmıştı. Yatırım harcamalarının dördüncü çeyrekte nasıl değişmiş olabileceğini anlamak için reel yatırım malı ithalatı ile yapı kullanma izin belgesi alınan yani iskana açılan daire sayısına baktık. Daha önce bu sayfalarda yazdığımız gibi, yeni milli gelir serisindeki yatırım harcamalarının önemli bir bölümünü inşaat yatırımları oluşturuyor. Bu nedenle olsa gerek, yatırım harcamalarındaki değişim ile iskana açılan daire sayısındaki değişim arasında da önemli bir korelasyon var. Üçüncü çeyrekte reel yatırım malı ithalatı sadece yüzde 1 artış gösterirken, iskana açılan daire sayısı ise yüzde 6,8 düşmüştü. Dördüncü çeyrekte ise reel yatırım malı ithalatı yüzde 5,3, iskana açılan daire sayısı yüzde 15,3 arttı. Buradan dördüncü çeyrekte yatırımların da yeniden yükseldiği sonucunu çıkarıyoruz.
• Mal ve hizmet ihracatı ile mal ve hizmet ithalatı da milli gelirin önemli bileşenleri arasında yer alıyor. Daha önce bu iki kalemdeki gelişmeleri altın hariç reel ihracat ve altın hariç reel ithalata bakarak izlemeye çalışıyorduk. Bu kez ise Merkez Bankası'nın ödemeler dengesi verilerinden elde ettiğimiz nominal mal ve hizmet ihracatı ile mal ve hizmet ithalatı serilerini ihracat ve ithalat birim değer endeksleriyle deflate edip reel hale getirerek iki yeni gösterge oluşturduk. Bu göstergeler milli gelirdeki ilgili kalemlerle çok daha yüksek korelasyona sahip. Üçüncü çeyrekte milli gelirdeki mal ve hizmet ihracatı kaleminde yüzde 9,2 gerileme yaşanırken, bizim reel mal ve hizmet ihracatı göstergemizde de yüzde 7,8 düşüş olmuştu. Dördüncü çeyrekte ise bu göstergede yüzde 1,2’lik artış yaşandı. Bu da aynı dönemde dış talebin büyümeye az da olsa katkı yapmış olabileceğini gösteriyor. Üçüncü çeyrekte milli gelirdeki mal ve hizmet ithalatı kaleminde yüzde 2,4 artış yaşanırken, bizim reel mal ve hizmet ithalatı göstergemizde de yüzde 0,9 artış vardı. Dördüncü çeyrekte ise bu göstergedeki artış yüzde 3,7’ye çıktı. Bu da aynı dönemde milli gelirdeki mal ve hizmet ithalatı kalemindeki artışın biraz hızlanmış olabileceğine işaret ediyor. Bu ise bir taraftan mal ve hizmet ithalatının dördüncü çeyrekte büyümeden biraz daha büyük bir parçayı götürmüş olabileceğini ifade ederken, bir taraftan da iç talep göstergelerinden gelen toparlanma sinyallerini doğruluyor.
KAMU TÜKETİMİ NE OLUR?
• Esasında ekonomideki büyümeyi etkileyen iki önemli kalem daha var. Bunları da kamu tüketimi ile stoklardaki değişim oluşturuyor. Ancak bu kalemlerdeki değişimi sağlıklı bir şekilde izlemeye imkan verecek göstergelere sahip değiliz. Bu nedenle bazı gözlemlere ve varsayımlara dayanmak zorundayız. Son dönemde hükümet büyümeyi desteklemek için kamu tüketimine aşırı yükleniyor. Öyle ki üçüncü çeyrekte kamu tüketimindeki artış yüzde 23,8’i bularak rekor kırmış ve ekonomideki küçülmenin çok daha derin olmasını da bu engellemişti. Son çeyrekte de kamu tüketiminde ciddi bir artış yaşanmış olabileceğini varsaymak herhalde yanlış olmaz. Stoklar konusunda ise bir tahminde bulunmak zor görünüyor.
• Bütün bu anlattıklarımızı bir araya getirdiğimizde bize geçen yılın dördüncü çeyreğinde ekonomide yüzde 2-3 arasında bir büyüme yaşanmış olabileceğini söylemek makul geliyor. Ekonomi geçen yılın ilk iki çeyreğinde aynı oranla yüzde 4,5 büyümüş, üçüncü çeyreğinde ise yüzde 1,8 küçülmüştü. Dördüncü çeyrekte gerçekten yüzde 2-3 arasında bir büyüme yaşandıysa 2016’nın tamamındaki büyüme ise yüzde 2-2,5 arasında çıkacak. Bu ise 2008-2009 resesyonundan bu yana görülen en düşük büyüme olacak.