DOLAR
36,49
0,23%
DOLAR
EURO
39,39
0,07%
EURO
GRAM ALTIN
3406,07
0,04%
GRAM ALTIN
BIST 100
10459,08
0,00%
BIST 100
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

“Türkiye ciddi bir bölüşüm krizinde”

Türkiye’nin 2025’e tarihinin en ciddi bölüşüm krizlerinden biri ile girdiğini söyleyen DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Türkiye asgari ücretliler ülkesi olmaktan kurtulmalı. Gelir ve vergide adalet sağlanmadan emeğin hak ettiği payı alması mümkün değil” diyor.

14 Ocak 2025 | 14:53
“Türkiye ciddi bir bölüşüm krizinde”

Türkiye’de iş dünyası yüksek enflasyon, küresel belirsizlik ve insan kaynağı sorunu nedeni ile sıkıntılı bir dönemden geçerken, çalışan ücretli kesim de tarihinin en zorlu dönemlerinden birini yaşıyor. Giderek büyüyen gelir adaletsizliği, sendikalaşma oranlarının düşüklüğü ve emeğin milli gelirden aldığı paydaki gerileme gibi sorunlara dikkat çeken Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Arzu Çerkezoğlu, işçilerin yaşam koşullarını iyileştirmek için sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini vurguluyor.

Ekonomist Dergisi 22 Aralık-4 Ocak tarihli sayıdan

Türkiye tarihinin en ciddi bölüşüm krizlerinden birinin yaşandığını söyleyen Arzu Çerkezoğlu’na Türkiye’de sendikalaşmadan çalışma hayatındaki dönüşüme pek çok konuyu sorduk.

Türkiye ekonomisi zorlu bir süreçten geçiyor. Bu süreçte Türkiye’de işçi sınıfının durumu hakkında genel bir değerlendirme yapabilir misiniz? 
Türkiye’de işçi sınıfının en önemli meselesi bölüşüm meselesidir. Dünyadaki değişimler, çevremizdeki gelişmeler, krizler, savaşlar, enflasyon vs. tüm bunlar ülkemizde herkesi eşit biçimde etkilemiyor. Tüm bu değişim ve sorunların faturasını büyük ölçüde işçi sınıfı öderken zengin daha da zengin, yoksul daha da yoksul hale geliyor. Ülkemiz tarihinin en ciddi bölüşüm krizlerinden birini yaşıyor. Son 20 yılda ücret gelirleriyle geçinenlerin oranı yüzde 50’lerden yüzde 70’lere ulaşırken GSYİH’da iş gücü ödemelerinin payı hızla düştü. Yani işçilerin sayısı artarken üretilen değerden aldığı pay azaldı. Ücretleri baskılamaya yönelik sistematik politikalar ve büyüyen gelir adaletsizliğinin sonucu olarak, bugün milyonlarca insan en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale geliyor, açlık sınırının altında ücretlerle yaşam savaşı veriyor, faturalarını, kirasını bile ödeyemiyor.

Çalışanların koşullarının iyileştirilmesi için öncelikli olarak ne gibi adımları atılmalı?
Koşullarda kalıcı bir iyileşmenin biricik yolu dünyanın her yerinde ve her zaman sendikalı olmak, sendikal haklarını kullanabilmekten geçiyor. Toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçi sayısı arttıkça başta ücret olmak üzere çalışma yaşamındaki koşullar iyileşecektir. Ancak ülkemiz bu konuda dünyadaki en kötü ülkeler arasındadır. Türkiye’de toplu iş sözleşmesi kapsamı yüzde 7-8 ve resmi sendikalaşma oranı yüzde 14 civarındadır. Bu oranlarla Türkiye OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer alıyor. Üstelik kayıt dışı çalışanları da katarsak, bu oran oldukça düşüyor. Sendikalaşmadaki baskıcı ve anti-demokratik işleyiş ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engeller sebebiyle Türkiye her yıl Uluslararası Çalışma Konferansı’nda temel sözleşmelerin ihlali ile gündeme geliyor ve Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) tarafından yayınlanan Küresel Haklar Endeksi’ne göre işçi hakları açısından en kötü 10 ülke arasında yer alıyor. Türkiye’nin bu kara lekeden kurtulması en öncelikli meselemizdir.

Emeğin milli gelirden aldığı pay giderek geriliyor. Dünya rakamlarına baktığımızda Türkiye’nin durumunu değerlendirebilir misiniz?
Türkiye büyüyor ancak emeğin büyümeden aldığı pay ciddi biçimde azalıyor. Özellikle başkanlık rejiminden sonra bölüşüm ilişkilerinin daha da bozulduğunu resmi istatistiklerden de takip edebiliyoruz. Başkanlık rejimi öncesinde, 2016’da emeğin payı yüzde 36,3 iken 2022’de yüzde 26,3’e kadar gerilemişti. Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan politikalar gelir adaletsizliğini büyüttü ve Türkiye, AB ülkelerinin tamamından daha adaletsiz bir gelir dağılımına sahip ülke olarak yerini aldı. Eurostat verilerine göre Türkiye Gini katsayısı en yüksek, yani adaletsizliğin en fazla olduğu ülke oldu. Nüfusun büyük çoğunluğu olan işçi sınıfının örgütsüz olması bugün sadece düşük ücretlerin ve yüksek kârların değil, Türkiye demokrasisine dair sorunların da en önemli sebebidir.

Asgari ücretli oranı yüzde 50’nin üzerine çıktı. Bunun yarattığı riskler nelerdir?
Asgari ücretliler işçi sınıfının çok küçük, çok istisnai bir bölümünü kapsaması gerekirken, Türkiye’de her üç işçiden ikisi asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında bir ücret ile çalışıyor. İşçilerin sadece yüzde 7,5’i asgari ücretin iki katından fazla bir ücret ile çalışıyor. Türkiye’de asgari ücret-ortalama ücret makası kapanıyor, tüm emek gelirleri asgari ücrete yakınsıyor. Türkiye işçi sınıfı bunu hak etmiyor. İşçisinden emeklisine halkının büyük bir bölümünün asgaride eşitlendiği bir ülkede refahtan, adaletten ve kalkınmadan söz edilemez. Biz öncelikle Türkiye’nin asgari ücretliler ülkesi olmaktan kurtulması gerektiğini söylüyor ve bunun için de sendikalaşma ve toplu pazarlığın kapsamının artırılmasını istiyor, toplu iş sözleşmelerinin sendikasız işyerlerinde de uygulanmasını istiyoruz.

Kadınların iş gücüne katılımı yüzde 30 oranında. Kadınların iş hayatına katılımını desteklemek için ne gibi adımları atılmalı, beklentileriniz nelerdir?
Kadınlar olarak toplumsal hayatın bütününde eşitsizlik ve ayrımcılıkla yüz yüze bırakılıyoruz. Temelde bu eşitsizliklerin ve ayrımcılıkların ortadan kaldırılması gerekiyor. Kadınların iş gücüne katılımının önündeki en büyük engellerden olan ve kadınlara özgü görülen ev içi sorumluluklar için kamusal politikalar şart. Özellikle kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri gibi merkezler açılarak herkesin ücretsiz yararlanabileceği bir hak olarak tamamlanmalı. Çalışan ebeveynlere dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilmeli. Kadın istihdamını artırmak için kadınlar için tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalı.

“Gelirde, vergide ve ülkede adalet diyoruz”
“2025 yılında öncelikle gelirde adalet, vergide adalet ve ülkede adalet mücadelemizi büyütmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda Vergide Adalet Kanun Teklifi’nin TBMM’den tüm partilerin oybirliğiyle geçmesini bekliyoruz. Öte yandan Türkiye’nin dört bir yanında, tüm işkollarından işçiler yüzlerini DİSK’e dönmüş durumda ve bu nedenle örgütlenme taleplerine hızla yanıt vermek istiyoruz. Çünkü hem çalışma yaşamındaki pek çok sorunun hem de demokrasiye dair sorunların çözümü işçi sınıfının örgütlenmesinden geçiyor.”

0


  • ALTIN GRAM - TL 3406,07 0,04%
  • ALTIN ONS 2903,45 -0,19%
  • BIST 100 10459,08 0%
  • DOLAR/JAPON YENI 147,834 0,018%
  • DOLAR/KANADA DOLARI 1,42994 -0,05906%
  • DOLAR/RUS RUBLESI 89 -1,1685%
  • DOLAR/TURK LIRASI 36,4875 0,2327%
  • EURO/DOLAR 1,0794 0,0667%
  • EURO/TURK LIRASI 39,3856 0,0728%
  • STERLIN/DOLAR 1,28853 0,04736%
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL