İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde bir grup gazeteciyle bir araya geldi. Kredi kapasitesi ve öz kaynakların güçlendirilmesinde banka olarak iyi bir yıl geçirdiklerini söyleyen Adnan Bali, “İş Bankası’nın 2016 yılı kârının dörtte üçü gibi büyük bir kısmını öz kaynağımıza ekleyeceğiz.
36 milyar TL öz kaynağımız var” dedi. Sektör ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Adnan Bali, 2016 yıl sonundan şubat ayına kadar olan sürede kredi talebinde canlanmanın olmadığına dikkat çekerek, şimdi ise hareketlenmenin olduğunu vurguladı.
Adnan Bali, ayrıca kredi notunun düşmesinin ülke için olumlu olmadığını ancak geçen yılın sonundan bu yana yurtdışı borçlanmalarda bunun etkisini belirgin bir şekilde görmediklerini ifade etti. Bali’nin verdiği bilgiye göre, 15 Temmuz’dan sonra 2,5 milyar dolar borçlanma oldu.
Kısa vadeli yurtdışı borçlanmalarda 30-40 baz puanlık artışın şu anda tolere edilebileceğini belirten Bali şöyle konuştu: “Önemli olan bundan sonra daha olumluya gitmesi anlamında trendin nasıl olacağı...
Referandum sonrası Türkiye’nin gündeminin burada çok etkili olacağını düşünüyorum. Referandumdan sonra işimize gücümüze dönüp hepimiz kendi rollerimizin gereğini yapmaya mı devam edeceğiz?
Yoksa bir başka tarihe ya da gündeme odaklanıp bekleyiş haline mi gireceğiz? Ekonomiyi yoran süreçlerden bir tanesinin bu bekleyiş süreci, belirsizlik hali olduğunu düşünüyorum.”
Adnan Bali, sektörün sermaye yeterlilik rasyosu (SYR) yüzde 18 iken ve yüzde 12’ye geniş bir dalga boyu varken kârlı olan olmayan her işe girebildiklerini çünkü bunların gelir yarattığını söyledi.
Bali, sözlerine şöyle devam etti: “Fakat SYR yüzde 15’in altına gelince, bir de piyasalardaki çok ciddi dalgalanmalar nedeniyle SYR artı ve eksi yönde 2 puan değişmeye başlayınca kredi politikalarımızı daha hassas değerlendirmek zorunda kaldık.
Bu defa bunun terbiyevi yönü de oldu. Kârlı, kârsız her işe atlamak gibi bir noktadan çıkıldı. Çünkü bankacılık sistemi de bu matematiğin çalışmaz hale gelmesinde rol oynadı.
Sadece aracılık maliyetleri, cezalar ve sistemin dışından kendisine getirilen yüklerle değil, maalesef kendisi de izlediği agresif, irrasyonel, sürdürülebilir olmayan rekabet politikalarıyla bunu yaptı.” şube veya iştirakinin bulunmadığı ancak kurumsal bankacılık hizmetleri sunduğu 60 ülkeyi kapsayan bir
36 milyar TL öz kaynağımız var” dedi. Sektör ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Adnan Bali, 2016 yıl sonundan şubat ayına kadar olan sürede kredi talebinde canlanmanın olmadığına dikkat çekerek, şimdi ise hareketlenmenin olduğunu vurguladı.
Adnan Bali, ayrıca kredi notunun düşmesinin ülke için olumlu olmadığını ancak geçen yılın sonundan bu yana yurtdışı borçlanmalarda bunun etkisini belirgin bir şekilde görmediklerini ifade etti. Bali’nin verdiği bilgiye göre, 15 Temmuz’dan sonra 2,5 milyar dolar borçlanma oldu.
Kısa vadeli yurtdışı borçlanmalarda 30-40 baz puanlık artışın şu anda tolere edilebileceğini belirten Bali şöyle konuştu: “Önemli olan bundan sonra daha olumluya gitmesi anlamında trendin nasıl olacağı...
Referandum sonrası Türkiye’nin gündeminin burada çok etkili olacağını düşünüyorum. Referandumdan sonra işimize gücümüze dönüp hepimiz kendi rollerimizin gereğini yapmaya mı devam edeceğiz?
Yoksa bir başka tarihe ya da gündeme odaklanıp bekleyiş haline mi gireceğiz? Ekonomiyi yoran süreçlerden bir tanesinin bu bekleyiş süreci, belirsizlik hali olduğunu düşünüyorum.”
Adnan Bali, sektörün sermaye yeterlilik rasyosu (SYR) yüzde 18 iken ve yüzde 12’ye geniş bir dalga boyu varken kârlı olan olmayan her işe girebildiklerini çünkü bunların gelir yarattığını söyledi.
Bali, sözlerine şöyle devam etti: “Fakat SYR yüzde 15’in altına gelince, bir de piyasalardaki çok ciddi dalgalanmalar nedeniyle SYR artı ve eksi yönde 2 puan değişmeye başlayınca kredi politikalarımızı daha hassas değerlendirmek zorunda kaldık.
Bu defa bunun terbiyevi yönü de oldu. Kârlı, kârsız her işe atlamak gibi bir noktadan çıkıldı. Çünkü bankacılık sistemi de bu matematiğin çalışmaz hale gelmesinde rol oynadı.
Sadece aracılık maliyetleri, cezalar ve sistemin dışından kendisine getirilen yüklerle değil, maalesef kendisi de izlediği agresif, irrasyonel, sürdürülebilir olmayan rekabet politikalarıyla bunu yaptı.” şube veya iştirakinin bulunmadığı ancak kurumsal bankacılık hizmetleri sunduğu 60 ülkeyi kapsayan bir