Uzun süredir nedeni tam olarak anlaşılamayan bu hastalıkla ilgili elde edilen bulgular, bilim dünyasında bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
The Guardian'ın haberine göre 2022 yılında başlatılan ve Edinburgh Üniversitesi öncülüğünde yürütülen DecodeME adlı çalışmada, 27 binden fazla ME/CFS hastasının 15.579 DNA örneği ile 250 binden fazla sağlıklı bireyin genetik verileri analiz edildi.
Araştırma sonucunda, bu hastalığa sahip bireylerde insan genomunun sekiz bölgesinde anlamlı farklılıklar tespit edildi. Bu bölgelerde yer alan genlerin çoğunun bağışıklık sistemi ve sinir sistemiyle ilişkili olduğu belirtildi.
Çalışmaya göre, toplumda yaygın olarak bulunan bazı gen varyantları, kişilerin ME/CFS geliştirme riskini artırabiliyor. Ancak bu varyantlara sahip olan herkesin hastalığa yakalanmadığı da vurgulandı.
Araştırmacılar, bu bulguların hastalığın tanısı ve tedavisine yönelik ilerleyen dönemlerde önemli katkılar sağlayabileceğini ifade etti.
DecodeME araştırmacılarından Prof. Chris Ponting, elde edilen sonuçların genetik etkenlerin ME/CFS gelişiminde belirleyici rol oynayabileceğini gösterdiğini söyledi.
ME/CFS, çoğunlukla bir enfeksiyonun ardından ortaya çıkan ve yoğun yorgunluk, uyku bozuklukları, zihinsel bulanıklık ve fiziksel veya zihinsel efor sonrası semptomların kötüleşmesi gibi belirtilerle kendini gösteren bir hastalık olarak biliniyor.
Hastalığın kesin bir tanı testi veya tedavisi bulunmuyor. Dünya genelinde yaklaşık 67 milyon kişinin bu hastalıktan etkilendiği tahmin ediliyor.
Araştırmada elde edilen genetik bulguların, bazı bireylerde bağışıklık sisteminin bakteri ve virüslere karşı savunma yeteneğinin zayıflamasına yol açabileceği ve bu durumun ME/CFS’ye yatkınlık oluşturabileceği ifade edildi. Ayrıca, hastalığa sahip bireylerde kronik ağrı ile ilişkili olduğu bilinen genetik varyantlara da rastlandı.
Araştırma sonuçları henüz hakemli bir bilimsel dergide yayımlanmadı. Ancak uzmanlar, bu bulguların gelecekteki tanı ve tedavi çalışmalarına sağlam bir temel oluşturabileceği görüşünde birleşti.