USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

Sürdürülebilirlik artık bilançoları da güçlendiriyor

Bain & Company’nin 150 şirketin CEO’sunun 35 bini aşkın açıklamasına dayanan analizi, sürdürülebilirliğin ‘doğru olan’ olmaktan çıkıp, ‘işi büyüten’ bir stratejiye dönüştüğünü gösteriyor.


Sürdürülebilirlik artık bilançoları da güçlendiriyor

Sürdürülebilirlik uzun süre boyunca şirketler için etik bir sorumluluk, regülasyonlara uyum başlığı ya da ‘olması gereken’ bir gündem maddesi olarak ele alındı. Ancak Bain & Company Türkiye Ortağı Armando Guastella’nın aktardıkları, bu yaklaşımın net biçimde geride kaldığını gösteriyor. Bugün sürdürülebilirlik, CEO’ların gözünde doğrudan iş değeri yaratan, büyümeyi ve rekabet gücünü besleyen stratejik bir kaldıraç.

Bain’in 150 şirketin CEO’sunun 35 bini aşkın açıklamasına dayanan analizleri, söylemdeki bu dönüşümü açıkça ortaya koyuyor: ‘Bu doğru olan şey’ yerini ‘Bu işimizi büyüten şey’ anlayışına bırakmış durumda. Daha da çarpıcı olan, sürdürülebilirliğin artık uzun vadeli bir idealden öte, bugünden finansal karşılığı olan bir alan hâline gelmesi. Öyle ki karbon azaltım araçları veri tabanı, küresel emisyonların yüzde 25’inin bugün kârlı şekilde azaltılabildiğini; orta vadede bu oranın yüzde 32’ye çıkacağını gösteriyor. Yani sürdürülebilirlik yatırımları, gezegen kadar bilançoyu da güçlendiriyor.

BABY BOOMER, Z KUŞAĞINDAN ÖNDE

Bu dönüşümün arkasında müşteri davranışları da güçlü bir itici güç. B2B tarafında alıcıların yarısı şimdiden sürdürülebilir tedarikçilere yönelmiş durumda ve bu talebin önümüzdeki üç yılda daha da artması bekleniyor. B2C cephesinde ekonomik belirsizliklere rağmen tüketicilerin dörtte üçü sürdürülebilirliği hâlâ çok önemli buluyor. Dahası, her gün altı ya da daha fazla sürdürülebilir davranış sergileyen ciddi bir kitle var. İlginç bir şekilde, gelir esnekliği sayesinde Baby Boomer kuşağı son üç yılda Z kuşağından daha fazla sürdürülebilir alışkanlık geliştirmiş durumda. Talep güçlü, yön belirleyici ve kalıcı.

VERİ MERKEZLERİNİN EMİSYONLARA ETKİSİ

Bu yeni denklemde yapay zekâ ise sürdürülebilirlik gündeminin merkezine yerleşmiş durumda. Şirketler yapay zekâyı enerji verimliliğini artırmak, atıkları azaltmak, iş güvenliğini iyileştirmek ve karbon hedeflerine daha hızlı ulaşmak için aktif biçimde kullanıyor. Araştırmaya katılan yöneticilerin yüzde 80’i yapay zekânın, sürdürülebilirlik stratejilerine kritik katkı sağlayacağını düşünüyor. Ancak Guastella’nın altını çizdiği önemli bir denge var: “Veri merkezlerinin 2035’te küresel emisyonların yüzde 2’sini oluşturabileceği öngörülüyor. Yapay zekâ bir yandan çözüm üretirken, diğer yandan dikkatle yönetilmesi gereken yeni bir karbon riski de yaratıyor.”

TÜRKİYE’DE ÜÇ BAŞLIK ÖNE ÇIKIYOR

Türkiye’ye bakıldığında ise tablo umut verici ama kritik bir eşikte. Paris Anlaşması’nın onaylanması, 2053 net sıfır hedefinin yasayla güvence altına alınması, ilk iklim kanunu ve yeşil taksonomi taslağı gibi adımlar yönü netleştirmiş durumda. Yenilenebilir enerji yatırımları sayesinde elektrik kurulu gücünde yenilenebilirlerin payı yüzde 55–60 bandına ulaşmış bulunuyor. Özellikle ihracatçı şirketler, sürdürülebilirliği bir uyum meselesi olmanın yanı sıra, rekabet avantajı ve finansmana erişimin ön koşulu olarak görüyor.  Önümüzdeki dönemde ise üç başlığın öne çıkacağını belirten Guastella, şunları anlatıyor: “Kömür ve enerji-yoğun sanayilerin AB Yeşil Mutabakatı ve CBAM takvimiyle uyumlu net bir dönüşüm yol haritasına oturtulması; sel, yangın, kuraklık ve su stresi gibi etkileri zaten yaşayan Türkiye için şehircilik ve altyapıda iklim uyumunun ana akım hâline gelmesi ve özellikle KOBİ’ler başta olmak üzere veri, yönetişim ve kapasite inşasına odaklanarak tedarik zinciri boyunca şeffaf ve kapsayıcı bir dönüşüm sağlanması gündemdeki başlıca konular.”

BU DÖNEMİN TANIMI ‘AKSİYON ÇAĞI’ 

Guastella, bu dönemi net bir ifadeyle ‘aksiyon çağı’ olarak tanımlıyor. CEO’lar için üç öncelik var: İşe yarayan çözümleri hızla ölçeklemek, sektör dönüşümlerine erkenden hazırlanmak ve şirketin dayanıklılığını güçlendirmek. Artık iddialı hedefler tek başına yeterli olmuyor. Farkı yaratan, hızla hayata geçirilen uygulamalar gerekiyor.

Sürdürülebilirlik ve büyüme aynı anda ilerleyebilir mi? Yanıt net: Evet. Avrupa’daki yenilenebilir enerji geçişi ve yapay zekânın dengeli kullanıldığı örnekler, emisyonların sabit kalabildiğini bile gösteriyor. Lider şirketlerin yüzde 90’ının sürdürülebilirliğin iş sonuçlarını olumlu etkileyeceğine inanması da tesadüf değil. Odaklanıldığında ve tutarlı aksiyon alındığında, sürdürülebilirlik bir sorumluluk olmaktan çıkıp büyümenin temel kaldıracına dönüşüyor.

 

0

EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL