Uzak Doğu ve Asya menşeili ürünlerin düşük fiyatlarla iç piyasaya girmesi nedeniyle rekabet etmekte zorlanan paslanmış çelik üreticileri artan ithalat baskısına karşı anti-damping talebini sürdürüyor. Sektör temsilcileri, Uzak Doğu ve Asya menşeili ürünlerin düşük fiyatlarla iç piyasaya girmesinin piyasa dengelerini bozduğunu ve yerli üreticinin üretim yapamaz hale geldiğini belirtiyor. Pazarın önemli oyuncularından Güney Koreli Posco Assan ve Kibar Holding ortaklığından kurulan Posco Assan rekabet ortamının sürdürülebilirliği için koruyucu adımların zorunlu hâle geldiğini vurguluyor. Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, sektörü yok olma tehdidinden kurtaracak ve dışa bağımlılığı azaltacak çözümün, daha adil bir rekabet ortamının sağlanmasıyla mümkün olabileceğini belirtti.
İTHALATA KARŞI ÖNLEM
Dampingli ithalata karşı daha proaktif ve kalıcı önlemler alınması gerektiğini belirten Haluk Kayabaşı, “Paslanmaz çelik, modern sanayinin hem stratejik hem de vazgeçilmez girdileri arasında önemli bir yere sahip. Otomotivden sağlığa, gıdadan enerjiye, sağlıktan mutfağa ve savuna sanayisine kadar çok geniş bir üretim yelpazesine sahip olması sebebiyle, yüksek katma değerli sektörlerin çoğunda kilit rol oynuyor. Ancak maalesef mevcut üretim, sanayinin artan ihtiyacının yalnızca üçte birini karşılayabiliyor. Ülkemizin paslanmaz çelikte sürdürülebilir bir büyüme yakalaması için dampingli fiyatların yarattığı baskının ortadan kaldırılması gerekiyor” diye konuştu. Anti-dampingin, sektörde rekabeti bitireceği algısı gerçeklikten oldukça uzak olduğuna dikkat çeken Kayabaşı, “Bu ülkede üretim yapan tüm şirketlerin eşit koşullarda rekabet edebilmesini sağlayacak bir piyasa yapısının oluşturması için talebimizi sürdüreceğiz” dedi.

“14 YILDIR ZARAR EDİYORUZ”
Türkiye’nin yıllık soğuk haddelenmiş paslanmaz çelik tüketimi 400–450 bin ton civarında. Ancak bu tüketimde ithalat yüzde 80 gibi bir paya sahip. İç pazar ihtiyacının yüzde 70'ini karşılayabilecek kapasitede olduklarını belirten Kayabaşı, “2011 yılında kurulan tesisimize 350 milyon doların üzerinde yatırım yaptık. 300 bin ton kapasitemiz var. Rekabetçi bir ortam olsa ve yatırıma devam edebilseydik planımız üç yıl içinde ikinci faza geçip 1 milyon ton üretim kapasitesine çıkarak Türkiye’nin entegre paslanmaz çelik tesisi olmaktı. Ancak piyasadaki haksız rekabet nedeniyle 14 yıldır zarar ediyoruz” diye konuştu. Anti-damping önlemi uygulanırsa, üretimin büyüyeceğini ve kapasite kullanım oranlarının artacağını belirten Kayabaşı sözlerine şu şekilde devam etti: “Fabrikalarımız daha düşük maliyetle üretim yapar. Bu sayede istihdam artar, yatırım iştahı canlanır ve Türkiye’nin rekabet gücü güçlenir.” Anti-damping soruşturmasının üzerinden 18 ay geçtiğini söyleyen Kayabaşı, çift haneli bir anti damping vergisi gelmesini beklediklerini söylüyor. Anti damping vergisine karşı çıkan STK’lara yönelik olarak “Gizli bir ithalatçılar birliği var. Bunlar STK’larda yer alıyor ve STK’ların şemsiyesi altında ithalatı desteklemeye devam ediyorlar” dedi.
