Günümüzde inşaat sektörü sadece bina yapmanın değil, iklim krizine karşı toplumsal ve ekolojik sorumluluk almanın da alanı haline geldi. Beton ve çelik kadar karbon salımı, enerji verimliliği ve doğal dengeyle uyum da artık projelerin başarısını belirleyen ölçütler arasında yer alıyor. Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakatı, kentleşmenin yeni standartlarını belirlerken; ‘sıfır emisyon’ ve ‘döngüsel ekonomi’ gibi kavramlar, kamu ihalelerinden özel sektör yatırımlarına kadar tüm yapı endüstrisini dönüştürüyor.
Ekonomist’in 6 - 19 Temmuz 2025 tarihli sayısından
Modüler yapılarla hız kazanan projeler, düşük karbonlu üretim süreçleri, doğaya saygılı mühendislik uygulamaları ve toplumsal kapsayıcılığı önceliklendiren işveren politikaları... Tüm bu başlıklar, birer iyi niyet göstergesinden çok, sektörde ayakta kalmanın ve sürdürülebilir büyümenin yeni normları.
ÜÇ YILDA KÂRA GEÇTİ
İşte bu bağlamda, Rönesans Holding’in Avrupa’daki dönüşümü, klasik müteahhitlik tanımının dışına çıktı. 2015’te Hollanda’nın 150 yıllık inşaat devi Ballast Nedam’ı satın alarak Avrupa’da güçlü bir konum alan holding, sürdürülebilirlik odaklı yatırımları, modüler yapı teknolojileri ve karbon pozitif projeleriyle artık sadece binalar değil, gelecek inşa ediyor. Finansal olarak zor günler yaşayan Ballast Nedam’ı satın alarak Avrupa’da önemli bir hamle yaptıklarını belirten Rönesans Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp, “Ballast Nedam bugün, konsolide ciromuzun yüzde 40’ını oluşturuyor. Şirket, 1,2 milyar Euro’luk geliriyle Avrupa’daki en güçlü varlıklarımızdan biri. Şirketi üç yılda kâr eden, sürdürülebilirliği merkezine alan bir modele dönüştürdük” diyor.
MODÜLER YAPILARIN YÜKSELİŞİ
Bugün Ballast Nedam, Hollanda’nın yıllık 100 bin konutluk ihtiyacına modüler yapılarla hızlı ve düşük karbonlu çözümler sunuyor. Deyim yerindeyse ‘Logo’ gibi tasarlanan bu çevreci modüler yapılara talep de her geçen yıl artıyor. Bu durum Ballast Nedam’ın üstlendiği projelerden de anlaşılıyor. Öyle ki 2023’te 475 modüler yapı üreten şirket, 2025’te bu rakamı 820’ye çıkarmış durumda. Arnhem’deki Rijnkade su kontrol projesinden Windplanblauw rüzgar enerjisi bölgesine, Lahey’de yükselen 1.171 konutluk Waldorp Four modüler yapı projesinden Avrupa Yatırım Bankası’nın Lüksemburg’taki yeni genel merkezine kadar Ballast Nedam imzası taşıyan her projede de sürdürülebilirlik öne çıkıyor.
KARBON KREDİLERİNİ AÇIK ARTIRMA İLE SATTI
Her biri 5.5 MW güce sahip 24 rüzgar türbininden oluşan Windplanblauw offshore rüzgar enerjisi projesi ise doğayla kurulan yeni bir mühendislik ilişkisini de temsil ediyor. Sığ sularda cofferdam sistemi ile oluşturulan yapay adacıklar, düşük maliyetli, yüksek verimli ve çevreye duyarlı çözümler sunuyor. Kuş göç yolları, yapay resifler ve 300 metrelik kuş koridorları gibi detaylar, projenin mühendislik kadar biyolojik duyarlılıkla tasarlandığını ortaya koyuyor.
Ballast Nedam, ‘karbon nötr’ hedefiyle değil, ‘karbon pozitif’ projeleriyle dikkat çekiyor. Naturhuus projesi ile ürettiği fazla karbon kredilerini açık artırmayla satan şirket, bunu iklim STK’larına bağışlayarak sürdürülebilirlik alanında dünya çapında örnek bir uygulamaya imza atmış bulunuyor. Elektrikli iş makineleri, sıfır atığa yakın modüler üretim ve doğaya saygılı inşaat planlaması, bu dönüşümün teknik boyutlarını oluşturuyor.
ÇEVRESEL HASSASİYET GÖZETİLİYOR
Bugüne kadar yurt dışı projelerinden 40 milyar Euro kazanç sağlayan Rönesans Holding, bu geliri Türkiye’deki yatırımlara dönüştürüyor. Ceyhan’da hayata geçirilen 2 milyar dolarlık polipropilen tesisinin, sadece sanayi yatırımı olmadığını vurgulayan Kayaalp, “Bu proje, aynı zamanda çevresel hassasiyetin ve mühendisliğin kesişim noktasında örnek bir model. 9 bin deniz kaplumbağasının korunması, 2 bin adet ‘hoşnergis’ bitkisinin yeniden filizlenmesi ve çevresel etki azaltım çalışmaları, projenin ekolojik boyutunu gösteriyor” diyor. Holding, toplumla da sürdürülebilir bağlar kuruyor. 13 bin öğrenciye sağlanan burslar, kadınların yönetimdeki temsiline yönelik yüzde 50 hedefi, genç istihdamını destekleyen ‘Pusula’ programı ve WEPs üyeliği, sosyal sorumluluğun şirket kültürüne entegre olduğunu gösteriyor.