Arıcılık, hem kırsal ekonomiye katkı sağlayan önemli bir geçim kaynağı olmaya devam ediyor hem de biyoçeşitliliğin korunması ve tarımsal üretimde polinasyon faaliyeti ile ekolojik dengenin korunması adına kritik bir rol üstleniyor. Zengin bitki örtüsü, iklim yapısı ve arıcılığa uygun coğrafi konumu sayesinde Türkiye, çiçek balları, çam balı, kestane balı gibi yöresel ve özgün bal çeşitleriyle dünya arıcılığında kendine özgü bir yere sahip.
İHRACAT POTANSİYELİ DEĞERLENDİRİLEMİYOR
T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü’nün (TRGM/TEPGE) Mayıs 2025 tarihli raporuna göre; 2024 yılı itibarıyla 8 milyon 961 bin 975 arılı kovanın ve 97 bin 984 işletmenin olduğu Türkiye’de bal üretimi, 2023’e oranla yüzde 16,9 azaldı ve 114 bin 886 tondan 95 bin 492 tona geriledi. Böylece 2024’teki üretim miktarı, son beş yılın en düşük seviyesinde gerçekleşti.
Türkiye’de bal dış ticareti ise süzme ve petek bal olarak iki şekilde yapılıyor. Rapor; bal ihracatının yüzde 75,6’lık bölümün süzme bal şeklinde gerçekleştiği 2024’te Türkiye’nin bal ihracatının 2023’e göre yüzde 7,8 azalarak 8 bin 657 tona gerilediğini ve üretilen balın büyük bir bölümü yurt içinde tüketildiğinden 2024’te toplam bal üretiminin yüzde 9,1 gibi düşük bir oranının ihraç edildiğini de gösteriyor.
Dünyadaki verilere bakıldığında 2020'de 721 bin ton olan toplam bal ihracatının 2024'te yüzde 6,44 artışla 767 bin 580 tona ulaştığı görülüyor. 2024’te dünya bal üretiminde olduğu gibi 169 bin 573 tonla ihracatta da birinci sırada Çin, 94 bin 779 tonla ihracatta Hindistan ikinci sırada yer alırken, üretim miktarında ikinci sırada yer alan Türkiye ise ihracatta 19’uncu sırada bulunuyor. Bu veriler, Türkiye’nin önemli bir bal üreticisi olmasına karşın, ihracat potansiyelini tam anlamıyla değerlendiremediğini ortaya koyuyor.

45 YILLIK MARKA, İKİNCİ KUŞAKLA HEDEF BÜYÜTÜYOR
1980’de ‘Türkiye’nin en iyi ballarından bir dünya markası yaratma’ hedefiyle yola koyulan Özen Altıparmak ve Özgür Altıparmak tarafından kurulan Altıparmak Gıda ise Balparmak markasıyla hem Türkiye’de bal sektörünün oluşmasında hem de sektörün dünyaya açılmasında en önemli kurumlardan biri konumunda bulunuyor. 45 yıllık bir geçmişe sahip olan Balparmak, ikinci kuşağın da dahil olmasıyla hedeflerini de büyütüyor.
Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, Balparmak’ın bugün, jenerasyonlar arası sürdürülebilir yönetim modeliyle kurucu değerlerini geleceğe taşıyan bir yapı olarak ilerlediğini kaydediyor. Altıparmak, “Çoğu ülkede 100 yaşına ulaşmış ya da 100 yaşını aşmış şirket sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Biz bu şirketi 45’inci yılına kadar başarıyla getirdik. Bundan sonra sorumluluk, bizden sonraki kuşakta olacak. Biz onlara rehberlik edeceğiz, onlar da Balparmak markası ile doğal Türk balını dünyaya açacaklar” diyor.
İstanbul/Çekmeköy’de 30 bin m² alan üzerine kurulu dolum ve depolama kampüsünde yıllık 32 bin ton işleme kapasitesiyle ve 300’ün üzerinde çalışanıyla Avrupa’nın en büyük bal paketleyicileri arasında yer alan Balparmak, 2025’i reel bazda yaklaşık yüzde 10-15’lik bir büyüme oranıyla ve 3,5-4 milyar TL satış geliriyle kapatmaya hazırlanıyor.
43 ÜLKEYE İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİYOR
İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği (İSHİB) tarafından ‘2024’ün En Başarılı İhracatçısı’ olarak birincilik ödülü alan Balparmak, 43 ülkeye ihracat yapsa da ciroda ihracatın payı sadece yüzde 4 seviyesinde bulunuyor. “Oysa bu oran en az yüzde 30’larda olmalı. Ancak hem iç piyasada maliyetlerimiz çok yüksek hem de fiyatla rekabet edemiyoruz” diyen Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak’a göre; bal ihracatını artırmak için tek şans ise Ağustos 2025 itibarıyla coğrafi işaretle de tescillenen ‘Türk Çam Balı’.
Dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 92-95’inin Türkiye’de gerçekleştiği ve Türk Çam Balı’nın 10 bin arıcı ailesinin geçim kaynağı olduğu bilgisini veren Özen Altıparmak, 2024’te 11-12 bin ton olan çam balı hasadında bu yıl 15-16 bin tona ulaşılarak son beş yılın en iyi rekoltesinin elde edileceğini kaydediyor. Özen Altıparmak, şöyle devam ediyor:
“Bütün dünya Yeni Zelanda’nın manuka balını bilir. Oysa çam balı da en az manuka balı kadar üstün özelliklere sahip. Son birkaç yıldır çam balının bu üstün özelliklerini ortaya çıkarmak için çalışıyoruz. Ağustos 2025 itibarıyla ise Türk Çam Balı’nın coğrafi işaretle tescillendi. Balparmak AR-GE Merkezi olarak yaklaşık beş yıl süren ‘Türk Çam Balı’ coğrafi işaret tescil çalışmalarında etkin bir rol üstlendik. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) desteği ve diğer ulusal tüm paydaşlarla beraber sağladığımız katkılarla bu tescilin alınması sağlandı. Nasıl ki Yeni Zelanda manuka balında üreticileri fonladıysa Türk Çam Balı’nın dünyaya tanıtılmasında bizim de devlet tarafından fonlanmamızın çok önemli bir adım olacağını düşünüyorum.”

"STRATEJİK ORTAKLIK PLANLIYOR, BU KONUDA ADIMLAR ATIYORUZ"
Dünden bugüne 1980 yılında yola çıktık. Bu yıl bu işe başlayalı tam 45 yıl oldu. Biz başladığımızda bal ve arı ürünleri diye bir sektör yoktu. Her zorluğu ile uğraştık, yıllarımı arıcı arkadaşlarla dağ bayır, ova dolaşarak, çadırlarda yatarak geçirdim. Sıfırdan bir sektör yarattık, o sektörü dünyaya açtık, ihracat yapılmasını sağladık. Özetle ben ömrümü bala, arıya, arıcılığa, doğaya adadım diyebilirim. Bugün 30 bin metrekarelik tesisimizde 32 bin tonluk kapasiteyle paketleme yapıyoruz. 43 ülkeye ihracat yapar hale geldik. Kuruluş döneminde Türkiye’de arıcılık yeni yeni gelişiyordu ve sektörde kalite kontrol, gıda güvenliği ve markalı ürün anlayışı bulunmuyordu.
Balparmak, bu ihtiyaca yanıt vererek, kısa sürede Türkiye’nin en çok tercih edilen bal markası konumuna ulaştı ve kuruluşundan 11 yıl sonra Türkiye’nin en çok satan bal markası oldu. O gün bugündür liderliğimizi sürdürüyoruz.
AR-GE VİZYONU 20 kişilik ekipten oluşan Balparmak AR-GE Merkezi, Türkiye’nin bal ve arı ürünleri alanındaki ilk, gıda alanındaki sekizinci AR-GE merkezi olma özeline sahip. Bugüne kadar AR-GE’ye yaptığımız yatırım miktarı 10 milyon doları aştı. Yıllık ciromuzun yaklaşık yüzde 2’sini AR-GE yatırımlarına ayırıyoruz.
HALKA ARZ PLANLIYOR MU?
Halka arz olmayı ilerleyen dönemde düşünebiliriz ancak şu anda finansal açıdan halka arza ihtiyacımız yok. İlk aşamada bütün dünya ile network’ü olan, teknolojik anlamda bizi katma değer sağlayarak daha ileriye taşıyacak bir stratejik iş birliğini tercih edebiliriz. Bu konuda adımlar atıyoruz.
ARICILIĞA KATKI
Türkiye’de 40 bin civarında arıcı olduğu tahmin ediliyor. Biz her yıl yaklaşık 10 bin arıcıdan bal alıyoruz. Buradaki en önemli tehlike ise genç arıcıların yetişmemesi. Arıcılık, ailecek yapılan bir meslek, ancak gençler zorluğu nedeniyle arıcılık mesleğini artık tercih etmemeye başladı. Arıcıların yaş ortalaması 55’e dayandı. Biz bu tehlikeyi gördüğümüz için 2018 yılında Balparmak Arıcılık Akademisi’ni kurduk ve bugüne kadar 7 binin üzerinde katılımcıyı eğitimlerimizle destekledik, desteklemeye devam ediyoruz.
KATMA DEĞERLİ ÜRÜNLER Balparmak’ın kurulduğu günden bu yana en büyük hedefi, arıcılığın geleceğini güvence altına almaktı. Bu yüzden Arıcılık Akademisi’ni hayata geçirerek yalnızca bal değil; arısütü, polen ve propolis gibi katma değerli ürünlerin de verimli şekilde üretilmesini destekliyoruz. Çünkü arının tek ürünü bal değil. Polen, propolis, arı sütü gibi ürünleri de var ve hepsi çok değerli. Özellikle kadın ve gençleri mesleğe kazandırmaya çalışıyoruz. Kadınlar özellikle katma değerli diğer arı ürünleri olan arı sütü, polen ve propolis gibi arı ürünlerinin üretiminde çok başarılı. Üstelik, bu ürünlerin ederi yüksek.
"TÜRKİYE, ÇAM BALININ ANAVATANI"
2021 yangında çam balı üretiminde kritik öneme sahip Basra böceği çok etkilendi. Çünkü Basra çam ağaçları üzerinde yaşayan ve ağacın öz suyu ile beslenen özel bir canlı türü. Arılar da bu canlıların kızıl çam ağacının üzerine bıraktığı salgılarından çam balını üretiyor. Dolayısıyla Basra böcekleri eğe bölgesinde bulunan kızılçam ormanlarında meydana gelen yangınlarda büyük oranda zarar gördüğü için takip eden üç yıl içinde balı üretiminde de önemli kayıplar olmuştu. Ancak bu yıl Basra böcekleri güçlerini toparladı. Arıcılarımız da nihayet son dört yılın en iyi rekoltesine ulaştı.
"BALI DOĞRUDAN ARICILARIMIZDAN ALIYORUZ"
Türk Çam Balı’nın coğrafi işaretle tescillenmesi, yalnızca sektöre değil, ülkemizin arıcılık ve gıda mirasına da büyük bir değer kattı. Bizim için bu süreç ticari bir kazanç olmanın ötesinde, doğaya ve arıcılara karşı duyduğumuz sorumluluğun da göstergesi. Türkiye, çam balının anavatanı. Çam balı ülkemizde kızılçam ormanlarının yaygın olduğu Ege kıyılarındaki kızılçam ormanlarında, Anadolu Bal Arısı tarafından üretiliyor. Biz de Türk Çam Balı’nın kovandan sofraya güvenle ulaşmasını sağlamak için balı doğrudan arıcılarımızdan alıyoruz. Ardından tüm ballarımızda olduğu gibi çam balını da en az 100 parametrede analizden geçirip tamamen doğal olduğundan olduktan sonra tüketicilerimize sunuyoruz.