Tekfen Holding'den yapılan açıklamaya göre, Gökyiğit’in cenazesi, yarın Fatih Cami'nde kılınacak ikindi namazını müteakiben Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığı'na defnedilecek.
TEMA Vakfı'nın da kurucularından olan Gökyiğit'in yaşamını yitirmesinin ardından TEMA Vakfı'nın Twitter hesabından yapılan paylaşımda da "Kurucu Onursal Başkanımız ve Yaprak Dedemiz Sayın Ali Nihat Gökyiğit'i kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içindeyiz. Tüm ülkemizin başı sağ olsun." ifadelerine yer verildi.
Tekfen'in kuruluşu
Ali Nihat Gökyiğit 23 Şubat 1925'te Artvin'de dünyaya geldi. Ailesi Artvin'in "Gogitoğulları" adıyla anılan köklü ailelerinden birine mensup olan Gökyiğit, ilkokul ve ortaokulu Artvin'de bitirdikten sonra ailesi tarafından lise eğitimi için İstanbul'da Robert Kolej'e gönderildi. Gökyiğit, daha sonra birlikte Tekfen'i kuracağı Feyyaz Berker'le Robert Kolej'de tanıştı. Çalışkan bir öğrenci olan Gökyiğit'in amacı, amcaları gibi mühendis olmaktı. Bu nedenle liseyi bitirdikten sonra Robert Kolej'in İnşaat Mühendisliği Fakültesi'ne yazıldı.
1946 yılında Robert Kolej'den başarıyla mezun olduktan sonra yüksek öğrenimi için ABD'ye giden Gökyiğit, 1948 yılında Michigan Üniversitesi'nden Yüksek İnşaat Mühendisi olarak mezun olup ilk iş tecrübesini ABD'de edindi ve 1949 yılında yurda döndü.
Askerliğinin ardından Türkiye'de inşa edilen NATO havaalanlarından sorumlu bir konsorsiyumda mühendis olarak Balıkesir, Eskişehir, Adana ve Ankara'daki havaalanı inşaatlarında görev alan Gökyiğit, 1953 yılında Bayındırlık Bakanlığı bünyesine geçerek Konya Havaalanı inşaatının kontrol amirliğini üstlendi.
Hem özel sektörde hem de devlet görevinde deneyim edinen Gökyiğit, kendisi gibi Bayındırlık Bakanlığı'nda görev yapan Feyyaz Berker ve Necati Akçağlılar'la birlikte 1956 yılında, bugünkü Tekfen'in temelini oluşturan Feyyaz-Nihat-Necati Müşavir Mühendislik (FNN) şirketini kurdu. Başlangıçta sadece mühendis müşavirlik hizmetleri veren şirket, 1957 yılında Tekfen İnşaat'ın kurulmasıyla müteahhitlik sektörüne de girdi.
Üç ortak arasındaki uyumlu birliktelik, sonraki yıllarda Tekfen İnşaat'ın hızla büyüyerek Türkiye'nin önde gelen müteahhitlik şirketlerinden biri haline gelmesini sağladı. Şirket, inşaat işlerinin yanı sıra 1964 yılında Tekfen ampul fabrikasının kurulmasıyla sanayi sektörüne de girdi. Bu yatırımı, sonraki yıllarda Mis Süt (1976), Toros Tarım (1981) gibi başka sanayi yatırımları da izledi. Tekfen, Tekfen Dış Ticaret (1981) ile ihracat; Tekfenbank (1989) ile bankacılık; Belpri (1988) ve Makro (1993) ile perakende; Akmerkez (1993) ve Tekfen Emlak (2000) ile gayrimenkul geliştirme gibi alanlarda büyüyerek Türkiye'nin önde gelen topluluklarından biri oldu.
TÜSİAD'ın kuruluşunda yer aldı
Türkiye'de özel sektörün ülke sorunlarının çözümüne ve toplumun gelişmesine de katkıda bulunması gerektiğine inanan Ali Nihat Gökyiğit, 1969 yılında uluslararası öğrenci organizasyonu AIESEC Türkiye'nin başkanlığını üstlenerek bu görevini 2004 yılına kadar sürdürdü. Gökyiğit, 1971 yılında TÜSİAD'ın kuruluşunda yer alarak 1985-1987'de Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı.
Bir özel sektör girişimi olarak Türkiye'nin dünyaya açılmasında aktif rol oynayan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun (DEİK) kuruluşunda da rol alan Gökyiğit, 1988-2005'te bu kuruluşun Yönetim Kurulu'nda bulundu ve Türk-Sovyet İş Konseyi'nin (sonraki adıyla Türk-BDT İş Konseyi) kurucu başkanlığını yaptı. Bu dönemde Orta Asya'daki Türk dünyası ile Türkiye arasındaki köprülerin kurulmasına katkı sağlayan Gökyiğit, bu çabaları nedeniyle Türk Cumhuriyetlerinin cumhurbaşkanları tarafından "Aksakal" lakabıyla onurlandırıldı. Gökyiğit, Gürcistan ve Kazakistan Fahri Konsolosu görevlerini yıllarca üstlendi.
1992 yılında Karadeniz Ekonomik İşbirliği Konseyi'nin kurucu başkanlığını yaparak Türkiye temsilcisi olan Gökyiğit, bu kapsamda 1995 yılında "İki Denizin Öyküsü" adıyla İstanbul'da düzenlenen Enerji Konferansı'nın kuruculuğunu ve eş başkanlığını yaptı. Bu konferans, "Doğu Batı ile Buluşuyor" adıyla 2005 yılına kadar devam etti. Bugün Türkiye’nin önemli sanat kurumlarından biri olan Tekfen Filarmoni Orkestrası'nın temelleri de aynı dönemde Ali Nihat Gökyiğit’in desteği ve Saim Akçıl'ın kurucu şefliği ile Karadeniz Oda Orkestrası adıyla atıldı. Türkiye’nin çevresindeki ülkelerle dostluk bağlarını geliştirmeye yönelik bir barış girişimi olan Tekfen Filarmoni namıdiğer "Üç Denizin Sesi", 30 yılı aşkın bir süredir Türkiye'nin kültür sanat hayatına katkı yapıyor.
Çevre çalışmaları, onun "Yaprak Dede" lakabıyla tanınmasını sağladı
Dünyaya bakışını, “Sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik ilkelerini, iş hayatım ve girişimlerimin hep ayrılmaz bir parçası olarak gördüm. Sorunlar karşısında başkalarını suçlamak yerine, ‘ben ne yapabilirim?’ diye kendimi sorgulamayı hep tercih ettim" şeklinde özetleyen Gökyiğit, 1992 yılında Hayrettin Karaca ile birlikte TEMA Vakfı'nı kurarak, "bir sevda" olarak nitelendirdiği çevre çalışmalarına başladı. 1995 yılında İstanbul'da, bugün yılda 500 bin ziyaretçi sayısına uluşan eşinin anısına Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'nin kuruluşuna başladı. Ömrünün büyük kısmını vakfettiği çevre çalışmaları, onun "Yaprak Dede" lakabıyla tanınmasını sağladı.
1999 yılında, çevre konusundaki çalışmalarını hem sürdürülebilir kılmak hem de kurumsallaştırmak için Ali Nihat Gökyiğit Vakfı'nı kurdu. Kırsal kalkınma, biyolojik çeşitliliği koruma ve botanik alanlarında sayısız projeye destek veren ANG Vakfı'nı, 2005 yılında Türkiye'nin ilk endüstriyel ağaç tarımı girişimi olan ENAT izledi. Gökyiğit, 2007 yılında ise "yeşil bina" kavramını Türkiye ile tanıştıran Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği'ne öncülük ederek kuruluşunda yer aldı.
Ali Nihat Gökyiğit, Cumhurbaşkanlığı tarafından "Devlet Üstün Hizmet Madalyası", Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından "Üstün Hizmet Ödülü", Japon hükümeti tarafından "Altın Işıklar, Yükselen Güneş Nişanı ve Boyun Bağı" ve Galatasaray Çevre Ödülü ile onurlandırıldı. Bugüne kadar daha birçok ödülün yanı sıra Boğaziçi ve Çukurova üniversitelerinde fahri doktor, Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nde onursal doktor unvanlarına layık görülen Gökyiğit, bu kadar çok işi bir hayata nasıl sığdırdığını soranlara sırrını, "doğa ve insan sevdası" sözleriyle açıklıyordu.