Gecikmiş işbirliği ve açılım…

06 Aralık 2015
Talat Yeşiloğlu


Geçen haftanın gündeminde Rusya ile gerilimi artan ilişkiler vardı. Muhtemelen bu hafta, belki de önümüzdeki hafta da bu ilişkilerin yansımaları üzerine konuşacak ve tartışacağız. Siyaset, ekonomiye yansıdı.

TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr

Bu yansımanın faturasını çıkarmaya çalıştık. Bunu da Rusya’da üretim yapan Şişecam gibi gruplarla, hem de milyarlarca dolarlık ihale alan müteahhitlerle konuşarak yayınladık.

Gündemin bir diğer önemli maddesi de TÜSİAD’ın Ankara’daki Yüksek İstişare Konseyi’nin davetine Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcıları Mehmet Şimşek ve Lütfü Elvan’ın yanı sıra bazı bakanların katılması oldu. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı gibi bürokratlar da etkinliğin katılımcılarıydı.
Konuştuğum bir TÜSİAD üyesi, hükümet kanadından gelen yoğun ve sıcak ilgiden memnun olduğu kadar şaşkın olduklarını söyledi. Sert söylemlerle iş dünyasına ‘ayar çekme’ stratejilerinin işe yaramadığı anlaşıldı mı bilemiyorum ama “reformcu hükümet olacağız” söylemi sıklıkla tekrarlanmış. Üstelik, hükümet üyeleri, reform yapma takvimini 3, 6 ve 12 aylık sürelerle kendini bağlama ihtiyacı hissetti. Umarım öyle olur…

Seçimin hemen ardından, Rusya ile gerilim başlamadan önce bu köşede ‘reform’ ihtiyacının acil olduğuna yer vermiştim. Bunun en büyük nedeni de Türkiye’nin yeni bir öykü yazma konusunda elinin zayıf olması ve rüzgarın artık arkamızda olmaması.

Rusya ile yaşanan krizden ne gibi dersler, mesajlar çıkartılabilir? Samimi olmak gerekirse, geçmişte tek bir pazara, müşteriyle ağırlıklı çalışmanın ne kadar sakıncalı olduğunu, çok sayıda şirket yaşadı. Bazıları bu hatanın bedelini ağır bir şekilde ödedi, bazıları hızlı önlemlerle devrilmekten kurtuldu. Rusya’ya enerjideki bağımlılık, belki de KOBİ seviyesindeki şirketlerin bile sakındıkları bir stratejik hataydı. Nitekim, bunu anladık ve umarım oluşturduğumuz yeni strateji de risk yönetimine uyumlu olacaktır. Yoksa, Rusya yerine bir başka ülkeye bağlanmanın acı deneyimlerini yeniden yaşayabiliriz.

İkinci bağımlılık müteahhitlik sektöründe. En büyük müteahhitler sıralamasına giren şirket sayısında dünyada Çin’den sonra ikinciyiz. Ama burada da ciddi bir risk söz konusu. Libya’da alacakları, makine parkının yanı sıra teminat mektupları konusunda sorunları çözülemeyen müteahhitlerimiz, şimdi de Rusya darbesiyle karşı karşıya. Düşen petrol gelirleri de Ortadoğu ve Körfez bölgesindeki ödemelerin aksamasına yol açıyor.

Oturup, ağlaşacak halimiz olmadığına göre, alternatif nerede? Aram’ın hazırladığı kapak haberinde okuyacağınız gibi Afrika, son derece cazip fırsatlar sunuyor. Üstelik çok sayıda sektör için açılım sunacak olanaklara sahip. Tabii ki bu bölgede yalnız değiliz. Rekabet edecek çok sayıda ülke, şirketler olacak. Ancak, Türk iş dünyasının, girişimcisinin, kriz dönemlerindeki yüksek manevra gücü ve yaratıcılık yeteneğine olan güvenimi tekrarlamak isterim…

İyi bir hafta dileklerimle…

Talat Yeşiloğlu