DOLAR
34,95
0,17%
DOLAR
EURO
36,76
0,37%
EURO
GRAM ALTIN
2976,55
-0,98%
GRAM ALTIN
BIST 100
10125,46
0,66%
BIST 100
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

Yeni TCMB’nin ilk hamlesi zayıf kaldı

Prof. Dr. Ege Yazgan, Gaye Erkan liderliğindeki TCMB’nin faizi yüzde 15’e çıkarmasını ‘olumlu ama yetersiz’ bir adım olarak değerlendiriyor.

22 Temmuz 2023 | 18:53
Yeni TCMB’nin ilk hamlesi zayıf kaldı

Prof. Dr. Ege Yazgan, Gaye Erkan liderliğindeki TCMB'nin faizi yüzde 15'e çıkarmasını 'olumlu ama yetersiz' bir adım olarak değerlendiriyor. Prof. Yazgan, “Hem faiz seviyesi hem de verilen mesajlar zayıf kaldı. Enflasyonda yükseliş beklentileri arttı" diyor.

25 Haziran - 08 Temmuz 2023 tarihli sayıdan

Ekonomi dünyasında tüm gözler haftalardır yeni TCMB Başkanı Gaye Erkan'ın vereceği ilk faiz kararına ve ilk mesajlara kilitlenmişti. 22 Haziran Perşembe günü gerçekleştirilen Para Politikası Toplantısı'ndan (PPK)

27 ay sonra faiz artırımı kararı çıktı ve politika faizi yüzde 8,5'ten yüzde 15'e çıkarıldı. Hem faiz kararının etkilerini hem de ekonomide yeni dönem beklentilerini Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ege Yazgan ile konuştuk. Sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:

Hemen en güncel soruyla başlamak istiyorum: Merkez Bankası'nın 27 ay sonra gelen 650 baz puanlık faiz artışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Benim beklentim pek çok kurum ve insan gibi faizin biraz daha yukarıda olabileceği yönündeydi. Ortaya çıkan sonuca bakınca, herhalde bundan sonra kademeli olarak sıkılaştırma devam edecek diye düşünülüyor.

Açıkçası faizin yüzde 8,5'ten yüzde 15'e yükseltilmesi yeni TCMB yönetimi açısından zayıf bir adım oldu diye düşünüyorum.

Peki PPK açıklamasında değişen dili ve verilen mesajları nasıl değerlendiriyorsunuz? Enflasyonla mücadele konusunda sizce nasıl bir ton vardı?

Tıpkı faiz artırımı gibi sonrasında yapılan açıklama da daha ikna edici, enflasyonla mücadele konusunda daha sert ve kararlı olabilirdi. Yani hem faiz artışı hem de verilen mesajın tonu biraz zayıf kaldı diyebilirim. Dolayısıyla ekonomideki mevcut belirsizlik hala ileriye dönük olarak devam ediyor. 

Olumlu taraftan bakarsak, adım adım, kademeli bir faiz artırım süreci ile reel sektör üzerindeki olumsuz etkilerin hafifletilmesi amaçlanmış olabilir. Ama diğer taraftan baktığınız zaman da kararlı ve hızlı müdahale yapmadığınız zaman da sorunların çözümünde etkisi olmuyor. 

Genel olarak baktığımızda seçim öncesinde var olan ekonomik sorunlar, seçim sonrasında da devam ediyor. Hatta döviz kurlarında, faiz kararı sonrası da hızlanan önemli artışlar yaşanıyor. Öte yandan hem cari açıkta hem de işsizlikte artış var. Nasıl bir tablonun içerisinden geçiyoruz şu anda sizce?

Maalesef son iki yıldır özellikle gelir adaletsizliği anlamında tablo giderek kötüleşiyor. Servet dağılımında da önemli değişiklikler oluyor ama onu çok net olarak göremiyoruz. Türkiye ekonomisinin aslında en temel sorununun verimsizlik olduğunu söyleyebiliriz. 

Ekonomide verimlilik çok düşük olduğu zaman, diğer sorunları da halletmek bir hayli zor oluyor. Neden böyle oluyor diye sorduğumuz zaman ise ekonomi alanında alınan tedbirlerin ve ortaya konan programların hep kısa vadeli olduğunu görüyoruz. 

Oysa bu yapısal sorunlar kısa vadede çözülebilecek şeyler değil. En başta uzun vadeli olarak eğitime ve insan gücüne yatırım yapmanız gerekiyor. Verimsiz işletmeleri tespit etmeniz, o işletmeleri ayağa kaldıramıyorsanız nasıl tasfiye edeceğinizi belirlemeniz gerekiyor. Katma değeri daha düşük hizmet sektörü karşısında, teknoloji temelli sanayi üretimini destekleyecek bir sistem kurulması gerekiyor. Türkiye'nin yeni bir yapılanmaya ihtiyacı var.

Böylesi bir yeni yapılanmanın ilk adımları neler olmalı?

Kuşkusuz hükümet ilk olarak enflasyon sorununu halledecek önlemleri almalı. Yani öncelik makro istikrarı, fiyat istikrarını sağlamak olmalı. Zaten bugün faiz artırımı sürecinin başlaması da buna yönelik bir adım. Ancak bu konu sadece faiz artırılarak halledilecek bir konu değil. Gelir adaletinin sağlanması, alım gücünün artırılması ve vergi reformu yapılması için orta vadeli planlar da olması gerekiyor. Ne yazık ki bunlar Türkiye'de hep söyleniyor, bir süre gündemde de kalıyor. 

Ama sonra unutuluyor, ısrarlı bir uygulama göremiyoruz. Cari açığın kapatılması, nitelikli iş gücünün artırılması, katma değerli üretime hız verilmesi... Hep söyleniyor ve aynı şekilde hep unutuluyor. Şimdi bundan sonra bir program uygulanacaksa, bu programın hangi adımları kapsadığı, bu adımların ne zaman, ne şekilde atılacağı ve belki de en önemlisi böyle bir program uygulanırken bedelini hangi kesimlerin ödeyeceği çok önemli olacak. 

Çünkü unutmayalım ki bir normalleşme politikası izlenecekse bu kısa vadede bir resesyon anlamına geliyor. Resesyon ise işsizlik demek. Zaten gelir dağılımındaki bozukluk nedeni ile çok olumsuz durumda olan toplumsal kesimler var. Bunun üzerine bir de işsizlik geldiği zaman, oluşacak sosyal sorunları çözecek projeleriniz de olmalı.

Sizce böyle bir programı kısa vadede oluşturup bedellerine rağmen uygulamaya koymak mümkün mü?

Bana kalırsa mümkün. Ama bunun için gerçekten ayakları yere basan, net ve tavizsiz bir politika gerekiyor. Örneğin vergi alanında atılacak adımlar büyük önem taşıyor. 

Çünkü son yıllarda gelir adaleti daha da bozuldu derken, sadece biri fakirleşmiyor, birileri de zenginleşiyor. Yani toplumun genelinin reel gelirinde düşüş olurken, küçük de olsa, bir kesimin geliri ise büyüyor. Burada vergi politikaları devreye giriyor. 

Dolayısıyla nitelikli eğitimden teknolojik üretime, gelir adaletinden dış ticarete bir program ortaya konabilir. Ama uzun vadeli ve istikrarlı bir biçimde yürütülmeli ve gündelik hesaplara kurban edilmemeli. Sürdürülebilir büyüme için belli bir dönem büyümeden fedakarlık etmek zorunda kalabiliriz. Zaten son yıllarda büyüme odaklı politikalarla geldiğimiz noktada yatırımların artmadığını gördük. Yani böyle bir büyüme modeliyle üretken bir yatırım modeli uygulanamıyor zaten.
 

0


  • ALTIN GRAM - TL 2976,55 -0,98%
  • ALTIN ONS 2648,82 -1,16%
  • BIST 100 10125,46 0,66%
  • DOLAR/JAPON YENI 153,659 0,65%
  • DOLAR/KANADA DOLARI 1,42361 0,0724%
  • DOLAR/RUS RUBLESI 104,5 -0,1932%
  • DOLAR/TURK LIRASI 34,9519 0,1703%
  • EURO/DOLAR 1,0504 0,3482%
  • EURO/TURK LIRASI 36,7644 0,3705%
  • STERLIN/DOLAR 1,26194 -0,39033%
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL