USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

Türkiye'nin denizlerinde kaç balık türü yaşıyor?

Türkiye denizlerindeki 550 balık çeşidinden bazıları Karadeniz'i ve Marmara'yı terk ettiği kaydedilirken, uzmanlar son yıllarda azalan tür sayısının tekrar artırılması için yapılması gerekenleri listeledi.


Son Güncellenme:
Türkiye'nin denizlerinde kaç balık türü yaşıyor?

Türkiye denizlerindeki 550 balık türünden bazılarının Karadeniz ve Marmara’da artık bulunmadığı biliniyor. İÜ Su Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojileri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, balık türlerinin bazı bölgeleri terk etmesinin insan kaynaklı olduğunun altını çizerek, bu baskının azaltılması durumunda tekrar eski seviyeye gelmesinin mümkün olduğuna dikkat çekti.

1 550 balık türü sergileniyor

550 balık türü sergileniyor

İstanbul Fatih'te yer alan ve 1969 yılından bu yana Akdeniz, Marmara, Karadeniz ve Ege denizlerinde tutulan 550 balık türünün sergilendiği Fatih Su Ürünleri Kooperatifi'ndeki İstanbul Balık Müzesi AA tarafından görüntülendi.

21 Kasım Dünya Balıkçılık Günü kapsamında kapılarını açan ve 1991 yılında kurulan müzede en eskisi 56 yıllık olmak üzere çok sayıda balık akvaryumlarda ve kavanozlarda sergileniyor.

2 Aynı popülasyonun tekrar görülmesi için yapılması gerekenler

Aynı popülasyonun tekrar görülmesi için yapılması gerekenler

Uzmanlar, bir zamanlar 550 çeşit balığın yaşadığı Türkiye'nin denizlerinde tekrar aynı zengin popülasyonu görmek için yapılması gerekenleri aktardı.

3 "Balıkçılık kaynaklarında ciddi azalmalar var"

"Balıkçılık kaynaklarında ciddi azalmalar var"

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojileri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, balık çeşitliliğinin bol olduğu bir coğrafyada bulunduklarını belirterek, geçmişle kıyaslandığında balıkçılık kaynaklarında ciddi azalma yaşandığını söyledi.

4 "Ciddi kayıt dışı avcılık söz konusu"

"Ciddi kayıt dışı avcılık söz konusu"

Karakulak, bu kaynakların azalmasında birçok faktörün etkin olduğunun altını çizerek, "Balıkçılık filosunun gelişmesi ve teknolojinin kullanılması aşırı avcılığa yol açmakta. Ciddi kayıt dışı avcılık da söz konusu. Deniz kirliliğinin olması, özellikle Karadeniz ve Marmara Denizi'nde balıkçılık kaynaklarını olumsuz etkiliyor. 

Bildiğiniz gibi Marmara Denizi'nde son yıllarda müsilaj olayları görüyoruz. Besin elementlerinden azot ve fosforun yükselmesi bazı fitoplankton gibi bakterilerin aşırı çoğalmasına ve strese girmelerine yol açıyor. Dolayısıyla bunlar su kalitesinin bozulmasına, oksijen seviyelerinin düşmesine yol açmakta. Oksijen ihtiyaçları yüksek olan balıklar o bölgeyi tamamen terk etme eğilimindedir." ifadelerini kullandı.

5 "Su kalitesi iyileşirse nadiren de olsa bu türlere rastlanır"

"Su kalitesi iyileşirse nadiren de olsa bu türlere rastlanır"

Karakulak, bu nedenle Marmara Denizi ve Karadeniz'de orkinosu, kılıç balığını ve uskumruyu artık göremez olduklarını, su kalitesi iyileşince nadiren de olsa bu türlere rastlanabildiğini dile getirdi.

6 "Balıkçılık yönetiminde yeni ve ciddi kurallar getirilmeye başlandı"

"Balıkçılık yönetiminde yeni ve ciddi kurallar getirilmeye başlandı"

Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, özellikle 2000'li yıllarla birlikte hem Türkiye hem de dünyada balıkçılık kaynaklarının ciddi oranda düştüğünü belirterek, 2010 itibarıyla Türkiye dahil tüm ülkelerin balıkçılık yönetiminde yeni ve ciddi kurallar getirmeye başladığını söyledi.

7 "Türkiye'nin balıkçılıktaki birçok uygulaması ona göre şekillendi"

"Türkiye'nin balıkçılıktaki birçok uygulaması ona göre şekillendi"

Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin balıkçılık yönetimindeki etkisinden bahseden Karakulak, bu sözleşmeye üye olan Türkiye'nin balıkçılıktaki birçok uygulamasının ona göre şekillendiğini bildirdi.

8 "Denetimlerin artırılması lazım"

"Denetimlerin artırılması lazım"

Karakulak, balıkçılıkta en büyük eksikliklerinin denetim olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:

"Denetimlerin artırılması lazım. Teknolojiden yararlanılarak Balıkçı Gemilerini İzleme Sistemi (BAGİS) ve Otomatik Tanımlama Sistemi (AIS) cihazlarıyla balıkçılar kontrol altına alınmaya çalışılıyor ama balıkçının hangi oranda avladığının ve kotasına uyup uymadığının da çapraz kontrollerle yapılmasına ihtiyaç var. Bunlar yapıldığı takdirde umutsuz değiliz. Çünkü balıkçılık kaynağını koruma şansı verildiğinde kendisini yenileme hızı yüksek. Bundan yararlanarak balıklarımızı her zaman koruyabiliriz."

9 "En yüksek verim Karadeniz'den elde ediliyor"

"En yüksek verim Karadeniz'den elde ediliyor"

Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, Türkiye'de şu an yaşayan balık sayısının 550 civarında olduğunu belirterek, en yüksek verimin Karadeniz'den elde edildiğini, Akdeniz'e indikçe çeşidin arttığını ancak verimin azaldığını söyledi.

Türkiye'nin balıkçılığın yüzde 60'ını Karadeniz'den yaptığını, ikinci önemli bölgenin Marmara Denizi olduğunu vurgulayan Karakulak, "Bu denizleri kaybetmemek lazım. Çünkü bunlar göç balıklarının en yoğun olduğu bölgeler. Karadeniz bir üreme alanıdır. Palamut, lüfer, hamsi üremesini burada gerçekleştirir ve daha sonra göç eder. En çok korumamız gereken balıklar da bunlardır." diye konuştu.

Karakulak ayrıca, "Balıkçılık kaynaklarının miktarlarında ve stoklarında azalma var, bölgesel kayıplar var ama tamamen kaybolan türümüz yok." dedi.

10 "Tüm dünyada aynı şikayetler var"

"Tüm dünyada aynı şikayetler var"

İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği (İSTBİRLİK) Başkanı Erdoğan Kartal da İstanbul Balık Müzesi'nde 550 çeşit balığın sergilendiğini belirterek, şu anda bu balıkların çok azının denizden avlanabildiğini söyledi.

Şu anda bu balık türlerinin çok büyük kısmının ekonomik olarak bulunmadığını ve tutulamadığını dile getiren Kartal, çok tutulan ve her sofraya ulaştırılabilen 3-5 çeşit balık türünün kaldığını vurguladı.

Kartal, 10-15 yıl öncesine kadar hemen her sofrada görülebilen lüfer ve Karadeniz istavriti gibi türlere ulaşmanın artık zor olduğunu kaydederek, şu anda en çok hamsi, sardalya, mezgit ve palamutun tüketildiğini anlattı.

Kartal ayrıca, "Tüm dünyada aynı şikayetler var. Ama hiçbir zaman unutmayalım, asıl bize zarar veren şey aşırı avcılık. Bu çok daha fazla zarar veriyor. Artık balıkların boyları da küçülüyor. Yavrulama, yumurtlama sayıları aşırı derecede düşüyor. Yavru balıkları tüketmeye başladık, bunu soframızda da görebilirsiniz. Bunların önlemleri alınmazsa sonumuz iyi değil." dedi.

0
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL