Bist 100
9716,77
-0,05%
Bist 100
Dolar/TL
32,5113
-0,1037%
Dolar/TL
Euro/TL
34,944
0,3783%
Euro/TL
Euro/Dolar
1,0718
0,1799%
Euro/Dolar
Altın/Gram
2436,93
0,58%
Altın/Gram
Piyasaları
İncele
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

Asya Kaplan Sivrisineği'ne karşı hangi önlemler alınabilir?

13 Temmuz 2021 | 17:33
Son Güncellenme: 27 Ekim 2022 | 21:22
Asya Kaplan Sivrisineği'ne karşı hangi önlemler alınabilir?
İstanbul'da Asya Kaplan Sivrisineğinin popülasyonu artıyor... Doç. Dr. Kerem Öter, "Asya Kaplan Sivrisineğini ülkemiz içinde 10 sene önce İpsala sınırında bulduk ve 4-5 yıldır da İstanbul'da yerleşti, popülasyon artmaya başladı." dedi. Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu ise bu yıl farklı sivrisinek türleriyle karşı karşıya kalındığını anlattı. Peki, Asya Kaplan Sivrisineği nedir? Asya Kaplan Sivrisineğine karşı hangi önlemler alınabilir?

ASYA KAPLAN SİVRİSİNEĞİ HAKKINDA BİLİNENLER


Son dönemde gündemde olan Asya Kaplan Sivrisineği "kaplan" adlarını başlarının ortasındaki ve sırtındaki tek beyaz şeritten alan egzotik bir tür. Illıonis Halk Sağlı Departmanı'nın sitesinde yer alan yazıda Asya Kaplan Sivrisineği ile ilgili şu bilgiler yer alıyor:  "Erkek sivrisinekler bitki özsuları ile beslenirler ve ısırmazlar. Dişi sivrisinekler, yumurtalarının gelişmesine yardımcı olmak için kan ararlar. Diğer sivrisineklerde olduğu gibi, Asya kaplan sivrisinekleri de koyu renkli giysilere, ter, karbondioksite ve diğer bazı kokulara daha fazla gider.Dişi sivrisinek kanla beslendikten yaklaşık dört veya beş gün sonra yumurtalarını su yüzeyinin hemen üzerine ağaç deliği, eski kova veya lastik gibi sert kenarlı bir kapta bırakır"

Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Necla Birgül İyison, geçen yıl kıyafet üzerinden de ısırabilen Asya Kaplan Sivrisineği ile ilgili şu bilgileri vermiş:

  • Asya kaplan sivrisineği (Aedes albopictus) aslında Güneydoğu Asya kökenli bir tür ve doğal yaşam alanında sadece hayvanları ısırıyor.

  • Aşina olduğumuz sivrisineklerden farklı olarak günün her saatinde kan emme özelliği var.

  • Son yıllarda yayılım alanlarının genişlemesiyle birlikte insanları da hedef almaya başladılar. Ayrıca yapay çevrelere de yumurtlayabiliyorlar, bu da onların yayılımını hızlandırıyor.

  • Bu tür insanlarda aşırı alerjik reaksiyonlara ve ısırdığı bölgede aşırı kaşıntı ve ödem gibi şikayetlere neden oluyor.

  • Ülkemizde karşılaştığımız sivrisinek türleri genellikle ısırmadan önce etrafta turlar atar ve kan emeceği uygun bir bölge bulduğunda saldırıya geçer, Asya kaplan sivrisineğinde ise durum çok farklı. Aşırı agresif tavırlar sergileyen bu tür direkt olarak hedefe saldırıyor ve kıyafet üzerinden de ısırabiliyor.

  • Dış görünüşüyle kolayca ayırt edilebilen siyah bir sivrisinek. Gövdeye doğru beyaz bir çizgi inmekte ve bacaklarında da beyaz şeritler bulunuyor.


NORMAL SİVRİSİNEKLERDEN FARKLI


İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa (İÜC) Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kerem Öter, son yıllarda İstanbul'da yeni bir sivrisinek türüyle karşı karşıya kalındığını, bu türün Asya Kaplan Sivrisineği olarak tanınan Aedes albopictus olduğunu söyledi. Yaklaşık 4-5 yıldır İstanbul'da düzenli olarak gözlemeye başladıkları Asya Kaplan Sivrisineğinin yerleşik bir tür haline geldiğini dile getiren Öter, bu türün bildikleri sivrisineklerden gerek biyolojik gerekse morfolojik olarak çok farklı olduğunu aktardı.

Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu ise "Bu sene çok daha farklı sivrisineklerle karşılaştı insanlar ve bunların her zaman alışık oldukları sivrisinek olmadığını da fark ediyorlar. Daha iri, çizgili ve çok can yakan sivrisinekler. Ortaya çıkan sivrisinek ısırıkları alışık olduğumuz minik kızarıklıklardan daha farklı. Daha geniş, sıcak, ağrılı, çok yoğun kaşıntılı ve o kaşıntı nedeniyle vücutta yaralar oluşuyor. Onun üzerine bakteriler eklenip ikincil yaralarla çok daha dehşetli bir görünüm ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu yıl biraz farklılık var." ifadelerini kullandı.


4-5 YILDIR İSTANBUL'A YERLEŞTİ


Doç. Dr. Öter, bu türe ilk defa 1980'de Arnavutluk'ta rastlandığını, geçen 40 yıl boyunca Avrupa'da çok yayıldığını anlatarak, şu bilgileri verdi:

"Asya Kaplan Sivrisineğini ülkemiz içinde 10 sene önce İpsala sınırında bulduk ve 4-5 yıldır da İstanbul'da yerleşti, popülasyon artmaya başladı. Geçen sene ve bu sene artık popülasyonlar o kadar yükseldi ki vatandaşlardan da şikayetler gelmeye başladı.

YUMURTALARINI NEREYE BIRAKIYOR?


Bu sivrisinek aslında iyi bir uçucu değil. Yani bu ülkeler arası hareketi uçarak değil, yumurtalarının pasif olarak taşınmasıyla oluşuyor. Bu işin en suçlusu da lastikler, kullanılmış araba lastiklerinin geri dönüşüm prosedürleri sorumlu bulunuyor. Yağmur suları araba lastiklerinin içerisindeki suda birikiyor, bu sinek de özellikle gidiyor yumurtalarını araba lastikleri içerisindeki yağmur sularına bırakıyor. Bu tür, lastiklerin ülkeler arasında taşınımıyla yayılıyor. Çok istilacı bir tür yani. Yeni yerleştiği bölgeye çok iyi adapte oluyor. Bizim yerli türlerin, evlerde dolaşan sivrisineklerin popülasyonlarını baskılıyor. O bölgedeki ekolojik dengeyi bozuyor. Bu anlamda besin zincirini yok ettiği için kendi yükseliyor popülasyon olarak."

HANGİ HASTALIKLARA YOL AÇIYOR


Bu türün kendine has taşıyabildiği 20'ye yakın hastalığın bilindiğini ancak birinci dereceden sorumlu tutulduğu hastalıkların Chikungunya ve dang humması olduğunu dile getiren Öter, "Her iki hastalık da ilginç bir şekilde İtalya ve Fransa'da görüldü. İstanbul için çok erken bunları söylemek. Daha henüz o kadar popülasyona ulaştığını düşünmüyoruz." dedi. Öter, Hacettepe Üniversitesi ile İstanbul için 545 günlük bir mücadele planı yaptıklarını, bu anlamda İstanbul Büyükşehir Belediyesine de bilimsel destek verdiklerini aktararak, yayılmanın devam ettiğini, sivrisineğin ülkenin farklı bölgelerinde de görüldüğünü söyledi.

TÜRKİYE'DE 64 SİVRİSİNEK TÜRÜ VAR


Bu konuya ilişkin nasıl mücadele edilmesi gerektiğine yönelik bilimsel toplantılar düzenlediklerini, bu toplantılara farklı illerin belediyelerinin de katıldığını ifade eden Öter, biyolojik mücadelenin belediyeler tarafından gerçekleştirildiğini aktardı.

Kerem Öter, sorunla mücadele noktasında yapılması gerekenlere ilişkin de bilgi vererek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mücadelede ne yapılabilir? Belediyelerin yapabileceği şeyler var. Onlar zaten halihazırda uygulanıyor. Biyolojik mücadele tabanlı mücadele yöntemleri var. Yani o kimyasalların artık çok zararları da var. Tamam belli bir bölgedeki popülasyon için kimyasallar etkili fakat toplum, halk sağlığı açısından da bu kimyasalların aşırı kullanımlarının zararları da söz konusu. Toprağa, bitkilere geçiyorlar yani profesyonel kullanılması uygun. Bizim hedefimiz en doğru olan, biyolojik mücadele. Onun dışında mücadeleyi yüzde 40 oranında etkileyen bir durum var. O da kültürel mücadele. Mesela sivrisineklerin üreme yeri olarak nereleri biliyoruz? Dereler, göletler, büyük su rezervleri, foseptikler. Maalesef Asya Kaplan Sivrisineği, bu tarz geniş büyük su rezervlerini kullanmıyor. Nereyi kullanıyor? Mesela küçücük bir yağmur birikintisi, bir tane bardak atılmış, gölgelikte kalmış, içine yağmur suyu dolmuş, burada korkunç sayıda, yüksek sayıda üreyebiliyor. Saksının dibindeki tabakta su birikmiş diyelim. Asya Kaplan Sivrisineği buna bayılır."

AĞAÇ KOVUĞU, BİDON, SAKSI ALTLARINA DİKKAT


Asya Kaplan Sivrisineğinin doğal yaşamda yumurta bırakmak için ağaç kovuklarını tercih ettiğini, şehirlerde ise bidon, saksı altları gibi küçük su kaplarına yumurta bıraktığını anlatan Öter, sivrisinekle mücadelede başarıda vatandaşların bilgilendirilmesinin de önemli olduğunu dile getirdi.

Doç. Dr. Kerem Öter, Türkiye'de 64 sivrisinek türü bulunduğunu, İstanbul'da ise Asya Kaplan Sivrisineği dahil olmak üzere en az 15-16 tür olduğunu belirterek, "Üreme yeri bakımından baktığımızda doğal alanları tercih edenler var, yapay olanları tercih edenler var. Örneğin, Aedes albopictus, şehir hayatında yapayı tercih ediyor. Bazı türler var biyolojik kirliliğin çok olduğu üreme yerlerini tercih eder. Mesela anofeller nispeten daha temiz, biyolojik bozulmanın olmadığı durgun suları tercih eder ama tüm sivrisinek türlerinin hepsinin orijininde durgun ve tatlı sular söz konusudur. Sivrisineklerle mücadeleye, entegre mücadele yöntemleriyle yaklaşıyoruz. Yani en güncel, bilimsel yaklaşım entegre vektör mücadelesi diye tanımlanmakta. Üreme yerlerinin, bataklıkların kurutulması, durgun suların bertaraf edilmesi, evlere sineklikler takılması fiziksel mücadelenin önemli unsurlarıdır." değerlendirmesini yaptı.

KÜRESEL ISINMA DA BİR FAKTÖR


Mücadelede belediye, vatandaş ve akademi iş birliğinin de önemine değinen Öter, sivrisinek yayılmalarında küresel ısınmanın da önemli bir faktör olduğunu sözlerine ekledi.

SİVRİSİNEK SAYILARI NEDEN ARTIYOR?


Sivrisineklerin artışındaki nedenlere değinen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu şu bilgileri verdi:

"Sivrisinek türlerinin artması, çok fazla türün gelmesinin yanında bu sene yaz yağmurları da beklediğimizden daha fazla oldu. Bu da su birikintileri ve henüz ıslah edilmemiş dere yataklarının da durağan sularla dolmasına neden oldu. Çünkü sivrisineklerin dişileri sadece kanla besleniyorlar ve beslendikleri zaman yumurtlayabiliyor. Sivrisineklerin yumurtlamaları için durağan su gerekiyor. Yani ne kadar durağan su, o kadar çok sivrisinek demektir ki bu sene biz bunu gördük. Özellikle Avcılar ve Sarıyer'den çok büyük bildirimler var. Ama beni Levent'ten de bir hastam aradı. Aynı lezyonların fotoğraflarını çekip göndermiş. Dolayısıyla İstanbul'un her yerinde varlar."

SİVRİSİNEK SOKMASI BELİRTİLERİ NELER?


Çeşitliliğin artması nedeniyle farklı alerjenlerin gözlendiğini ifade eden Sönmezoğlu, sivrisineğin sokması sırasında salyasındaki proteinlere karşı ani gelişen alerjik reaksiyon olarak yorumlanan skeeter sendromunun daha çok çocuklarda görüldüğünü söyledi.

Prof. Dr. Sönmezoğlu, bu sendromda hızlı şekilde kızarıklık, şişlik, ağrı, kaşıntı gibi birkaç gün süren reaksiyonların ortaya çıktığını, ileri aşamada kas, karın ağrısı ve ishalin görülebildiğini, soğuk uygulamanın reaksiyonu belirgin olarak azalttığını aktardı.

Çok nadir de olsa daha ağır reaksiyonların ortaya çıkabileceğini dile getiren Sönmezoğlu, "Şiddetli bir baş ağrısı, kaşıntı, kas, eklem ağrıları olduğunda mutlaka doktora gidilmesi lazım. Daha hızlı gelişen vakalarda solunum sıkıntısı da ortaya çıkıyor." dedi.

SİVRİSİNEKLERİ NASIL EVDEN UZAKLAŞTIRIRIZ?


Meral Sönmezoğlu, yetişkinlerde de alerjik reaksiyonların görülebildiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sivrisineklerden nasıl kurtuluruz? Onları yaşam alanlarından nasıl uzaklaştırırız? Esas önemli olan nokta bu. Çok iyi biliyoruz ki sivrisineklerin dişilerinin yumurtlamak için duran suya ihtiyaçları var. Nerede su birikintisi varsa o sivrisineklerin yuvalanmaları, üremeleri için odak oluşturacaktır. Bu yağmurlardan sonra oluşan ıslah edilmemiş dere yataklarındaki su birikintileri en önemli odakları oluşturdu ve İstanbul'da da çok fazla. Çok kalabalık bir şehir. Dolayısıyla bu dere yataklarının ıslah edilmesi, yağmurlardan sonra su drenajlarının sağlanması, mevcut olan birikintilerin ilaçlanması acil önlemler arasında."

SİVRİSİNEKLER VEKTÖRDÜR HASTALIK TAŞIRLAR


Sivrisineklerin sıtma, batı nil virüsü gibi birçok virüs ve patojeni taşıyabildiğini dile getiren Sönmezoğlu, şunları kaydetti:

"Türkiye, batı nil virüsü için haritanın en yoğun olduğu ülkelerden bir tanesi. 'Yok, bulaştırmaz.' diyemeyiz. Bu vakaların bir kısmı batı nil virüsü olabilir. Trakya bölgesinde veteriner hekimler bir çalışma yapmışlar. 5 bin sivrisineği taramışlar, bir tanesinde batı nil virüsünü izole etmişler. Bu önemlidir. Yani bu bölgede batı nil virüsü var demektir ama yüzde 80'i hafif geçtiği için biz onu ayırt edemiyoruz. Testleri de oldukça pahalı. Çok zor testler, her hastanede olan testler değil. Dolayısıyla tanısını koyamasak da biliyoruz ki sivrisinekler batı nil virüsünü taşıyabilirler."

Prof. Dr. Sönmezoğlu, sivrisineklerin vektör olduğunu ve hastalık taşıdığını vurgulayarak, "Oldukça kirli yerlere de kondukları için dolayısıyla sivrisineklerden mutlaka uzak durmak ve mutlaka onları ilaçlayarak yok etmek ama evlerde de bireysel önlemler almak gerekir diyorum." değerlendirmesini yaptı.
0

  • ALTIN GRAM - TL 2436,93 0,58%
  • ALTIN ONS 2331,4 0,66%
  • BIST 100 9716,77 -0,05%
  • DOLAR/JAPON YENI 155,545 0,127%
  • DOLAR/KANADA DOLARI 1,36944 -0,06641%
  • DOLAR/RUS RUBLESI 92,2145 -0,1063%
  • DOLAR/TURK LIRASI 32,5113 -0,1037%
  • EURO/DOLAR 1,0718 0,1799%
  • EURO/TURK LIRASI 34,944 0,3783%
  • STERLIN/DOLAR 1,24907 0,21301%
Günün En Çok Okunanları
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL