Collaquin markasıyla kolajen işine giren Alara Dinçer, hali hazırda iç piyasada iki ürünle rekabet ediyor. Yeni ürünlerin hazırlıklarının sürdüğünü belirten Collaquin Genel Müdürü Alara Dinçer, önümüzdeki dönemde yurtdışına açılacaklarını söylüyor.
Yurtdışı seyahatlerinden birinde kolajenle tanışan Collaquin Genel Müdürü Alara Dinçer, Türkiye'de bu alandaki boşluğu görerek Collaquin markasını yarattı. Henüz iki ürünle piyasada rekabet eden şirketin AR-GE departmanında 14 farklı ürün bulunuyor.
Diğer ürünleri piyasa sürmeye hazırlandıklarını söyleyen Collaquin Genel Müdürü Alara Dinçer, asıl hedeflerini ise yurtdışı olduğunu belirtiyor. Dinçer, markanın ortaya çıkış sürecini ve hedeflerini anlattı.
Kendinizden bahsedebilir misiniz?
Ankara'da doğdum. Yaklaşık 10 yıl kadar Amerika'da yaşadım. Annem farmakoloji dalında profesör doktor. Aslında ailemizde çok fazla doktor var. Dayım, halam, yengem ve iki kuzenim doktor. Babam bir ilaç fabrikası işletiyor, yaklaşık 45 sene önce kendi imkanlarıyla kurmuş.
Ve bugün endüstri 4.0 standartlarında digital olarak yönetilen ,dünyanın en modern fabrikalarından birisi. Burada çok fazla zaman geçirdik, çocukluğuma dair çok keyifli anılarım var. Fabrikada büyüdüm diyebilirim. Bir abim var, o da ilaç pazarlama firması kurdu. Ailemizde sağlık hep konuşulan bir konudur.
Neden takviye edici gıda, bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Sanırım son zamanlarda en çok önem kazanan konu 'yaşlanma süreci ve hayat kalitesi' diyebiliriz. Üretici olarak, toplumdaki bu akım tabi ki ilgilimizi çekiyordu. Fakat hiçbir zaman bu konuda bir ürün üretelim gibi bir arayışımız olmadı. Yurtdışı seyahatlerimden birinde kolajen ile tanıştım ve resmen büyülendim.
Fuar seyahatinden döndüğümde onlarca numune masamdaydı ve orada kolajen hakkında çok fazla bilgi edindim. Kolajenin etkileri çok fazla yayınla destekleniyor ve dünyada büyük bir pazarı var. Üretim ve kullanım açısından olumlu yanları çok fazla ve olumsuz yanları oldukça az. Olumlu yanları çok fazla ve olumsuz yanları oldukça az. İşte o an biz bunu üretmeliyiz dedim. Biz AR-GE sürecine girdiğimizde Türkiye'de hiç kollajen ürünü yoktu.
Ürününüzden bahsedebilir misiniz?
Tabi ki. Aslında kolajenin etki alanı çok geniş. Cilt, kas, eklem ve kemik için kullanılabiliyor. Biz bu etkileri güçlendirmek için ihtiyaca yönelik kombinasyonlar üzerinde çalıştık. Üretim tesisimiz bünyesinde /tecrübeli ve alanında uzaman bir kadrodan oluşan,güçlü bir AR-GE merkezimiz var.şu anda AR-GE departmanımızda 14 farklı ürün bulunuyor.
Bunların arasından iki tanesini piyasada satışa sunduk. 7 tanesinin dosyası hazır ve onaylı, diğer ürünlerimizi de bakanlığa sunmak için hazırlanıyoruz. Satışta olan ürünümüzden biri Collaquin Hydrolyzed Collagen toz saşe. Bu ürünü hiç kombinasyon yapmadan 10 gr hammadde olarak hazırladık. Diğer ürünümüz Collagen Mix toz saşe. Bu benim için çok özel bir kombinasyon. Bu ürünün içerisinde kollajen, hiya-luronik asit, resveratrol, biotin ve C vitamini var.
Satış stratejinizi nasıl kurdunuz?
Asıl hedefimiz ihracat. Türkiye pazarı fabrika kapasitemiz açısından çok küçük kalıyor ve küçük kapasite üretim yapmak daha maliyetli oluyor. İşimiz gereği yurtdışında birçok fabrikayı ziyaret ediyoruz. O fabrikaları gördükten sonra onlara dış pazarda iyi bir rakip olabileceğimize inandım. Çünkü global ölçekte, bitmiş kollajen üreten en modern bir ya da iki fabrikadan birinde üretim yapıyoruz.
Günümüz insanı artık, tüketeceği ürünün nerede ve ne şartlarda üretildiğine dikkat ediyor, dünya normlarınca kabul edilen kalite standartlarını arıyor. Ama önceliğimiz Türkiye'de başlamak oldu çünkü Türk markası yarattık. Ülkemizde ithalat azalsın ve ihracat artsın istiyoruz bu yüzden öncelikle internet satışıyla Türkiye pazarına girdik.
Bu bir avantaj çünkü ürünü fabrikamızdan direk tüketiciye ulaştırıyoruz. İnternette güvenli bir satış sitesi kurduk. Kargo ücreti almıyoruz. Tüketici istediği zaman sipariş veriyor ve ürün sonraki iki iş günü içerisinde onlara ulaşıyor. Eczane listemiz de sitemizde mevcut.