“AMAÇ TÜRKİYE PAZARINI ELE GEÇİRMEK”
Paslanmaz çeliğin en güçlü oyuncuları arasında yer alan Posco Assan’ın CEO’su Ji Seob Choi, ithal ürünlerle mücadelenin, tüm yerli sektör temsilcilerinin ortak mücadelesi olması gerektiğini belirtti. Çin ve Endonezya’dan gelen ürünlerin çoğu zaman maliyetinin altında satıldığına dikkat çeken Ji Seob Choi, “Bu ülkelerdeki fabrikalar devlet destekleriyle ayakta tutuluyor. Amaç Türkiye pazarını ele geçirmek. Bugün Avrupa Birliği, Çin ve Endonezya’ya karşı yüzde 30’a varan önlemler uyguluyor. Amerika’da bu oran yüzde 50’lere kadar çıkıyor. Dünyanın pek çok ülkesi kendi sanayisini korumak için aynı yolu izliyor. Türkiye’de de benzer önlemler alınırsa biz üretimimizi büyütür, kapasitemizi artırır, daha fazla yatırım ve istihdam yaratırız. Biz rekabetten kaçmıyoruz. Ama rekabet dampingli ürünlerle değil, eşit koşullarda olmalı” dedi.

YEDİ DERNEK ORTAK AÇIKLAMA YAPTI
Diğer taraftan Ev ve Mutfak Eşyaları Federasyonu (EVFED), Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD), Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD, Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER), Paslanmaz Sanayici ve İş İnsanları Derneği (PASİD), Gelişen Ev ve Yaşam Eşyası Markaları Derneği (GEEM) ve Paslanmaz Çelik Derneği (PASDER) ortak açıklama yaparak Posco Assan’ın talebiyle başlayan sürecin yerli üreticinin aleyhine sonuçlanması hâlinde enflasyon artışı, üretim kaybı, 300 bine yakın işsizlik ve 1,5 milyar dolarlık ihracat daralması yaşanacağı uyarısında bulundu. Posco Assan’ın bir üretici değil, yalnızca ithal ettiği paslanmaz yassı çeliğe soğuk indirgeme işlemi yapan bir haddeleme tesisi olduğu ifade edilirken, soruşturmanın ek vergi ile sonuçlanmasının ihracattan üretime, istihdamdan enflasyona kadar her anlamda olumsuz sonuçlar doğuracağına dikkat çekti.
Asya ve Uzak Doğu menşeli ürünlerde görülen dampingli fiyatların, iç piyasadaki rekabet ortamını bozduğunu ve yerli üreticilerin yatırım kapasitesini zayıflattığını hatırlatan Kayabaşı, “Bilhassa Çin ve Endonezya’dan gelen düşük fiyatlı ürünlerin iç piyasada oluşturduğu haksız rekabet için Ticaret Bakanlığı'mıza başvuruda bulunduk. İlgili makamların, eşit şartlarda rekabet etmeyen bu anlayışa karşı milli ekonomimizi kalkındırmaya yönelik adımlar atacağına inanıyoruz. Bu yaptırım, yeniden yeşerecek sektörümüze can suyu olacak. Demir-çelik sektörü, Türkiye ekonomisinin ve sanayimizin temel sütununu oluşturuyor. Böylesine güçlü bir ürünü, dışa bağımlı hale getirmek ülkemiz için büyük bir kayıp olur.
Türkiye’nin yıllık soğuk haddelenmiş paslanmaz çelik tüketimi 400–450 bin ton civarında. Ancak bu tüketimde ithalat yüzde 80 gibi bir paya sahip. Biz iç pazar ihtiyacının yüzde 70'ini karşılayabilecek kapasitedeyiz. Yerli üretimi güçlendirmek hem cari açık açısından hem de sanayimizin stratejik bağımsızlığı için çok önemli."
Paslanmaz çelik sektöründe artan ithalat baskısı ve fiyat kırma uygulamalarının yarattığı haksız rekabet sorunu, anti-damping uygulamasının önemini bir kez daha gündeme taşıdı. Sektör temsilcileri, Uzak Doğu ve Asya menşeili ürünlerin düşük fiyatlarla iç piyasaya girmesinin piyasa dengelerini bozduğunu ve yerli üreticinin üretim yapamaz hale geldiğinin altını çizerken, Türkiye’nin en büyük paslanmaz çelik üreticisi Posco Assan tarafından yeni açıklamalar geldi.
HALUK KAYABAŞI: SEKTÖRDE ADİL REKABET STRATEJİK KORUMAYLA MÜMKÜN
Paslanmaz çelikte kritik öneme sahip anti-damping soruşturması sona yaklaşırken sektör temsilcileri tek ses oldu: “Karar Türkiye’nin lehine olmalı.” Türkiye’nin ihracat ve istihdamında kritik rol oynayan paslanmaz çelik kullanıcı sektörler, Ticaret Bakanlığı’nın yürüttüğü anti-damping soruşturmasında karar aşamasına gelinirken alarmda. STK’lar, Posco Assan’ın talebiyle başlayan sürecin yerli üreticinin aleyhine sonuçlanması hâlinde enflasyon artışı, üretim kaybı, 300 bine yakın işsizlik ve 1,5 milyar dolarlık ihracat daralması yaşanacağı uyarısında bulunuyor.
Ticaret Bakanlığı tarafından Posco Assan'ın başvurusu üzerine ithal paslanmaz çelik için başlatılan anti-damping soruşturmasında sona gelindi. Yakın zamanda açıklanması beklenen karar öncesi Ev ve Mutfak Eşyaları Federasyonu (EVFED) Yönetim Kurulu Başkanı Güçlü Kaplangı, Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD) Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Topuz, Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Yönetim Kurulu Başkanı Talha Özger, Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Acar, Paslanmaz Sanayici ve İş İnsanları Derneği (PASİD) Basın Sözcüsü Barış Yılmaz, Gelişen Ev ve Yaşam Eşyası Markaları Derneği (GEEM) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çığır Şahin ve Paslanmaz Çelik Derneği (PASDER) Genel Sekreteri Fatih R. Köksal bir araya gelerek açıklama yaptı. Milyarlarca dolarlık ihracat yapan, yüzbinlerce kişiye istihdam sağlayan sektörleri temsil eden STK’lar yaptıkları açıklamada, sürdürülen soruşturmanın Türkiye’deki üreticiler lehine sonuçlanmasını beklediklerini bildirdi. Posco Assan’ın bir üretici değil, yalnızca ithal ettiği paslanmaz yassı çeliğe soğuk indirgeme işlemi yapan bir haddeleme tesisi olduğu ifade edilirken, soruşturmanın ek vergi ile sonuçlanmasının ihracattan üretime, istihdamdan enflasyona kadar her anlamda olumsuz sonuçlar doğuracağına dikkat çekti.
‘BİR ŞİRKETİN GELECEĞİ İÇİN KARAR VERİLECEĞİNE İNANMIYORUZ’
Paslanmaz çelik konusundaki anti-damping kararının artık 1 ay içinde açıklanmasını beklediklerini ifade eden Bekir Topuz, paslanmaz çelik kullanan sektörlerin aleyhine bir karar çıkmasını beklemediklerini söyledi. Sadece bir şirketin geleceği için 1 milyon kişiye istihdam sağlayan sektörlerin zor durumda bırakılmayacağına inandıklarının altını çizen Topuz, “Eğer olumsuz karar çıkarsa birçok işletme çalışanlarının büyük kısmını işten çıkarmak zorunda kalacak. Yaklaşık 300 bin kişi işinden olacak.” dedi. Diğer taraftan getirilecek ek verginin iç pazarda da enflasyona sebebiyet vereceğine vurgu yapan Topuz, “Ek vergi, paslanmaz çelik kullanılan tüm ürünlere zam gelmesi anlamını taşıyor. Paslanmaz çelik kullanılan ürünlerin tamamında bu durum olacak. İç pazarda en az yüzde 25 gibi bir ciro kaybı yaşanacak. İhracatta da 1,5 milyar dolarlık bir hacim kaybı oluşacak. Zaten rakip ülkelerle fiyat rekabetinde zorluk yaşanırken, artık rekabet etme şansımız hiç kalmayacak. Bu sebeple Ticaret Bakanlığı’nın, 250–300 bin kişinin işsiz kalmasına, enflasyonun oluşmasına, iç pazarın daralmasına, 1,5 milyar dolardan fazla ihracatımızın düşmesine sebebiyet vereceğine inanmıyoruz. Bir firmaya karşı, 5,5 milyar dolarlık ihracata engel teşkil edecek bir karar almayacağına inanıyoruz.” diye konuştu.
VERİLECEK DESTEKLERİ KONUŞMAMIZ GEREKİYOR
İhracatçının mevcut konjonktürde zor şartlar altında ihracat yapmak için çaba gösterdiğine dikkat çeken Talha Özger, “Bitmiş ürün satmak zor. Elimizde çanta, kapı kapı dolaşıp katma değerli ürün satmaya çalışıyoruz. İçinden geçtiğimiz dönem zaten çok zor. Bu dönemde bizlere verilecek destekleri konuşmamız gerekirken, ek vergi gelmemesi için çaba gösteriyoruz. Türkiye’de üretilmeyen bir ham maddenin üzerine ek vergi gelmesini doğru bulmuyoruz. Yanlış olan bu yoldan acilen geri dönülmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda da karar vericilere güveniyoruz. Bir ürünü alıp, üretiyoruz, katma değer yaratıyoruz. Bizim daha çok üretip ‘Made in Türkiye’ algısını artırmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.
EVE GİREN HER ÜRÜN YÜZDE 12 PAHALI
EVFED olarak Türkiye’de 26 milyar dolar ihracat, 21 milyar dolar ithalat yapan sektörlerin çatı organizasyonu olduklarını ifade eden Güçlü Kaplangı, yaşanan durumu sektörler için ‘ölümcül’ olarak nitelendirdi. Anti-damping soruşturmasını Türkiye’de faaliyet gösteren, değer üreten, milyarlarca dolarlık ihracata imza atan, yüzbinlerce kişiye istihdam sağlayan şirketler lehine sonuçlanmasını beklediklerinin altını çizen Kaplangı, sözlerini şöyle sürdürdü: “13 yıl önce yabancı sermayeli bir firmanın ‘Türkiye’de paslanmaz çeliği cevherden imal edeceğim.’ diyerek verdiği sözle birlikte konulan gümrük vergisi yıllar içinde değişmekle birlikte, şu anda yüzde 12 olarak devam ediyor. Bu durum zaten bize küresel rekabette çok büyük sıkıntılar yaratırken, iç pazarda da elimizi kolumuzu bağlıyor. Beyaz eşyadan tencere-tavaya, küçük ev aletlerinden hastane gereçlerine kadar paslanmaz çelik kullanan tüm üreticiler etkileniyor. Yani yıllardır bu sektörlerdeki tüm ürünler yüzde 12 pahalı üretiliyor.”
SORUŞTURMANIN RÜZGARI BİLE YETTİ
Yakın zamanda açıklanması beklenen anti-damping soruşturmasının konuşulmasının dahi yeni zamlar getirdiğini kaydeden Kaplangı, “Sırf anti-damping vergisinin rüzgârı bile özellikle mutfak eşyaları, züccaciye ve endüstriyel mutfakta 800 milyon dolarlık dış ticarette ithalat artışına yol açtı. Türkiye’ye 800 milyon dolarlık ithal ürün girdi. Üreticiler, ‘Bu maliyetlerle bu iş yapılmaz, bir de anti-damping vergisi gelecek, ben fabrikalarımı taşıyayım.’ dedi. Mısır’a, başka ülkelere gitti veya üretimi bırakıp ithalatçı oldu. Anti-damping vergisi gelmesi durumunda, bırakın büyümeyi, artık emeğimizle ve tırnaklarımızla kazıyarak belli bir noktaya getirdiğimiz, dünyada sayılı sektörler arasına soktuğumuz mutfak eşyalarını, züccaciyeyi, paslanmaz çelik ürünlerini tamamen kaybetme noktasına geleceğiz. Bu bizim için kabul edilebilir bir durum değil.” diye konuştu.
EK VERGİ ENFLASYONU ARTIRIR
Türkiye’nin arzuladığı katma değerli ihracatın, ham madde satarak değil, nihai ürün ihraç ederek mümkün olacağını kaydeden Ahmet Acar, “Ham madde üreticilerine farklı enstrümanlarla destek vermek gerekir. Ancak onları ek vergi yöntemiyle korumaya almak doğru bir adım olmaz. Ham maddeye gelecek olan ek vergiler, içerde enflasyona neden olurken, ihracatta rekabet gücümüzü kaybetmemize yol açar. Diğer taraftan getirilmeye çalışılan ek vergiler, ham madde üreticilerinin gereğinden fazla kazanç sağlamasına da neden olacaktır. Biz Ticaret Bakanlığımıza ve diğer yetkili kurumlara güveniyoruz. Buradan doğru kararın çıkacağına inanıyoruz. Farklı bir karar çıkması durumunda ise içerde enflasyonist etkiler oluşacak, ihracat tarafında da kayıplar yaşanacaktır.” dedi.
‘İÇERİSİ KORUNMALI, GÜMRÜK VERGİSİ SIFIRLANMALI’
Anti-damping soruşturmasının yakın zamanda sonuçlanmasını beklediklerini dile getiren PASİD Yönetim Kurulu Basın Sözcüsü Barış Yılmaz, “Beklentimiz tabi ki ek bir vergi gelmemesi. Ancak farklı ülkelerdeki farklı işletmelere, farklı oranlarda ek vergi kararı da çıkabilir. Burada da oranlar yüzde 3, yüzde 6 ve yüzde 8 gibi oranlarda farklılık gösterebilir. Bu oranlar yüzde 12’lik vergiye ek olarak gelebilir. Anti-damping soruşturması sonrası ek vergi kararı çıkarsa tüm sektörler etkileneceği için burada 1 milyon kişiye istihdam sağlayan sektörleri zor durumda bırakmayacak şekilde ilerlenmelidir. Anti-damping soruşturmasında sektörlerimiz için olumsuz bir karar çıkarsa yapılması gereken yüzde 12 olan gümrük vergisinin düşürülmesi ya da sıfırlanmasıdır.” dedi.
‘TÜKETİCİYİ CEZALANDIRAN SONUCA DÖNÜŞMEMELİ’
Paslanmaz çeliğin tencere, tava, çatal-kaşık, bıçak ve geniş bir HoReCa/gastronomi ürün gamının ana hammaddesi olduğunu belirten Şahin, “Anti-damping kaynaklı her ek maliyet, tüketicinin günlük hayatına ve perakende fiyatlarına güçlü bir zincirleme etkiyle yansıyacaktır.” dedi. Şahin, olası bir ek vergi kararının perakende fiyatlarına en az yüzde 20, yılbaşında devreye girecek maliyetlerle birlikte yüzde 50 ve üzeri artış olarak yansıyabileceğini vurguladı. Şahin: “Bu durum iç pazarda rekabeti zayıflatır, ithal mamullerin önünü açar ve hane halkının bütçesini daha da sıkıştırır. Zaten bıçak sırtında ilerleyen birçok üretici bu yükü taşıyamaz.” ifadelerini kullandı. Şahin, haksız rekabete karşı olduklarını belirterek, yanlış tasarlanmış koruma önlemlerinin üretimi korumak yerine tüketiciyi cezalandıran bir sonuca dönüşmemesi gerektiğini ifade etti.
İSTİHDAM VE CİRO KAYBINA NEDEN OLUR
Paslanmaz çelik ürünlerinde mevcut gümrük vergisinin üzerine ilave vergi uygulanmasının, ihtiyaç duyulan paslanmaz çelik ürün arzının ve kalite çeşitliliğinin Türkiye’de mevcut olmaması ve kalite, maliyet, hızlı termin gibi avantajları sebebiyle bu ürünleri farklı kaynaklardan temin etmesi zorunlu olan sanayicileri olumsuz yönde etkileyeceğini belirten Fatih Köksal, “Paslanmaz çelik ürünlerinde gümrük vergisi oranlarının artırılması neticesinde paslanmaz çelikten mamul yapan sanayi kuruluşlarımızın hammadde maliyetlerinin artacak olmasından dolayı istihdam ve ciro kaybının yanı sıra ihracat pazarlarında rekabet güçlerinin azalması sorunları yaşanacaktır. Bu gerçekler ışığında, sektörümüzün geleceği için paslanmaz çelik ürünlerine yönelik damping soruşturmasının önlemsiz olarak kapatılması, ülkemizin paslanmaz çelik sektörünün arzusu ve beklentisidir.” dedi.
‘CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’DAN RANDEVU TALEP ETTİK’
Bu konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’la, Ticaret Bakanı Ömer Bolat’la, Ticaret Bakan Yardımcıları Mustafa Tuzcu ve Volkan Ağar’la, İthalat Genel Müdürlüğü, İhracat Genel Müdürlüğü, Anti-Damping Müdürlüğü ve daire başkanları ile de görüştüklerini dile getiren Güçlü Kaplangı, “Federasyonumuzun ve derneklerimizin görüşlerini birinci ağızdan ilettik. Çok önemli bir tehdit yaşadığımızı anlattık. Son olarak tüm sektörlerimizle birlikte Cumhurbaşkanımızdan randevu da istedik. 23 Eylül 2025 tarihinde tüm derneklerimiz bir araya gelerek Cumhurbaşkanımıza bu konuyla ilgili görüşme talebimizi ilettik. Yazılı bilgi kendilerine ulaştı. Yoğun gündemi arasında en kısa sürede kendileriyle görüşebileceğimize inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.