Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkileri küresel ekonomide etkisini hissettirdikçe güvenli liman olarak görülen altın fiyatlarında da sert hareketlilikler gözlemlendi.
Ocak ayında Çin'de hızla yayılan Kovid-19'un etkisiyle yatırımcılar altına yönelirken, bu ayda altının onsu yüzde 4,7 değer kazandı. Kaydedilen yeni vaka sayıları şubatta Çin'de hız kesmeye başlarken, virüs bu süreçte başta Avrupa ve ABD olmak üzere dünya genelinde etkisini hissettirmeye başladı.
Son dönemde salgının ekonomiye etkilerini hafifletmek amacıyla merkez bankaları ve hükümetlerin birbiri ardına attığı adımlar piyasalardaki panik havasını yatıştırmakta yetersiz kalırken, piyasalardaki belirsizlikler likidite sıkışıklığına neden oldu.
Altın fiyatlarında oynaklığın etkili olduğu bu dönemde altının onsu 9 Mart'ta 1.703 dolarla 2020 yılının en yüksek seviyesine yükselmesinin ardından, teminat açığına düşen yatırımcıların altın varlıklarını nakde çevirmesinin etkisiyle, 16 Mart'ta yıl başından bu yana kaydedilen en düşük seviye olan 1.451 dolara kadar geriledi. Böylece altın, Mart'ta önceki kapanışa göre yüzde 4,5 değer kaybetti.
ALTINDA GÜNLÜK 260 MİLYAR DOLARLIK İŞLEM HACMİ
Dünya Altın Konseyi (WGC) mart raporunu yayımladı. Raporda, finansal piyasalarda gözlemlenen oynaklık sebebiyle birçok varlığın yatırımcısına zarar ettirmesine rağmen, altın yatırımcısının bu durumdan kısmen etkilendiğini, likit bir varlık olması sebebiyle de yatırımcıların zor zamanında kurtarıcı rolü oynadığını belirttildi.
Altın fiyatlarındaki dalgalanmanın çoğunlukla likidite ihtiyacının karşılanması için yapıldığı ifade edilen raporda, kaldıraçlı işlemlerin ve teminat çağrılarının bu fiyat değişimlerinin arkasındaki temel sebepler olabileceği bildirildi.
Raporda, altının nakit ihtiyacının karşılanmasındaki sebeplerin başında yılbaşından bu yana en iyi fiyat performansı gösteren varlıklar arasında bulunması ve günlük 260 milyar dolarlık işlem hacmiyle oldukça likit olması gösterildi.
Altın bazlı fonların son dönemde fon çıkışı yaşamasına rağmen yılbaşından bu yana bakıldığında hala pozitif pozisyonunu koruduğu kaydedilen raporda, altın bazlı fonlara Mart'ta 3,6 milyar dolarlık fon girişi olduğu ve pozisyonların yılbaşından bu yana 11,5 milyar dolar artıda olduğunun altı çizildi.
Raporda, gelecek dönemde, ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın altın talebinde etkili olması ve altın fiyatlarındaki oynaklığın bir süre daha yüksek seviyede kalmasının beklendiği vurgulanarak, artan risk algısıyla birlikte negatif faiz getirileri ve uygulamaya konulan parasal genişlemenin altın talebini olumlu etkilemesinin olası olduğu belirtildi.
Yaygınlaşan seyahat yasakları, bazı sektörlerin tamamen kapatılması ve oldukça yüksek seyreden oynaklık gibi sebeplerle bu krizin 2008 küresel finans krizinden ayrıldığı belirtilen raporda, resesyondan kaçışın düşük bir ihtimal olduğu ve bu yüzden yatırımcıların gelecekte yaşanacak şoklara karşı pozisyon aldığı aktarıldı.
Raporda, resesyonun gerçekleşmesi durumunda, derinliği ve ne kadar süreceğiyle birlikte hükümetlerin Kovid-19'un yayılmasını engellemek için alacağı önlemlerin ve ekonomileri destekleme yollarının ayrı ayrı önem taşıdığı değerlendirildi.
ALTIN UZUN DÖNEMDE GÜVENLİ LİMAN
Raporda, altının şu ana kadar likidite ve teminat kapatma açısından önemli rol oynadığı ve uzun dönemde güvenli liman olarak hizmet etmesinin beklendiği kaydedildi.
2008 küresel finans krizinde de altın fiyatlarında yüzde 15-25'lik geri çekilmeler yaşandığı hatırlatılan raporda, buna rağmen yıl sonunda altının pozitif getiri sunan birkaç varlık grubundan biri olduğu vurgulandı.
Raporda, altının dolar üzerinden fiyatlanmasına karşılık, performansının yerel para birimlerinde ölçüldüğü ve bazı ülkelerde gözlemlenen kur hareketlerinin yerel para birimi bazında altın pozisyonlarını hala pozitif getiride tuttuğu ifade edildi.
Yerel para birimi bazında bakıldığında, altının gram fiyatı son iki ayda önemli oynaklık göstermesine rağmen, halihazırda son dört aydır yükseliş eğilimini sürdürüyor.
ALTIN PERFORMANSININ GELECEĞİNE DAİR ÖNGÖRÜLER
Raporda, altının performansının ekonomik genişleme, risk ve belirsizliklere bağlı olarak değiştiği belirtildi.
Yılı boyunca 30’dan fazla merkez bankasının parasal genişleme adımları attığı, hükümetlerin de ekonomilerini ve vatandaşlarını desteklemek amacıyla trilyonlarca dolarlık taahhütlerde bulunduğu ifade edilen raporda, bütçe açığının artması, negatif reel faiz oranları ve para birimlerindeki değer kaybının varlık yönetimi, emeklilik fonları ve kişisel tasarruflarda yapısal zorlukları beraberinde getirebileceği vurgulandı.
Raporda, finansal piyasaların dengelenmesi için zamana ihtiyaç olduğu ve yüksek oynaklığın altın fiyatlarını da etkileyebileceği kaydedildi.
Uzun vadede yüksek risk ve düşük fırsat maliyetinin ise altına yatırım talebini destekleyebileceği vurgulayan raporda, merkez bankalarının son iki yıldaki gibi olmasa da net altın alıcıları olarak kalmasının, altına tüketici talebinde ise azalma olabileceğinin öngörüldüğü değerlendirildi.
Ocak ayında Çin'de hızla yayılan Kovid-19'un etkisiyle yatırımcılar altına yönelirken, bu ayda altının onsu yüzde 4,7 değer kazandı. Kaydedilen yeni vaka sayıları şubatta Çin'de hız kesmeye başlarken, virüs bu süreçte başta Avrupa ve ABD olmak üzere dünya genelinde etkisini hissettirmeye başladı.
Son dönemde salgının ekonomiye etkilerini hafifletmek amacıyla merkez bankaları ve hükümetlerin birbiri ardına attığı adımlar piyasalardaki panik havasını yatıştırmakta yetersiz kalırken, piyasalardaki belirsizlikler likidite sıkışıklığına neden oldu.
Altın fiyatlarında oynaklığın etkili olduğu bu dönemde altının onsu 9 Mart'ta 1.703 dolarla 2020 yılının en yüksek seviyesine yükselmesinin ardından, teminat açığına düşen yatırımcıların altın varlıklarını nakde çevirmesinin etkisiyle, 16 Mart'ta yıl başından bu yana kaydedilen en düşük seviye olan 1.451 dolara kadar geriledi. Böylece altın, Mart'ta önceki kapanışa göre yüzde 4,5 değer kaybetti.
ALTINDA GÜNLÜK 260 MİLYAR DOLARLIK İŞLEM HACMİ
Dünya Altın Konseyi (WGC) mart raporunu yayımladı. Raporda, finansal piyasalarda gözlemlenen oynaklık sebebiyle birçok varlığın yatırımcısına zarar ettirmesine rağmen, altın yatırımcısının bu durumdan kısmen etkilendiğini, likit bir varlık olması sebebiyle de yatırımcıların zor zamanında kurtarıcı rolü oynadığını belirttildi.
Altın fiyatlarındaki dalgalanmanın çoğunlukla likidite ihtiyacının karşılanması için yapıldığı ifade edilen raporda, kaldıraçlı işlemlerin ve teminat çağrılarının bu fiyat değişimlerinin arkasındaki temel sebepler olabileceği bildirildi.
Raporda, altının nakit ihtiyacının karşılanmasındaki sebeplerin başında yılbaşından bu yana en iyi fiyat performansı gösteren varlıklar arasında bulunması ve günlük 260 milyar dolarlık işlem hacmiyle oldukça likit olması gösterildi.
Altın bazlı fonların son dönemde fon çıkışı yaşamasına rağmen yılbaşından bu yana bakıldığında hala pozitif pozisyonunu koruduğu kaydedilen raporda, altın bazlı fonlara Mart'ta 3,6 milyar dolarlık fon girişi olduğu ve pozisyonların yılbaşından bu yana 11,5 milyar dolar artıda olduğunun altı çizildi.
Raporda, gelecek dönemde, ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın altın talebinde etkili olması ve altın fiyatlarındaki oynaklığın bir süre daha yüksek seviyede kalmasının beklendiği vurgulanarak, artan risk algısıyla birlikte negatif faiz getirileri ve uygulamaya konulan parasal genişlemenin altın talebini olumlu etkilemesinin olası olduğu belirtildi.
Yaygınlaşan seyahat yasakları, bazı sektörlerin tamamen kapatılması ve oldukça yüksek seyreden oynaklık gibi sebeplerle bu krizin 2008 küresel finans krizinden ayrıldığı belirtilen raporda, resesyondan kaçışın düşük bir ihtimal olduğu ve bu yüzden yatırımcıların gelecekte yaşanacak şoklara karşı pozisyon aldığı aktarıldı.
Raporda, resesyonun gerçekleşmesi durumunda, derinliği ve ne kadar süreceğiyle birlikte hükümetlerin Kovid-19'un yayılmasını engellemek için alacağı önlemlerin ve ekonomileri destekleme yollarının ayrı ayrı önem taşıdığı değerlendirildi.
ALTIN UZUN DÖNEMDE GÜVENLİ LİMAN
Raporda, altının şu ana kadar likidite ve teminat kapatma açısından önemli rol oynadığı ve uzun dönemde güvenli liman olarak hizmet etmesinin beklendiği kaydedildi.
2008 küresel finans krizinde de altın fiyatlarında yüzde 15-25'lik geri çekilmeler yaşandığı hatırlatılan raporda, buna rağmen yıl sonunda altının pozitif getiri sunan birkaç varlık grubundan biri olduğu vurgulandı.
Raporda, altının dolar üzerinden fiyatlanmasına karşılık, performansının yerel para birimlerinde ölçüldüğü ve bazı ülkelerde gözlemlenen kur hareketlerinin yerel para birimi bazında altın pozisyonlarını hala pozitif getiride tuttuğu ifade edildi.
Yerel para birimi bazında bakıldığında, altının gram fiyatı son iki ayda önemli oynaklık göstermesine rağmen, halihazırda son dört aydır yükseliş eğilimini sürdürüyor.
ALTIN PERFORMANSININ GELECEĞİNE DAİR ÖNGÖRÜLER
Raporda, altının performansının ekonomik genişleme, risk ve belirsizliklere bağlı olarak değiştiği belirtildi.
Yılı boyunca 30’dan fazla merkez bankasının parasal genişleme adımları attığı, hükümetlerin de ekonomilerini ve vatandaşlarını desteklemek amacıyla trilyonlarca dolarlık taahhütlerde bulunduğu ifade edilen raporda, bütçe açığının artması, negatif reel faiz oranları ve para birimlerindeki değer kaybının varlık yönetimi, emeklilik fonları ve kişisel tasarruflarda yapısal zorlukları beraberinde getirebileceği vurgulandı.
Raporda, finansal piyasaların dengelenmesi için zamana ihtiyaç olduğu ve yüksek oynaklığın altın fiyatlarını da etkileyebileceği kaydedildi.
Uzun vadede yüksek risk ve düşük fırsat maliyetinin ise altına yatırım talebini destekleyebileceği vurgulayan raporda, merkez bankalarının son iki yıldaki gibi olmasa da net altın alıcıları olarak kalmasının, altına tüketici talebinde ise azalma olabileceğinin öngörüldüğü değerlendirildi.