Özlem Bay Yılmaz obay@ekonomist.com.tr
2020 yılında Türkiye'deki yeni enerji yatırımlarının tamamına yakını yenilenebilir enerji kaynaklı oldu. 2021'de de yenilenebilir enerji ön plana çıkacak. Yatırımların devam ettiği sektörde bu yıl, kurulu güç için 2,5 milyar dolar, elektrik iletim ve dağıtımı alanında ise 1,5 milyar dolar yatırım öngörülüyor.
Enerji Mayıs 2021 tarihli sayıdan
COVID-19 sürecinde küresel enerji talebi yüzde 5 düşüş göstererek son 50 yılda görülmedik bir duraksama yaşandı. Salgının dünya ekonomisinde yaşattığı daralmaya rağmen, yatırımcıların yenilenebilir enerji sektörüne yatırım artırma kararı alması enerji sektörünün bu zorlu dönemi rahat geçirmesini sağladı.
Öyle ki Ocak - Ekim 2020 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15 daha fazla yenilenebilir enerji ihalesi yapıldı. 2020 yılında ABD ve Çin başı ekmek üzere küresel yenilenebilir enerji kapasitesi yüzde 4 oranında artış gösterdi ve geçen yıl 200 GW kapasite artışı yaşandı. Küresel ilave enerji kapasite artışının yüzde 90'dan fazlası yenilenebilir enerji kaynaklı gerçekleşti.
Dünyada yenilenebilir enerjide kurulu güç, geçen yıl 260 GW artarak toplam 2 bin 799 GW'a yükseldi. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı'nın (IRENA) 'Yenilenebilir Kapasitesi 2021 İstatistikleri' raporuna göre, dünya genelinde yenilenebilir enerji kapasitesinde 2019 yılındaki artışa göre 2020'deki artış yüzde 50'li daha fazla.
Bu gidişatın önümüzdeki yıllarda da devam edeceği öngörülüyor. Örneğin; Çin ve ABD'nin önümüzdeki beş yılda güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesinin yüzde 30 artması bekleniyor. 2021 yılında da küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin yüzde 10 artış göstereceği öngörülüyor.
Hindistan’ın ise 2021 yılında en çok yenilenebilir kapasite artışı yaşanacak ülke olması bekleniyor. Öte yandan AB’de de kara rüzgar enerjisi kapasitesinin yüzde 15 oranında düşeceği, deniz üstü rüzgar enerjisi kapasitesinin ise ciddi oranda artacağı öngörülüyor.
Enerji uzmanları, yenilenebilir enerji kaynaklarının 2025 yılında kömürü uzun yıllardır oturduğu tahtından edip, en çok elektrik üreten enerji kaynağı olacağını söylüyor. 2025’te yenilenebilir enerji küresel elektrik talebinin 1/3’ünü karşılayacak. Hidroelektrik enerji, yenilenebilir enerji kaynaklarının yarısını karşılamaya devam edecek.
Ayrıca 2025’e kadar petrol ve gaz şirketlerinin yenilenebilir enerji yatırımlarını 10 kat artıracakları düşünülüyor. KPMG Türkiye Petrol ve Doğal Gaz Sektör Lideri Hakan Demirelli de bazı petrol ve doğal gaz şirketlerinin potansiyel talep düşüşünü dengeleme çabalarının bir parçası olarak yenilenebilir enerjiye geçiş yaptığını belirtiyor.
Demirelli, şöyle devam ediyor: "ABD ve Avrupa’nın en büyük sekiz petrol ve doğal gaz şirketinden beşi yenilenebilir enerji stratejisi ve ekiplerine sahip, altısı ise gelişmekte olan yenilenebilir teknolojilere ve start up’lara yatırım amacıyla risk sermayesi Fonları kurdu.
Şirketlerin artan yeşil enerji talebi, temiz enerji opsiyonuna sahip petrol ve doğal gaz şirketleri için büyüyen bir potansiyel müşteri havuzu anlamına geliyor. Elektrikli araçların yaygınlaşması ile birlikte şarj konusunda elektrik şirketleri ile birlikte petrol ve doğal gaz şirketlerinin de yavaş yavaş oyunun bir parçası haline gelmeye başladığı görülüyor."
Enerji ihtiyacımızın çoğunu yenilenebilir enerjiden karşılamak gibi bundan 10 yıl önce ütopik görülen eğilimlerden oluşan enerji devrimi tüm dünyada hızla gerçekleşirken, Türkiye bu değişime ayak uyduruyor. Öyle ki 2020 içerisinde Türkiye'deki yeni enerji yatırımlarının tamamına yakını yenilenebilir enerji kaynaklı oldu.
Bu yatırımların yüzde 48,5'inin hidroelektrik, yüzde 25,3'ünün rüzgar, yüzde 15,7'sinin güneş, yüzde 7,6'sının biyokütle ve yüzde 2,2'sinin jeotermal kaynaklı santraller olarak gerçekleşti.
Doğal gaz, linyit ve ithal kömür yakıtlı santrallerde ise kapasite daralması oldu ve bazı santraller devre dışı kaldı. 2020 yılında kurulu güce eklenen 2 bin 900 MW'lık yatırım yenilenebilir enerji santrallerinden geldi ve toplam yatırım 4 milyar doların üzerinde gerçekleşti.
Bu santrallerin yapımına önceki yıllarda başlandığı ve dolayısıyla harcamaların yıllara yaygın olarak oluştuğu düşünüldüğünde, 2020 yılına isabet eden toplam yatırım miktarının yaklaşık 1,8-2 milyar dolar civarında olduğunu söylemek mümkün.
Öte yandan 2021 yılı için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 20192023 Stratejik Planı'na göre | devreye girmesi beklenen 2 bin | 100 megavatlık kurulu gücün yaklaşık yatırım büyüklüğünün 2,5 milyar dolar seviyelerinde | olması bekleniyor.
Ancak pandeminin etkisiyle santrallerin devreye girmesinde yaşanan gecikmelerle kurulu güç artışı ve | tutarının planlananın üzerinde gerçekleşmesi olası gözüküyor. Diğer taraftan elektrik dağıtım şirketlerinin güncellenen yatırım | planlarıyla birlikte elektrik iletim ve dağıtımı alanında yapılacak yatırımların 1,5 milyar dolar İ seviyesinde olacağı tahmin | ediliyor.
Türkiye'de kurulu güç, 2019 boyunca yaşanan yüzde 3,1'lik kapasite artışıyla Aralık 2019 sonu itibarıyla 91 bin 270 MW'a ulaştı. Pandemi ve diğer olumsuz yatırım koşullarına rağmen kurulu gücün 2020 yılının 10 ayı sonunda geçen yıla oranla yüzde 3 civarında büyüyerek yaklaşık 94 bin MW'ye yükseldiğini ifade eden Ernst & Young(EY) Türkiye'nin Şirket Ortağı ve Enerji | Sektörü Lideri Erkan Baykuş, 2021 yılında tamamlanması 1 beklenen projelerle birlikte kurulu gücün 2021 sonunda 96 bin MW'a çıkacağını söylüyor.
Erkan Baykuş, şöyle devam ediyor: "2019 ile 2020 yılları karşılaştırıldığında, Türkiye'nin toplam kurulu gücünden 357 MW termik kaynak azaldı, buna karşın kurulu güce 2 bin 227 MW yenilenebilir kaynak eklendi. Bu durum yenilenebilir enerji kaynaklarına verilen önemin artarak devam ettiğini gösteriyor.”
Türkiye'de fosil yakıtların gerek birincil enerji arzındaki önde gelen payının, gerekse elektrik üretimindeki yüksek oranlarının azaltılması gerektiğini ifade eden Erkan Baykuş, "Bu doğrultuda 2021'de de elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırmaya yönelik politikaların devam edeceği öngörülebilir” diyor.
2020 yılında enerji sektörü pandemi nedeniyle daha önce hiç görülmediği kadar çalkantılı bir dönem geçirdi. En çok etkilenen petrol ve gaz piyasası ciddi bir sarsıntı geçirse de sonradan az da olsa toparlandı. Ulaşımın durma noktasına gelmesinin bu sarsıntıdaki payı büyük ve eski haline dönüş için yapılan tahminler 2022 yılının ikinci çeyreğini işaret ediyor.
Yenilenebilir enerji şirketleri ve yatırım tercihlerini bu yönde değiştiren yatırımcıların seslerinin daha da yükseldiğini ve etkilerinin hızla arttığını ifade eden PwC Türkiye Enerji, Altyapı ve Doğal Kaynaklar Sektörü Ülke Lideri Murat Çolakoğlu, "Dijitalleşme alternatif bir yol değil mecburiyet halini aldı.
Birleşme ve satın almalar ilk başta duraklasa da fırsatları iyi gören finansal kuvvete sahip şirketler harekete geçti. Geçti geçecek derken, pandeminin etkileri halen devam ediyor, edecek de. Peki 2021 ve sonrasında bizleri neler bekliyor?” diyor.
Yeşil Mütbakat (Green Dealj, Paris Anlaşması ve Çevre, Sosyal ve Yönetişim (ÇSYj konularının 2021 yılında enerji sektöründe öne çıkacağını dile getiren Murat Çolakoğlu, "Sadece bu üç konu bile bizleri çok meşgul etmek için yeterli.
Üzerine bir de kendi piyasamızın konuları, gereksinimleri, pozitif dönüşüm süreciyle oluşacak gündemini de ekleyince enerji sektöründe çalışan herkesi yoğun bir sezon bekliyor” diye ekliyor.
1- YEŞİL MUTABAKAT
Enerji sektörünün gündemindeki konuların başında gelen Yeşil Mutabakat (Green Deal); uzun süredir devam eden mevzuat çalışmalarının bu yıl ortasında tamamlanması takvime bağlanmış durumda. Hedeflenen; endüstri odaklı uygulamalarla, vergiyi de bir araç olarak kullanarak şirketlerin üretimlerinin ‘yeşil' kaynaklara dayalı, döngüsel modellerin tercih edildiği, enerjinin mümkün olduğunca yenilenebilir kaynaklardan temin edildiği ekonomik bir yapı oluşturulması ve bu dönüşümle ülkelerin büyüme potansiyellerinin açığa çıkartılması. Yeşil mutabakat, Türkiye'yi de etkileyecek elbette.
2- PARİS ANLAŞMASI
Diğer bir başlık olan Paris Anlaşması (COP26 toplantısı) ise kasım ayında Glasgow'da yapılacak toplantı tüm dünya ülkeleri açısından büyük öneme sahip. Hareket planları ile ilgili detaylı bildirimler yapılacak ve hedefler, taahhütler netleşecek. Türkiye'nin de bu sürece katılımı için önemli bazı kararlar alması gerekiyor ve bekleniyor.
3- ÇEVRE, SOSYAL VE YÖNETİŞİM (ÇSY)
ÇYS ise herkesin dilinde olan bu kısaltma. Ancak işin ciddiyeti ve firmaların operasyonel ve idari süreçlerine yaratacağı pozitif gelir etkisi, her bir başlığın altında neler yapılması gerektiği görülünce daha da iyi anlaşılıyor. Tüm endüstrileri etkileyecek bir değişim/dönüşüm gereksinimi olacak.
2020'de ülkemizin enerji ithalat faturasının 30 milyar dolar düzeyinde olacağı hesaplanabilir. 2019 verileri esas alındığında, ülkemizde doğalgaz toplam tüketiminde konut ve işyerinin payı yüzde 42, sanayinin payı yüzde 27. Yıllık yaklaşık 40 milyar m3 doğalgaz tüketiminin tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ikame etme imkânı olmadığı için Karadeniz ve Akdeniz'de gaz aramaları, sondaj Faaliyetleri ve keşfedilen gazın üretimi hayati önem taşıyor.
Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı'yla (YEKA) başlayan yenilenebilir enerji dönüşümünde yerli AR-GE ve yerli kaynaklarla üretilen güneş paneli ve rüzgâr türbini fabrikaları ve bunu takip edecek mini YEKA yatırımları 2021 ve sonrasında da yenilenebilir enerji yatırımlarında yerli teknolojilerin payının artmasını sağlayacak. Karbon salınımın kısıtlanması amacıyla yenilenebilir teknoloji yatırımlarının sürdürülebilirlik kriterlerine endeksli uzun vadeli ve düşük faizli yeşil sendikasyon kredileri ile finanse edilecek olması da önemli bir fırsat oluşturuyor.
2021'de sektörün sorunlarının başında termal kaynaklı santraller geliyor. İşletmedeki yerli linyit santrallarının büyük bölümü, yetersiz rezervler, geciken rehabilitasyon yatırımları nedeniyle ekonomik ömürlerinin sonuna yaklaşmaları ve emisyon sınırlarına uyma konusundaki problemleri sebebiyle zorluk çekiyorlar.
Emisyon mevzuatlarını karşılayamayan yerli linyit santrallerinin, baca filtresi, baca gazı arıtma, atık su arıtma, alçı taşı depolama alanı gibi yatırımlarını acilen tamamlamaları gerekiyor.
Termal kaynaklı santrallerde bu sorunlar yaşanırken bir kısmı 2021 sonrasında YEKDEM desteklerinin dışında kalacak olan yenilenebilir enerji santrallerinin gün içi piyasasında elektrik sattıklarında sorunlar yaşaması olası. Yapım aşamasındaki yenilenebilir kaynaklı santrallerinin ise 2021'de lojistik ve tedarik zincirlerindeki kırılmalar gibi problemlerle karşılaşmaları bir risk olarak karşımıza çıkıyor.
Mobilitenin kısıtlanması, yedek parça tedarikinde gecikmeler yaşanması ve iş güvenliği tedbirlerinin sıkılaştırılması sebebiyle devreye alma safhalarında aksaklıkların yaşandığı biliniyor. Bu ve diğer sebeplerle devreye girmeleri geciken ve YEKDEM teşviklerinden yararlanamama riskleri olan özellikle küçük yenilenebilir enerji yatırımlarına destek olunmasının önemli olacağını düşünülüyor.
2020 yılında Türkiye'deki yeni enerji yatırımlarının tamamına yakını yenilenebilir enerji kaynaklı oldu. 2021'de de yenilenebilir enerji ön plana çıkacak. Yatırımların devam ettiği sektörde bu yıl, kurulu güç için 2,5 milyar dolar, elektrik iletim ve dağıtımı alanında ise 1,5 milyar dolar yatırım öngörülüyor.
Enerji Mayıs 2021 tarihli sayıdan
COVID-19 sürecinde küresel enerji talebi yüzde 5 düşüş göstererek son 50 yılda görülmedik bir duraksama yaşandı. Salgının dünya ekonomisinde yaşattığı daralmaya rağmen, yatırımcıların yenilenebilir enerji sektörüne yatırım artırma kararı alması enerji sektörünün bu zorlu dönemi rahat geçirmesini sağladı.
Öyle ki Ocak - Ekim 2020 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15 daha fazla yenilenebilir enerji ihalesi yapıldı. 2020 yılında ABD ve Çin başı ekmek üzere küresel yenilenebilir enerji kapasitesi yüzde 4 oranında artış gösterdi ve geçen yıl 200 GW kapasite artışı yaşandı. Küresel ilave enerji kapasite artışının yüzde 90'dan fazlası yenilenebilir enerji kaynaklı gerçekleşti.
Dünyada yenilenebilir enerjide kurulu güç, geçen yıl 260 GW artarak toplam 2 bin 799 GW'a yükseldi. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı'nın (IRENA) 'Yenilenebilir Kapasitesi 2021 İstatistikleri' raporuna göre, dünya genelinde yenilenebilir enerji kapasitesinde 2019 yılındaki artışa göre 2020'deki artış yüzde 50'li daha fazla.
Bu gidişatın önümüzdeki yıllarda da devam edeceği öngörülüyor. Örneğin; Çin ve ABD'nin önümüzdeki beş yılda güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesinin yüzde 30 artması bekleniyor. 2021 yılında da küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin yüzde 10 artış göstereceği öngörülüyor.
Hindistan’ın ise 2021 yılında en çok yenilenebilir kapasite artışı yaşanacak ülke olması bekleniyor. Öte yandan AB’de de kara rüzgar enerjisi kapasitesinin yüzde 15 oranında düşeceği, deniz üstü rüzgar enerjisi kapasitesinin ise ciddi oranda artacağı öngörülüyor.
YATIRIMLAR 10 KAT ARTACAK
Enerji uzmanları, yenilenebilir enerji kaynaklarının 2025 yılında kömürü uzun yıllardır oturduğu tahtından edip, en çok elektrik üreten enerji kaynağı olacağını söylüyor. 2025’te yenilenebilir enerji küresel elektrik talebinin 1/3’ünü karşılayacak. Hidroelektrik enerji, yenilenebilir enerji kaynaklarının yarısını karşılamaya devam edecek.
Ayrıca 2025’e kadar petrol ve gaz şirketlerinin yenilenebilir enerji yatırımlarını 10 kat artıracakları düşünülüyor. KPMG Türkiye Petrol ve Doğal Gaz Sektör Lideri Hakan Demirelli de bazı petrol ve doğal gaz şirketlerinin potansiyel talep düşüşünü dengeleme çabalarının bir parçası olarak yenilenebilir enerjiye geçiş yaptığını belirtiyor.
Demirelli, şöyle devam ediyor: "ABD ve Avrupa’nın en büyük sekiz petrol ve doğal gaz şirketinden beşi yenilenebilir enerji stratejisi ve ekiplerine sahip, altısı ise gelişmekte olan yenilenebilir teknolojilere ve start up’lara yatırım amacıyla risk sermayesi Fonları kurdu.
Şirketlerin artan yeşil enerji talebi, temiz enerji opsiyonuna sahip petrol ve doğal gaz şirketleri için büyüyen bir potansiyel müşteri havuzu anlamına geliyor. Elektrikli araçların yaygınlaşması ile birlikte şarj konusunda elektrik şirketleri ile birlikte petrol ve doğal gaz şirketlerinin de yavaş yavaş oyunun bir parçası haline gelmeye başladığı görülüyor."
2 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM
Enerji ihtiyacımızın çoğunu yenilenebilir enerjiden karşılamak gibi bundan 10 yıl önce ütopik görülen eğilimlerden oluşan enerji devrimi tüm dünyada hızla gerçekleşirken, Türkiye bu değişime ayak uyduruyor. Öyle ki 2020 içerisinde Türkiye'deki yeni enerji yatırımlarının tamamına yakını yenilenebilir enerji kaynaklı oldu.
Bu yatırımların yüzde 48,5'inin hidroelektrik, yüzde 25,3'ünün rüzgar, yüzde 15,7'sinin güneş, yüzde 7,6'sının biyokütle ve yüzde 2,2'sinin jeotermal kaynaklı santraller olarak gerçekleşti.
Doğal gaz, linyit ve ithal kömür yakıtlı santrallerde ise kapasite daralması oldu ve bazı santraller devre dışı kaldı. 2020 yılında kurulu güce eklenen 2 bin 900 MW'lık yatırım yenilenebilir enerji santrallerinden geldi ve toplam yatırım 4 milyar doların üzerinde gerçekleşti.
Bu santrallerin yapımına önceki yıllarda başlandığı ve dolayısıyla harcamaların yıllara yaygın olarak oluştuğu düşünüldüğünde, 2020 yılına isabet eden toplam yatırım miktarının yaklaşık 1,8-2 milyar dolar civarında olduğunu söylemek mümkün.
Öte yandan 2021 yılı için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 20192023 Stratejik Planı'na göre | devreye girmesi beklenen 2 bin | 100 megavatlık kurulu gücün yaklaşık yatırım büyüklüğünün 2,5 milyar dolar seviyelerinde | olması bekleniyor.
Ancak pandeminin etkisiyle santrallerin devreye girmesinde yaşanan gecikmelerle kurulu güç artışı ve | tutarının planlananın üzerinde gerçekleşmesi olası gözüküyor. Diğer taraftan elektrik dağıtım şirketlerinin güncellenen yatırım | planlarıyla birlikte elektrik iletim ve dağıtımı alanında yapılacak yatırımların 1,5 milyar dolar İ seviyesinde olacağı tahmin | ediliyor.
HEDEF 96 BİN MW
Türkiye'de kurulu güç, 2019 boyunca yaşanan yüzde 3,1'lik kapasite artışıyla Aralık 2019 sonu itibarıyla 91 bin 270 MW'a ulaştı. Pandemi ve diğer olumsuz yatırım koşullarına rağmen kurulu gücün 2020 yılının 10 ayı sonunda geçen yıla oranla yüzde 3 civarında büyüyerek yaklaşık 94 bin MW'ye yükseldiğini ifade eden Ernst & Young(EY) Türkiye'nin Şirket Ortağı ve Enerji | Sektörü Lideri Erkan Baykuş, 2021 yılında tamamlanması 1 beklenen projelerle birlikte kurulu gücün 2021 sonunda 96 bin MW'a çıkacağını söylüyor.
Erkan Baykuş, şöyle devam ediyor: "2019 ile 2020 yılları karşılaştırıldığında, Türkiye'nin toplam kurulu gücünden 357 MW termik kaynak azaldı, buna karşın kurulu güce 2 bin 227 MW yenilenebilir kaynak eklendi. Bu durum yenilenebilir enerji kaynaklarına verilen önemin artarak devam ettiğini gösteriyor.”
Türkiye'de fosil yakıtların gerek birincil enerji arzındaki önde gelen payının, gerekse elektrik üretimindeki yüksek oranlarının azaltılması gerektiğini ifade eden Erkan Baykuş, "Bu doğrultuda 2021'de de elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırmaya yönelik politikaların devam edeceği öngörülebilir” diyor.
DÖNÜŞÜM SÜRECİ
2020 yılında enerji sektörü pandemi nedeniyle daha önce hiç görülmediği kadar çalkantılı bir dönem geçirdi. En çok etkilenen petrol ve gaz piyasası ciddi bir sarsıntı geçirse de sonradan az da olsa toparlandı. Ulaşımın durma noktasına gelmesinin bu sarsıntıdaki payı büyük ve eski haline dönüş için yapılan tahminler 2022 yılının ikinci çeyreğini işaret ediyor.
Yenilenebilir enerji şirketleri ve yatırım tercihlerini bu yönde değiştiren yatırımcıların seslerinin daha da yükseldiğini ve etkilerinin hızla arttığını ifade eden PwC Türkiye Enerji, Altyapı ve Doğal Kaynaklar Sektörü Ülke Lideri Murat Çolakoğlu, "Dijitalleşme alternatif bir yol değil mecburiyet halini aldı.
Birleşme ve satın almalar ilk başta duraklasa da fırsatları iyi gören finansal kuvvete sahip şirketler harekete geçti. Geçti geçecek derken, pandeminin etkileri halen devam ediyor, edecek de. Peki 2021 ve sonrasında bizleri neler bekliyor?” diyor.
Yeşil Mütbakat (Green Dealj, Paris Anlaşması ve Çevre, Sosyal ve Yönetişim (ÇSYj konularının 2021 yılında enerji sektöründe öne çıkacağını dile getiren Murat Çolakoğlu, "Sadece bu üç konu bile bizleri çok meşgul etmek için yeterli.
Üzerine bir de kendi piyasamızın konuları, gereksinimleri, pozitif dönüşüm süreciyle oluşacak gündemini de ekleyince enerji sektöründe çalışan herkesi yoğun bir sezon bekliyor” diye ekliyor.
ÜÇ KRİTİK GÜNDEM
1- YEŞİL MUTABAKAT
Enerji sektörünün gündemindeki konuların başında gelen Yeşil Mutabakat (Green Deal); uzun süredir devam eden mevzuat çalışmalarının bu yıl ortasında tamamlanması takvime bağlanmış durumda. Hedeflenen; endüstri odaklı uygulamalarla, vergiyi de bir araç olarak kullanarak şirketlerin üretimlerinin ‘yeşil' kaynaklara dayalı, döngüsel modellerin tercih edildiği, enerjinin mümkün olduğunca yenilenebilir kaynaklardan temin edildiği ekonomik bir yapı oluşturulması ve bu dönüşümle ülkelerin büyüme potansiyellerinin açığa çıkartılması. Yeşil mutabakat, Türkiye'yi de etkileyecek elbette.
2- PARİS ANLAŞMASI
Diğer bir başlık olan Paris Anlaşması (COP26 toplantısı) ise kasım ayında Glasgow'da yapılacak toplantı tüm dünya ülkeleri açısından büyük öneme sahip. Hareket planları ile ilgili detaylı bildirimler yapılacak ve hedefler, taahhütler netleşecek. Türkiye'nin de bu sürece katılımı için önemli bazı kararlar alması gerekiyor ve bekleniyor.
3- ÇEVRE, SOSYAL VE YÖNETİŞİM (ÇSY)
ÇYS ise herkesin dilinde olan bu kısaltma. Ancak işin ciddiyeti ve firmaların operasyonel ve idari süreçlerine yaratacağı pozitif gelir etkisi, her bir başlığın altında neler yapılması gerektiği görülünce daha da iyi anlaşılıyor. Tüm endüstrileri etkileyecek bir değişim/dönüşüm gereksinimi olacak.
SEKTÖRDEKİ FIRSATLAR
2020'de ülkemizin enerji ithalat faturasının 30 milyar dolar düzeyinde olacağı hesaplanabilir. 2019 verileri esas alındığında, ülkemizde doğalgaz toplam tüketiminde konut ve işyerinin payı yüzde 42, sanayinin payı yüzde 27. Yıllık yaklaşık 40 milyar m3 doğalgaz tüketiminin tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ikame etme imkânı olmadığı için Karadeniz ve Akdeniz'de gaz aramaları, sondaj Faaliyetleri ve keşfedilen gazın üretimi hayati önem taşıyor.
Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı'yla (YEKA) başlayan yenilenebilir enerji dönüşümünde yerli AR-GE ve yerli kaynaklarla üretilen güneş paneli ve rüzgâr türbini fabrikaları ve bunu takip edecek mini YEKA yatırımları 2021 ve sonrasında da yenilenebilir enerji yatırımlarında yerli teknolojilerin payının artmasını sağlayacak. Karbon salınımın kısıtlanması amacıyla yenilenebilir teknoloji yatırımlarının sürdürülebilirlik kriterlerine endeksli uzun vadeli ve düşük faizli yeşil sendikasyon kredileri ile finanse edilecek olması da önemli bir fırsat oluşturuyor.
SEKTÖRDEKİ RİSKLER
2021'de sektörün sorunlarının başında termal kaynaklı santraller geliyor. İşletmedeki yerli linyit santrallarının büyük bölümü, yetersiz rezervler, geciken rehabilitasyon yatırımları nedeniyle ekonomik ömürlerinin sonuna yaklaşmaları ve emisyon sınırlarına uyma konusundaki problemleri sebebiyle zorluk çekiyorlar.
Emisyon mevzuatlarını karşılayamayan yerli linyit santrallerinin, baca filtresi, baca gazı arıtma, atık su arıtma, alçı taşı depolama alanı gibi yatırımlarını acilen tamamlamaları gerekiyor.
Termal kaynaklı santrallerde bu sorunlar yaşanırken bir kısmı 2021 sonrasında YEKDEM desteklerinin dışında kalacak olan yenilenebilir enerji santrallerinin gün içi piyasasında elektrik sattıklarında sorunlar yaşaması olası. Yapım aşamasındaki yenilenebilir kaynaklı santrallerinin ise 2021'de lojistik ve tedarik zincirlerindeki kırılmalar gibi problemlerle karşılaşmaları bir risk olarak karşımıza çıkıyor.
Mobilitenin kısıtlanması, yedek parça tedarikinde gecikmeler yaşanması ve iş güvenliği tedbirlerinin sıkılaştırılması sebebiyle devreye alma safhalarında aksaklıkların yaşandığı biliniyor. Bu ve diğer sebeplerle devreye girmeleri geciken ve YEKDEM teşviklerinden yararlanamama riskleri olan özellikle küçük yenilenebilir enerji yatırımlarına destek olunmasının önemli olacağını düşünülüyor.