Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Klaus Schwab, "Ekonomik ve jeopolitik açıdan küresel olarak ve bölgesinde önemli bir aktör olan Türkiye, bu alanda (dijital dönüşüm) liderlik üstlenebilir ve dijital devrimin etkilerinin en üst seviyeye çıkartılması için öncülük edebilir" dedi. Schwab, 2020 itibarıyla küresel olarak 85 milyon işin belki de insanlar ve makineler arasındaki bir iş değişimi sebebiyle yok olacağını kaydetti.
Schwab, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından çevrim içi olarak gerçekleştirilen Dijital Türkiye Konferansı'nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ile uzun döneme yayılan, 40 yılı aşkın geçmiş ve köklü ilişkilere sahip olduklarını söyledi.
Dünyanın kritik bir değişim döneminden geçtiğini ve onaylanan aşıların uygulamaya başlanmasının sağlık ve insanların korunması açısından umut ışığı olduğunu ifade eden Schwab, "Bu sayede bizler tekrar ekonomik toparlanmaya odaklanabileceğiz. Daha birkaç sene önce aslında böyle bir dünyayı düşünmek mümkün olmayabilirdi. Yani küresel salgının arkasından sadece bir yıl içerisinde bir aşının bu şekilde dağıtılabileceğini düşünmek imkansız olurdu ama biz bunu başardık. Kovid-19, aslında bize medikal dünyadaki gelişmelerin ne kadar ilerlediğini gösteriyor." şeklinde konuştu.
Özellikle 4. Sanayi Devrimi olarak adlandırılan dönüşüm sayesinde sağlık alanında da çok ilerleme kaydedildiğini aktaran Shcwab, şöyle devam etti:
"Kapsayıcı ve insan odaklı politikaların gerçekten bir ülkenin ve tüm dünyanın ekonomik ve sosyal stratejisinde ne kadar köklü bir önem arz edebileceğini gösterdi. Ama bütün bu deneyim bize aslında ne kadar hazırlıksız olduğumuzu da gösterdi, bu ölçekte bir zorlukla mücadele etme açısından... Sağlık altyapımız, sosyal altyapılarımız, ekonomik altyapılarımız, yaşama şeklimiz, iş yapma şeklimiz aslında her şey bir sınamaya tutuldu ve her şey değişiyor şu anda. Bu salgın bize hiçbir şey öğretmediyse şunu öğretti, aslında her zaman olduğu gibi iş yapmaya devam etmek artık işe yaramayacak. Bu yüzden dünyanın bir yenilenmeye, bir reset'e ihtiyacı var ve bu sadece ve sadece hükumetler ve devletler yeniden kendi stratejilerini değerlendirip yönlendirirse gerçekleşecek."
Klaus Schwab, teknolojilerin yayılmasının, özellikle 4. Sanayi Devrimi altındaki teknolojilerin yaygınlaştırılmasının büyük yenilenmede önemli bir rol oynayacağını vurgulayarak, teknolojinin uygulanmasının, yeni teknolojilerin benimsenmesinin kapsayıcı ve adil bir şekilde yapılması gerektiğini söyledi.
Schwab, "Ekonomik ve jeopolitik açıdan küresel olarak ve bölgesinde önemli bir aktör olan Türkiye, bu alanda liderlik üstlenebilir ve dijital devrimin etkilerinin en üst seviyeye çıkartılması için öncülük edebilir. Burada topluma yaygınlaştırılması ve ilgili zorlukların azaltılması açısından önemli bir fırsat olduğunu düşünüyoruz." dedi.
Konuşmasında paylaşmak istediği 4 mesaj bulunduğunu aktaran Schwab, "Öncelikle teknolojinin değişimi daha önce hiç görmediğimiz kadar hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Biz de buna ayak uydurmalıyız. Son derece hızlı gelişen teknolojiyle buna ayak uydurmalıyız ve bunu toplumun iyiliği için kullanıyor olmalıyız. Teknolojiler, son on yıllarda da hızlı bir şekilde gelişmişti ama dünyada şu an tecrübe ettiğimiz şey, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir durum." değerlendirmesinde bulundu.
Teknolojinin değişim hızına ayak uydurabilmek için artık işletmelerin geleneksel iş modellerinin sınırlarının dışında düşünmesi ve farklı bir değer zinciri perspektifi ortaya konulması gerektiğine işaret eden Schwab, "Artık dikey değil, yatay olarak düşünmemiz lazım. Türkiye de bu noktada ulusal teknoloji girişimleri sayesinde teknolojiye çok ciddi yatırım yapmakta ve Ar-Ge'yi de önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde yüzde 1,8 artırmak istiyor." dedi.
WEF Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Schwab, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İkinci mesajım ise iş gücünün doğru becerilerle güçlendirilmesi çok önemli olacak. Teknoloji, bizim çalışma ortamımızı ve işlerin doğasını değiştirmeye devam edecek. Bu yüzden işlerin geleceği açısından bakacak olursak 2020 itibarıyla küresel olarak 85 milyon iş, belki de insanlar ve makineler arasındaki bir iş değişimi sebebiyle yok olacak. Bu konuda yeniden beceri kazandırma stratejileriyle ilerlemeliyiz ve hem devlet hem de iş yönetiminin her kademesine yeni becerileri yansıtıyor olmalıyız. Bunun için yaşam boyu öğrenme çok önemli ve geleneksel pedagoji sisteminden artık uzaklaşmak durumundayız. Gerçekten bir devrime ihtiyacımız var, bir eğitim devrimine ihtiyacımız var. Türkiye'nin genç ve dinamik bir nüfusu olduğunu biliyoruz. Bu nüfus da Türkiye için çok ciddi bir fırsat teşkil ediyor. Bu sayede bu gençlerin nitelikleri ve becerileri kullanılabilir ve Türkiye'nin küresel liderlikteki yeri ilerletilebilir. Burada sadece eğitim kalitesine odaklanmamalı, aynı zamanda tüm ekosistemin kalitesine odaklanmalı bu beceriler stratejisi. Teşvikler, destekler sunulmalı. Bu sayede gençleri iş gücüne çekip burada tutmak mümkün olmalı. Özellikle burada iş dünyasının özel bir rolü var.
Üçüncü mesajım, teknolojinin teknoloji yönetimiyle dengelenmesi yönünde... Teknoloji gerçekten harika fırsatlar sunuyor ama aynı zamanda birtakım riskler de barındırıyor. O yüzden önemli olan şey, burada ülkelerin teknoloji ile inovasyonu dengeli bir şekilde yürütebilmesidir. Örnek verecek olursak, yüz tanıma çok ciddi, güçlü bir araç artık. Pek çok uygulaması ve kullanım alanı bulunuyor. Havaalanlarında yüz tanıma teknolojisi kullanılmaya başlandı. Ancak bunun birtakım riskleri de var. Algoritma ve veriyle ilgili riskler var. Bu yüzden burada doğru bir denge ve kontrol sisteminin tesis edilmesi çok önemli. Son dönemde Türkiye, bir pilot girişim duyurdu, blok zincirlerle ilgili, dijital para birimiyle ilgili olarak... Sizleri tebrik etmek istiyorum. Türkiye, aynı zamanda WEF'in 4. Sanayi Devrimi ile ilgili network'üne katılan son ülke oldu. Bu network içerisinde dünyanın pek çok ülkesi birlikte çalışıyor, adil ve katılımcı teknoloji kullanımı için bir çerçeve çiziliyor. Bu çalışmalar arasında KOBİ'lerde teknolojinin benimsenmesine yardım edilmesi ve üst düzey yöneticilerin yapay zeka prensipleriyle ilgili eğitilmesi gibi alanlar yer alıyor."
Klaus Schwab, dördüncü mesajının ise dijital dönüşümün hızlandırılmasında iş birliğinin rolüyle ilgili olduğunu bildirdi.
Schwab, şunları kaydetti:
"Dijital dönüşümün bu şekilde gerçekleştirilmesi için iş birliğinin ve birlikte çalışmanın rolü gerçekten elzem. Bu bağlamda platformlardan ve ekosistemlerden de bahsedebiliriz. Platform dediğimizde ben sadece entegre iş hizmetleri sunan bir platformdan bahsetmiyorum. Aklımdaki şey aslında biraz da uluslararası iş birliği platformları, WEF gibi ve derin bağlantılar geliştiren tüm ekosistem aktörleriyle bağlantıya geçen işletmelerden bahsediyorum. Böylelikle doğru sanayi ve akademi ilişkisi tesis edilebilir ve kamu-özel iş birliğine odaklanabiliriz ve daha başarılı olma olasılığımız olur. Böylelikle de bu dönüşüm yolculuğunda ilerleyebiliriz. Bütün bunların örneğini aslında WEF küresel network'ünde de görüyoruz. Bugün temel olan şey, aslında iş birliği içerisinde rekabetçilik ya da rekabetçilik içerisinde iş birliği yapmak. Bu sayede her türlü çabayı hızlandırmamız mümkün. Uluslararası ve çok taraflı bir iş birliğiyle biz bunu yapabiliriz."
İş birliği ve ittifaklar kurarak dijital kapsayıcılığı sağlık, eğitim ve finansal katılım alanında da artırmak gerektiğini belirten Schwab, bu girişimler sayesinde Türkiye ve TÜSİAD üyeleriyle daha fazla iş birliği yapmayı umduklarını sözlerine ekledi.
Schwab, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından çevrim içi olarak gerçekleştirilen Dijital Türkiye Konferansı'nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ile uzun döneme yayılan, 40 yılı aşkın geçmiş ve köklü ilişkilere sahip olduklarını söyledi.
Dünyanın kritik bir değişim döneminden geçtiğini ve onaylanan aşıların uygulamaya başlanmasının sağlık ve insanların korunması açısından umut ışığı olduğunu ifade eden Schwab, "Bu sayede bizler tekrar ekonomik toparlanmaya odaklanabileceğiz. Daha birkaç sene önce aslında böyle bir dünyayı düşünmek mümkün olmayabilirdi. Yani küresel salgının arkasından sadece bir yıl içerisinde bir aşının bu şekilde dağıtılabileceğini düşünmek imkansız olurdu ama biz bunu başardık. Kovid-19, aslında bize medikal dünyadaki gelişmelerin ne kadar ilerlediğini gösteriyor." şeklinde konuştu.
Özellikle 4. Sanayi Devrimi olarak adlandırılan dönüşüm sayesinde sağlık alanında da çok ilerleme kaydedildiğini aktaran Shcwab, şöyle devam etti:
"Kapsayıcı ve insan odaklı politikaların gerçekten bir ülkenin ve tüm dünyanın ekonomik ve sosyal stratejisinde ne kadar köklü bir önem arz edebileceğini gösterdi. Ama bütün bu deneyim bize aslında ne kadar hazırlıksız olduğumuzu da gösterdi, bu ölçekte bir zorlukla mücadele etme açısından... Sağlık altyapımız, sosyal altyapılarımız, ekonomik altyapılarımız, yaşama şeklimiz, iş yapma şeklimiz aslında her şey bir sınamaya tutuldu ve her şey değişiyor şu anda. Bu salgın bize hiçbir şey öğretmediyse şunu öğretti, aslında her zaman olduğu gibi iş yapmaya devam etmek artık işe yaramayacak. Bu yüzden dünyanın bir yenilenmeye, bir reset'e ihtiyacı var ve bu sadece ve sadece hükumetler ve devletler yeniden kendi stratejilerini değerlendirip yönlendirirse gerçekleşecek."
"Türkiye, dijital devrimin etkilerinin en üst seviyeye çıkartılması için öncülük edebilir"
Klaus Schwab, teknolojilerin yayılmasının, özellikle 4. Sanayi Devrimi altındaki teknolojilerin yaygınlaştırılmasının büyük yenilenmede önemli bir rol oynayacağını vurgulayarak, teknolojinin uygulanmasının, yeni teknolojilerin benimsenmesinin kapsayıcı ve adil bir şekilde yapılması gerektiğini söyledi.
Schwab, "Ekonomik ve jeopolitik açıdan küresel olarak ve bölgesinde önemli bir aktör olan Türkiye, bu alanda liderlik üstlenebilir ve dijital devrimin etkilerinin en üst seviyeye çıkartılması için öncülük edebilir. Burada topluma yaygınlaştırılması ve ilgili zorlukların azaltılması açısından önemli bir fırsat olduğunu düşünüyoruz." dedi.
"Türkiye, ulusal teknoloji girişimleri sayesinde teknolojiye çok ciddi yatırım yapmakta"
Konuşmasında paylaşmak istediği 4 mesaj bulunduğunu aktaran Schwab, "Öncelikle teknolojinin değişimi daha önce hiç görmediğimiz kadar hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Biz de buna ayak uydurmalıyız. Son derece hızlı gelişen teknolojiyle buna ayak uydurmalıyız ve bunu toplumun iyiliği için kullanıyor olmalıyız. Teknolojiler, son on yıllarda da hızlı bir şekilde gelişmişti ama dünyada şu an tecrübe ettiğimiz şey, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir durum." değerlendirmesinde bulundu.
Teknolojinin değişim hızına ayak uydurabilmek için artık işletmelerin geleneksel iş modellerinin sınırlarının dışında düşünmesi ve farklı bir değer zinciri perspektifi ortaya konulması gerektiğine işaret eden Schwab, "Artık dikey değil, yatay olarak düşünmemiz lazım. Türkiye de bu noktada ulusal teknoloji girişimleri sayesinde teknolojiye çok ciddi yatırım yapmakta ve Ar-Ge'yi de önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde yüzde 1,8 artırmak istiyor." dedi.
"Bir eğitim devrimine ihtiyacımız var"
WEF Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Schwab, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İkinci mesajım ise iş gücünün doğru becerilerle güçlendirilmesi çok önemli olacak. Teknoloji, bizim çalışma ortamımızı ve işlerin doğasını değiştirmeye devam edecek. Bu yüzden işlerin geleceği açısından bakacak olursak 2020 itibarıyla küresel olarak 85 milyon iş, belki de insanlar ve makineler arasındaki bir iş değişimi sebebiyle yok olacak. Bu konuda yeniden beceri kazandırma stratejileriyle ilerlemeliyiz ve hem devlet hem de iş yönetiminin her kademesine yeni becerileri yansıtıyor olmalıyız. Bunun için yaşam boyu öğrenme çok önemli ve geleneksel pedagoji sisteminden artık uzaklaşmak durumundayız. Gerçekten bir devrime ihtiyacımız var, bir eğitim devrimine ihtiyacımız var. Türkiye'nin genç ve dinamik bir nüfusu olduğunu biliyoruz. Bu nüfus da Türkiye için çok ciddi bir fırsat teşkil ediyor. Bu sayede bu gençlerin nitelikleri ve becerileri kullanılabilir ve Türkiye'nin küresel liderlikteki yeri ilerletilebilir. Burada sadece eğitim kalitesine odaklanmamalı, aynı zamanda tüm ekosistemin kalitesine odaklanmalı bu beceriler stratejisi. Teşvikler, destekler sunulmalı. Bu sayede gençleri iş gücüne çekip burada tutmak mümkün olmalı. Özellikle burada iş dünyasının özel bir rolü var.
Üçüncü mesajım, teknolojinin teknoloji yönetimiyle dengelenmesi yönünde... Teknoloji gerçekten harika fırsatlar sunuyor ama aynı zamanda birtakım riskler de barındırıyor. O yüzden önemli olan şey, burada ülkelerin teknoloji ile inovasyonu dengeli bir şekilde yürütebilmesidir. Örnek verecek olursak, yüz tanıma çok ciddi, güçlü bir araç artık. Pek çok uygulaması ve kullanım alanı bulunuyor. Havaalanlarında yüz tanıma teknolojisi kullanılmaya başlandı. Ancak bunun birtakım riskleri de var. Algoritma ve veriyle ilgili riskler var. Bu yüzden burada doğru bir denge ve kontrol sisteminin tesis edilmesi çok önemli. Son dönemde Türkiye, bir pilot girişim duyurdu, blok zincirlerle ilgili, dijital para birimiyle ilgili olarak... Sizleri tebrik etmek istiyorum. Türkiye, aynı zamanda WEF'in 4. Sanayi Devrimi ile ilgili network'üne katılan son ülke oldu. Bu network içerisinde dünyanın pek çok ülkesi birlikte çalışıyor, adil ve katılımcı teknoloji kullanımı için bir çerçeve çiziliyor. Bu çalışmalar arasında KOBİ'lerde teknolojinin benimsenmesine yardım edilmesi ve üst düzey yöneticilerin yapay zeka prensipleriyle ilgili eğitilmesi gibi alanlar yer alıyor."
"Temel olan şey, iş birliği içerisinde rekabetçilik ya da rekabetçilik içerisinde iş birliği yapmak"
Klaus Schwab, dördüncü mesajının ise dijital dönüşümün hızlandırılmasında iş birliğinin rolüyle ilgili olduğunu bildirdi.
Schwab, şunları kaydetti:
"Dijital dönüşümün bu şekilde gerçekleştirilmesi için iş birliğinin ve birlikte çalışmanın rolü gerçekten elzem. Bu bağlamda platformlardan ve ekosistemlerden de bahsedebiliriz. Platform dediğimizde ben sadece entegre iş hizmetleri sunan bir platformdan bahsetmiyorum. Aklımdaki şey aslında biraz da uluslararası iş birliği platformları, WEF gibi ve derin bağlantılar geliştiren tüm ekosistem aktörleriyle bağlantıya geçen işletmelerden bahsediyorum. Böylelikle doğru sanayi ve akademi ilişkisi tesis edilebilir ve kamu-özel iş birliğine odaklanabiliriz ve daha başarılı olma olasılığımız olur. Böylelikle de bu dönüşüm yolculuğunda ilerleyebiliriz. Bütün bunların örneğini aslında WEF küresel network'ünde de görüyoruz. Bugün temel olan şey, aslında iş birliği içerisinde rekabetçilik ya da rekabetçilik içerisinde iş birliği yapmak. Bu sayede her türlü çabayı hızlandırmamız mümkün. Uluslararası ve çok taraflı bir iş birliğiyle biz bunu yapabiliriz."
İş birliği ve ittifaklar kurarak dijital kapsayıcılığı sağlık, eğitim ve finansal katılım alanında da artırmak gerektiğini belirten Schwab, bu girişimler sayesinde Türkiye ve TÜSİAD üyeleriyle daha fazla iş birliği yapmayı umduklarını sözlerine ekledi.