Türkiye Sigorta Birliği (TSB), Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (trafik sigortası) tazminat hesaplamalarındaki belirsizliğin ortadan kaldırılmasının tüm taraftara fayda sağlayacağını belirtti.
TSB'den yapılan açıklamada, trafik sigortasının, 24 milyon araç sahibi yanında trafik kazası mağdurlarını yakından ilgilendiren önemli bir sigorta ürünü olduğu aktarıldı.
2015 yılı öncesinde zorunlu trafik sigortasında tazminat hesaplama yöntemlerinin standart olmamasının uygulamada sorunların çıkmasına yol açtığı ve hak sahiplerinin mağdur olmasına neden olduğu vurgulanan açıklamada, 2016 yılında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 90, 92, 97 ve 99'uncu maddelerinde değişikliğe gidilmesi ve net olmayan hususların netleştirilmesi ile birlikte ise son 5 yılda söz konusu branşta hem vatandaşların hem de sektörün bu branştaki mağduriyetlerinin en aza indirilmesinin sağlandığı kaydedildi.
Açıklamada, son dönemde hem Anayasa Mahkemesi'nin zorunlu trafik sigortası tazminatlarının hesaplama usul ve esaslarının belirlenmesine dayanak olan Karayolları Trafik Kanunu'nun 90'ıncı maddesi ile teminat dışında kalan halleri düzenleyen 92'nci maddesinin bazı hükümlerini iptal etmesi hem de Danıştay'ın trafik sigortası genel şartlarında yer alan tazminat hesaplama yöntemleri ile ilgili düzenlemelere ilişkin almış olduğu yürütmeyi durdurma kararlarının gerek sektör gerekse mağdurlar açısından belirsizliği artırdığı bildirildi.
TSB'nin, yaşanan bu belirsizliği ortadan kaldırmak ve zorunlu trafik sigortası tazminat hesaplamalarında standardizasyonun sağlanabilmesi için sektörün düzenleyici kurumu Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) ile çalışmalarına kararlılıkla devam ettiği aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Zorunlu trafik sigortasında bedeni tazminatlar, zarar verilen kişinin vefatı halinde geride kalanlara, tamamen veya belirli bir oranda çalışamaz duruma gelmesi halinde ise kendisine yapılacak tazminat ödemelerini kapsamaktadır. Tazminat hesaplamalarının aktüeryal tekniklere uygun olarak yapılması esastır. Geride kalanlar için 'destekten yoksun kalma tazminatı' hesaplaması, vefat eden ve destekten yoksun kalan kişilerin yaşları, beklenen ömrü, gelir seviyesi ve enflasyon gibi birçok kriter dikkate alınarak gerçekleştirilmektedir. Daimi maluliyet durumunda da yine aynı kriterler, maluliyet oranı ile birlikte değerlendirilmektedir. Ancak 2015 yılında yapılan genel şart ve 2016 yılında yapılan kanun değişikliği öncesinde yargıya taşınan vakalarda bilirkişi hesaplamalarında farklı metotlar kullanılması ve bu nedenle aynı mağduriyete uğrayanlara farklı tazminatlar ödenmesi, sigorta sektörünün güvenilirliğini zedelenmiştir.
Farklı tazminat tutarlarının ortaya çıkması, mağdur vatandaşları sistemi dejenere eden gruplara itmektedir. Daha fazla tazminat tutarı alma vaadi ile bu gruplar tarafından ikna edilen vatandaşların yüzde 30'lara varan vekalet ücretinin yanı sıra hak ettiği tazminatların önemli bir kısmına bu gruplarca el konulmakta, mağdur olan vatandaş bir kez daha mağdur edilmektedir. Bu dönemde toplam bedeni tazminat dosyalarının yüzde 70'i yargı vasıtasıyla çözülmektedir. Ayrıca, her bir vakanın yargıya taşınması yargı üzerinde yük oluştururken, mağdur vatandaşlar tazminatlarını, ortalama 3 yıl süren yargı süreçleri sonunda alabilmektedir."
Açıklamada, nüfusun büyük bir kısmını ilgilendiren zorunlu trafik sigortasında son yıllarda yapılan çalışmalar kapsamında belirsizliklerin giderilmesi için önemli adımlar atıldığı belirtilerek, "2020 yılı itibarıyla genel şartlarda yapılan düzenlemeler ile değer kaybı ve bedeni tazminat hesaplamalarında objektif kriterlere dayanan model hesaplamada kullanılan tüm kriterlerin standardize edilmesi ile herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olmayacak bir hale gelmiştir. Hukuki güvenliğin sağlanmasının ve yurt genelinde ve benzer durumdaki kişiler bakımından aynı şekilde uygulanabilmesinin yegane temeli düzenlemelerde sayılan bu unsurlara dikkate edilmesidir." ifadeleri kullanıldı.
Anayasa Mahkemesi'nin, zorunlu trafik sigortası tazminatlarının hesaplama usul ve esaslarının belirlenmesine dayanak olan Karayolları Trafik Kanunu'nun 90'ıncı maddesi ile teminat dışında kalan halleri düzenleyen 92'nci maddesinin bazı hükümlerini iptal etmesi ile yine belirsizliklere yol açan bir döneme girildiği bildirilen açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Son olarak Danıştay'ın trafik sigortası genel şartlarında yer alan tazminat ödeme yöntemleri ile ilgili düzenlemelere ilişkin olarak almış olduğu yürütmeyi durdurma kararı gerek sektörümüz gerekse mağdurlar açısından belirsizliği artırmıştır. Benzer bir belirsizlik, trafik kazaları nedeniyle oluşan sağlık giderlerinin ödenmesi konusunda da yaşanmaktadır. 2011-2020 döneminde sigorta sektörü kanuni yükümlülüğü kapsamında SGK'ye 8,8 milyar TL prim aktarımı gerçekleştirmesine ve yükümlülüğü sona ermesine rağmen aynı dönemde toplamda 522 milyon TL ek ödeme yapmak durumunda kalmıştır. Teminat kapsamındaki belirsizlikler trafik sigortalarına olan güvene zarar vermektedir.
Sonuç itibarıyla 2011-2020 döneminde zorunlu trafik sigortasında toplamda 7 milyar TL zarar açıklayan sigorta sektörü açısından yıllardır süregelen belirsizlik ortamına tekrar geri dönülmesi söz konusu ürünün sürdürülebilirliği açısından ciddi bir risk oluşturmaktadır. Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği olarak, kanundan alınan yetkiye dayanılarak Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile çerçevesi çizilen zorunlu trafik sigortasında hak sahiplerine ödenecek tazminatın tüm taraflar için bilimsel ilkelere uygun ve net bir şekilde ortaya konulmasının ve belirsizliğin ortadan kaldırılmasının tüm taraflara fayda sağlayacağını düşünüyoruz. Bu durumun kamu menfaatinin korunması açısından da önemli olduğu kanaatindeyiz. Sektör olarak hiçbir sigortalımızın ve hak sahibimizin mağduriyetine sebebiyet vermeden, bilimsel yöntemlere göre hesaplanan tazminatın doğru kişiye en hızlı sürede ödenmesi öncelikli amacımızdır. Bu nedenle zorunlu trafik sigortası tazminat hesaplamalarında standardizasyonun sağlanabilmesi için çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğimizi ve tüm paydaşlarımızla birlikte bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her zaman sigortalılarımızın yanında olduğumuzu kamuoyunun bilgisine sunarız."
TSB'den yapılan açıklamada, trafik sigortasının, 24 milyon araç sahibi yanında trafik kazası mağdurlarını yakından ilgilendiren önemli bir sigorta ürünü olduğu aktarıldı.
2015 yılı öncesinde zorunlu trafik sigortasında tazminat hesaplama yöntemlerinin standart olmamasının uygulamada sorunların çıkmasına yol açtığı ve hak sahiplerinin mağdur olmasına neden olduğu vurgulanan açıklamada, 2016 yılında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 90, 92, 97 ve 99'uncu maddelerinde değişikliğe gidilmesi ve net olmayan hususların netleştirilmesi ile birlikte ise son 5 yılda söz konusu branşta hem vatandaşların hem de sektörün bu branştaki mağduriyetlerinin en aza indirilmesinin sağlandığı kaydedildi.
Açıklamada, son dönemde hem Anayasa Mahkemesi'nin zorunlu trafik sigortası tazminatlarının hesaplama usul ve esaslarının belirlenmesine dayanak olan Karayolları Trafik Kanunu'nun 90'ıncı maddesi ile teminat dışında kalan halleri düzenleyen 92'nci maddesinin bazı hükümlerini iptal etmesi hem de Danıştay'ın trafik sigortası genel şartlarında yer alan tazminat hesaplama yöntemleri ile ilgili düzenlemelere ilişkin almış olduğu yürütmeyi durdurma kararlarının gerek sektör gerekse mağdurlar açısından belirsizliği artırdığı bildirildi.
TSB'nin, yaşanan bu belirsizliği ortadan kaldırmak ve zorunlu trafik sigortası tazminat hesaplamalarında standardizasyonun sağlanabilmesi için sektörün düzenleyici kurumu Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) ile çalışmalarına kararlılıkla devam ettiği aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Zorunlu trafik sigortasında bedeni tazminatlar, zarar verilen kişinin vefatı halinde geride kalanlara, tamamen veya belirli bir oranda çalışamaz duruma gelmesi halinde ise kendisine yapılacak tazminat ödemelerini kapsamaktadır. Tazminat hesaplamalarının aktüeryal tekniklere uygun olarak yapılması esastır. Geride kalanlar için 'destekten yoksun kalma tazminatı' hesaplaması, vefat eden ve destekten yoksun kalan kişilerin yaşları, beklenen ömrü, gelir seviyesi ve enflasyon gibi birçok kriter dikkate alınarak gerçekleştirilmektedir. Daimi maluliyet durumunda da yine aynı kriterler, maluliyet oranı ile birlikte değerlendirilmektedir. Ancak 2015 yılında yapılan genel şart ve 2016 yılında yapılan kanun değişikliği öncesinde yargıya taşınan vakalarda bilirkişi hesaplamalarında farklı metotlar kullanılması ve bu nedenle aynı mağduriyete uğrayanlara farklı tazminatlar ödenmesi, sigorta sektörünün güvenilirliğini zedelenmiştir.
Farklı tazminat tutarlarının ortaya çıkması, mağdur vatandaşları sistemi dejenere eden gruplara itmektedir. Daha fazla tazminat tutarı alma vaadi ile bu gruplar tarafından ikna edilen vatandaşların yüzde 30'lara varan vekalet ücretinin yanı sıra hak ettiği tazminatların önemli bir kısmına bu gruplarca el konulmakta, mağdur olan vatandaş bir kez daha mağdur edilmektedir. Bu dönemde toplam bedeni tazminat dosyalarının yüzde 70'i yargı vasıtasıyla çözülmektedir. Ayrıca, her bir vakanın yargıya taşınması yargı üzerinde yük oluştururken, mağdur vatandaşlar tazminatlarını, ortalama 3 yıl süren yargı süreçleri sonunda alabilmektedir."
"Teminat kapsamındaki belirsizlikler trafik sigortalarına olan güvene zarar vermekte"
Açıklamada, nüfusun büyük bir kısmını ilgilendiren zorunlu trafik sigortasında son yıllarda yapılan çalışmalar kapsamında belirsizliklerin giderilmesi için önemli adımlar atıldığı belirtilerek, "2020 yılı itibarıyla genel şartlarda yapılan düzenlemeler ile değer kaybı ve bedeni tazminat hesaplamalarında objektif kriterlere dayanan model hesaplamada kullanılan tüm kriterlerin standardize edilmesi ile herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olmayacak bir hale gelmiştir. Hukuki güvenliğin sağlanmasının ve yurt genelinde ve benzer durumdaki kişiler bakımından aynı şekilde uygulanabilmesinin yegane temeli düzenlemelerde sayılan bu unsurlara dikkate edilmesidir." ifadeleri kullanıldı.
Anayasa Mahkemesi'nin, zorunlu trafik sigortası tazminatlarının hesaplama usul ve esaslarının belirlenmesine dayanak olan Karayolları Trafik Kanunu'nun 90'ıncı maddesi ile teminat dışında kalan halleri düzenleyen 92'nci maddesinin bazı hükümlerini iptal etmesi ile yine belirsizliklere yol açan bir döneme girildiği bildirilen açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Son olarak Danıştay'ın trafik sigortası genel şartlarında yer alan tazminat ödeme yöntemleri ile ilgili düzenlemelere ilişkin olarak almış olduğu yürütmeyi durdurma kararı gerek sektörümüz gerekse mağdurlar açısından belirsizliği artırmıştır. Benzer bir belirsizlik, trafik kazaları nedeniyle oluşan sağlık giderlerinin ödenmesi konusunda da yaşanmaktadır. 2011-2020 döneminde sigorta sektörü kanuni yükümlülüğü kapsamında SGK'ye 8,8 milyar TL prim aktarımı gerçekleştirmesine ve yükümlülüğü sona ermesine rağmen aynı dönemde toplamda 522 milyon TL ek ödeme yapmak durumunda kalmıştır. Teminat kapsamındaki belirsizlikler trafik sigortalarına olan güvene zarar vermektedir.
Sonuç itibarıyla 2011-2020 döneminde zorunlu trafik sigortasında toplamda 7 milyar TL zarar açıklayan sigorta sektörü açısından yıllardır süregelen belirsizlik ortamına tekrar geri dönülmesi söz konusu ürünün sürdürülebilirliği açısından ciddi bir risk oluşturmaktadır. Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği olarak, kanundan alınan yetkiye dayanılarak Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile çerçevesi çizilen zorunlu trafik sigortasında hak sahiplerine ödenecek tazminatın tüm taraflar için bilimsel ilkelere uygun ve net bir şekilde ortaya konulmasının ve belirsizliğin ortadan kaldırılmasının tüm taraflara fayda sağlayacağını düşünüyoruz. Bu durumun kamu menfaatinin korunması açısından da önemli olduğu kanaatindeyiz. Sektör olarak hiçbir sigortalımızın ve hak sahibimizin mağduriyetine sebebiyet vermeden, bilimsel yöntemlere göre hesaplanan tazminatın doğru kişiye en hızlı sürede ödenmesi öncelikli amacımızdır. Bu nedenle zorunlu trafik sigortası tazminat hesaplamalarında standardizasyonun sağlanabilmesi için çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğimizi ve tüm paydaşlarımızla birlikte bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her zaman sigortalılarımızın yanında olduğumuzu kamuoyunun bilgisine sunarız."