Atalay, Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO), İsviçre'nin Cenevre kentinde devam eden 113. Uluslararası Çalışma Konferansı'na, Türkiye'nin işçi delegesi olarak video konferansla katıldı.
Genel kurula hitap eden Atalay, tüm dünyada emekçilerin, Kovid-19 salgını, savaşlar, yüksek enflasyon ve siyasi krizler nedeniyle sıkıntılı bir dönem yaşadığını belirterek, "Ekonomik krizlerin bedelini her zamanki gibi işçiler, memurlar, emekliler ve dar gelirliler ödemektedir. Bu nedenle kriz dönemlerinde emekçilere yönelik gelişmiş sosyal koruma sistemleri getirilmesini istiyoruz." diye konuştu.
ILO tarafından hazırlanan raporlarda, iş gücü piyasalarının yeterince toparlanamadığının, genç işsizliğin ve gelir eşitsizliğinin yüksek seviyelerde seyrettiğinin belirtildiğini aktaran Atalay, şunları kaydetti:
"İşçi ailelerinin geçimini ve geleceğini tehdit eden bu durum çalışanlar açısından da yatırımcılar açısından da sürdürülebilir değil. Teknolojik gelişmeler, adil olmayan geçiş süreçleri yeni zorluklar getirmektedir. Örgütlenmenin önündeki engeller, kayıt dışı çalışma, taşeron işçiliği ve iş güvencesizliği gibi sorunlar, insan onuruna yakışır şekilde çalışmayı zorlaştırmaktadır. Artan hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, ağır vergiler ve buna rağmen yerinde sayan düşük ücretler, işçileri her geçen gün daha fazla yoksulluğa ve umutsuzluğa sürüklemektedir. Benim ülkem de dahil birçok ülkede, asgari ücret geçim ücreti olmaktan çıkmış, sefalet ücreti olarak anılır olmuştur. İşçiler geçinmek ve hayatlarını sürdürebilmek için fazla çalışma yapmak zorunda kalmakta, uzun çalışma süreleri nedeniyle sosyal yaşama ve ailelerine vakit ayıramaz hale gelmektedir."
‘ILO'nun görevi sosyal adalete katkı sunmak olmalı’
Dünyada her beş çalışandan birinin kayıt dışı istihdam edildiğine dikkati çeken Atalay, "Kayıt dışı çalıştırma, sağlıklı işleyen bir sosyal güvenlik sisteminin de sendikalaşmanın da önündeki en büyük engellerden biridir. Kayıt dışına son verilmesi, gençlerin ve kadınların istihdam olanaklarının iyileştirilmesi, göçmen işçilerin korunması ve sosyal adaletin sağlanması için somut adımlar atılmalıdır. Şirketler rekor karlar açıklarken, emekçinin hakkı yok sayılmaktadır." diye konuştu.
Atalay, ILO'nun tüm bileşenlerinin temel görevinin, gelir ile vergi yükünün adil paylaşımına ve sosyal adalete azami katkıyı sunmak olduğunu dile getirdi.
Vergi ve gelirde adaleti sağlamak, taşeron işçiliğine ve "kölelik ücreti"ne karşı çıkmak için bir dizi eylem ve miting düzenlediklerini hatırlatan Atalay, Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmeleriyle ilgili şu değerlendirmede bulundu:
"Tüm kesimlerin hükümetimizden beklentileri var. 600 bin kamu çalışanını kapsayan toplu iş sözleşmeleri için müzakerelerimiz 6 aydır devam ediyor ama beklediğimiz teklif tarafımıza hala iletilmedi. Sosyal adalet adına koşullar bu kadar kötü ve geçim bu kadar zorken, hükümetler ve işverenler işçilerin sesine daha fazla kulak vermeliler, işçilerle ilgili sıkıntıları gidermek mecburiyetindeler."
‘Ekonomik sıkıntılara yönelik acil önlemler alınmalı’
Her yıl çok sayıda işçinin dünyanın farklı yerlerinde, önlenebilir iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybettiğini belirten Atalay, şunları kaydetti:
"İş yerinde güven içerisinde çalışmak, en temel insan hakkıdır. Bunu sağlamak ise hepimizin, ülkeyi yönetenlerin, işverenlerin öncelikli görevidir. Sendikaların örgütlenmesi birçok ülkede baskı ve işten çıkarma tehditleriyle engellenmektedir. Ülkemde, örgütlenme özgürlüğü, grev ve toplu sözleşme hakkı, hakem kurulu yapıları ile ilgili düzenlemeler gözden geçirilmelidir. Kamu çalışanlarının sendikal haklarının önündeki hukuki ve idari engeller kaldırılmalıdır. İşçilerin, kamu çalışanlarının ve emeklilerinin yaşadığı ekonomik sıkıntılara yönelik acil önlemler alınmalıdır."
Filistin'e yönelik katliamlar sonucunda, aralarında kadın ve çocukların da olduğu on binlerce sivilin yaşamını yitirdiğini anımsatan Atalay, "Hastaneler, evler, iş yerleri, okullar, ibadethaneler yerle bir oldu. Terörü ve savaşları desteklemek için her yıl milyarlarca dolarlık silah satışları yapılırken, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları dünyanın her yerinde demokrasiyi, temel hakları ve özgürlükleri hakim kılmak için en önde mücadele vermektedir." dedi.
Atalay, uluslararası topluma bir kez daha Filistin'deki çocukların, anaların feryadına kulak verilmesi, katliamın durdurulması çağrısında bulundu.