Pandemi sonrasında Rusya-Ukrayna savaşının da etkisiyle küresel ölçekte yükselişe geçen enflasyon, Türkiye'de tüm ülkelerden daha yüksek bir artış hızıyla yüzde 90'lara dayandı.
Resmi olmayan enflasyon ölçümlerinde ise çoktan üç haneler görülmüş durumda. TÜİK tarafından açıklanan son eylül ayı enflasyon verilerine göre, TÜFE aylık yüzde 3,08 arttı, yıllık enflasyon yüzde 83,45'e çıktı.
Böylelikle TÜFE, geçen yılın aralık ayına göre yüzde 52,40, 12 aylık ortalamalara göre ise yüzde 60 artış gösterdi. İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından yayınlanan verilere göre ise, İstanbul'un enflasyonu yıllık bazda yüzde 107,42 arttı.
Bu dönemde ülke genelinde üretici fiyatlarında aylık artış ise yüzde 4,78 olurken, yıllık artış yüzde 150'yi aştı. Ekonomi yönetimi, ki burada artık TCMB'nin iradesinden bahsetmek yersiz olur, her fırsatta faiz indirimlerinin devam edeceğini açıklıyor.
HÜKÜMETİN TERCİHİ BÜYÜMEGörünen o ki dünyada küresel resesyon ihtimali giderek güç kazanırken, Türkiye yüksek enflasyonun geniş kitleleri yoksullaştırması pahasına seçimini büyümeden yana yapmış durumda. Enflasyondaki düşüş ise önümüzdeki aylarda baz etkisiyle başlayacak.
Hatta kimi hesaplamalara göre, nisan ayına kadar yüzde 35-40'lara kadar inmesi olası. Yani hükümet enflasyonu engellemek için hiçbir şey yapmayacak; bu arada baz etkisiyle enflasyon oranındaki artışta gerileme kaydedilecek. Belki seçim sathı mailine girerken, böylesi bir gerileme propaganda malzemesi olarak kullanılabilir.
Ama şunun altını çizelim ki yüzde 40'lar seviyesindeki bir enflasyon bile vatandaş için çok ağır,çok ciddi bir gelir erimesi demek.
