TALAT YEŞİLOĞLU
[email protected]
Yeni gelen işgücüne iş sağlamakla mükellefiz. Daha önce bu sayfada yazdığım, yazı işleri müdürümüz, iktisat doktoru Orhan Karaca’nın yaptığı araştırma sonucunda ortaya çıkan bilgiyi tekrar paylaşmak istiyorum.
O da şu: Türkiye işsizlik oranını sabit oranda tutabilmek için her yıl asgari yüzde 4,2 oranında büyümek zorunda. Hesaplama yöntemleri değişebilir ama ekonomi bu kadar büyümezse, işsizlik oranı, resmen artmasa bile fiilen artacaktır. Bir süre sonra da bu oranları örtmek güçleşecektir. Özellikle de dünyadaki sıkıntıların arttığı bir dönemde...
Dış politikada riskler, komşularımızla ihracata sürekli darbe vuruyor. Ortadoğu’ya açılan kapımız Suriye’ydi. Kendi ellerimizde bu kapılara kilit vurduk! Mısır kapısını da ‘değerli yalnızlık’ stratejisiyle kapattık. Irak zaten istikrarsızdı. İran hattı da uzun olması nedeniyle hem maliyet hem de kilometre dezavantajı yüzünden pek kullanılabilecek durumda değil.
Turizm sektörü zorda. Açıklanan paketin sektörün sıkıntılarına ne kadar ilaç olabileceği tartışmalı. Sektör oyuncuları, hükümeti zorlamamak için yaşadıkları krizi en hafif sözcüklerle dile getirmeye özen gösteriyor. Müteahhitlik sektörü de pek parlak durumda değil. Afrika kapısı bir nebze soluk verebilir. Ne kadar yeterli olacağını göreceğiz.
Düşen emtia fiyatları yüzünden demir-çelik başta olmak üzere birçok sektörün sıkıntı yaşadığı bir ortamdayız. Denizcilik sektörü de dünya ticaretindeki büyümenin yerinde sayması nedeniyle sıkıntılar yaşıyor. Büyük bir bankanın genel müdürü, bu sıkıntılar için, “Bu sektörlerin kredileri çok büyük oranda yenilenecektir, bundan şüphen olmasın. Ama arada bazıları kaynayabilir, buna da hazır olmak gerekiyor” diyor.
Türkiye’nin yeni yatırımlara ihtiyacı var. Ne kadar tekrarlanırsa, o ölçüde sözün geçerliliği artar, benimsenir. Ben de bu yüzden yatırım ihtiyacına sürekli değinme gereksinimi duyuyorum. Tabii ki Türk şirketlerinin global arenadaki rekabet güçlerini artırmak için dünyanın farklı ülkelerinde yatırım yapmaları gerekiyor. Ancak Türkiye’nin de yatırım ihtiyacı olduğunu ıskalamayalım.
Üstelik yabancıların gördüğü Türkiye’nin genç nüfus dinamiği, AB ve diğer Batılı ülkelere göre daha hızlı büyümesi gibi faktörlerden Türk iş insanlarının haberi olmaması düşünülemez. O zaman yeni yatırımların neden bu kadar az olduğunu da sorgulamamız gerekmiyor mu?
TÜSIAD Başkanı Cansen Başaran Symes, reform ihtiyacının giderilmesiyle Türkiye’nin yeni bir öykü yazabileceğini söylüyor. Katılıyorum, ama lütfen bunu daha zengin ve farklı içeriklerle sunalım. Eskiye nazaran 2-3 değişikliği yeni reform gibi sunmanın inandırıcılığı zedelemekten öteye geçmeyeceğini söylemeye gerek var mı bilemiyorum...
Mutlu bir hafta dileklerimle.